Dış Etkenler Sonucu Yapılarda Oluşan Hasarların Nedenlerinin Belirlenmesi
1.GİRİŞ Mimarlık mesleğinin temel amacı, kullanıcılar için uygun fiziksel ortamı sağlayan, konfor düzeyi yüksek yapılar üretmektir. Ancak yapılar sürekli olarak dış etkenlerle karşı karşıyadır ve kullanıcılarını bu etkenlerden yeterli düzeyde koruması gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak öncelikle yapılar bu etkenlere karşı korunmalıdır. Bununla birlikte ısı, su, nem, yangın, ses gibi dış etkenlere karşı yeteri kadar korunamayan yapılarda bazı etkenler, yapı kullanım sürecinde çeşitli hasarlara yol açmaktadır. Ortaya çıkan hasarların, yapıları, kullanıcıları ve çevreyi olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Birbirleriyle yakın ilişkili olan su ve ısı etkenleri sonucu ortaya çıkan hasarlar da bu konuda sıklıkla karşılaşılan hasarlar niteliğindedir. Yapı ürünlerinde, yapılarda, kullanıcılar üzerinde, doğal ve yapma çevrede olmak üzere çeşitli ölçeklerde ortaya çıkan hasarlar sonucu, yapı içi yaşam koşullarının olumsuz etkilenmesinin yanısıra yapılarda kalıcı hasarlar da oluşabilmektedir. Özellikle betonarme sistemde etkisinin arttığı ve sağlık sorunları, yapısal sorunlar ve maddi hasarlar oluşturabilen su ve ısı etkenleri, deprem kuşağında bulunan Türkiye için oldukça önemlidir. Bu etkenlerin yapılarda hasar oluşturmasının engellenmesi ve oluşan hasarların çözümlenmesi gerekmektedir. Öte yandan, hasarların giderilmesi için uygulanan çözümlerin maliyeti yükselttiği ve zaman zaman yetersiz kaldığı bilinmektedir. Bu nedenle hasar oluşumunu engellemek için henüz tasarım aşamasındayken çözümler üretilmelidir. Dış etkenlerin hasar oluşturmasını önlemek amacıyla dünyada yalıtım uygulamalarını kapsayan çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu amaçla Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde bulunan Türkiye’de de yalıtım uygulamalarının arttığı ve yalıtım sektörünün gelişmekte olduğu söylenebilir. Türkiye’de yalıtım yapan firmaların sayısında ve yalıtımda kullanılan ürünlerin üretimindeki artış, yaşanan gelişmelere örnek oluşturabilir. Bu gelişmelere karşın yapılarda halen çeşitli hasarlarla karşılaşılması, Türkiye’de yalıtım konusunda yeteri kadar bilinçli olunmadığını göstermektedir. Türkiye’de hemen hemen her kullanıcı, yapı ölçeğindeki bu hasarlarla değişik biçim ve boyutlarda karşı karşıya kalabilmektedir [1]. Dış etkenlerin yapı ve yaşam için olumsuzluklar oluşturması, hasarlara karşı gerekli önlemlerin alınmasını gerektirmektedir. Bunun için öncelikle hasarı oluşturan kusurların belirlenmesi, gerek hasarların öneminin algılanması, gerekse hasarların önlenmesi açısından doğru bir yaklaşım olabilir. Diğer yandan, birbiriyle yakın ilişkili olan su ve ısı hasarları, dış etkenlerin oluşturduğu hasarların başında gelmektedir. Bu bağlamda, su ve ısı hasarlarının yapının tasarım, uygulama ve kullanım aşamalarından kaynaklanan kusurları, bu çalışma kapsamında incelenmektedir. Çalışmayla, başta su ve ısı olmak üzere dış etkenlerin yapılarda oluşturacağı hasarlar konusunda farkındalık yaratılması, gerek yapı üretim sürecinde yer alan meslek insanlarının ve firmaların, gerekse kullanım sürecinde yer alan bireylerin yalıtım konusunda bilinçlendirilmesiyle yapılar üzerinde oluşabilecek hasarların azaltılması amaçlanmaktadır. 2. DIŞ ETKENLERİN YAPILARDA OLUŞTURDUĞU HASARLARIN NEDENLERİ Dış etkenlerin yapılarda oluşturduğu hasarları önlemek için hasarların neden kaynaklandığı bilinmelidir. Bu bağlamda, yapılarda oluşan su ve ısı hasarlarının başlıca nedenleri; • Tasarım aşamasından kaynaklanan kusurlar • Uygulama aşamasından kaynaklanan kusurlar • Kullanım aşamasından kaynaklanan kusurlar olarak üç başlıkta ele alınabilir [2]. 2.1. Tasarım Aşamasından Kaynaklanan Kusurlar Yapı üretim sürecinin ilk aşaması olan tasarım aşamasında verilen kararlar, yapının servis ömrü ve kullanıcıların yaşam koşulları açısından oldukça önemlidir. Bu aşamada yapılacak hatalar ya da eksiklikler, kalıcı hasarlar oluşmasına neden olmaktadır. Dış etkenlerin yapılarda oluşturacağı hasarların tasarım aşamasından kaynaklanan kusurları; • Dış etkenlere karşı gerekli önlemlerin alınmaması • Dış etkenlere karşı alınan önlemlerin eksik ya da hatalı olması şeklinde belirlenebilir. 2.1.1. Dış Etkenlere Karşı Gerekli Önlemlerin Alınmaması Yapılarda dış etkenlere karşı gerekli önlemlerin alınmaması; • Dış etkenlere karşı alınacak önlemler konusunda kullanıcı ve meslek insanlarının (tasarımcı, uygulayıcı ve denetleyiciler) yeterli bilince ve duyarlılığa sahip olmamaları • Yapılarda yalıtım yapılmasının yapım maliyetini artırması gibi çeşitli başlıklarla ilişkilidir. 2.1.2. Dış Etkenlere Karşı Alınan Önlemlerin Eksik ya da Hatalı Olması Yapılarda dış etkenlere karşı alınan önlemlerin eksik ya da hatalı olması, detay çözümlerinde ve ürün seçiminde karşılaşılabilmektedir. Bu durum yapıları, dış etkenlere karşı korunmasız kılmakta ve hasar oluşumuna yol açmaktadır. 2.1.2.1. Eksik ya da Hatalı Detay Çözümleri Yapı üretim sürecinde detay tasarımı oldukça önemli olup, eksik ya da hatalı tasarlanan detaylar yapılara zarar verebilmektedir. Örneğin, yağışlar etkisinde yapı kabuğunda tutulan suyu, en kısa zamanda yapıdan uzaklaştıracak detaylar tasarlanmalıdır. Şekil 1’de hatalı detaylandırma sonucu çatı döşemesinde ortaya çıkan hasarlar örneklenmektedir. Parapet ve döşeme kesitinde herhangi bir damlalık yoktur. Bu sebeple, döşemeden uzaklaştırılamayan su, yatayda yürüyerek çatı döşemesinde dökülmelere ve döşeme donatısında da korozyona neden olmuştur. Ayrıca, sıcaklık farkları ile oluşan gerilmeler ve rüzgâr etkisinde parapetin hasar gördüğü gözlenmektedir. Şekil 1: Parapette hatalı detaylandırma sonucu oluşan dökülme ve korozyon [4] 2.1.2.2. Hatalı Ürün Seçimi Türkiye’de yapı ve diğer inşaat mühendisliği işleri dahil olmak üzere tüm yapı işlerinde sürekli olarak kullanılmak amacıyla üretilecek yapı ürünlerinin taşıması gereken temel özellikleri, bu ürünlerin bulundurması gereken uygunluk değerlendirme koşulları, piyasa gözetimi ve denetimi işlemleri ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkarılmış bir “Yapı Malzemeleri Yönetmeliği” bulunmaktadır [4]. CE işaretini taşıyan ürünlerin, yönetmelikte istenen teknik özellikleri taşıdığı kabul edilmektedir [4]. Bununla birlikte, “Binalarda Isı Yalıtım Yönetmeliği” ve “TS 825-Binalarda Isı Yalıtım Kuralları”nda yapılarda kullanılması gereken ısı yalıtım ürünlerinin özellikleri ve boyutlarını belirlemeye yönelik yöntemler açıklanmaktadır. Bu durumda, yönetmelik ve standartlarda belirtilenlere göre kabul görmemiş ürünlerin yapılarda kullanılması, ürün seçiminde yapılan temel hatalardandır. Benzer şekilde özellikle su ve ısı etkenlerine karşı birbiriyle uyumlu çalışmayan ve su buharı geçirgenlikleri, su emme değerleri, yapışma ve kopma değerleri, genleşme ve daralma gibi özellikleri ile boyutları birbirine uymayan ürünlerin birlikte kullanılması, ürün seçiminde yapılan bir başka hatadır (Şekil 2). Şekil 2: Isı yalıtımı levhası ile galvanize saç profil arasında boyut uyumsuzluğu [4] 2.2. Uygulama Aşamasından Kaynaklanan Kusurlar Yapı üretim sürecinin ikinci aşaması olan uygulama aşaması da yapılar ve kullanıcılar açısından oldukça önemli olup, tasarım aşamasında alınan kararların bu aşamada doğru uygulanması gerekmektedir. Ancak genelde ülke ölçeğinde yapım kalitesinin düşük olması ve yalıtım için alınacak önlemlerin uygulanmamasının yapıyı bitirmeye bir engel oluşturmaması, yalıtım kararları konusunda eksik uygulamalara neden olabilmektedir [3]. Uygulama aşamasında yapılan eksiklerin ve hataların giderilmesi, tasarım aşamasındakiler kadar kolay olmamakla birlikte, sonraki aşamalarda çeşitli hasarlara yol açabilmektedir. Dış etkenlerin yapılarda oluşturacağı hasarların uygulama aşamasından kaynaklanan kusurları; • Yalıtım ürünlerinin uygulanmaması • Yapı ürünlerinin eksik ya da hatalı uygulanması olarak belirlenebilir. 2.2.1. Yalıtım Ürünlerinin Yapılarda Uygulanmaması Dış etkenlerin yapılarda hasar oluşturmaması amacıyla yapının tasarım aşamasında gerekli önlemler belirlenmiş ve detaylar çözümlenmiş olabilir. Ancak alınan kararlar, uygulama aşamasına gelindiğinde uygulayıcılar ya da işveren tarafından gözardı edilmektedir. Maliyet ve denetim eksikliği ile ilişkili olarak açıklanabilen bu duruma maliyet açısından bakıldığında; • İşverenin uygulama aşamasında yalıtım yaptıracak olanağı olmayabilir • İşverenin böyle bir olanağı vardır ancak bu aşamada bunu gereksiz görebilir • Uygulayıcı projede olsa bile yalıtımı yapmayabilir gibi olasılıklar ortaya çıkabilmektedir. Benzer şekilde, uygulama aşamasında yapının projede belirtilenlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmemesi nedeniyle yalıtımlar yapılarda uygulanmamaktadır. 2.2.2. Yapı Ürünlerinin Yapılarda Eksik ya da Hatalı Uygulanması Dış etkenlere karşı yapının tasarımı sırasında gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle ya da alınması ve uygulanmasına rağmen yapılarda hasarlar oluşabilmektedir. Özellikle önlem alınmasına rağmen ortaya çıkan hasarların temel nedeni, uygulama sırasında yapı ürünlerinin çoğunlukla teknik koşullarına uyulmaksızın, eksik ya da hatalı uygulanmasıdır. Bu tür uygulamalar; tasarım aşamasından yansıyan eksiklik ve hatalar, yetersiz işçilik, ürün depolamadaki eksiklik ya da hatalar ve denetim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. 2.2.2.1. Tasarım Aşamasından Yansıyan Eksiklik ve Hatalar Yapıların tasarım aşamasında, dış etkenlere karşı gerekli önlemlerin alınmaması ile yapılarda uygulanmayan ve eksik kalan ürün ya da çözümler, yapılarda hasar oluşturabilmektedir. Şekil 3’te, bu sebeple yapıda oluşmuş bir su hasarı örneklenmektedir. Şekil 3: Çatıda su yalıtımı uygulanması sonucu yapının su alması Burada, yağışların en etkin olduğu yapı bölümü olan çatıda su yalıtımı uygulanmaması sonucu, sular diğer yapı elemanlarına ulaşmıştır. Dolayısıyla, duvarda ve döşemede ıslaklığa neden olmuştur. Bu durum, kullanıcının görsel konforun bozulmasının yanısıra, yapının taşıyıcısının da zarar görmesine neden olmaktadır. 2.2.2.2. Yetersiz İşçilik Tasarım sırasında doğru kararlar alınmış olmasına karşın bilgi ve deneyim eksikliği, dikkatsizlik gibi kusurlarla yapılan eksiklik ya da hatalar yapılarda hasarlar oluşturabilmektedir. Yetersiz işçilik olarak adlandırılabilen bu kusurlar; • Yalıtım ürünlerinin birleşimlerinin çözümlenememesi • Uygulama yapılacak zeminde, ürün uygulamasına yönelik hazırlık yapılmadan uygulamaya geçilmesi • Isı yalıtım ürünlerinde açılması gerekli boşluklarda gereğinden fazla boşluk açılması • Ürünlerin montajında ya da ek yerlerinde kullanılan malzemelerin doğru biçimde uygulanmaması gibi eksiklik ya da hatalar olarak sıralanabilir. Şekil 4’te benzer kusurlarla ortaya çıkmış bir hasar örneklenmektedir. Cephe kaplamasının altına ısı yalıtım levhaları yerleştirilmiş ancak, ürünlerin cepheye montajının hatalı yapılması sonucu levhalarda dökülmeler başlamıştır. Şekil 4: Montaj hatası nedeniyle cephe kaplamasında düşme [4] 2.2.2.3. Ürün Depolamadaki Eksiklik ya da Hatalar Tasarım sırasında doğru kararlar alınmış ya da uygulamada titiz çalışılmış olmasına karşın yapı ürünlerinin yapım sürecinde ya da öncesinde uygun koşullarda depolanmamış olması nedeniyle yapılarda çiçeklenme, ısı kayıplarının artması gibi hasarlar gözlenebilmektedir (Şekil 5). Şekil 5: Yapılarda uygulama aşamasında ürünlerin hatalı depolanması [4] Yapılarda kullanılacak ürünler taşıdıkları özelliklere göre; • Yağmur, güneş gibi dış etkenlerden korunarak • İstiflenecekse, kuru, temiz ve düzgün bir zeminde istiflenerek • Kırılıp, bükülmeden ya da atılmadan • Boyutları dikkate alınarak depolanmalıdır. 2.2.2.4. Denetim Eksikliği Tasarım sırasında doğru kararlar alınmış olmasına karşın uygulama aşamasında yapılan işlerin projeye uygunluğu ya da işçiliğin niteliği denetlenmeyebilmektedir. Bu sebeple ileride yapılarda çeşitli hasarlarla karşılaşılabilmektedir. 2.3. Kullanım Aşamasından Kaynaklanan Kusurlar Yapıların tasarım ve uygulama aşamalarında dış etkenlere karşı her türlü önlem alınmış olabilir. Ancak yapılarda; • Tasarım ve uygulama aşamalarından yansıyan eksiklik ve hatalar, • Yapılar ve/veya yapı ürünlerinin hatalı kullanılması, gibi kullanım aşamasından kaynaklanan kusurlarla da hasarlar ortaya çıkabilmektedir. 2.3.1. Tasarım ve Uygulama Aşamalarından Yansıyan Eksiklik ve Hatalar Yapıların tasarım ya da uygulama aşamalarından yansıyan eksiklik ve hatalar nedeniyle kullanım aşamasında yapılarda çeşitli hasarlarla karşılaşılabilmektedir. Şekil 6’da, betonarme sistemle yapılmış bir fabrika binasının betonarme bodrum kat döşemesinde oluşan su hasarı örneklenmektedir. Tuzla’da yer alan bu yapının temeli, iki yönde sürekli olarak tasarlanmış ve uygulanmıştır. Yapının tasarımı sırasında suya karşı temelde yalıtım önlemi alınmış olup, bunun uygulaması yapılmıştır. Ancak tasarım sırasında, sadece zemine oturan temellerin çevresinde su yalıtımı kurgulanmış ve yalıtımın sürekliliği döşemede sağlanmamıştır. Dolayısıyla hem tasarımdan yansıyan eksiklikler, uygulamaya ve son olarak kullanım aşamasına ulaşarak hasara neden olmuştur. Şekil 6: Zemine oturan, yalıtımsız bodrum kat döşemesinden sızan sular [4] 2.3.2. Yapıların ve/veya Yapı Ürünlerinin Hatalı Kullanılması Yapıların tasarım ve uygulama aşamalarında önlemler alınmış olmasına rağmen bakım eksikliği, yapılarda onarım hataları ve kullanıcılar tarafından doğru bilinen yanlışlar gibi kullanım aşamasından kaynaklanan kusurlar, alınan önlemleri yetersiz bırakabilmektedir. 2.3.2.1. Bakım Eksikliği Yapıların bakımının yapılması ve ortaya çıkan hasarların erken tespiti, yapılarda hasar oluşmaması ya da oluşan küçük hasarların çözümlenebilmesi açısından önemlidir. Bu da, yapı ve/veya yapı ürünlerin bakım sıklıkları ile ilişkili olarak gerçekleşebilmektedir. Türkiye’de çoğu yapı ve/veya yapı ürününde ilk yapımdan sonra uzun bir süre bakım yapılmadığı ve özellikle yasadışı konut üretiminde, kullanım ve uygulama aşamalarının içiçe geçtiği gözlenmektedir. Bu durumsa, yapılarda oluşan hasarların geç olmadan belirlenmesini ya da çözümlenmesini zorlaştırmaktadır. Şekil 7’de, bakım eksikliği bulunan bir konut yapısı görülmektedir. Şekil 7: Bakım eksikliği nedeniyle yapıda oluşmuş hasarlar [4] Yapı cephesinin son kat kaplamasının ince sıva olarak bırakıldığı ve yapıyı dış etkenlere karşı koruyacak herhangi bir önlemin cephede alınmadığı gözlenmektedir. Dolayısıyla yapı cephesinden uzaklaştırılamayan su, ısı etkenlerinin de etkisiyle cephe kaplamasında dökülmelere ve yapıda ısı kayıplarına neden olmaktadır. Bu durumsa, kullanıcılar açısından sağlıksız ortamlar, yapı açısından çeşitli hasarlar oluşturmaktadır. 2.3.2.2. Onarım Hatası Dış etkenlerin yapılarda oluşturduğu hasarlar, kullanım aşamasında yapılan onarım hataları nedeniyle de ortaya çıkabilmektedir. Genellikle teknik bilgi eksikliği ve dikkatsizlikten kaynaklanan bu tür durumlar özellikle su ve ısı yalıtımlarının sonrasında yapılan onarımlarda sıklıkla yaşanmaktadır. • Çatıya anten takmak için kullanılan çivilerin su yalıtım ürünlerinde delik açması, • Çatıya çıkan ustanın ağırlığını taşıyamayan çatı örtüsünün eğilip bükülmesi ya da kırılması, • Yalıtım ürünlerinin yapının bir cephesinde uygulanıp tamamında uygulanmaması gibi durumlar onarım hataları olarak örneklenebilmektedir. 2.3.2.3. Doğru Bilinen Yanlışlar Tasarımcı, uygulayıcı ya da kullanıcılar tarafından; • Dış cephe sıvasının su yalıtımı sağlayabileceği • Isı yalıtım ürünlerinin sürülerek uygulandığı • Sıcak iklim bölgelerinde ısı yalıtımına gerek olmadığı • Duvarlarında yapı ürünü olarak gazbeton kullanılan yapılarda ısı yalıtımına gerek olmadığı • Yapıların genelde kuzeyden su aldığı ve bu durumda kuzey cephesine yapılacak su yalıtımın yeterli olacağı • Dış cephe kaplama ürünü olarak kullanılan cam mozaik, pvc, alüminyum gibi ürünlerin ısı yalıtımı işlevini yerine getirdiği • Yapının teras çatıdan su alması durumunda yapılacak seramik kaplamanın bu soruna çözüm olabileceği gibi doğru olduğu kabul edilen yanlışların düzeltilmemesi, yapılarda dış etkenlerin hasar oluşturmasına neden olmaktadır [4]. Ancak yukarıda belirtilen yanlışların düzeltilmesi için; • Yapının dışarıdan su aldığı durumlarda, yapıyı etkileyen suyun ne olduğunun bilinmesi ve buna göre bir ürünün ve çözümün seçilmesi gerektiği • Son yıllarda sürülerek uygulanmaya başlanan yansıtıcılı nano kaplamalar olmasına rağmen ısı yalıtım ürünlerinin çoğunlukla yönetmeliklerde belirtilen yöntemlerle hesaplanan kalınlıklarda ve şekillerde uygulanması gerektiği • Yapılarda ısı yalıtımının sadece ısınma amacıyla değil soğutma amacıyla da yapıldığı • Gazbeton yapı ürününün ısıl performansı açısından uygunluğunun, yapının bulunduğu iklim bölgesi, yapı adası içindeki yeri, yönü, şekli, cephe saydamlık oranı gibi çeşitli etkenlerin ortak etkisi sonucu değişebildiği • Yapılarda yapılacak olan su ya da ısı yalıtımlarının bir bütün olarak ele alınması gerektiği ve bölgesel çözümlerin işlevsiz olduğu • Su ve ısı etkenleri sonucu taşıyıcı sistem elemanlarında oluşan korozyon, çürüme gibi hasarların taşıyıcı sistem dayanımında olumsuz etki yarattığı • Yapılarda su ve ısı yalıtımının birlikte ele alınarak, yalıtımlarının bilinçli, eğitimli ekipler tarafından yapılması gerektiği bilinmelidir. Şekil 8’de doğru bilinen yanlışlardan biri örneklenmektedir. Burada yapının su ve ısı etkenlerinden en çok etkilenen cephesinde yalıtım uygulamasının yapılmış ancak hem doğru yalıtım ürünü seçilmemiş hem de yalıtım yarıda kesilmiştir. Ayrıca yalıtım ürünü, dış etkenlerin oluşturabileceği zararlara maruz bırakılmıştır. Şekil 8: Hatalı bir su yalıtımı uygulaması [4] 3. SONUÇLAR Yapılar, özellikle yapı kabukları, başta su ve ısı etkenleri olmak üzere çeşitli dış etkenlerle karşı karşıyadır. Bu etkenlere karşı gerekli önlemler alınmadığı durumlarda ise etkenlerin, yapı ürünlerinde, yapılarda, kullanıcı üzerinde, doğal ve yapma çevrede hasar oluşturduğu gözlenmektedir. Özellikle deprem bölgesi olan Türkiye’de bodrum ve zemin katlardaki betonarme taşıyıcı sistemde korozyon nedeniyle oluşan hasarlar istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Yapının tasarım, uygulama ve kullanım aşamalarından kaynaklanan çeşitli nedenlerle, dış etkenlerin ortaya çıkardığı hasarları, hasarların kusurlarını ortadan kaldırarak çözmek mümkündür. Böylece, yapı ve kullanıcılar açısından sağlıklı koşullar oluşturulabilir. Öte yandan yapılarda, tasarım, uygulama ve kullanım aşamalarından kaynaklanan kusurlar birbirini etkilemektedir (Şekil 9). Yapılarda oluşan hasarları önlemede öncelikle yapı üretim sürecinin ilk aşaması olan tasarım aşamasında gerekli önlemlerin alınması önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, ilerleyen çalışmalarda bu yaklaşıma yönelik önerilerin getirilmesi faydalı olacaktır. Şekil 9: Yapılarda kusur-hasar ilişkileri Türkiye’de bu önlemlere destek veren ve sorunu, tasarım ve uygulama aşamalarında çözmeye yönelten bir bilinç oluşturulmalıdır. Bu bağlamda, bilinçsiz yapılaşmanın gözlendiği ve yeterli denetimin yapılmadığı günümüzde, konuyla ilgili bilgiler öğretim aşamasında ayrıntılı bir biçimde verilmeli ve mesleki eğitim alan bireyler bu anlamda bilinçlendirilmelidir. Kaynaklar 1. E. Avlar, “Yapılarda Oluşan Su Sorunları”, Mimarlık Bülteni, Mimarlar Odası Samsun Şubesi, 30, ss. 8-12, 2012. 2. E. Avlar, “Yapılarda Su ve Nem Korunumu”, Yıldız Teknik Üniversitesi Basım/Yayın Merkezi, 2000. 3. E. Avlar, “Binalarda Oluşan Su Sorunları ve Sonuçları”, Yapıda Yalıtım Konferansı ve Paneli, Makine Mühendisleri Odası, İstanbul, 11-12 Şubat 1999, ss. 77-89. 4. F. Baytop, “İnşaat Uygulamalarında Yanlışlar Doğrular”, YEM, 2006. 5. S. Güzelçoban, “Yapılarda Su ve Isı Etkenleri, Oluşturduğu Sorunlar, Nedenleri ve Çözüm Önerileri”, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2007. İlginizi çekebilir... Pratik ve Çözüm Üreten Bitümlü Örtülerde Çeşitlilik ArtıyorGelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda dünya genelinde yapıların ve inşaat tekniklerinin değiştiğini gözlemliyoruz. Bu değişimlere bağl... Üzeri Kumlu Her Membran, Proof Membran DeğildirPiyasada ticari adı proof olan çift yüzü polietilen kaplı bazı membranlar ve bir yüzü kumlu diğer yüzü polietilen film kaplı viyadük membranları,proof... Su Yalıtımsız Bina Sismik Performansını SürdüremezBinanızın statik hesapları ve zemin etüdleri mükemmel bir şekilde yapılmış, uygulaması en kaliteli malzemelerle ve üst düzey işçilikle yapılmış olabil... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.