"Enerji Kimlik Belgesi" ZorunluluÄŸu
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği: 1 Ocak 2011’de yürürlüğe giren ‘‘Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği’’ gereğince yeni binaların hepsinde zorunlu olan ‘’Enerji Kimlik Belgesi (EKB)’’, eski binalarda ise 2017 yılına kadar alınmak zorunda. Bir binaya Enerji Kimlik Belgesi verilebilmesi için öncelikle o binanın “Bina Enerji Performansı (BEP)’’ hesaplanmalıdır. Evimizdeki çamaşır makinesinin, buzdolabının, tv’nin ne kadar enerji tükettiğini üzerindeki etikete bakarak anlayabiliyoruz; Enerji Kimlik Belgesi ile de aynı bu elektrikli ev aletlerinde olduğu gibi binamızın ne kadar enerji tükettiğini görebiliyoruz. Yeni binalarda zorunlu olan ve 2017 yılına kadar eski binaların da alması gereken Enerji Kimlik Belgesi ile enerji verimli binaların değeri de artacak. Konutlarda kullanılan enerjinin % 80’i ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılıyor. Nitelikli bir ısı yalıtımıyla ısınma veya soğutma için harcanan enerjiden % 50 tasarruf sağlanabilir, bu şekilde, enerji tüketiminde daha az enerji harcayan A sınıfı binalar, hem otururken enerjiden tasarruf edilmesi ve daha az para harcanmasına hem de daha yüksek değerden kiralanıp, satılmasına sebep olurlar. Ülkemizdeki binaların halen % 85’inde ısı yalıtımı yok. Bu yüzden, Türkiye’nin enerji tasarrufu için önemli bir potansiyeli var. Kentsel dönüşüm ile de gelecek 20 yılda 6 milyonun üzerinde yapının yeniden inşa edilmesi planlanıyor. Bu da nitelikli bir ısı yalıtım yapılması için büyük bir fırsat yaratıyor. Gelişmiş ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin kişi başına yıllık harcadıkları ortalama enerji, 46.000 KWh/Kişi’dir. Türkiye’nin ise, 12.000 KWh/Kişi’dir (Ortalamanın % 26 seviyelerinde). Yine bu ülkelerin; 1.000 USD değerinde üretimi temsilen, Gayri Safi Milli Hâsıla başına ürün-hizmet üretimleri, ısıtma-soğutma, ulaştırma v.s. hizmetlerinde birim başına harcanan enerji miktarı ortalaması ise 2.500 KWh/1.000 USD. Türkiye’nin ise 4.000 KWh/1.000 USD’dir. (Ortalamanın 1.67 katı, OECD ülkelerin 2 katı, Japonya’nın 4 katı) Türkiye, gelişmişlik göstergelerinden biri olan enerji kullanım açısından ortalamanın çok altında olmasına karşılık, kullandığı enerjiyi de ortalamanın 1,5 katı israfla kullanmaktadır. Ülkemizde enerji tasarruf potansiyeli yaklaşık olarak binalarda % 30, sanayide % 20, ulaşımda ise % 15’tir. Görüldüğü gibi en çok tasarruf oranı binalardadır. Bu tasarrufun da ortalama olarak % 60‘ı bina yalıtımındadır. En ucuz enerji kaynağının, tasarruf edilen enerji olduğu ve özellikle AB müktesebatı gereği, idarenin konu ile ilgili çalışmaları sonucunda 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Yasası ve ilgili yönetmelikleri yürürlüğe girmiştir. Özellikle Binalarda “Enerji Performansı Yönetmeliği” sayesinde artık binalar, ölçülebilir ve izlenebilir bir özellik kazanacaklardır. Konfordan taviz vermeden en az enerji tüketen veya ihtiyacı olan enerjiyi kendisi üreten binalar değerli olacak, sahiplerine veya sakinlerine rahat ekonomik yaşam sunacaklardır. Bu yönetmelik ile binaların enerji taleplerinin azalması yanısıra karbon emisyonlarının azalmasının yanı sıra ve yenilenebilir enerji kaynaklarının aktif olarak kullanılması amaçlanıyor. Hesaplama sonucuna göre bina A-B-C-D-E-F-G arasında bir enerji sınıfı ile adlandırılır. G sınıfı en kötü performansı temsil etmekte, enerji tüketimi ve sera gazı salımı en fazla olan bina tipi demektir. G sınıfı binalar, yasalarca öngörülen asgari şartlardan en az % 75 daha fazla enerji tüketmektedir. Enerji tüketimleri C sınıfı binalar da pozitife geçmekte ve bu sınıfta yasalarca öngörülen asgari şartlardan % 1 ile % 20 arasında daha az enerji tüketmektedirler. Enerji sınıfı en üst seviye olan A sınıfı binalarda ise asgari şartlara göre en fazla % 40 kadar daha az enerji tüketimi söz konusudur. Mevcut yasa ve yönetmeliklerde iyi ve kötü enerji sınıfına sahip binalar için henüz bir yaptırım olmamakla birlikte C sınıfı ve üstü binalarda devletten destek alınması beklenmektedir. Bunlar; emlak vergisinde indirim, doğalgaz ve elektrik gibi enerji fiyatlarında indirim olarak dile getirilmektedir. Enerji sarfiyatı ve sera gazı salımı fazla olan D sınıfı ve altı binalarda ise yüksek vergi ve enerji fiyatlarında yüksek fiyat olarak düşünülmektedir. Ayrıca enerji sınıfının bir binanın alım satım fiyatı belirlenirken belirleyici özelliklerden biri olacağı açıktır. İyi bir enerji sınıfına sahip bina ile hem konforlu bir yaşam, hem daha az çevre kirliliği hem de binanıza değer katacağınız muhakkaktır. Türkiye için önemli bir sorun haline gelen enerji kullanımını bu yönetmelikle biraz daha çözüm noktasına yaklaştı. Yeni bina tasarımlarında mevcut binaların proje değişikliğini gerektiren önemli tadilat belgelerinde, mekanik, elektronik tesisat değişikliğinde, yönetmelikte bulunan esaslar göz önüne alınıp binalara enerji tasarrufu yaptırılması amaçlanıyor. Enerji kullanımının minimuma indirilmesinin ekonomik açıdan hem devlete hem de vatandaşa katkısı büyük olacak. 2000 yılından önce yapılmış bina stoku, sadece geçerli inşaat standartları açısından karşılaştırıldığında bile bugünkü yönetmeliğe göre en az iki misli enerji harcamakta. Yeni yapılacak olan binaların projesi Bina Enerji Tasarrufu Yönetmeliği’ne uymak zorunda. Projeler yönetmeliğe uymadığı takdirde yapım ruhsatı verilmiyor. Bu da enerji tasarrufunun asgariye indirilmesi için devletin attığı zorlayıcı ve etkin bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Bina yapacak olan müteahhitler, projelerini çizdirirken bu yönetmeliğe göre çizdirmek zorunda. Aksi halde binanın yapım ruhsatı verilmiyor. Yine yönetmeliğe uygun projesine göre uygulama yapılmayan binalara ilgili idarelerce, yapı kullanım izin belgesi verilmiyor. Yani vatandaş, yapılan binayı kullanamıyor. İmar ve ada parsel durumu dikkate alınarak ısıtma, soğutma, doğal havalandırma, aydınlatma gibi ihtiyaçların asgari seviyede tutulması gerekiyor. Mimari uygulama projesi ve sistem detayları ısı yalıtım raporu ile uyumlu olmalı, yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımı araştırılmalı, bina içerisinde sürekli kullanılan yaşam alanları, güneş ışığı ve ısısı, doğal havalandırmadan en uygun faydalanabilecek şekilde yerleştirilmeli. Evinin enerji sınıfını yukarıya taşımak isteyenlerin ise öncelikli olarak ısı yalıtımı yaptırmaları gerekiyor. Isı yalıtımı denilince de, binayı bir manto gibi dışarıdan kaplayarak ısı köprülerini önleyen, gerek doğalgaz gerekse elektrik faturalarını ortalama yüzde 50 azaltan EPS’li mantolama ürünleri akla gelmektedir. Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de mantolama sistemlerinde en çok kullanılan ısı yalıtım malzemesi EPS‘dir. EPS’nin çok kullanılması, ekonomikliğinden, üstün teknik özelliklerinden ve bunların sonucu olarak optimum faydayı verebilmesinden kaynaklanmaktadır. EPS ısı yalıtımı konusunda enerji verimliliğini ekonomik olarak sağlayarak kaynak israfını önler, kaynak israfını önleyerek de dışa bağımlılığımızı azaltır. Çevreci, ucuz, sürdürülebilir, verimlilik odaklı enerji anlayışı gibi kavramların tamamı EPS ile yapılan ısı yalıtımını, yani yaygın kullanımı ile mantolamayı kapsamaktadır. Kentsel dönüşüm kapsamında Türkiye genelinde önümüzdeki 20 yılda yaklaşık 15 milyon konutun elden geçirilmesi planlanıyor. Ülkemizde bulunan yaklaşık 20 milyon konutun yüzde 85’inde ısı yalıtımı bulunmuyor. Kentsel dönüşüm sebebiyle birçok yalıtımsız bina da yalıtıma kavuşmuş olacak ve bu yalıtım ile 15 milyar dolarlık tasarrufun yanı sıra Türkiye’nin yıllık doğalgaz ihtiyacının yarısı kadar bir enerji tasarrufu elde edilmiş olacak. Ülkemizdeki tüm yapıların yalıtımlı olması durumunda, yılda 15 milyar dolara eşdeğer bir enerji tasarrufu sağlamak mümkün. Isı yalıtımının, yalnız müteahhit ya da inşaatı üstlenen firmanın değil, binasını yaptıran vatandaşımızın da talep etmesi gerekiyor. Birçok Avrupa ülkesinde ısı yalıtım yönetmelikleri, konutlarda kışın ısıtma yazın da soğutma için harcanan enerjiyi metrekare başına 30-60 kilowatt ile sınırlandırırken, ülkemizdeki yönetmeliklerle bu sarfiyat miktarı metrekare başına 100-120 kilowatt olarak hedefleniyor. Bu sebeple enerji sarfiyatlarının kademe kademe düşürülmesi ve Avrupa ortalamasına yaklaşılması gerekiyor. Ayrıca bu yaklaşımın sadece soğuk bölgelerde değil, sıcak bölgelerde de ele alınması şart. Mevcut TS 825’te soğutma ile ilgili hesapların olmaması sonucu, sanki ülkemizin sıcak bölgelerinde ısı yalıtımı yapılmasına gerek yokmuş gibi bir sonuç çıkıyor. Halbuki bu bölgelerde sıcak havalarda yaşam mekanlarının soğutulması için gereken enerji, ısıtma için gereken enerjiden çok fazla. Isı yalıtımı ile ekonomik ve konforlu bir yaşam mekanı sağlanması gerekliliği en az soğuk bölgelerimiz kadar elzem. Ä°lginizi çekebilir... Su Yalıtımı Deprem GüvenliÄŸi Ä°liÅŸkisiYapılarımızı suyun zararlı etkilerine karşı koruyan uygulamalar su yalıtımının en basit ifadesidir. DiÄŸer taraftan hem basit olması hem de daha anlaşı... Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini SürdürüyorChemical Research'te yayınlanan araÅŸtırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaÅŸması bekleniyor.... Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel GüvencedirGüvenli yapılar oluÅŸturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem iliÅŸkisi önemlidir. Su yalıtımı her ÅŸeyden önce yapısal bütünlüğü saÄŸlamada ... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.