18 Haziran 2010 | DOSYA 84. Sayı (Mayıs-Haziran 2010)
Hazırlayanlar: Makine Y. Mühendisi Yavuz Bayülken Makine Y. Mühendisi H. Cahit Kütükoglu Sonuç, Kritik ve ÖnerilerBu bölümde Sektör Araştırması'nın özellikle envanter çalışmalarının sonuçları ortaya konulmuş, firma ve ürün grupları boyutunda bir değerlendirme yapılmıştır. Ayrıca sektörün yapılanmasına ilişkin gözlemler sunulmuştur. Bölümün son kısmında yalıtım sektörünün bugünkü durum tespitinden yola çıkılarak geleceğe yönelik yol haritasının oluşturulması için öneriler belirtilmiştir.Sonuç ve KritikBu Sektör Araştırması, yalıtım sektörünün üretim, ithalat ve ihracat miktarlarını, üretici, ithalatçı, satıcı ve satıcı-uygulayıcı firmaların envanterini, bölgesel dağılımı ve sorunlarıyla ayrıntılı olarak ortaya koymaktadır. Ayrıca bu araştırmada yalıtım sektörünün ürettiği ve kullandığı ürünler gruplandırılarak tanımlamaları yapılmış, standartlar ve belgelendirme durumu ile pazar büyüklüğü ve dağıtım kanalları incelenmiştir. Sektörde teşvikler, krediler, destekler ve Ar-Ge durumu ile şirketlerin niteliği belirtilmiş sektörün rekabet gücünü ortaya koyan göstergeler verilmiştir. Bu Sektör Araştırması'nın ardından ülke ve bölgeler düzeyinde bir "bina yalıtım önceliklerinin tespitine yönelik envanter çalışması" yapılması ve potansiyel talebin saptanması gerekli görülmüştür. Araştırma, aşağıdaki sonuçların irdelenmesini gündeme getirmektedir.- Yalıtım sektöründe üretim yapan kurumsallaşmış ve finansman yeterliliği sağlamış firmalar toplamın yüzde 10-15'i civarındadır. Bu firmalar aynı zamanda ciro ve ölçek itibarıyla ve teknolojik yapının gerçekleştirilmesi için gerekli yatırımları yapmış olduklarından, küresel rekabete girebilecek güçte işletmelerdir.- Bölgesel dağılım ele alındığında firmaların büyük bir kısmı (%90) Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde toplanmıştır. Özellikle Marmara Bölgesi pazar büyüklüğü ve üretim hacmi itibarıyla başı çekmektedir (yaklaşık yüzde 64). Doğu ve Güney Doğu ile Karadeniz bölgeleri en az üretici firmaya ve üretim tesisine sahip olan bölgelerdir (%5). Yalıtım üreticileri 37 ilde faaliyet göstermekte, Ankara-Adana hattının doğusunda sadece 16 üretici firma bulunmaktadır.- Yalıtım sektöründe ihracat ve ithalat değerleri birbirine yakın ve her biri pazar hacminin yüzde 7'si ila yüzde 10?u kadardır. Ürünlerin hacimli olması ve navlun bedelinin birim maliyet içinde oldukça yüksek oranda olması, yalıtımın küresel rekabetteki dezavantajıdır. Dolayısıyla yalıtım sektörü iç pazara dönük olarak çalışmaktadır.- Sektörde hammadde, yardımcı madde ve katkı maddelerinin büyük bir bölümü (tüm girdilerin yaklaşık yüzde 60?ı) ithal edilmekte ve sektör bu yönden dışa bağımlı olmaktadır. Ancak lifli maddeler ürün grubunda, alçı panel ve genleştirilmiş perlit gibi ürünlerde yerli hammadde ağır basmakta ve daha yüksek katma değerli ürünler imal edilmektedir.- Sektörde kapasite kullanım oranları yüzde 50-65 arasında değişmektedir. Çok az firma yüzde 70 ile 75 kapasite kullanım oranına erişebilmektedir. Ekonomik krizler ve inşaat sektöründeki duraklama, talebin ve dolayısıyla üretimin düşmesine ve maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. AB ülkeleri ile kıyaslandığında tekno-ekonomik kapasiteleri optimal olan tesis sayısı yüzde 10'u aşmamaktadır. Firma sayılarının fazlalığı ve kayıt dışı ekonomi, haksız rekabet yaratmaktadır. KOBİ niteliğindeki firmalar, bazı ürün gruplarında özellikle yoğunlaşmış olupkalite /maliyet optimizasyonu yapılamamaktadır.- Sektörde yabancı sermaye ortaklı firmalar son üç yılda artmış ve bazı ürün gruplarında, pazar büyüklüğünün yüzde 30'una ulaşmıştır. Marka ve pazarlama strateji olan bu firmalar pazarda önemli bir gelişme göstermektedirler. Firmaların ölçeği büyüdükçe ve ciddi bir dağıtım ağına sahip oldukça, küresel rekabet yapabilecek düzeye gelmektedirler.- Türkiye'de yalıtım bilincinin artması talebin, ciroların ve pazarın büyümesini tetiklemekte, sektör gelişme potansiyelini artırmaktadır.- Sektörde teşvik araçlarından, KOSGEB desteklerinden, Eximbank ve dış kredilerden yararlanan firmaların sayısı azdır. Bu firmalar özkaynak/kredi dengesini kurabilmekte ve kriz ortamında ayakta kalabilmektedirler. Yeni ürünlere yönelik ilave yatırım ve/veya modernizasyon, tevsi, darboğaz giderme yatırımlarına giren firma sayısı toplamın yüzde 5'i oranındadır. KOBİ niteliğindeki pek çok firma işletme sermayesi yetersizliği sıkıntısı çekmekte ve tesislerini yenileyememektedir. Envanter sürecinde arşivde olan firmaların yaklaşık yüzde 3 ila 5'inin üretimden çekildiği veya başka alana yöneldiği saptanmıştır. Bir süre sonra şirket satın almalarının hızlanacağı öngörülmektedir.- Ülkemizde, İZODER'in de yoğun çalışmaları ve gayretleriyle yalıtım bilinci giderek gelişmekte ve küresel ısınma, enerji verimliliği, çevre duyarlılığı gibi faktörlerin zorlaması ile potansiyel talep fiili talebe dönüşmektedir. Bu durum sektör ve firmalar açısından olumlu bir gelişmedir ve pazarda büyüme yaratacaktır.- Sektördeki satıcı ve satıcı-uygulayıcı firma sayısı da çok fazladır. Bunlardan kurumsal nitelik kazanmış ve belirli bir ciroyu gerçekleştirmiş olan firmalar envanterde yer almışlardır. Sıradan bir nalburiye veya inşaat malzemesi satıcısı her an pazardan çekilebileceğinden veya alan değiştirebileceğinden, alan araştırmasına konu edilmemiştir. Sektörün bu yapısının önümüzdeki yıllarda daha kararlı bir gelişme ile farklı boyutlar alacağı ve küçük firmaların kaybolacağı söylenebilir. Tüketiciyi kampanya, propaganda ve tanıtıcı reklamlar vasıtasıyla eğitmek bu açıdan yararlı olacaktır.- Sektörde Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları asgari düzeyde olup, kalifiye işgücü yetersizdir. Teknik bilgi ve uygulama istenilen boyutta değildir. Mühendislik ve proje çalışmaları yapılmadan uygulamaya girilmektedir. Cirodan Ar-Ge'ye ayrılan pay yüzde 0,6 civarında olup, sanayi ortalama Ar-Ge oranının (%0,9) altında kalmaktadır. Patent ve markalaşma çalışmalarına hız verilmekle birlikte, daha alınacak çok yol bulunmaktadır. Yabancı sermayeli firmalar veya yabancı ortağı olan şirketler markalaşmayı başarmış ve pazarda üstünlük sağlamışlardır.- Sektörün rekabet gücünü ortaya çıkaran göstergeler; ithalat ve ihracatı düşük, iç pazara yönelik, özgün ürün sayısı az, Ar-Ge çalışmaları yetersiz, rekabeti ancak özel koşullardan kaynaklayarak sağlamış bir sektör görüntüsünün varlığını ortaya koymaktadır. Yılda ortalama yüzde 20 (2008 hariç) büyüme hızını gerçekleştirmiş olan sektör, Ar-Ge çalışmalarına önem verdiğinde önemli kazanımları ile daha yüksek katma değer yaratabilecektir. Sektörün vizyonu ve dinamizmi bugelişmeyi sağlayabilecek güçtedir.- Sektörde envanter çalışması yapılırken, genel olarak firmalar, böyle bir sektör araştırmasının gerekli ve yararlı olacağına inançlarını belirtmişler, fakat bilgi paylaşımı konusunda oldukça tutucu davranmışlardır. Ancak bazı büyük firmalar bilgi aktarmada açık ve paylaşımcı olmuşlardır. Sektördeki dinamizmin pek çok sanayi sektörünün ilerisinde olduğu görülmektedir. Bu umut verici tablo sektörün misyon ve vizyonunu da belirleyici olmaktadır.ÖnerilerAraştırma sonuçlarının değerlendirilmesi ve bulguların irdelenmesi ile öneriler aşağıda topluca sunulmuştur.- Envanter çalışmaları süresinde ilişki kurulan pek çok firma, rekabet koşullarının olumsuzluğundan, kapasite kullanım oranlarının düşüklüğünden ve talep yetersizliğinden söz ederek sektörün sorunlarını dile getirmişlerdir. Özellikle "haksız rekabete" sebep olan sorunlar ortaya konulmuştur. Genel olarak küçük firmalar Ar-Ge yapmamakta ve günlük finansman sorunları içinde boğulmaktadır. Uzun dönemde sektörün sağlıklı bir yapılanmaya ihtiyacı vardır.2008 yılı sonlarında başlayan ekonomik kriz, sektörün toparlanması ve yeniden yapılanmasına vesile olabilir.- Ürün grupları itibarıyla analiz yapıldığında uzun sürede talebi karşılayacak üretim kapasitesi mevcut olup, tüketicinin güvenini kazanacak, bilincini yükseltecek ve mevcut yapılarda yalıtım yapılmasını sağlayacak bir ?finansman fonu?nu harekete geçirecek çalışmalar ve düzenlemeler hızlandırılmalıdır. Yani "potansiyel talebi" fiili talebe dönüştürecek koşullar zorlanmalıdır. Yakıt fiyatlarının aşırı artması, küresel ısınma, enerji tasarrufu gibi faktörler burada zamanlamanın önemini ortaya çıkarmaktadır. Yalıtım sektörü, ekonomik krize rağmen, büyüme perspektifine sahip olduğu en uygun dönemdedir.- Sektörün sorunları, üretici dernekleri, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kamu kurumları ve finansman kuruluşlarını bir araya getirecek biçimde tartışmaya açılmalı ve kampanyalar ile bu tür etkinlikler bütünleştirilmelidir. İZODER'in bu konuda öncülük yapması misyonu ve vizyonu gereği doğal sayılmalı ve bugüne kadar yapmış olduğu gayretli çalışmaların, bundan böyle deartan bir şekilde devamı için desteklenmelidir. Böyle bir "tartışma, öneri ve çözüm" platformu sektörün gelişmesini hızlandıracaktır. Bu platform yeni açılımları da sağlayacaktır. Bu açılımlarda "araştırma ve kamuoyu anketleri" önemli bir rol oynayacaktır.- Sektörde ithalat, ihracattan fazla olmakla birlikte rakamsal değerleri birbirine yakın ve oldukça düşüktür (sırasıyla 172 milyon USD ve 144 milyon USD). Ürünlerin niteliği itibarıyla her iki değerin de büyük oranda artması oldukça zor görünmektedir. Ancak yine de ihracatın artması için kalite/maliyet optimizasyonu yapılabilir ve Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkelerine ürün ihraç edilebilir. Özellikle hammaddesi Türkiye?den temin edilen lifli mamullerde, bitümlü örtülerde ve alçı panellerde ihracat potansiyeli yüksektir. Bu konuda yurt dışı pazar araştırması yapmak mümkün görünmektedir.- Sektörde en önemli zaaflardan biri kalifiye isçi yetersizliği ise diğeri de Ar-Ge ve inovasyona ayrılan fonun düşüklüğüdür. En ciddi ve büyük firmalarda bile Ar-Ge altyapısı yeterince gelişmemiştir. Küçük firmalarda Ar-Ge bölümü hiç yoktur ve Ar-Ge yeteneği çok sınırlıdır. Markalı ürüne giden yolda Ar-Ge mutlaka yapılması zorunlu olan çalışmadır. - Özellikle satıcı-uygulayıcı firmalarda istihdam edilen personelin kalifikasyonu düşüktür ve bu durum uygulamada önemli kayıplara ve zararlara yol açmaktadır. Uygulayıcı firmalar bağlı oldukları üretici firma tarafından periyodik olarak denetlenmelidir.- Yalıtım sektöründe talebi etkileyen en önemli faktörlerden biri de nitelikli personel kullanarak standartlara uygun tekniklerin uygulamaya konulmasıdır. Üretici firmaların bu konuda uygulayıcı firmaları denetlemesi ve eğitim, seminer ve kursları ile işgücünün niteliğini yükseltmesi önemlidir. Ancak uzun vadede bunun yeterli olamayacağı açıktır. Yalıtıma yönelik eğitimin meslek yüksek okullarında ve üniversitelerde bir altyapı oluşturması zorunludur. Bu konuda ilkatılım, İZODER?in desteğiyle Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksek Okulu Yalıtım Teknolojisi Bölümü?nün açılması olmuş ve yalıtım konusunda nitelikli teknisyen yetiştirilmesi uygulaması gerçekleşmiştir. İZODER üyesi firmaların destekleri ile bu örnek çoğaltılabilir ve yeni meslek okulları açılabilir.- Sektörün dışa açılabilmesi, üreticilerin fuar ve sergilerde temsil edilmesiyle öncelik kazanacaktır. Ayrıca yalıtım ürünlerinin sergilendiği dış fuarlara katılmak, üreticilere bu konuda olanak yaratmak, gelişme ve birikim kazanılması için önemli olmaktadır. Küçük firmaların bu konudaki KOSGEB teşviklerinden yararlanması da mümkündür.Kaynaklar- 6. Üniversitelerarası Yalıtım Yarışması Sonuç Bildirgesi, 2006, İzocam yayını- 7. Üniversitelerarası Yalıtım Yarışması Sonuç Bildirgesi, 2007, İzocam yayını- Dış Cephe Kaplama Sektörü Raporu, 2004, Haz. Muhsin Akgür, İTO yayını- Dokuzuncu Kalkınma Planı, Devlet Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007- Dokuzuncu Kalkınma Planı, Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007- Dünya İnşaat Dergisi, çeşitli sayıları- Egitim Modülü-1 / Temel Bilgiler - Yapı Fiziği, Hakan Balcı- Isı Yalıtımı Sektör Araştırması, Zeynep Kulaksızoğlu, 2006- Isıl Yalıtım Malzemeleri, Araştırma, Umut Ünal- İzolasyon Dünyası Dergisi, Çeşitli Sayıları, İzoder yayını- PUD Kitapçığı, PUD yayını- Türk Yapı Sektörü Raporu 2007, Yapı-Endüstri Merkezi yayını- Türkiye İmalat Sanayi Yapısal Analizi ve Sektörel Performans Değerlendirmesi, TKB- Türkiye Yalıtım Rehberi 2005, İzoder yayını- Türkiye?de Yalıtım Gerçeği 2006, İzoder yayını- Yalıtım Dergisi, çesitli sayıları- Yalıtım Sektörü Katalogu 2006, Doğa Sektörel Yayın Grubu- Yapı Kataloğu 2008, Yapı-Endüstri Merkezi yayını- Yapı Malzeme dergisi, çeşitli sayıları- Üretici firmaların katalogları
İnşaat sektörü gerek teknolojinin getirdiği yenilikler gerek sürdürülebilirlik gibi konular nedeniyle değişim geçiriyor. Özellikle çelik yapılar hem g... 20 Mayıs 2024
Bu ay ki dosyamızı nZEB konusuna ayırdık. Yapacak çok şeyimiz var, yolumuz uzun ve zamanımız kısa. İş dünyası, hükümet ve sivil toplum arasındaki işbi... 23 Haziran 2022