3 Mayıs 2010 | DOSYA 83. Sayı (Mart - Nisan 2010) | |
Hazırlayanlar: Makine Y. Mühendisi Yavuz Bayülken Makine Y. Mühendisi H. Cahit Kütükoglu Yalıtım Sektörünün Dış Ticaret Durumu Sektör Ürünlerinde İthalat Isı, su, ses ve yangın yalıtım malzemelerine ilişkin ithalatlar dört ana grupta ele alınmaktadır:Yalıtım Sektörünün Dış Ticaret Durumu Sektör Ürünlerinde İthalat Isı, su, ses ve yangın yalıtım malzemelerine ilişkin ithalatlar dört ana grupta ele alınmaktadır: a)
Yerli üretimde kullanılan ana hammaddeler (polistren) b)
Yerli üretimde kullanılan katkı maddeleri, kompozit ve
yardımcı maddeler c) Yerli üretimi yapılmayan ve
genellikle Ar-Ge konusu olan yeni yalıtım ürünleri d) Türkiye’de yerli üretimi yapılan ve aynı zamanda ithalatçı
firmalar tarafından da ithal
edilen ürünler. Yerli üretimde kullanılan ana hammaddelerin ithalatı burada belirtilmemiştir. Çünkü bu hammaddelerin çoğu sadece yalıtım malzemeleri üretimi için değil, aynı zamanda başka amaçlarla da ithal edilmektedir. Yerli üretimde kullanılan bazı önemli katkı maddeleri, kompozit ve yardımcı maddeler de ithalat listesinde yer almaktadır. Bu maddelerin ithal edildiği bilinmektedir. Yerli üretimi yapılmayan, ancak dünyada standart yalıtım maddeleri arasında da yer almayan ürünler Avrupa firmaları tarafından Türkiye pazarında da satılmaktadır. Ancak bu ürünlerin pazardaki payı oldukça düşüktür. Kaliteleri yüksek, fiyatları da pahalı olan bu yalıtım ürünleri, özelliği olan yapılarda, lüks iş ve alışveriş merkezleri inşaatlarında kullanılmaktadır. Gümrük Tarife listelerinde tanımlanmış GTİP olmayan bu tip yalıtım malzemeleri farklı GTİP ile ülkeye ithal edilmektedir. Bu ürünlerin miktarları az ve kullanım alanları sınırlı olup, ek tablolarda kısmen yer almaktadır. Dolayısıyla çoğunlukla, tarafımızdan belirlenen kategorik ürün sınıflandırmasının dışında kalmaktadır. Türkiye’de distribütörü olan veya bazı yerli üretici firmalar tarafından ithalata konu olan malzemeler de tablolarda yer almaktadır. Bu yalıtım malzemelerinin hemen hepsi Türkiye’de de yerli ithalatçı firmalar tarafından pazara sürülmektedir. Son üç yılın hammadde ve katkı malzemeleri ithalat değerleri buna göre aşağıdaki tabloda verildiği gibidir. Buna göre yalıtım ürünlerinde kullanılan ithal hammadde ve katkı malzemeleri, yıllara göre 404,6 ve 525,2 milyon dolarlık bir hacme ulaşmıştır. Ekonomik krize rağmen 2008 yılının ilk dokuz aylık döneminde ithalat küçük bir daralma göstermiştir. Yalıtım sektöründe plastik esaslı hammaddeler (polietilen, polistiren ve poliüretan) büyük çapta ithal etme yoluyla sağlanmaktadır. Ayrıca bazı tutkal ve kompozit malzemeler de yurt dışından ithal edilmektedir. Yalıtım sektörü ürünlerinin bir bölümü de (standart ürünler arasında yer almayan inovatif malzemeler ve yurt içinde üretilen malzemelerin küçük bir kısmı) ithal edilmektedir. 2006 yılında 150,6 milyon dolar olan ithalat 2007’de 171,9 milyon dolara ulaşmakta, 2008 yılını dokuz aylık döneminde de 157,8 dolar olmaktadır. Yerli üretimin hacmi dikkate alındığında ithalat ürünleri toplam sektör pazarından ancak yüzde 8 civarında pay almaktadır. Türkiye’nin 2008 yılı toplam ithalatı içindeki payı ise yaklaşık yüzde 0,2’dir. Dolayısıyla sektörde ürün ithalatı pazarı belirleyici faktörleri içermemektedir. İthalatın kompozisyonu incelendiğinde:
- Plastik esaslı (polietilen, polistiren ve poliüretan) ürünler toplam sektör ithalatı içinde yüzde 43 oranında paya sahiptir
- Mineral yünler, sektör ithalatından yüzde 21 pay almaktadır
- Bitümlü örtüler ve astarlar, toplamda yüzde 13 oranındadır
- Yalıtımlı camlar ise sektör ithalatında yüzde 1’lik bir ağırlığa sahiptir
- Diğer yalıtım ürünlerinin payı yüzde 22’dir
Sektör Ürünlerinde İhracat Durumu Öncelikle belirtilmesi gereken husus, yalıtım sektöründe ihracatın oldukça düşük miktarlarda gerçekleşmiş olmasıdır. Bu durum sektördeki ürünlerin niteliğinden kaynaklanmakta, ayrıca maliyetler de önemli olmaktadır. Ürünlerin havaleli olması nedeniyle nakliye bedellerinin ürün fiyatı ile kıyaslandığında oldukça yüksek kalması ihracatın gelişmesindeki en büyük engellerden biridir. 2006 yılında 88,1 milyon dolar olan ihracat 2007 yılında 144,1 milyon dolara çıkmakta, 2008 yılı (9 aylık) değeri ise 134,7 milyon doları bulmaktadır. Bitmiş üründe sektörün ihracat ve ithalat değerleri birbirine oldukça yakındır. Yurt içi üretimle kıyaslandığında ihracat yüzde 5-8, ithalat ise yüse 7-9 arasında olmaktadır. 2007 yılı ihracatları ile ilgili olarak asağıdaki konular dikkat çekmektedir.
- Plastik esaslı (polietilen, polistiren, poliüretan levha, bant, şerit, montaj elemanı) yalıtım ürünleri toplam sektör ihracatı içinde yüzde 36 paya sahip olmaktadır
- Mineral yünler sektör ihracatından yüzde 32 pay almaktadır
- Bitümlü örtüler sektör ihracatında yüzde 6 oranında yer almaktadır
- Yalıtımlı camların tamamı yüzde 25 ihracat payına sahiptir
- Diğer yalıtım ürünlerinin payı ise yüzde 1’dir.
İhracat yaklaşık 20-25 firma tarafından yapılmakta olup, bunun yüzde 65’ini 7 firma gerçekleştirmektedir. Rusya, Türki Cumhuriyetleri, Ukrayna, bazı Orta Dogu ülkeleri ile AB ülkeleri yalıtım ürünleri ihracatının ağırlıklı olarak yapıldığı ülkelerdir.
Sektör Ürünlerinde İkame Durumu ve Gelecek Perspektifi Dünyada teknolojik gelişmeler bütün sektörleri eşdeğer düzeyde etkilememektedir. Bazı sektörler (elektronik, bilişim, telekomünikasyon, uzay bilimleri, silah sanayi vs.) bu hıza ayak uydurarak daha yüksek katma değerli ürünler yaratmakta ve GSMH’lerin artmasını ve büyümeyi tetiklemektedirler. Fakat bazı sektörler (tarım, imalat sanayinin pek çok alt sektörü, enerji, ulaşım ve inşaat vs.) daha yavaş ve zamana bağlı olarak teknolojik atılım yapmaktadır. Ancak her durumda küreselleşmenin boyutu genişlemekte, ülkeler ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasi olarak etkileşim içinde olmaktadır. Yalıtım sektörü teknolojik gelişmelerden orta derecede etkilenen bir yapıya sahiptir. Konvansiyonel yalıtım ürünleri 1950’lerden sonra hızlı bir talep artışı ile büyük sanayi işletmelerinin kurulmasını sağlamış, binaların, tesisatların ve diğer kullanım alanlarının yapısına girerek önemli yararlar ortaya koymuştur. Ancak bugünden yarına ürünlerin niteliğinde önemli sıçramalar yaratacak teknolojik atılımlar olmamıştır. Bunun bir nedeni de talebin hızlı artışı ve potansiyel talebin büyümesi ile her türlü ürünün kullanılabilir duruma gelmesidir. Özellikle ısı ve su yalıtımında ürünlerin özellikleri iyileşmekle birlikte büyük değişimler ortaya çıkaracak atılımlar da olmamıştır. Son on yıl içinde özellikle yeni teknolojilerin gelişmesi, nanoteknolojinin sanayi ürünlerine aktarılması, jenerik teknolojilerin büyük hız kazanması inşaat sektörünü ve ona büyük çapta destek veren yalıtım sektörünü de etkilemiştir. Dolayısıyla dış etkenlere karşı dayanıklılığı artıran, uzun ömürlü, uygulanması daha kolay, nitelikleri gelişmiş yeni ürünler de üretilmeye başlanmıştır. Teknik özelliklerin gelişmesi ile çevre dostu niteliği olan ürünler kullanıma girmiştir. Kyoto Protokolü’nün yaşama geçmesi, küresel ısınma, iklim değişimleri ve çevre kirlenmelerini gündeme getirmiş, yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir kalkınma, insanlığın ortak bilincine kazınmıştır. Enerji verimliliği ve enerji tasarrufu kavramlarını yaşama geçiren standart ve yönetmeliklerin çıkması, yasal zorunluluk ile denetimlerin artırılması, yalıtım sektörünün gündemini zenginleştirmiş, yeni ürünlerin imalatı için Ar-Ge çalışmaları da hızlanmıştır.
Sektörün Rekabet Gücü Yalıtım malzemeleri üreten firmalar ile satıcı ve satıcı-uygulayıcı firmaları kapsayan yalıtım sektörünün rekabet gücünü belirleyen göstergelerden bir kısmı, daha önceki bölümlerde verilmişti. Katma değer, teknolojik düzey, pazar hacmi ve kapasite kullanma oranlarına ilişkin göstergeler geçmiş bölümlerde belirtilmiş ve tartışılmıştı. Bu bölümde ise daha önce incelenmeyen göstergeler ele alınıp topluca ortaya konulmuştur.
Rekabet Gücünü Belirleyen Faktörler Rekabet edebilme yeteneği, pek çok aşamadan geçtikten ve sınandıktan sonra kurumsallaşmaya varmakta ve kurumsallaşan şirket bu kez markalarını korumaya ve yönetim-pazarlama stratejilerini yenilenmeye yönelmektedir. Rekabet yeteneği kazanılırken;
- Ar-Ge ve inovasyon çalısmaları ile ürün yenileme ve/veya yeni ürün imalatını gerçekleştirmek mümkün olmaktadır
- Yeni ürün patentinin alınması, markalaşma ve pazarlama stratejileri geliştirilmektedir
- Ürün kalite ve maliyetlerinin rekabet edebilir düzeyde olması ve markanın korunması gerekmektedir.
Böylece küresel rekabete girerek dünya pazarlarında “marka” ürün satma gücü kazanılmaktadır. Rekabet yeteneği makro-ekonomik düzeyde olduğunda yapısal bazda (sektörel) rekabet gücü, mikro düzeyde ise ürün bazında veya süreç bazında rekabet gücü kazanılmaktadır. Daha önceki bölümlerde de belirtildiği gibi, sektörün ihracatı önemli miktarlarda değildir. Yalıtım sektörü ve imalat sanayi ihracatları ele alındığında (2007 yılı);
- Yalıtım Sektörü İhracatı: 144,0 milyon USD
- İmalat Sanayi İhracatı: 96.670,0 milyon USD
- Toplam İhracat: 102.308,0 milyon USD olduğu görülmektedir. Buna göre göstergeler,
- Yalıtım Sektörünün Sanayi İhracatı İçindeki Payı: Yüzde 0,15
- Yalıtım Sektörünün Toplam İhracat İçindeki Payı: Yüzde 0,14 olarak belirlenmektedir. Bu durum yalıtım sektörünün, Türkiye’nin imalat sanayi ve toplam ihracatı içinde çok düşük oranda yer aldığını göstermektedir.
İthalat Sızma Oranı Bu göstergede 2007 yılı esas alınmış ve aşağıdaki formül kullanılmıstır: Sektörün ‹thalatı / ‹ç Pazar Hacmi (Yurtiçi Üretim + Bayi Karı ve Uygulama Bedeli + İthalat – İhracat) x 100 2007 yılında yalıtım ürünleri ithalatı 172 milyon USD olup, diğer değerler ilgili bölümlerden alındığında; İthalat Sızma Oranı = 5,6 olarak bulunmuştur. Bu gösterge sektörün oldukça az miktarda yalıtım ürünü ithalatı yaptığını ortaya koymaktadır.
Uzmanlaşma Katsayısı 2007 yılı için asağıdaki formül Sektör Yurt İçi Üretimi / Sektör Yurt İçi Tüketimi x 100 formülünde değerler Bölüm 3’ten alınıp yerlerine aktarıldığında; Uzmanlasma Katsayısı = 99 bulunmaktadır. Buna göre yüksek derecede bir uzmanlaşma söz konusudur.
Dış Rekabete Açıklık Burada da yine 2007 yılı değerleri kullanılarak (Sektör ‹hracatı / Sektör Üretimi) / (Sektör ‹thalatı / Sektör Yurt İçi Tüketimi) x 100 formülüne göre hesaplandığında; Dıs Rekabete Açıklık = 84,4 bulunmuştur. ‹thalat düşük miktarda olduğundan, sektör rahatlıkla rekabet edebilecek durumdadır.
İhracat Dünya Pazar Payı 2207 yılı değerleri esas alınarak ve Sektör ‹hracatı / Dünya Yalıtım Sektör ‹hracatı = 144 mio USD / 56.400 mio USD formülü uygulandığında, Türkiye yalıtım sektörü ihracatının toplam dünya ihracatı içindeki payı yüzde 0,25 olarak hesaplanmaktadır.
İhracat / İthalat Oranı 2007 yılı esas alınarak, Yalıtım Sektör ‹hracatı / Yalıtım Sektör ‹thalatı formülü ile yalıtım sektör ihracatının, ithalatın yüzde 83,7’sini karşılamakta olduğu görülmektedir.
Ar-Ge Harcama Oranı Sektörün cirosu içinde Ar-Ge harcamaları oldukça düşük oranda olup, envanterde verilen bilgiler dikkate alındığında, 2007 yılı için yüzde 0,6 oranı bulunmaktadır. Önümüzdeki beş yıllık dönemde bu oranın yüzde 1,5’e çıkması öngörülmektedir.
R E K L A M