E-Dergi Oku 
ROKA YALITIM
BOSTÄ°K

Fullboard Genel Müdürü Savaş Güzelküçük

Fullboard Genel Müdürü Savaş Güzelküçük

10 Temmuz 2019 | SÖYLEŞİ
184. Sayı (Temmuz 2019)
7.560 kez okundu

Uzun yıllar yapı malzemeleri sektöründe profesyonel yönetici olarak görev alan ve Yalıtım Sektörü BaÅŸarı Ödülleri 2018 kapsamında “Yılın Profesyoneli” ödülüne layık görülen SavaÅŸ Güzelküçük, hayat hikayesini, profesyonel yöneticilik kariyerini ve iÅŸ hayatıyla ilgili önerilerini dergimiz okurlarıyla paylaşıyor.

“DoÄŸma büyüme Ankaralı olmakla birlikte aslen KırÅŸehir Kamanlıyım... Åžimdiki gibi iÅŸi ve katkı üretmeyi o zamanlar da çok sevdiÄŸimden yaz tatillerinde ev bütçesine katkı saÄŸlamak için inÅŸaatlarda çalışır, hevesle çivi söker, tuÄŸla taşır ve harç karardım. Yani yapı sektörüyle tanışmam gençlik dönemlerime denk gelir. Benim de dahil olduÄŸum X kuÅŸağının, araÅŸtırmalarda da tespit edildiÄŸi gibi farklı bir nesil olduÄŸuna inanıyorum; okuyan, yazan, çalışan, düÅŸünen tartışan, hayatı sorgulayan ve zorlayan bir nesiliz. Ayrıca kısacık sürede birçok ihtilal, siyasi kargaÅŸa, savaÅŸ ve ekonomik kriz gördük, dijital devrime ÅŸahit olduk. Bir ömür boyunca her ÅŸeyi tattık. Çok farklı bir döneme ÅŸahit olduk ve halen de oluyoruz...”

Gazeteci Olmak Ä°stiyordum
“Lisede orta kıvamda bir öÄŸrenciydim. Gezi kolu baÅŸkanı olduÄŸumdan organizasyonlar nedeniyle dersler ikinci plana kalıyordu. Yüksek eÄŸitimimi ise Basın ve Yayın alanında sürdürmeyi planlıyordum. O dönemde EskiÅŸehir Anadolu Üniversitesi’nde Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü açıldığını duymuÅŸtum. Hevesliydim. Çocukluk yıllarımızın idolü UÄŸur Dündar’a özeniyor, gazeteci olmak istiyordum. Fakat üniversite tercihlerimde Basın ve Yayın’ın ardından 2. sıraya, bir arkadaşımın yönlendirmesiyle Gazi Üniversitesi Ä°statistik Bölümü’nü yazmış ve benim bile beklemediÄŸim büyük bir baÅŸarıyla bu bölümü kazanmıştım. Ä°lk 10 bin içine girmek büyük bir sürpriz olmuÅŸtu...”

Ä°statistik Bölümü...
“Okulu kazanmış fakat liseden henüz mezun olamamıştım. Bu süreçte üniversiteyi kazanmam dolayısıyla derslerinden geçirmelerini rica ettiÄŸim birçok öÄŸretmenim derslerinden geçirmiÅŸti fakat matematik öÄŸretmenim Metin Hoca’da biraz zorlanmıştım. Israrlarıma dayanamayıp en sonunda söylediÄŸi laf hala kulağımdadır; “ÇocuÄŸum sana hayatının kötülüÄŸünü yapacağım, seni mezun edeceÄŸim. Ama beni hep hatırlayacaksın”... Çok haklıydı. Matematik dersinden geçememiÅŸtim ama matematik ağırlıklı bir bölümde okumaya niyetleniyordum...”

Temelsiz Ä°ÅŸlerden Kaçınmak Gerekiyor
“Zorlanacağım belliydi, ki öyle de oldu... Temel bilgilere sahip olmadığımdan üniversitenin ilk dönemi tam bir felaketti. Ne anlatılanları anlıyor, ne tahtadaki formülleri algılayabiliyordum. Herkesin en az yetmiÅŸ puan aldığı derste bile 0.5 alıyordum. Zamanla, rahmetli Metin Hoca’nın dediÄŸini idrak ediyor, içimden keÅŸke mezun olmasaymışım diye geçiriyordum. Fakat bu benim için büyük bir ders olmuÅŸtu. Temelsiz, öncesi olmayan iÅŸlerden kaçınmak gerektiÄŸini anlamıştım. Nasıl ki inÅŸaatta temel saÄŸlam yapıldığında her ÅŸey doÄŸru ilerlerse, hayat da öyleydi. Sonuç itibariyle alt sınıflardan dersler alarak, son sınıfta da derslere hepten konsantre olup tüm dersleri vererek dördüncü sınıfın sonunda mezun oldum. Benim için daraltan ve yoran bir eÄŸitim dönemiydi...”

Hakemlik Yapıyordum
“Üniversitede yine gezi kolunda etkin görevler aldığımdan birçok gezi düzenliyordum. Voleybol oynuyordum, ayrıca futbolu da seviyor ama oynamamama raÄŸmen düzenlediÄŸim üniversitelerarası futbol turnuvalarında hakemlik de yapıyordum. DiÄŸer taraftan gençlik dönemimdeki dört beÅŸ kiÅŸilik bir arkadaÅŸ grubumuzla sık sık Ä°stanbul’a milli maçlara da gidiyorduk. O dönemde tabii ki yokluklar yaÅŸadık, eksikler vardı ama yine de lezzetli bir gençlik yaÅŸadığımı söyleyebilirim...”

Üç Ay ÖÄŸretmenlik Yaptım
“Askere gidene kadar olan üç aylık sürede, Ankara’nın ünlü bir dershanesinde Açık ÖÄŸretim Fakültesi öÄŸrencilerine Ä°statistik dersi vermiÅŸtim. Ä°statistiÄŸi de üniversitede okuduÄŸum dört yılda deÄŸil, o dershanedeki öÄŸrenci 27 arkadaÅŸa ders anlatmak için hazırlanırken öÄŸrendiÄŸimi söyleyebilirim. Hepsi de doksanın üzerinde puan alarak mezun olmuÅŸtu...”

Orgeneral Çevik Bir’den Ödül Bile Almıştım
“AskerliÄŸimi Gaziantep 5. Zırhlı Tugay’da yedek subay olarak yapmıştım. O dönemde, ülkemizin son 20-30 yıllık sürecine damga vurmuÅŸ, tanınmış, isim yapmış ne kadar komutan varsa neredeyse hepsiyle bir arada bulunma fırsatım olmuÅŸtu. Bölük komutan vekili de olduÄŸumdan birçok ÅŸey yaÅŸamış, birçok ÅŸey görmüÅŸtüm. Son güne kadar tüm benliÄŸimle, geçici bir görev de olsa bulunduÄŸum pozisyonun hakkını vermeye çalışmıştım. Yapılması gereken neyse, o görevi layıkıyla yapıyordum. Bu sayede tugayın en iyi atış yapan bölüÄŸü, en iyi toparlanan bölüÄŸü olmamızın yanında bir tatbikatta, birçok talihsizlik yaÅŸamamıza raÄŸmen yine birinci olmuÅŸ ve ileride Genel Kurmay 2. BaÅŸkanı olacak Orgeneral Çevik Bir’in benden askeriyede kalmamı isteyerek 1.’ncilik ödülü vermesi de gurur verici anılarım arasında yerini almıştı. Sonuç itibariyle baÅŸarılı bir askerlik dönemi geçirdiÄŸimi söyleyebilirim...”

26 Bakanlık ve 60 Resmi Kurumdan Hala Cevap Bekliyorum!
“Askerden sonra, mesleÄŸimi icra etmek için tüm bakanlıklara ve birçok resmi kuruma özgeçmiÅŸimi göndermiÅŸtim. Kurumların araÅŸtırma, planlama veya koordinasyon dairelerinde istatistikçi olarak çalışmayı arzu ediyordum. Fakat 26 bakanlık ve 60 resmi kurumdan gelen cevapların hepsi, kadroların dolu olduÄŸu ve kadrolarda uygun bir pozisyon olduÄŸunda bana ulaÅŸacakları yönündeydi. Aradan otuz yıla yakın süre geçmesine raÄŸmen uygun pozisyon bulunamamasına ve hiçbirinden bir geri dönüÅŸ alamamış olmama çok gülüyorum. Genç nesilleri oyalayan bu tip Ä°nsan Kaynakları departmanı cevaplarına çok kızıyorum. Aynı dönemde Emniyet Genel MüdürlüÄŸünün sınavlarını da önemsemiÅŸ, girmiÅŸ ve kazanmıştım. Fakat mülakatta bir emniyet müdürü, bu iÅŸ için pek uygun olmadığımı, espriyle karışık ileride kendilerinin başına iÅŸ açabileceÄŸim uyarısında bulunup, ret cevabı verince, çok üzülmüÅŸtüm. Fakat belki de isabet olmuÅŸtu...”

Satmak için DeÄŸil, Vermemek için UÄŸraşırdık
“Bu olumsuz bekleyiÅŸ döneminin ardından, Unilever’de çalışan bir arkadaşımın tavsiyesiyle Unilever yetkilileriyle görüÅŸmüÅŸtüm. O zamanlar distribütörü olmayan Unilever, ürünlerinin pazarlamasını kendi yapıyor, sipariÅŸi ve teslimatı kendi elemanlarıyla gerçekleÅŸtiriyordu. GörüÅŸme olumlu geçmiÅŸ ve iÅŸe alınmıştım. Firmanın ‘Sana’ markalı margarin grubunda satış elemanıydım. Profesyonel anlamdaki ilk iÅŸ deneyimimdi. Ofis ve depomuz Ankara Çukurambar’daydı. Çok ilginç ve öÄŸretici bir deneyimdi. Satış ve pazarlamayla görevliydik ama kıtlık ve kuyruklar dönemi nedeni ile bir market 10 koli mal isterken biz ortada ürün olmadığından ancak 2 koli verebiliyorduk. Satmak için uÄŸraÅŸan deÄŸil de her yere idare edecek bir miktar vererek, mutlu etmek için uÄŸraÅŸan bir satış ekibiydik. Åžartlarımız oldukça iyiydi. Sabah 9’da sahaya çıkıyor, akÅŸam 4’e kadar sipariÅŸ topluyorduk. Margarinin yanında sos ve reçel de pazarlıyorduk. Tahsilatları kendimiz yapıyorduk. Çek, senet, kredi kartı vs. olmadığından parayı nakit almak ve gün boyu o paralarla dolaÅŸmak apayrı bir dertti. Altı ay sürmesine raÄŸmen o iÅŸten sevkiyattı, ambardı, depoydu, sipariÅŸti, paraydı, kotaydı vs. çok ÅŸey öÄŸrenmiÅŸtim...”

Baba, “YaÄŸcı” Geldi
“O dönemde birçok anı da birikti tabii... Mesela ilk satış deneyimi yaÅŸadığım gün oldukça ilginçti. Bana iÅŸi hem gösterecek hem öÄŸretecek olan arkadaşım Vedat, bir an önce iÅŸi pratiÄŸini yaparak öÄŸrenmem maksadıyla bir pundunu bulup beni bir bakkalda tek başıma bırakmıştı. Ne olduÄŸunu anlamadan girmiÅŸ bulunduÄŸumuz bakkaldaki ufak bir çocuÄŸun bana bakıp, ‘Baba, yaÄŸcı geldi’ diyerek arka tarafa doÄŸru seslenmesi canımı çok sıkmıştı. Ufacık bir çocuk tarafından ‘YaÄŸcı’ olarak tanımlanmak tuhaf gelmiÅŸ, açıkçası biraz da sinirlendirmiÅŸti. Ardından bakkal yanımıza geldiÄŸinde, ne olduÄŸunu anlamadan hiç bilmediÄŸim satış süreci baÅŸlamıştı. Heyecandan elim ayağım titriyordu. Ben bakkalın karşısından eveleyip, gevelerken, dört koli mal istemiÅŸ, bense ancak 2 verebileceÄŸimi söylemiÅŸtim. Ardından, ilk defa heyecanla sipariÅŸ formunu falan doldurup, imzalatıp alelacele dışarı çıkmıştım. Kapıya çıktığımda ise arkadaşım gayet rahat bir ÅŸekilde sigarasını tüttürerek beni bekliyordu ...”

İki Ders Almıştım
“Unilever’de hiç unutmadığım iki de ders almıştım... Birincisi, bilgiyi saklamamak gerektiÄŸiyle ilgiliydi... Kurumsal bir ÅŸirketteki ilk iÅŸim olduÄŸu için günlük ve haftalık raporların nasıl yazılacağını bilmiyordum. Bir akÅŸamüstü ofiste, bu konuda yardım istediÄŸim kıymetli ve kıdemli bir aÄŸabeyimin kendi raporunu yazarken, üzerine kapanıp bana o örnek alacağım raporu göstermemesi ve böyle sıradan bir bilgiyi paylaÅŸmaması beni çok üzmüÅŸ ve düÅŸündürmüÅŸtü. Sonrasındaki iÅŸ hayatım boyunca hiçbir çalışma arkadaşımdan bilgi saklamamaya gayret ettim. Ä°kinci ders ise, kurumların personelinin sosyal anlamda da geliÅŸmesini, mutlu olmasını saÄŸlayacak ihtiyaçlarına önem vermesi gerektiÄŸiydi. Unilever bu iÅŸi o yıllarda da gayet iyi yapıyordu...”

Ä°ki Sene Bir Baharat Firmasında Çalıştım
“Altı aylık Unilever tecrübemin ardından, yine bir arkadaşımın daveti üzerine BaÄŸdat Baharat firmasına geçmiÅŸtim. Firmada bir atılım yapılması düÅŸünülüyordu. Hedef, dönemin büyük market zincirleri, resmi kurumların kantin ve marketleri ile restoranlar gibi büyük ölçekli alım yapabilecek yerlerdi. Ben de bu iÅŸle uÄŸraÅŸacaktım. Netice itibariyle iÅŸler yolunda gitti ve 1-1,5 yıl içinde BaÄŸdat Baharat’ın satış ekibinin başına Ticaret Müdürü olarak getirildim. Bir aile ÅŸirketi olan BaÄŸdat Baharat’ta çıplak maliyeti, adaleti ve çalışan memnuniyetinin ne demek olduÄŸunu öÄŸrendim diyebilirim. Güzel bir dönemdi, bilgisayar sistemleri kurulup, ambalaja dolum otomatik makinelerle yapılmaya çalışılıyordu. Ki o dönemde Türkiye’de baharat dolumu iÅŸi çok ilkel koÅŸullarda, hijyenden yoksun ortamlarda elle yapılıyordu. Yani ilerici bir projeydi. Fakat bir aile ÅŸirketi olduÄŸundan kariyerim açısından daha ileri gidememe riski nedeniyle iki senenin ardından ayrılma kararı almıştım...”

Kar Kış Demeden Binlerce Kilometre Yol Yapıyordum

“Ardından YaÅŸar Holding’de çalışan bir arkadaşımın yönlendirmesiyle DYO’ya iÅŸ görüÅŸmesine gitmiÅŸtim. Tavsiyeyle, bir öÄŸle tatilinde gittiÄŸimden, genel müdür ve yardımcısı bir taraftan pizza yiyor, bir taraftan da benimle ilgileniyorlardı. Sıradan bir iÅŸ görüÅŸmesi deÄŸildi. Müdürün, ‘Ä°leride ÅŸirkette ne olmayı hedefliyorsun, ne planlıyorsun’ sorusu üzerine, bir düÅŸüncem olmadığını, sadece 3-5 sene içinde o koltuÄŸu bana vermeyi kabul edebilirlerse bu iÅŸe talip olduÄŸumu söylemiÅŸtim. Sonuç itibariyle iÅŸe kabul edildim ve DYO Ä°ç Anadolu Bölge MüdürlüÄŸü’nde Oto Boyaları Grubu’nda çalışmaya baÅŸladım. Ankara, NevÅŸehir, Kayseri, Bayburt, Erzincan ve Erzurum’dan oluÅŸan hattan sorumluydum. Kar-kış demeden çok çalışıyor, dönemin Toros markalı araçlarıyla binlerce kilometre yol kat edip müÅŸteri ziyaretleri gerçekleÅŸtiriyordum. Åžaka bir tarafa, tek başıma kat ettiÄŸim o yollarda çok ÅŸarkı besteleyip, çok da ÅŸiir yazmışlığım, onlarca proje üretmiÅŸliÄŸim vardır. Üç yıl görev yaptığım ÅŸirkette henüz ikinci sene Ä°stanbul, Ä°zmir ve Ankara gibi bölgeler dururken Kayseri ve NevÅŸehir’den Türkiye satış birincisi çıkmasına vesile olmuÅŸtum...”

Gözlerim DolmuÅŸ, Geçen 8 Seneye Çok ÜzülmüÅŸtüm

“YaÅŸar Holding’in belli aralıklarla Ä°zmir’de organize ettiÄŸi çok güçlü bir satış eÄŸitim programı vardı. Mesela hiç unutmuyorum profesyonel iÅŸ hayatımın neredeyse 8. senesiydi. Sabah baÅŸlayan ve sekiz saat süren bir satış eÄŸitiminin sonunda aldığım o katılım belgesine bakakalmış, çok etkilenmiÅŸtim; çünkü 8 saatlik bir eÄŸitim süresinde bana neredeyse sekiz yılda, hiç eÄŸitim almadan sahada öÄŸrendiÄŸim kadar bilgi aktarılmıştı. KeÅŸke 8 sene önce biri bana bu dersi verseydi, her ÅŸey çok daha farklı olurdu. Gözlerim dolmuÅŸ, eÄŸitim almadan geçen o senelere cidden çok üzülmüÅŸtüm. Ondan sonraki iÅŸ hayatım boyunca da eÄŸitime çok önem verdim...”

“YaÅŸar Holding’de üçüncü senenin içinde, rakip bir firmanın da kurulma aÅŸamasında, kendi toptancı bayilerimizin stoklarını sıfırlayıp, finansal açıdan biraz daha onları rahatlatmaya yönelik bir öneri ve yine bayilerin eÄŸitimine iliÅŸkin geliÅŸtirdiÄŸim projenin incelenmeden reddedilmesi beni çok üzmüÅŸ ve ardından istifa ederek iÅŸten ayrılmıştım...”

Tepe Alçıpan’da Dost Ä°nsanlar TopluluÄŸu OluÅŸturmaya Çalıştım
“Ardından, 1996 yılında, Türkiye’nin ilk alçı plaka markası Tepe Alçıpan’ın Genel Müdürü Mehmet Özaydın’ın önerisi üzerine Tepe Alçıpan’da Satış, EÄŸitim ve Pazarlama Yöneticisi olarak iÅŸe baÅŸlamıştım. Firma, Tepe Grubu’nun 46 ÅŸirketinden birisiydi. Departmanda sadece ben vardım. O gün Türkiye haritasını bir artı iÅŸaretiyle dörde bölüp, üç tane hiç tecrübesi olmayan, bir tane de kıdemli bir arkadaşı iÅŸe alıp Türkiye satış ekibini kurmuÅŸtum. Hemen ardından, daha önce yapılmış ama tam bir iÅŸ toplantısı hüviyetine eriÅŸememiÅŸ bir bayi toplantısı düzenlemiÅŸtim. O toplantıda bayilerin davranış, yaÅŸam biçimleri, düÅŸünceleri, tarzları, tavırları gibi birçok gözlemde bulunma fırsatı yakalamıştım. Toplantı sonunda bazı bayilerle yolların ayrılmasına karar vermiÅŸtik. Amacım bayilerle kader ortaklığı yapmaktı, yoksa sadece ticari birlikteliÄŸin firmayı ileriye götüreceÄŸine inanmıyordum. Onlarla dost olursak, aynı lokmayı paylaşırsak, aynı ÅŸeylere kederlenip, aynı ÅŸeylere gülersek bu iÅŸ yürürdü. Dost olabilecek insanlar topluluÄŸu oluÅŸturmaya çalıştım. Yıllar içinde de bu amaca ulaşıldığını düÅŸünüyorum...”

Seminerlere Vali, Kaymakam ve Komutanlar Bile Geliyordu
“1997’de, EÄŸitim Bölümü Müdürümüz ile 32 ilde seminer düzenledik. Alçıyla duvar yapımını, tavan yapımını, alçının çevreye zarar vermeyen, çok hafif ve saÄŸlıklı bir yapı malzemesi olduÄŸunu anlatıyorduk. Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi bir ÅŸeydi. AkÅŸam bir ÅŸehirde, sabah baÅŸka bir ÅŸehirdeydik. GittiÄŸimiz ÅŸehirde Mimarlar Odası, Ä°nÅŸaat Mühendisleri Odası üyelerini, belediye yetkililerini ve müteahhitleri davet ediyorduk. YoÄŸun bir katılımla gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz seminerlere vali, kaymakam ve garnizon komutları bile geliyordu. Tabi ÅŸimdi birçok ÅŸey deÄŸiÅŸti, insanlar rezidanslarda, otellerde, konutlarda alçı plaka bölme duvarlarda yaÅŸamaya çok alıştılar. Ama o zamanlar anlatılan ÅŸeyler Türkiye için yeni ÅŸeylerdi. 1998 yılında ise mimarlık ve inÅŸaat mühendisliÄŸi fakültelerinde ciddi eÄŸitim faaliyetlerine baÅŸladık. Hem alçıyı anlatıyor hem de uygulamasını gösteriyorduk. Amacımız gençlere fayda saÄŸlayıp, katkı sunmaktı. Fabrikamızı gezdiriyor, detaylı bilgiler paylaşıyorduk. O dönemde mimarlarla röportajları, teknik yazıları içeren kurum içi bir bülten de yayınlamaya baÅŸlamıştık. 1997’de ise ekonomik sorunlar nedeniyle Alman menÅŸeili Knauf ÅŸirketiyle yüzde 50-50 ortak olundu. Fakat bu ortaklık sürecinde Knauf firması mevcut personele o kadar güvendi ki yıllarca hiçbir deÄŸiÅŸiklik yapmadı. Son derece nazik bir iÅŸ paylaşımı yaratıldı. Ä°ki sene sonra da, yani 1999’da, Ä°zmit fabrikasının devreye girme sürecinde Knauf diÄŸer yüzde elli hisseyi de alarak ÅŸirketin tek sahibi olmuÅŸtu...”

Birçok Ä°lke Ä°mza Attık
“Knauf markası ile yıllar içinde birçok ilke imza attım. Mesela Knauf Arena ile belki Avrupa’da bile ilk kendi fuarını yapan ÅŸirketi olmuÅŸtuk. Fuarlar o dönemde ciddi kan kaybı yaÅŸamaya baÅŸlamıştı. Åžirketler kendi bayilerini bile fuarlara getiremiyorlardı. Biz de genel bir fuara katılmak yerine kendi fuarımızı düzenleme kararı almış ve uygulamıştık. 11 bin kiÅŸi tek bir markayı ziyarete gelmiÅŸti. Yazgan Mimarlık ile tasarlanan salonda Türkiye’de kullanılan en uzun ledler, en yüksek çatılar oluÅŸturulmuÅŸtu. Bütün bayilere, kendilerini tanıtmaları için küçük küçük bölümler yapmıştık. Yurt dışından akustik, deprem, ısı ve yangınla ilgili önemli isimleri davet etmiÅŸ, beÅŸ gün boyunca sempozyum ve seminerler düzenlemiÅŸtik. 10 bin metrekarelik koca bir salonda yalnızca biz vardık. 1997 yılındaki mobil eÄŸitim tırımız da Türkiye’deki ilklerden biriydi. 2006’da Ankara, Ä°stanbul, Ä°zmir ve Antalya’da sürekli hoca bulunduran, showroom’u olan teorik ve pratik eÄŸitimler veren eÄŸitim merkezleri açmıştık. Bu merkezlerde eÄŸitim alan ustalara sertifikalar verdik. Dolayısıyla ısı yalıtımı, ses yalıtımı, akustik, yangın yalıtımı, duvar, dekorasyon vs. konularında altmış bine yakın kiÅŸiye eÄŸitim imkanı sunduk. Çok farklı kitap ve eÄŸitim dokümanıyla bu eÄŸitimleri güçlendirdik ve sürekli hale getirdik...”

Permolit’in Yeniden Yapılanma Sürecini Yönettim
“Uzun yıllar çalıştığım Knauf’tan 2015 yılının Åžubat ayında ayrıldım. Ardından Akçalı Grubu’nun CEO’su Akın Akçalı’nın teklifi üzerine Grup markalarından biri olan Permolit’te iÅŸe baÅŸladım. Firmada kurumsallaÅŸma, yeniden yapılanma ve örgütlenme sürecini yönettim. Bu güzel süreçte firmanın elli yıllık logosuyla birlikte 260-270 farklı dilde konuÅŸan ambalajı, tek dilde konuÅŸan, tek ÅŸey ifade eden, tek bir markayı gösteren bir hale getirdik. Arkasından firmanın Avrupa birincisi sprey boyaların algısını deÄŸiÅŸtirmeye çalıştık. 7-8 bölge müdürlüÄŸünün tamamını kapatıp, mobil olarak daha aktif hale gelmesini saÄŸladık. YaÅŸ ortalamasını aÅŸağı çektik. MüÅŸteri ve bayi sayısını 3000’lerden 300’lere indirdik ve bütün bunları da ciro kaybetmeden gerçekleÅŸtirdik. Hatta ciroyu iki katına çıkardık. Permolit boya tonajda Türkiye 4.’lüÄŸüne, cirodaysa Türkiye 5.’liÄŸine geldi. Bunların dışında Karat markasıyla bir boya markası daha piyasaya sürüldü ve Akçalı Gayrimenkul kuruldu. Düzenlenen seminerlerle pazarlama ve halkla iliÅŸkiler alanında adımlar attık. Galatasaray’a, Survivor’a ve bazı spor programlarına sponsor olduk...”

Fullboard...
“Fullboard maceram ise Permolit’ten sonraki dönemde geliÅŸti... GÄ°PS A.Åž. firma sahiplerinin alçı plaka üretimine geçiÅŸ aÅŸamasında yaptıkları bir teklif üzerine iÅŸe baÅŸladım. Bu kapsamda alçı plaka sektöründe yeni bir çalışma ile mevcut alçı plakalara göre yaklaşık yüzde 25 daha hafif ve güçlü yeni nesil alçı plaka VÄ°VÄ°’nin üretimini gerçekleÅŸtirdik. Paketli plaka kavramı ile hem görsel pazarlama hem de stoklama kolaylığı açısından bir çığır açtığımızı söyleyebilirim...”

Asıl Hedefim, Potansiyel Yönetici YetiÅŸtirmek
“Satış benim için çok zor bir ÅŸey deÄŸil. Her sene hedefleri belirleyip, aÅŸağı yukarı bu hedefleri tuttururdum. Bilerek ve keyif alarak yapıyorsanız hedefler tutturulabilir. Fakat benim asıl hedefim, bulunduÄŸum firmalarda potansiyel yönetici yetiÅŸtirmekti. Belli bir süreden sonra artık profesyonelliÄŸin misyonerliÄŸi önem kazanıyor. Ürünlere, sektöre ve gençliÄŸe bir ÅŸeyler katılması gerektiÄŸine inanıyorum. Dolayısıyla Fullboard’da ticaret deÄŸil, bir markayı yaratmanın, bu markayı sektöre yerleÅŸtirmenin, sektörde en iyi noktaya kısa sürede getirebilmenin hedef ve planı içerisinde yola çıktık. Buradaki yönetim de bütün yetkiyi bana bıraktı ve sonuna kadar arkamda olduÄŸunu hissettirdi...”

Yeni Ürünler GeliÅŸtirdik
“Farklı ve özgür bir ortamda kısa süre içinde Türkiye’nin bugüne kadar yaÅŸadığı en büyük ekonomik krizin içinde, inÅŸaat sektörünün yüzde elliye yakın daraldığı, maliyetlerin ve dövizin neredeyse 2 katına çıktığı bir dönemde biz Fullboard olarak üretimimizin tamamını satmayı, Ar-Ge çalışması yaparak yeni ürünler geliÅŸtirmeyi baÅŸardık. Kasım ayından bu yana hem personel alımına devam ettik hem de üç vardiyaya çıkarak kapasitemizi artırdık. Yeni yeni ürünler geliÅŸtiriyoruz. Grandex dış cephe alçı plakanın seri üretimine ve satışına baÅŸladık. Bu sene bizler için yeni ürünler sunma ve portföyü tamamlama yılı...”

Krizlerde Yapılan Tasarrufa Karşıyım
“Mesele, illa bir ÅŸeyler deÄŸiÅŸtirmek deÄŸil. Fakat belli dönemlerde muhakkak bir düÅŸünüp, iÅŸ hayatını güncellemek gerektiÄŸine inanıyorum. Dönem neyi gerektiriyor, gelecek ne üzerine kuruluyor?.. Tüm bunları masaya koyup bir güncelleme yapmak ÅŸart. Yoksa laf olsun, farklılık olsun diye deÄŸiÅŸiklik yapılmaz. Kriz dönemlerinde tasarrufa da son derece karşıyım. Krizde ilk baÅŸta tasarruf yapılması gerekiyorsa zaten bugüne kadar yanlış yönetmiÅŸsin, dağıtmışsın demektir. Kazanırken bol keseden dağıtıp, krizde küçülmek pek doÄŸru bir yönetim tarzı gelmiyor bana. Kriz zamanlarında tasarruf yapıyorum, küçülüyorum dediÄŸin zaman genç arkadaÅŸların kariyer planlamasındaki tercih maalesef siz olmuyorsunuz. Güncelleme, planlama gereÄŸi bir iyileÅŸtirme yapıyorsanız o zaman söylenecek bir ÅŸey yok. Ben de kendimi sürekli güncelleme ihtiyacı hissediyorum. Permolit’ten sonra Fullboard benim için bu anlamı taşıyor...”

Türkiye’de Ä°lk Paketli, Paletli Plakayı Piyasaya Sunduk
“Ä°nsanoÄŸlu deÄŸiÅŸik dönemlerde deÄŸiÅŸik ÅŸeyler yapıyor. Onun için fikirlerin hep güncel ve taze kalması ÅŸart. Fullboard bu anlamda önem arz ediyor. Türkiye’de ilk alçı plakanın çıkışı 1989. Tam 30 sene boyunca bu ülkede hemen hemen hep aynı ÅŸey üretilmiÅŸ. Bazı dönemler içinde yer almamıza raÄŸmen belki bizler de bunu yapmadık, yapamadık ama ÅŸimdi trend yalnızca güncelleme deÄŸil, üstüne bir ÅŸey katma vakti. Bu anlamda alçı plakalardaki tozlu görüntüyü kaldırmak için Türkiye’de ilk defa paketli, paletli plakayı piyasaya sunduk. Åžantiyelerdeki, bayilerimizin stok alanlarındaki görünüm bir anda deÄŸiÅŸti. Her ürün kendini ifade eder ÅŸekilde paketleniyor. Stok sayımını ve stok görüntüsünü güzelleÅŸtirdik. Stoklar teker teker sayılmadan kontrol edilebiliyor, derli toplu, pırıl pırıl ortamlar yaratmaya çalıştık. Paketli plakalarımız büyük beÄŸeni topladı. Ayrıca alçı plakaları oldukça hafiflettik. Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları sonucu Yeni Nesil Plaka dediÄŸimiz hafif plaka dönemini baÅŸlattık...”

Dost Olursak Birbirimizi Aldatmayız
“SavaÅŸ Güzelküçük isminin, -ki S.GK olarak da bilinir-, sektörde bir yere geldiÄŸini düÅŸünüyorum. Çok çalıştım, çok uÄŸraÅŸtım, hep katkı üretmeye gayret ettim. Åžanslıydım da; çalıştığım firmalardaki yönetici veya patronlar da bana fikir üretme ve bunları gerçekleÅŸtirme fırsatı verdiler. Bu çok önemliydi. Kimse sen mi patronsun ben mi, sen mi yöneticisin ben mi diye gocunmadı. Bayilerimi de hep dostlarım olarak gördüm. Çünkü dost olursak birinci önceliÄŸimiz para olmaz ve birbirimizi aldatmayız. Biraz daha eÄŸlenceli ve rahat geçen, belki biraz da yanlış anlaşılabilecek bayi toplantılarının da hep bir disiplin içinde geçmesi için çaba harcadım. Mesela toplantıların kravatlı ve takım elbiseli olmasını temin etmeye çalıştım, bunda da baÅŸarılı olduÄŸumu zannediyorum. Firma neyi nasıl tariflerse, neyi talep ederse bu talebe inanan bayi ve çalışanlar da bir ÅŸekilde ona uyuyor...”

Ä°ÅŸi Hep Sahiplendim
“Her ÅŸirketin kendine göre bir karakteri vardır. Bu da o ÅŸirketi yöneten yöneticilerde daha çok hissedilir. Çalışanların da ÅŸirketi ve markayı yaÅŸamaları ve hissetmeleri gerektiÄŸine inanıyorum. Markayı gördüklerinde bir mutluluk yaÅŸayıp, tüylerinin diken diken olması çok önemli. Ben çalıştığım çoÄŸu firmada bunu hissettim. Ä°ÅŸi hep sahiplendim ve katma deÄŸer üretmeye çalıştım. Mesai saatlerinin, çok özel bir durum yoksa, iÅŸi yapmak için fazlasıyla yeterli olduÄŸuna inanıyorum. Dolayısıyla 18:00’den sonra herkesin ailesiyle, eÅŸiyle, dostuyla zaman geçirmesi, özel hayatını sürdürmesinden yanayım. O vakitler iÅŸ hayatının stresinden kafasını sıyırması önemli. Dedikodu ve söylenti bir ÅŸirketi içten içe çürütür, yok eder. Çalışanların bu tür ÅŸeylerden kaçınmasını öneririm. Çalışanlar iÅŸ geliÅŸtirmeye, eÄŸitime ve kendilerini güncellemeye yönelmeliler...”

Giyim KuÅŸamda Markanın Kültürü Dikkate Alınmalı

“Satış ekiplerinin muhakkak markanın kültürüne uygun bir kıyafet içinde olması gerekiyor. Her ÅŸirket kendi karakterine uygun bir kıyafet tarzı geliÅŸtirebilir. Ayrıca bir kravat takılıyorsa, bence gömleÄŸin üst düÄŸmesi açık bırakılmamalı. O arada kalmışlık baÅŸka bir ÅŸeyi tarifliyor. Dolayısıyla çalışanların bu disiplini içlerinde yaÅŸamaları gerekiyor. Tabii ki basın-yayın veya reklamcılık gibi daha özgür meslek grupları var, fakat onlar da kendi iç dinamikleriyle hareket ediyorlar. Tek unutulmaması gereken iÅŸ ortamının, evimizin oturma odası veya bir kahvehane olmadığını hatırlamak. Åžirketin bir karakteri varsa buna göre giyinilir. Åžirketin karakterine göre satış ekiplerinin de bir genel karakter görüntüsü sergilemesi gerektiÄŸini düÅŸünüyorum...”

Satış Kaygısı Taşınmamalı
“Yöneticilerin müÅŸterilerinden korkmaması ve satış kaygısı taşımamaları gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Satış kaygısı taşındığında fiyat geliÅŸtirememeye ve kazanamamaya baÅŸlarsınız. Kazanamadığınız yerde de yatırım, eÄŸitim ve Ar-Ge yapamazsınız. Åžirketlerin muhakkak kazanması gerekiyor. Kazanabilmesi için de yöneticilerin fiyat odağından ziyade satışı nasıl gerçekleÅŸtireceklerini ortaya koymaları ÅŸart. Ä°skontolarla veya fiyat düÅŸürme politikalarıyla satış yapılmaz. Yöneticinin, iÅŸin gerektirdiÄŸi karlılığı ve kar marjı neyse bunu koruyabilmesi gerekiyor. Kazanırsa ancak o zaman ÅŸirket markasını bir yere taşıyabilir, eÄŸitim faaliyeti düzenleyebilir, sponsor olabilir, fuara katılabilir, tanıtıma bütçe ayırabili ve kalifiye elemanla çalışabilir...”

Patronluk Babadan OÄŸula Geçmemeli
“Patronlar ise ÅŸirketlerinin yönetiminin bir imparatorluktaki gibi babadan oÄŸula geçen bir ÅŸey olmadığının ayırdına varmalılar. Bir padiÅŸah, imparatorluk kurmuÅŸ ve çok akıllı olabilir fakat çocuÄŸun da aynı özelliklere sahip olduÄŸu düÅŸüncesi bence yanlış bir öngörü. Dolayısıyla ikinci kuÅŸağın eÄŸitimini tamamladıktan sonra öncelikle baÅŸka kurumsal firmalarda tecrübe kazanması ve potansiyelinin ortaya çıkarılması gerekiyor. MaaÅŸ, mesai, personel, amir, patron gibi ÅŸeyleri farklı bir ortamda görmeli. Sonrasında, kendi ÅŸirketlerinde baÅŸarılı olabilecekleri kademelere gelmeliler. Ayrıca iÅŸ sahiplerinin, profesyonel yöneticiler biraz ön plana çıktığında ‘Sen mi patronsun, ben mi’ tartışmasına girmemesi de gerekiyor. Patronların seçtikleri yöneticilere güvenmelerini, süre vermelerini, bir karar aldılarsa onda biraz olsun ısrar etmelerini öneriyorum. Geri planda kaldıklarını düÅŸünmemeliler. O zaman ÅŸirketlerinin çok daha baÅŸarılı, kendilerinin de daha kazançlı bir noktaya geldiÄŸini görecekler. Belki onlar da kendilerine vakit ayırıp, derneklerde, STK’larda görevler alarak bu eksikliÄŸi tamamlayabilirler. Birçok ÅŸirket de böyle yapıyor zaten...”

Medici PrensliÄŸinden de Ödül Almıştım

“Ä°ÅŸ hayatım boyunca Yalıtım Sektörü BaÅŸarı Ödülleri kapsamında Yılın Profesyoneli seçilmemle birlikte birçok gurur yaÅŸadım... Bunlardan birisi ve en önemlisi ise dünyanın en eski prensliÄŸi olan Ä°talyan Medici PrensliÄŸi tarafından sunulan ‘Zamansız Liderlik Ödülü’nü Türkiye’den Ä°shak Alaton ile birlikte almamdı. MarkalaÅŸma ve kreatif inovasyonlar konusunda verilen bu ödüle layık görülmek benim için çok büyük bir sürprizdi. Ayrıca Ä°shak Alaton ile birlikte almak da bana baÅŸka bir gurur yaÅŸatmıştı...”

MüÅŸteriyle Bir Çay Ä°çmenin DeÄŸeri Hala BambaÅŸka
“Yapı malzemeleri sektöründe de sosyal medya, internet, online alışveriÅŸ gibi konular sık sık gündeme geliyor. DoÄŸrudan tüketici ürünleri pazarlayan sektörlerdeki iÅŸler artık dijitalleÅŸmek mecburiyetinde. Fakat B2B iÅŸ yapan inÅŸaat malzemeleri sektöründe iÅŸ biraz daha farklı. Bir gömlek veya bir paket deterjan dijital ortamdan rahatlıkla alınabilir fakat mimara, mühendise, ustaya veya ruhsatı onaylayacak bir belediye elemanına anlatılması gereken bir yapı malzemesinde bu mümkün deÄŸil. Dolayısıyla iÅŸlerimizin büyük kısmını dijitalleÅŸtirmiÅŸ olsak bile sektörümüzde bazı ÅŸeyler yine birebir insan iliÅŸkisine dayanıyor. Günümüzde bu iliÅŸkiler ile dijitalleÅŸtirmeyi yan yana getirmenin yollarını aramak lazım. Åžirketinizden bir yetkilinin gidip müÅŸterinin yanında bir çay içmesinin deÄŸeri ve anlamı hala bambaÅŸka...”

Projeyi Okuyabilirim
“Çalıştıkça enerji topluyorum, fikir ürettikçe dinamik kalıyorum. Mesela uzun yıllardır yapı malzemeleri sektöründe çalıştığımdan belki bir mimar kadar olmasa bile yapılan iÅŸten anlar, projeyi okuyabilir, çizilirken destek olabilirim. Tasarım yapılırken, bir yaÅŸam konsepti oluÅŸturulurken deÄŸiÅŸik fikirler sunabilirim...”

Statlarda Birarada Maç Seyredilen Günleri Özlüyorum

“Sosyal medyada yokum... Hiç ilgimi çekmiyor. Sürekli birileriyle gereksiz iletiÅŸim halinde olmak hoÅŸuma gitmiyor. Ä°stediÄŸim kiÅŸilerle istediÄŸim miktarda iletiÅŸimde olmayı tercih ediyorum. DiÄŸer taraftan izleyici olarak futbolla ilgileniyorum. Galatasaraylıyım. FanatikliÄŸin pozitif sınırındakilerdenim. GençliÄŸimdeki derbi maçlarda bir arada maç seyrettiÄŸimiz günleri çok özlüyorum. Yarı yarıya taraftarların doldurduÄŸu o statlardaki çekiÅŸmeler, atışmalar ne güzeldi. Sahadaki futbolcular da kendi taraftarlarından aldıkları enerjiyle daha bir güzel oynarlardı. Yanlış yönetimler nedeniyle o günler maalesef geride kaldı. Taraftar tel örgülere hapsedildi. Umarım bu güzel günlere geri döneriz...”


 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Tolga Ceylan; 'Bonus Yalıtım, Sektörünün % 100 Yerli Sermayeli Öncü Kuruluşudur'

Bonus Proof ile Yılın Su Yalıtımı Ödülü'nü kazanan Eryap Grup Yalıtım Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. Grup Satış ve Pazarlama Müdürü Tolga Ceylan de...
22 AÄŸustos 2024

Emre Soydan; 'Qis Yapı Kimyasalları Samsun Tesisimiz Karadeniz'in Yalıtım Üssü Olacak'

9 yılı aşkın süredir deneyimli ve uzman kadrosu ile hizmet veren QIS Yapı Kimyasalları, ürettiği kaliteli ürünler, uygulamalarda aktardığı doğru çözüm...
22 AÄŸustos 2024

'Pasif Yangın Koruyucu Bostik ürünleri, alev yayılmasını önleyerek insan hayatını ve yapıları korur'

BOSTİK, Yangın koruyucu sistem çözümleri ile Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2024'de, Yılın Yangın Yalıtımı Ürünü Ödülü'nü kazandı. Teknik Müd...
20 Mayıs 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.