E-Dergi Oku 
ROKA YALITIM
BOSTİK

Yalıtım Sektörü Envanter Araştırması / Bölüm 4

12 Şubat 2010 | DOSYA
82. Sayı (Ocak - Şubat 2010)

Hazırlayanlar: Makine Y. Mühendisi Yavuz Bayülken Makine Y. Mühendisi H. Cahit Kütükoglu

Sektörde Uygulamacı Firmalar ve Tüketici İlişkileri

Yalıtım sektöründe büyük firmaların dağıtım organizasyonunda çoğunlukla "yetkili bayilik" sistemi geçerlidir. Burada yetkili bayi, üretici firmanın mallarını pazarlar ve çoğunlukla sattığı malların uygulamasını da yapar. Yani "uygulayıcı firma" niteliğini de taşımaktadır. Böylece "satıcı-uygulayıcı" firma olarak tanımlanan bu firmalar, üretici firmanın ürünlerinin sorumluluklarını da bir anlamda üstlenmiş olmaktadırlar.

 

Yalıtım sektöründe üretim yapan birçok küçük firma malzemelerini "satıcı" veya "satıcı-uygulayıcı" firmalar kanalıyla pazarlar. Bunların dağıtım sistemindeki "satıcı-uygulayıcılar", o firmanın ürünlerinin yanı sıra aynı zamanda bir üretici firmanın veya firmaların ürünlerini de tüketiciye ulaştırır. Diğer bir ifadeyle tüketiciye çeşitli markaları sunar ve bizzat uygulamasını yaparlar. Ancak bu uygulama istenilen nitelikte olmayabilir. Fiyatlarda farklılıklar olduğu gibi konstrüktif kriterlere de uygun uygulama yapmayabilirler. Çoğu yalnızca deneyimsiz kadrolarla çalışır ve marka imajının zedelenmesini önemsemezler. Burada sistemden kopmalar başlar ve üretici, uygulamanın güvenli ve kaliteli olup olmadığını bilemez. Uzun vadede uygulamanın sorumluluğu bölünür ve tüketicinin aleyhine bir sorun ortaya çıkar. Büyük firmalar ise bayilerini denetleyebilir ve ortaya çıkan zarardan sorumlu tutar. Tüketici ile muhatap olduğunda hesap verebilecek konumdadırlar.

 

Üretici firmaların bir bölümü yalıtım malzemelerinin pazarlamasını ve uygulamasını "yetkili bayileri" ile yaptırmaktadır. Çok azınlıkta kalan bir bölümü (yaklaşık % 10) büyük alışveriş merkezleri, ticaret ve iş merkezleri, kamu binaları, hastaneler, oteller ve büyük fabrika binalarında doğrudan yalıtım malzemesi satışı yapmaktadır. Hatta zaman zaman uygulamada taşeron olarak etkinlik göstermektedir. Satıcı-uygulayıcı firmaların kurumsal olarak gelişmiş olanları çeşitli uygulama alanlarında isim yapmışlardır. Örneğin, sağlık merkezlerinin ve hastanelerin, fabrika binalarının, alışveriş merkezlerinin, turizm tesislerinin yatırımlarında önemli kriterler uygulanmakta ve her bir yapı için kriterler çerçevesinde, kullanılacak malzemenin seçilip uygulanmasında uzman bir firmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

 

Yalıtımda tüketici bilincinin gelişmesi büyük önem taşımaktadır. İZODER?in Kasım 2004'de yaptırdığı "Algılama Araştırması"nda önemli bazı gerçeklerin ortaya çıktığı görülmektedir. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Konya ve Kayseri gibi illerde tüketicinin genellikle daha anlamlı yanıtlar verdiği ve yalıtımın önemini daha iyi ortaya koyduğu belirlenmiştir. Sosyo-ekonomik statüsü yüksek tüketicinin bilinç düzeyi de artmakta ve yalıtımın faydadan öte zorunlu olduğu dile getirilmektedir. Milli gelirden daha az pay alan bölgelerde ve sosyo-ekonomik statüsü düşük çevrelerde yalıtımın tanımı bile yapılamamaktadır. Ses ve yangın yalıtımı ise hemen hiç bilinmemektedir.

 

Yine İZODER "Algılama Araştırması" verilerine göre; tüketicilerin ikamet ettikleri binalara yalıtım uygulaması yaptırması ele alındığında, yalnızca yüzde 9'luk bir kesim yalıtım uygulamasına girmiştir. Uygulama yaptıranlar yüksek sosyo-ekonomik statüde ve çoğunlukla Marmara Bölgesi'nde yaşamaktadır. Yalıtım sektörünün Marmara Bölgesi'nde yoğunlaşmış olması bunun bir kanıtıdır. Evine yalıtım uygulaması yaptırmış yüzde 9'luk kesimin en fazla tercih ettiği yalıtım uygulaması yüzde 82,1 ile "ısı yalıtımı" olmuş, bunu yüzde 34,1 ile "ses yalıtımı" ve yüzde 21,1 ile "su yalıtımı" izlemiş olup, en az tercih edilen alan da yüzde 3,3 ile "yangın yalıtımı" olmuştur.

 

Algılama Araştırması verilerine göre ısı yalıtımı uygulamasında tüketicileri doğrudan etkileyen etken "yakıttan tasarruf etmek" olmaktadır. Bunun dışında "dengeli ısı yalıtımı sağlama" ve "rutubetin engellenmesi" gibi faktörler ileri sürülmüştür. Ancak doğrudan maddi kayıp söz konusu olduğunda tüketici harekete geçmektedir.

 

Tüketicinin büyük bir çoğunluğu yalıtım yaptırırken, gerek uygulama sırasında gerekse yalıtım yaptırdıktan sonra büyük bir sorun yaşamadığını belirtmiştir. Özellikle belirli üretici firmaların yetkili bayileri tarafından yapılmış olan uygulamalarda belirgin olarak başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Evine yalıtım uygulaması yaptıranların yüzde 75'i firmaya "arkadaş/tanıdık" tavsiyesi ile ulaştıklarını belirtmişlerdir. Yaklaşık yüzde 7'si "medya"dan yararlanmıştır.

 

Konutuna yalıtım uygulaması yaptırmayanların yüzde 41'inin hiç yalıtım yaptırmayı düşünmedikleri, yüzde 24'ünün yalıtımı düşünmelerine rağmen maddi durumlarının elvermediği saptanmıştır. Geri kalanlar bir süre sonra yaptırabileceklerini veya böyle bir sorunları olmadığını belirtmişlerdir.

 

Bu anket sonuçları tüketici bilincinin yanı sıra maddi koşulların da (finansman sorunu) önemini ortaya koymaktadır. Uygun şartlarla tüketiciye sağlanacak kredilerin yalıtım uygulamalarının artmasında önemli bir etken olacağı aşikardır. Tüketici bilinci için hızlı bir kampanya ve propaganda yapılmalı, ancak bu kampanya maddi yönden "finansman kolaylıkları" ile desteklenmelidir. İZODER'in bu yöndeki çabalarına akademik çevreler ve meslek örgütleri de katılmalıdır. Ayrıca kamu kuruluşlarının desteği de önemlidir. Diğer bir önemli konu ise yönetmeliğin inşaatlarda tam olarak uygulanması için, yapılması gereken denetimlerin yetersizliği ve yalıtım konusunda uzman sayısının az olmasıdır.

 

Taşıdığı enerji tasarrufu potansiyeline karşın, ısı yalıtımı olması gereken düzeyin çok gerisindedir. İZODER'in verilerinden hareketle; 2000 yılından başlamak üzere, 2008 yılı itibariyle Türkiye'de yeni ruhsat alan ve yalıtımlı bina sayısının kümülatif olarak 723.000 civarında olduğu belirlenmiştir. Burada TS 825'e göre enerji tasarrufu sağlandığı varsayıldığında bu maddi tasarruf miktarı aynı yıllarda kümülatif 4,7 milyar USD'ye ulaşmaktadır. Bu da ısı yalıtımının ülke ekonomisi için yaşamsal önemde olduğunu vurgulayan çarpıcı bir göstergedir. Su, ses ve gürültüden ortaya çıkacak zararların hesabını bu kadar somut olarak ortaya koymak mümkün olamamaktadır. Zira burada korozyon, sağlık, maddi mal ve can kaybına ilişkin verileri toplamak zordur. Ancak, söz konusu yalıtım uygulamalarının optimal düzeyde yapılması durumunda en az ısı yalıtımındakine eşdeğer miktarda bir maddi tasarrufun gerçekleşebileceği rahatlıkla söylenebilir.

 

Sektörün SWOT Analizi

Sektörün ürün grupları bazında SWOT analizini yapmak oldukça zor görünmektedir. Zira her ürün grubunda rekabet edebilecek çapta, kurumsallaşmasını tamamlamış ve finansman yönünden güçlü firmalar bulunduğu gibi küçük ölçekli, geleneksel aile işletmesi yapısını aşamamış, yerel üretim yapan, mali olanakları yetersiz işletmeler de vardır. İkinci gruptaki firmalar KOBİ niteliğinde, sorunları diğer sektör KOBİ?lerine benzeşen, kriz ve ekonomik dalgalanmalardan hızla etkilenen üreticilerdir. Sektörde yabancı sermaye ortaklığı olan, kaliteli ürünleri ile hem iç pazarda hem de ihracatta pazar payı bulunan, cirosu yüksek firmalar SWOT analizinde farklı bir yapılanmayı ortaya koymaktadır. KOBİ kapsamında yer alanlar ise ayrı bir kategorik incelemeye tabi tutulmaktadır.

 

Tüm ürün grupları ele alınarak yalıtım sektörünün güçlü yanları ve rekabet edebilme şansını artıran fırsatlar aşağıda belirtilmiştir.

 

* Yalıtım sektörünün Türkiye'de yaklaşık 50 yıllık bir geçmişi vardır. Önceleri oldukça ilkel biçimde bitüm bazı yalıtım malzemeleri üretilirken, ilk kez 1967 yılında Gebze'de İzocam lisans altında camyünü üretimine başlamıştır. Daha sonraları Türkiye'de sanayileşmenin gelişimi doğrultusunda plastik esaslı malzemeler, köpükler, lifli malzemeler ve sürme esaslı malzemeler üretilmeye başlanmıştır. Ayrıca yabancı sermayeli şirketler, lisanslı yerli üreticiler ve KOBİ niteliğindeki küçük isletmeler ile yalıtım sektörü bugün belirli bir düzeye gelmiş bulunmaktadır. Başlangıçta daha büyük oranda dışa bağımlı olan sektör, büyük tesisler kuruldukça daha yüksek katma değer üretmeye başlamıştır. Ancak hammadde girdileri ele alındığında özellikle plastik esaslı ürünler üreten tesislerde hala yüzde 70'lere varan ithal hammadde kullanımı söz konusudur. Pazarda yabancı markaların yanı sıra yerli markalar da bulunmaktadır. İç pazarın büyük bir kısmının talebi yerli üretimle karşılanmaktadır. Ancak 200'ü aşan üretici firma ile pazarda rekabet sürmekte, kurulu kapasitenin yüzde 60'ı kullanılmaktadır.

 

* Küresel ısınma, çevreye, duyarlı olmak enerji verimliliği ve tasarrufu gibi faktörlerle son 20 yıldır bütün dünyada yalıtım sektörü önemli bir atılım içine girmiştir. Gelişmiş ülkelerde yasal zorunluluklarla inşaat sektörü daha geniş çapta yalıtım malzemesi kullanmaya başlamış, ısı, su, ses ve yangına karşı yalıtım için çıkarılan yönetmelikler yeni ürünlerin imalatını körüklemiştir. Bu şekilde yüzlerce marka ve değişik hammaddeleri ile onlarca ürün uygulamaya girmekte, değişik cephe ve çatı sistemleri ile gelişen inşaat teknolojilerine entegre olmaktadır.

 

* Büyük şirketler ve kurumsallaşmış firmalar kalite/maliyet optimizasyonuna girerek küresel rekabet içinde yer almayı sürdürmektedir. Bunlar ihracat da yapan markalarını tescillemiş, modern işletmelerdir. Özkaynak ve finansman olanakları yeterlidir. İthal ürünlerin rekabetine karşı optimal ölçekte üretim yapmaktadırlar. Pazar stratejileri, dağıtım kanalları koordinasyonu ve Ar-Ge bölümleri ile pazarın önemli bir kısmına egemendirler. Krizden etkilenmelerine karsın, gerekli önlemleri alabilmektedirler. Dolayısıyla talebin artışı ve dünyadaki geçerli trendler pazar hacminin gelişmesiyle sektörü güçlü kılmaktadır.

 

* Sektörde navlun giderlerinin ürün fiyatına kıyasla önemli bir orana ulaşması nedeniyle  (ürünlerin havaleli olması nedeniyle) ihracat ve ithalat kısıtlıdır. Yani ürünlerin nakli belirli mesafelere kadar ekonomik olmaktadır. Dolayısıyla iç pazara yönelen sektör burada pazarın hızla gelişmesi için dağıtım kanallarını örgütlemiş durumdadır. Tüketicinin giderek bilinçlenmesi ve yalıtımın ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile desteklenmesi güçlü bir sektör yapısını ortaya çıkarmaktadır.

 

* Mevcut yapı stokunun düşük kalitede olması ve düşük gelir gruplarının alım gücünün sınırlılığı talebi düşürmekle birlikte sektör kampanyalar, tanıtıcı reklam ve propagandalarla potansiyel talebi harekete geçirmektedir. Enerjinin giderek daha pahalı hale gelmesi, deprem riski, gürültüye karsı duyarlılık, yangına önlem alma zorunluluğu talebi artıran başlıca faktörlerdir. Finansman olanaklarının artırılması (tüketici yalıtım kredisi) talep üstündeki baskıyı kaldırmakta ve sektör üretimini körüklemektedir. Son beş yılda sektörün ortalama büyüme hızı yüzde 20'ler civarında olmuştur. İnşaat sektörünün bu dönemde gelişmiş olması da talep için avantajlı bir ortam yaratmıştır. Böylece sektör yeni talep ve yenileme talebi ile gelişmeyi sürdürecektir.

 

Sektörde yer alan firmaların zayıf yanları ve rekabeti zorlaştıran tehditler aşağıda belirtilmiştir.

 

* Yalıtım sektöründe kurumsallaşmış büyük şirketler ve KOBİ'ler iç içe bir yaşam sürdürmektedirler. Büyük ölçekli şirketlerin oranı toplam içinde yüzde 10-15 arasındadır. Ancak farklı kalite ve maliyetteki ürünler, yetkili bayi (üretici bayi) ve satıcı-uygulayıcılar ile son tüketiciye ulaşmaktadır. Üretim ve uygulamadaki kalite, maliyet ve standart farklılıkları haksız rekabete ve imaj zedelenmesine yol açmaktadır. Bu durum sektörün zayıf yanlarından biridir.

 

* Yalıtım sektörü hammaddeleri göz önüne alındığında, bazı ürün gruplarında dışa bağımlılık göstermektedir. Ürün grupları itibariyle işletmeler ele alındığında, lifli ürünlerin ana hammaddeleri ülkemizden sağlanmaktadır. Bu açıdan kaynakları yurt içine dayanan işletmeler hem maliyetler hem de küresel rekabette esas üretim kalitesi yönünden güçlüdür. Aynı şekilde, genleştirilmiş perlit ve alçı panel için de benzer yargıya varılabilir. Köpüklerde polietilen, polistiren, poliüretan ve kauçuk hammadde olarak ithalatla tedarik edilmektedir. Sentetik ve geomembranlarda da yine girdi ithalatı söz konusudur. Akrilik, poliüretan ve diğer plastik esaslı sürme ürünler için de benzer bir durumun var olduğu söylenebilir. Bitüm çoğunlukla yerli üreticinden tedarik edilmekte, ancak bitümün hammaddesi olan petrol ithal edilmektedir. Cephe ve çatı sistemlerinde yine ithal hammadde girdisi çoğunluktadır. Kompozit ve yardımcı ürünlerde yerli ve ithal hammaddeler yaklaşık yarı yarıyadır. Sektör ürünlerinin bir kısmında ithalata dayalı, katma değeri daha düşük bir üretim yapısı mevcuttur.

 

* Sektörde ürün ihracatı ve ithalatı oldukça düşük değerlerdedir. Ürünlerin özelliği nedeniyle büyük çapta dış ticaret söz konusu değildir ve bu konuda gelecekte de bir değişim beklenmemektedir. Dolayısıyla, döviz dengesi hammaddede sektör aleyhine işlemektedir ve bu da önemli miktarlara varmaktadır. Bu bir tehdit olarak algılanmalı ve dikkate alınmalıdır.

 

* Sektördeki firmaların çoğunluğu küçük ölçekte ve konvansiyonel teknoloji ile çalışmaktadır. Büyük tesisler ise modern teknoloji ile üretim yapmakla birlikte düşük kapasitede faaliyet göstermektedirler. Ürün grupları itibariyle kapasite kullanım oranları daha önceki bölümde verilmiş olup ortalama yüzde 60 civarındadır. Bu durum maliyetler yönünden dezavantajlı olmakta ve sektörün gücünü zayıflatmaktadır.

 

* Firmaların çoğunun modern işletmecilik, yönetim, pazarlama, tedarik ve kaynak kullanma performansı düşük düzeydedir. Yerel üretim ve pazarlama yapmakta, özkaynak yetersizliği nedeniyle zaman zaman darboğaza girmektedirler. İşletme sermayesi sıkıntıları kroniktir ve banka desteğinden yoksundurlar. Sektörde yeni yatırım yapan, modernizasyon ve darboğaz giderme yatırımı yapan firma sayısı oldukça sınırlıdır.

 

* Yalıtım sektöründe kalifiye eleman sayısı büyük firmalarda yeterli, küçüklerde ise düşüktür. Mühendislik hizmeti tatminkar değildir. Uygulayıcılarda kalifiye eleman oranı daha da düşüktür. Ar-Ge desteklerinden en az yaralanan firmalar bu sektör içindedir. Markalar, yabancı sermayeli veya yabancı sermaye ortaklı firmaların markalarıdır. Tescil edilmiş yerli marka oranı oldukça düşüktür. Sektörde gelişen teknoloji ile nanoteknolojik ürünler de üretilmekte, ancak bu genellikle birkaç firmanın tekelinde kalmaktadır. Ar-Ge'ye ayrılan payın büyümesi, vizyonun belirlenmesi ile mümkündür.

 

* Sektördeki ürünlerin iç pazarda mevcut yapı stokunda da kullanılması, finansman olanaklarının artması ve yasal zorunluluğun dayatması ile mümkün olacaktır. Mevcut yasal düzenlemeler ise yetersizdir. Özellikle ısı ve su yalıtımları, enerjide dışa bağımlı olan ülkemizin, bu durumun gerektirdiği stratejileri acilen saptamasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca acılı bir deprem geçiren ve olası depremlere hazırlıklı olması gereken ülkemizin, buna ilişkin standartları yeniden ele alıp geliştirmesi de gündeme getirilmelidir. Gelişmişlik "yalıtım ile yapılacak tasarruflardaki büyüme"nin oranı ile de ölçülebilir. Türkiye bu konuda iyi bir not almamıştır ve gelecekte bu zaaf mutlaka giderilmelidir.

 

* Üniversitelerde enerji verimliliği ile ilgili yeterli eğitim verilmesi, devletin bu konuda destek ve teşviklerini artırması, belediyelerin denetim eksikliğini kapatması yalıtıma önem verilmesini sağlayacak ve sektörün güçsüz yanlarının ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır.
 


R E K L A M

İlginizi çekebilir...

İnşaatta yükselen değer: Yapısal Çelik

İnşaat sektörü gerek teknolojinin getirdiği yenilikler gerek sürdürülebilirlik gibi konular nedeniyle değişim geçiriyor. Özellikle çelik yapılar hem g...
20 Mayıs 2024

nZEB 101

Bu ay ki dosyamızı nZEB konusuna ayırdık. Yapacak çok şeyimiz var, yolumuz uzun ve zamanımız kısa. İş dünyası, hükümet ve sivil toplum arasındaki işbi...
23 Haziran 2022

Sürdürülebilir Konut

Sürdürülebilir konut dosyası...
21 Şubat 2022

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.