8 Kasım 2018 | KONUK YAZAR 176. Sayı (Kasım 2018) | 1.898 kez okundu |
Özgür Kaan Alioğlu / Austrotherm Türkiye Genel Müdürü
Isı Yalıtım sektörü nezdinde alınacak aksiyonlar, sektör dernekleri koordinasyonu ile yürütülmeli, tüm sektör paydaşları tarafından sahiplenilmeli ve devlet tarafından teşvik edilmelidir…
Enerji maliyetlerinin ekonomiye olan yükünün hafifletilmesi, enerjide arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılıktan kaynaklanan risklerin azaltılması, düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve çevrenin korunması gibi ulusal stratejik hedeflerimiz dikkate alındığında, enerji verimliliği ve paralelinde enerji tasarrufu ülkemiz için tüm paydaşların üzerlerine düşen iş ve sorumlulukları eksiksiz olarak, dikkatle ve ivedilikle ele alması gereken en önemli konuların başında gelmektedir.
Bu doğrultuda ilgili stratejik hedeflerin belirlenmesi, yol haritasının oluşturulması ve disiplinler-paydaşlar arasındaki koordinasyonun ve işbirliğinin sağlanması amacıyla, 2007 yılında yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanunu ile başlayan dönüşüm sürecinin sürdürülebilirliğinin temini için, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü” tarafından hazırlanan ve yürütülecek olan “Ulusal EVEP 2017-2023”;
1. Bina ve Hizmetler
2. Enerji
3. Ulaştırma
4. Sanayi ve Teknoloji
5. Tarım
olmak üzere 5 ana kategoride tanımlanan eylemler ile, 2023 yılında Türkiye’nin birincil enerji tüketiminin % 14 azaltılması hedeflemektedir.
Isı Yalıtımı sektörü, her ne kadar sunduğu ürün ve hizmetler açısından bakıldığında EVEP kapsamında ele alınan 5 ana kategori için de çözümler üretse de, hem birincil enerji yoğunluğu, hem nihai enerji yoğunluğu ve hem de enerji verimliliği indeksleri açısından değerlendirildiğinde, “Bina ve Hizmetler” kategorisinde yarattığı etkinin, çok çok daha fazla olduğu ve önem arz ettiği görülmektedir.
Türkiye’de bina sektörü son yıllarda hızla gelişmekte olup sektörün nihai enerji tüketimi 2000 yılında 19,5 MTEP iken % 66 artarak 2015 yılında 32,4 MTEP değerine ulaşmıştır. Yıllık ortalama % 4,4 enerji talep artışı gerçekleşen bina sektörünün nihai enerji tüketimindeki payı ise % 32,8 değerine ulaşarak sanayi sektörünün de önüne geçmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 2017 yılı itibariyle 9,1 milyon adet bina bulunmakta olup bu miktarın yaklaşık % 87’sini konut nitelikli binalar oluşturmaktadır. Hane sayısı ise 22 milyonun üzerindedir (2000 yılı TÜİK bina sayımı istatistikleri ile yıllık yapı kullanım izni istatistiklerinden faydalanılmıştır). Yapı kullanma izni istatistiklerine göre Türkiye’nin bina stokuna her yıl 100.000’den fazla yeni bina eklenmektedir.
Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, çevre dostu pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumdadır. Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayıp fosil yakıt tüketimini azaltan ısı yalıtımlı, çevre dostu bir yapıya kavuşması gereklidir. İZODER adına ECOFYS tarafından hazırlanan Türkiye için “U-Değerleri Haritaları” (U: Isı Geçiş Katsayısı) Raporuna göre ülkemizde yürürlükte olan mevcut U değerlerinin TS 825'de yer alan değerlerden büyük ölçüde daha iddialı seviyelere çekilmesi ile Isı Yalıtım sektörü bu hususta maliyet etkin çözümler üretebilecektir.
Isı Yalıtım Malzemeleri açısından bakıldığında
• “U-Değeri” (Isı Geçiş Katsayısı) basit bir anlatımla “R-Değeri” (Isıl Direnç) ile ters orantılıdır. Yani ısı geçiş miktarının düşürülebilmesi için ısı yalıtım malzemesinin ısı geçişine olan direnci artırılmalıdır.
• “R-Değeri” (Isıl Direnç) ise “λ-Değeri” (Isı İletim Katsayısı) ile ters ve “d-Değeri” (Uygulanabilir Kalınlık) ile doğru orantılıdır. Yani ısı geçişine olan direncin artırılabilmesi için ısı yalıtım malzemesinin ısı iletim özelliği düşürülmeli ve/veya kullanım kalınlığı artırılmalıdır.
“U-Değeri”nin düşürülebilmesi, en az kullanılan ısı yalıtım malzemesinin “λ-Değeri” kadar, “d-Değeri”ne yani uygulama-uygulanabilir kalınlığına da bağlıdır. Daha kalın kullanılmadığı ya da uygulanamadığı taktirde, kullanılan ısı yalıtım malzemesinin “λ-Değeri”nin ısı yalıtımı ve enerji tasarrufuna etkisi sınırlıdır. Bu sebeple ısı yalıtım malzemelerinin hem “λ-Değeri düşük olmalı, hem de “d-Değeri” yüksek olmalıdır.
Piyasaya arz edilen ısı yalıtım malzemelerinin “λ-Değeri” verilerinin birbirlerine yakınlığı dikkate alındığında, hangi ısı yalıtım malzemesi kullanılırsa kullanılsın, kullanılan ısı yalıtım malzemesinin uygulama kalınlığının artırılması, maliyet-performans analizi açısından bakıldığında da tek ve çok çok daha etkili ve verimli bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu sebeple Ulusal EVEP 2017-2023 hedefleri doğrultusunda etkili ve sonuç alıcı bir yol izlenebilmesi için Isı Yalıtımı Politikamız, hangi ısı yalıtım malzemesi kullanılırsa kullanılsın, kullanılan ısı yalıtım malzemesinin kalınlığının artırılması stratejisini ana hedef olarak benimsemelidir.
Ülkemizdeki ısı yalıtımıyla ilgili yasal düzenlemeler 14 Haziran 2000 tarihinden sonra yapılan binaları kapsamaktadır. Mevzuatların yayımlandığı tarihten günümüze kadar yapılan tüm konutların tam anlamıyla mevzuat çerçevesinde yalıtıldığı varsayılsa dahi hala binalarımızın yaklaşık % 80’inin enerji verimliliği ile ilgili yasal düzenlemelerin kapsamının dışında olduğu ifade edilebilir. Dolayısıyla ECOFYS tarafından hazırlanan rapor sonucuna paralel olarak Türkiye’de enerji verimliliği açısından, mevcut bina stoğunun iyileştirilmesinin kritik öneme haiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Isı Yalıtım sektöründe birinci evrenin yani “ülke kamuoyunda ısı yalıtımının önemi ve sunduğu faydaya dair bilincin oluşması” evresinin tamamlandığı söylenebilir. İkinci evrede ise artık sektör tarafından tüketiciye ve kamuoyuna, üst seviyede verimli ısı yalıtımı sistemlerine nasıl sahip olabileceklerinin daha yüksek sesle anlatılması gerekmektedir. Bu noktada, “Isı Yalıtım Kalınlıklarının Artırılması” en etkin, efektif ve verimli çözüm olarak ortaya çıkmaktadır.
Avrupa ülkelerinde yaklaşık 11 cm’ler civarında olan ortalama ısı yalıtım levhası kalınlıkları ülkemizde ne yazık ki 4,5 cm mertebelerindedir. Avrupa ülkelerinde de ısı yalıtım levhaları, ülkemizde olduğu gibi düşük kalınlıklarda uygulanmaya başlanmış, bu düşük ısı yalıtım kalınlıkları kimi ülkelerde 5 sene, kimi ülkelerde de 10 sene aynı seviyelerde seyretmiş, ancak kamuoyunda yaratılan farkındalık ve sektör paydaşlarının aldıkları ortak aksiyonlar sonucu, tıpkı ekonomideki “Orta Gelir Tuzağı”nda olduğu gibi, ısı yalıtımındaki “Orta Kalınlık Tuzağı”ndan kurtulmayı başarabilmişlerdir.
Tabi ki ısı yalıtım kalınlıkları ile ilgili bir anda Avrupa ortalamalarına ulaşılması beklenmemelidir. Ancak bununla birlikte santim santim dahi olsa sağlanacak artışlarla bile, mevcut kalınlıklarla yapılan ısı yalıtım sistemlerine kıyasla her sene en az % 20 verim artışı sağlanabilir. Amaç orta vadede, 2023 yılına kadar ülkemizde uygulanan ısı yalıtımı kalınlıklarını en az 2 kat artırmak olmalıdır.
Beklentimiz, üretimi çeşitli devlet destekleri kapsamında olan ısı yalıtım ürünlerinin tüketimlerinin de gerekli mevzuat değişiklikleri ve devlet teşvikleri ile desteklenmesi ve bu sayede tüketicilerin, daha verimli ısı yalıtım ürünlerini kullanabilmelerinin önünün açılmasıdır. Bu noktada, bir kısmı Ulusal EVEP’de de yer alan, en etkili ve çabuk sonuç alınabilecek bazı aksiyonlar, 3 ana gurup altında şu şekilde sıralanabilir:
1. Isı Yalıtımı Uygulamalarında Karar Alma ve Hayata Geçirme Süreçlerini Hızlandıracak Hukuki ve Kanuni Altyapının Düzenlenmesi
a. Apartman yönetimlerinin ısı yalıtımı projeleri ile ilgili karar alım sürecinin, genel kurul salt çoğunluğu ile sağlanabilmesine imkan tanıyacak şekilde Kat Mülkiyeti Kanunu’nda değişiklikler yapılması.
b. Isı yalıtımı projelerinden elde edilen enerji tasarruflarının, projelerin finansmanında teminat olarak kullanılabilmesinin sağlanması.
2. Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Sahipliğinin Teşvik Edilmesi
a. Daha önce 01.01.2020 tarihine ertelenen mevcut binalar için EKB sertifikasyonu zorunluluğunun kesinlikle ve mutlak suretle tekrar ertelenmemesi.
b. EKB Enerji verimliliği seviye ve sınıflarına bağlı olarak enerji dağıtım ve/veya tedarik şirketlerinin farklı enerji birim fiyat uygulamasına yönelik yasal altyapının oluşturulması.
c. Mevcut mevzuat uyarınca yeni ve satın alınacak/kiralanacak binaların C olan asgari enerji performans sınıfının B veya A sınıfına yükseltilebilmesi için yapılacak yatırımların özendirilmesi ve bu doğrultuda bina sahiplerine doğrudan ya da dolaylı destekler sağlanması.
3. Isı Yalıtımı Projeleri için Finansman Modellerinin Geliştirilmesi
a. Enerji dağıtım ve/veya tedarik şirketlerine yıllık olarak ülkenin enerji verimliliği hedefleri ile uyumlu şekilde ve pazar payları nispetinde yükümlülükler tanımlanması, yükümlü şirketlerin, yükümlü oldukları enerji tasarrufunu gerçekleştirebilmek için müşterileri ile birlikte Isı Yalıtımı ve enerji verimliliği projeleri hayata geçirmelerinin ve bu proje maliyetlerini enerji faturaları vasıtasıyla uzun vadede müşterilerine yansıtmaları ve tahsil etmelerinin sağlanması.
b. Yükümlülüklerini yerine getiremeyen şirketlerin, eksik kalan yükümlülükleri karşılığı bedel uyarınca, oluşturulacak “Ulusal Enerji Verimliliği Finansman Mekanizması”na katkı sağlamaları ve bu mekanizma vasıtasıyla enerji verimliliği projelerinin desteklenmesi.
c. Isı Yalıtımı Projeleri için gerçekleştirilecek uygulamalara yönelik düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanlarının gerek devlet gerekse de özel sektör bankaları vasıtasıyla sağlanması.
d. Kredi faizlerinin EKB sınıfları uyarınca kademelendirilmesi ve daha verimli uygulamara çok çok daha uygun şartlarda farklı kredilendirme imkanlarının sunulması.
e. Bu krediler üzerindeki KKDF ve BSMV gibi dolaylı ve direk vergi yüklerinin azaltılması, dosya masrafı ve benzeri maliyetlerin ortadan kaldırılması ve kredi miktarının belirli bir bölümünün “Ulusal Enerji Verimliliği Finansman Mekanizması” vasıtasıyla karşılanması.
f. Isı yalıtımı projelerine ve malzemelerine yönelik vergi indirim veya muafiyetlerinin sağlanması.
g. Isı yalıtım malzemesi üreticilerinin imzalayacakları bir “Niyet Dokümanı” çerçevesince, daha verimli ısı yalıtımı ürünlerinin satışında özel iskonto oranları uygulaması ve bu sayede tüketiciye yansıyan maliyetin düşürülmesi ile yapılacak yatırımların özendirilmesi.
Ülke genelinde enerji verimliliğinin iyileştirilmesi için doğru ve tutarlı politika ve önlemlerin ortaya konulması kadar, bu politika ve önlemlerin etkin bir biçimde uygulanması ve sonuçların izlenmesi ve değerlendirilmesi de önem taşımaktadır.
Eylem planının izleme ve koordinasyonundan sorumlu kuruluş Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü olmakla birlikte, enerji verimliliği eylemlerinin birden fazla disiplini içermesinden dolayı, uygulanabilirliklerinin yaygınlaştırılabilmesi için ısı yalıtım sektörü nezdinde alınacak aksiyonlar sektör dernekleri koordinasyonu ile yürütülmeli, tüm sektör paydaşları tarafından sahiplenilmeli ve devlet tarafından teşvik edilmelidir.
Kaynaklar:
• Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (EVEP) 2017-2023, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, Kasım 2017
• Türkiye için U-Değerleri Haritaları, “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği (EPBD) bağlamında maliyet etkinliğe yönelik karşılaştırmalı metodolojinin uygulanması” Raporu, İZODER adına Ecofys GmbH, Ağustos 2016
R E K L A M