Yalıtım Sektöründe Uygulama Kalitesi ve Yönetimi
“Uygulama” ve “kalite”, birbirleriyle örtüşmesi gereken iki kavramdır. Bunların beraberce anılmaya başlaması da bize, bir yönetim sürecine girildiğini gösterir. Yani uygulamada kalite dediğimizde, bunun yönetilmesi gerektiği düşünülmeli ve bu yönde çalışmalar yapılmalıdır. Her zamanki gibi, sektörümüzdeki duruma bakmadan önce bu kavramları açıklamaya çalışalım. Uygulama nedir? Uygulama dediğimizde herkesin zihninde bir eylem, bir hareket canlanır. Gerçekten de “uygulama” kavramı bize, var olan birtakım cisimlerin, o bahsi geçen hareket sürecinde bulunduğunu ve o cisimlerin genellikle fiziksel (bazen de kimyasal, ürünlere göre değişiklik gösterir) değişimlere maruz kalarak ortaya yepyeni, kimliği ve görev tanımı değişmiş farklı cisimler ortaya çıkarttığını gösterir. Daha somut bir ifadeye başvurmak gerekirse uygulamayı, aslında bir ürünün hizmet etmesi gereken amaçlarına ulaşmasını sağlayacak bir araç olarak düşünebiliriz. Çünkü herhangi bir sektördeki herhangi bir ürünün, bir kullanım amacı vardır ve her ürün ancak onun uygulanacağı şartlar dahilinde hizmetini tam olarak gerçekleştirecektir. Örneğin bir otomobili düşündüğümüzde, otomobilin kullanımı onun bir uygulamasıdır. Eğer onu kullanmazsanız asıl hizmetini sağlayamamış olacaktır. Ya da herhangi bir beyaz eşyayı evinize koyup onu çalıştırmazsanız, öylece duracaktır. Bir ilacı düşünürsek, onu ancak tükettiğimiz zaman bize fayda sağlayacaktır. Aslında sürekli ve farkında olmadan yaptığımız bu eylemler bize, ilgili ürünlerin bir çeşit uygulamalarını göstermektedir. Yani bir ürün ancak uygulandıktan sonra asıl kimliğine ulaşacak, sahibinin istek ve ihtiyaçlarını gidermeye başlayacaktır. Kalite ve uygulama ilişkisi Kalite çok kaba tabiri ile “amaçlara uygunluk”tur. Benim kalite deyince aklıma gelen ve sevdiğim tanım ise “istek ve ihtiyaçlara uygunluk”tur. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan soğuk savaş sürecinde, öncelikle kendi ülkesi ve daha sonra da Japonya’nın sanayisini geliştirmek amacıyla ünlü Amerikalı istatistikçi William Edwards Deming, kalite yönetimi alanında çalışmalar yapmıştır. TKY’nin (Toplam Kalite Yönetimi) Japonlar tarafından uygulanmasını sağlayan Deming, kalite kavramına yeni bir bakış açısı getirmiş, kalitenin istenilen amaca yönelik yapılan çalışmalar olduğunu ve son aşamada olan ürünün kontrolünden ziyade, kontrollerin sürecin kendi içerisinde elde edilmesi gerektiği yönünde fikirler geliştirmiştir. Daha sonra özellikle 1970’lerden itibaren Japon sanayisi TKY’nin etkisi ile adeta şaha kalkmış, kalitenin getirmiş olduğu avantajları kullanmayı bilmiştir. Kalite ve yönetimine daha sonraki sayılarda değinecek olduğumdan, bu noktada kalitenin uygulama ile olan ilişkisi üzerinde duracağım. Tanımlardan da anlaşılacağı üzere, yapılan herhangi bir uygulama bize, sonunda istenilen amaca uygun bir çıktı oluşturmalı ve o çıktı da hizmet süreci boyunca fayda sağlamalıdır. Yukarıdaki bölümde uygulamanın aslında ürünün olmazsa olmaz bir parçası olduğunu vurgulamaya çalıştık. Çok açık bir şekilde artık söyleyebiliriz ki, eğer her ürün bir uygulama sürecine muhtaç ise, ilgili ürünün sağladığı hizmetler ancak, ürünün ve uygulama sürecinin kaliteli olmasına bağlıdır. Bu noktadan ürünlerin kullanım amacına olan uygunluğunun, ürünün uygulama şekli ve biçiminin de ortak olması gerekliliği anlaşılmaktadır. Kalite yönetimi de zaten yukarda bahsettiklerimizin toplamından ibaret olacaktır. Yani, üretici firmaların ürünlerini üretirken en başta üretim sürecinde, sonrasında ürünün ambalajlanması dâhil tüketiciye ulaşmasına kadar olan lojistik süreçte kaliteyi gözetmesi ve ilgili ürünün uygulayıcı kişi/kişiler ya da makine ve ekipmanlar (bazı endüstriyel ürünler için) tarafından istenilen hizmet şartları açısından kaliteyi gözeterek uygulaması, kalitenin yönetim sürecini oluşturmaktadır. Kabaca bu şekilde tanımlayacağımız kalite yönetimi, bünyesinde uygulamayı da doğal olarak barındıracaktır. Genel olarak anlamamız gereken özet ise üretilen her bir ürünün aslında birer yarı ürün niteliğinde olması ve ancak uygulandığı takdirde bize tam olarak hizmet sağlayan tam bir ürün haline gelmesidir. Yalıtım sektöründe uygulama ve kalite Her zaman dediğimiz gibi bizim sektörümüz, bir hacimden diğer bir hacme ya da ortamlar arasında zararlıların geçişini önlemek üzerine çalışmaktadır. Aslına baktığımızda sektörün kimliği bu mantık üzerine kuruludur. Gerek ısı, gerek ses, gerek su ve gerekse de yangın yalıtımı yaparken hep bu ana fikir üzerine çalışmalar yaparız. Isı yalıtımında çıkmaması ve girmemesi gereken ihtiyaç dışı ısı enerjisinden, su yalıtımında istenmeyen su hacminin deplasman yapmasından, ses yalıtımında platformlar arasında ve aynı hacim içerisinde akustiği bozan ses dalgalarından, yangın yalıtımında da doğal olarak alev ve dumandan korunmak isteriz. Gayet net ve açık olan bu durum, genel olarak zararlılardan korunmamız gerektiğini bize özetlemektedir. Eğer bizler, yani sektör çalışanları bu gaye ile çalışıyorsak, o zaman tüm bu yalıtım ürünlerinde bahsi geçen hizmet şartlarını sağlamalı ve sağlatmalıyız. Bu da ancak ürün ve uygulamanın kaliteli olması ve kaliteli yönetilmesi ile mümkün olmaktadır. Bir mineral yün ya da polistren kökenli bir levha, doğru üretim şartlarında üretilip, doğru uygulama şartlarında uygulandığında ancak istenilen enerji tasarrufunu sağlayabilir. Aynı şekilde bir sentetik membran, teknik föyünde yazan şartları sağlayacak şekilde üretilip, uygulama metodolojisine uygun bir biçimde uygulandığında yapıyı suya, rutubete, mantar ve küf oluşumuna karşı koruyacak; hatta depremde dahi fiziki yapısını stabil tutmaya (donatıların paslanmaması) çalışacaktır. Bu örnekler bize aslında zaten bunları yapmamız ya da yapılması gerektiğini gösterir. Fakat önemli olan ortaya bir bilinç yerleştirilmesidir. Özellikle sektörümüzdeki ürünlere baktığımızda ürünlerin tek başlarına pek de bir anlam ifade etmedikleri kolayca görülür. Ancak onu uygulayan ekiplerden sonra ürün, kalite ve hizmetini sunmaya başlayacaktır. Buradan gelinen en önemli nokta ise üretim kaliteleri kadar (hatta daha önemli olan) uygulama sürecinin kalitesidir. Gerçekten de uygulama süreci daha önemli olabilmektedir. Siz tüm teknik kriterlerini gerçekleştiren bir ürün üretiyor olabilirsiniz fakat o ürün metodolojiye uygun uygulanmadığında asıl performansını sağlayamayacak, hatta tam tersi size zarar verecektir. Buradan hepimizin malumu olan uygulamacı kalitesi ortaya çıkmaktadır. Yani genel olarak kullandığımız jargon ile uygulamacı bayiliğin ne kadar önemli olduğu gerçeği. Sektörümüzde özellikle kurumsal anlamda çalışan üretici firmalarımıza baktığımızda uygulamacı ekiplerinin seçimi, bayiliğinin bünyelerine entegre edilmesi ve onlarla olan işbirlikleri ve tüm bu süreçleri çok titizlikle yürüttükleri görülecektir. Zaten uygulamada kalite yönetimi de uygulamacı firmaları özenle seçip, onlara ürünleri ve uygulama biçimlerini doğru bir biçimde anlatıp, uygulamalarında gerekli kontrolleri sağlayıp, nihai ürün ortaya çıkarılmasını sağlamakla gerçekleşecektir. Gerçekten markasını kalite ve güven ekseninde konumlayan büyük üretici firmalar, uygulamacı bayilerini her projede adeta bir iş ortağı olarak görüp, kendileriyle uyum içerisinde çalışmaktadırlar. İlginizi çekebilir... Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini SürdürüyorChemical Research'te yayınlanan araştırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.... Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel GüvencedirGüvenli yapılar oluşturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem ilişkisi önemlidir. Su yalıtımı her şeyden önce yapısal bütünlüğü sağlamada ... Ülkemizde Deprem Gerçeği ve Güvenli YapılarBinalar tasarım aşamasından itibaren, kullanım amacına uygun, can ve mal güvenliğini koruyacak şekilde, bulunduğu iklim ve doğa şartlarında güvenli ve... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.