E-Dergi Oku 
ROKA YALITIM
BOSTÄ°K

2010 Yılında Türkiye İnşaat Sektörü Üzerine Tahminler

16 Ekim 2009 | KONUK YAZAR
80. Sayı (Eylül - Ekim 2009)

2010 yılında inşaat sektörünü analiz ve tahmin etmek için önceki dönemde neler olduğunu tam ve net olarak anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bugün için hala etrafımda bu krizin, Türkiye'nin kendi krizi değil de dış kaynaklı bir kriz olduğunu düşünen insanların çoğunlukta olduğunu görüyorum. Y. İnş. Müh. Alper Doğruer / Mardav Satış ve Kanal Geliştirme Direktörü

2010 yılında inşaat sektörünü analiz ve tahmin etmek için önceki dönemde neler olduğunu tam ve net olarak anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bugün için hala etrafımda bu krizin, Türkiye'nin kendi krizi değil de dış kaynaklı bir kriz olduğunu düşünen insanların çoğunlukta olduğunu görüyorum.

 

Ekonomik krizin sebepleri, geliÅŸi ve habercileri

Birçok insan bu son ekonomik krizin haber vermeden aniden geldiğini, buna da sebep olarak bazı muhasebesel rakamları gizleyen ve çok fazla risk alan yabancı ülke, yatırımcı ve bankaların suçlu olduğunu düşünüyor. Bu görüşe katılmamaya imkan yok. Çünkü gerçekten bu sebeplerden dolayı dünyanın pek çok ülkesinde şu an için ekonomik bir kriz var ve devam ediyor. Ama bunların hiçbirisi tek başına 2009 yılının ilk çeyreğinde yaşanan yüzde 14.3 küçülmeyi açıklamıyor. Çünkü Türkiye 1945 yılında gördüğü yüzde 15.3 küçülmeden sonraki en büyük küçülmeyi yaşadı. 2009 ilk çeyrekte yaşanan yüzde yüzde 14.3'lük küçülme oranına yakın en yüksek küçülmelerden bir diğeri ise yüzde 12.8 ile 1927 yılında görülmüştü. Böylece Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve 1929 dünya ekonomik krizini atlatan Türkiye, bu krizde çok daha ağır bir küçülme yaşadı.

Peki bu krizin gelişinin habercileri nelerdi?.. Şöyle bir geriye baktığımızda aşağıdaki gerçekleri hatırlayabiliriz.

2001 yılındaki krizin ardından yeni bir ekonomik yapılanma içine giden Türkiye aşağıdaki grafikte de görebileceğiniz gibi enflasyonu düşürmüş, aynı dönemde hızlı bir büyüme oranı da yakalamıştır.

31 Mart 2005 tarihinde NTVMSNBC internet sayfasında şu haberi görmek mümkündü: "Türkiye ekonomisi, 2004 yılında yüzde 9.9 büyüme hızını yakalayarak, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi konumuna yükseldi. Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, Gayri Safi Milli Hasıla artış hızı yüzde 9.9, Gayri Safi Yurt içi Hasıla artış hızı yüzde 8.9 olarak gerçekleşti. Türkiye böylece 1966 yılından bu yana en yüksek büyüme hızını yakalarken, yıl sonu büyüme hızı itibariyle dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi konumundaki Çin'i geride bıraktı. Çin, yüzde 9.1 büyüme göstermişti."

Yani ortamda aşırı bir iyimserlik hakimdi. Herkes bu sistemin hiç bozulmadan devam edeceğini düşünüyordu, tam bir rüyaydı. Bu yüzden kriz ilk çıktığında, hatırlarsanız uzunca sayılabilecek bir müddet bu krizin Türkiye ile ilgisi olmadığı, bizi hiç etkilemeyeceği gibi savlar da oldukça destek buldu. Türk insanı olarak krize inanmak istemedik.

Fakat 2007 yılının sonuna gelindiğinde durum aşağıdaki gibiydi. Türkiye, 2007?de büyüme hedefini tutturamadı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) geçtiği 1998 bazlı ve kapsamı genişletilen yeni milli gelir hesaplama yöntemi de 2007 yılı için hükümetin yüzde 5 olarak öngördüğü büyüme hedefinin tutturulmasına yetmedi. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), 2007 yılının dördüncü üç aylık döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 4.2 büyüdü. 2007 yılının tümünde ise büyüme yüzde 4.7 olarak gerekleşti. Böylece 2007'de son 6 yılın en düşük büyümesi kaydedildi.

Türkiye, ağır bir ekonomik kriz yaşadığı ve hızlı bir küçülmenin yaşandığı 2001 yılından bu yana geçen 24 çeyrekte kesintisiz büyümekteydi. Ancak 2007 yılında, anılan bu 6 yıllık dönemin en düşük büyümesi yaşandı. Yeni seriye göre güncellenen milli gelir büyüme verilerine göre 2001 yılındaki yüzde 5.7'lik küçülmenin ardından 2002'de yüzde 6.2, 2003'te yüzde 5.3, 2004'te yüzde 9.4, 2005'te yüzde 8.4, 2006 yılında yüzde 6.9 olan büyüme oranı, 2007'de yüzde 4.7'e düştü.

2007 yılına damgasını vuran kuraklık, tarımda rekor düzeyde bir küçülmeye yol açtı. Tarım sektörü 2006 yılındaki yüzde 1.3'lük büyümenin ardından 2007 yılında yüzde 7.3 küçülme kaydetti.

TÜİK verileri, tarımdaki küçülmenin özellikle son çeyrekte yüzde 10'a yaklaştığını ortaya koydu. Geçen yılın birinci üç aylık döneminde yüzde 6.9, ikinci çeyreğinde yüzde 2.3 küçülen tarımda, üçüncü çeyrekte yüzde 8.2, son çeyrekte yüzde 9.7 oranında küçülme yaşandı. Balıkçılık sektörü ise geçen yılın tümünde yüzde 8.3 büyüme kaydetti.

2007 yılında imalat sanayii büyümesi de hız kesti. 2006 yılında yüzde 8.4 büyüyen sektörün geçen yılki büyüme oranı yüzde 5.4 oldu. İmalat sanayiinde büyümenin çeyreklere göre giderek düşen bir eğilim gösterdiği de dikkati çekti. İlk çeyrekte yüzde 10.2 büyüyen imalat sanayiinde, ikinci çeyrek büyümesi yüzde 3.9, üçüncü çeyrekteki büyüme yüzde 4.3, son çeyrekteki de yüzde 3.6 olarak gerçekleşti.

Madencilik ve taşocakçılığı sektörü de ilk çeyrekte yüzde 9.3, ikincide yüzde 9.4, üçüncü çeyrekte yüzde 10.9 büyüdükten sonra son çeyrekte yüzde 2.7'lik bir büyüme kaydetti ve sektörün yılın tümündeki büyümesi yüzde 8.1 olarak gerçekleşti.

Son yıllardaki hızlı büyümesiyle milli gelir büyümesine önemli katkı yapan inşaat sektöründe de geçen yıl belirgin bir yavaşlama görüldü. 2006 yılındaki yüzde 18.5'lik büyümenin ardından geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 12.7, ikinci çeyrekte yüzde 7.3, üçüncüde yüzde 3.9 ve son çeyrekte sadece yüzde 0.3 büyüyen inşaat sektörünün yılın tümündeki büyüme oranı yüzde 5.7 olarak gerçekleşti.

Milli gelire sanayiden sonra en büyük katkıyı yapan ticaret sektöründe 2006 yılında yüzde 6.3 olan büyüme oranı ise geçen yıl yüzde 5.5 olarak gerçekleşti.

Önemli sektörlerden ulaştırma, depolama ve haberleşme yüzde 6.9, mali aracı kuruluş faaliyetleri yüzde 9.6 büyürken konut sahipliğindeki artış yüzde 2'de kaldı. Gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri sektöründe ise yüzde 13.7'lik bir büyüme yaşandı.

Eğitimde yüzde 4, sağlıkta yüzde 3.1 büyüme kaydedildi, kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik harcamalarındaki artış yüzde 1'de kaldı.

Ev içi personel çalıştıran hane halklarında yüzde 11.8, dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetlerinde yüzde 9, vergi ve subvansiyonlarda yüzde 5.5, diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetlerinde yüzde 4.9 büyüme kaydedildi.

2007 yılında üçüncü çeyrekte durma noktasına gelen özel sektör yatırımları, son çeyrekte önceki yılın baz etkisiyle yüksek bir artış gösterdi, ancak yılın tümündeki artış yüzde 2.7'de kaldı.

TÜİK'in harcamalar yöntemiyle hesapladığı yeni GSYH serisine göre özel sektörün gayri safi sabit sermaye oluşumunda geçen yılın ilk çeyreğinde sabit fiyatlarla yüzde 2.6 olan artış, ikinci çeyrekte yüzde 0.2'e, üçüncü çeyrekte ise sıfıra indi. Son çeyrekte, önceki yılın baz etkisiyle yüzde 8.1 artan özel sektör yatırımlarında yılın tümündeki artış yüzde 2.7 olarak gerçekleşti. Geçen yılın tümünde özel sektörün inşaat yatırımları yüzde 6.3 artarken, makine, teçhizat yatırımlarındaki artış sadece yüzde 0.7 olarak gerçekleşti.

Devletin nihai tüketim harcamaları geçen yılın tümünde yüzde 2.8 arttı. Bu kapsamda maaş ve ücret ödemelerinde sabit fiyatlarla artış sadece yüzde 1.1 olurken, devletin mal ve hizmet alımlarının ise yüzde 4.7 arttığı gözlendi.

Geçen yıl yerleşik hane halklarının yurt içi tüketimi sabit fiyatlarla yüzde 4.6 artarken, yerleşik olmayanların yurt içi tüketimi ise yüzde 7.5 küçüldü. Yerleşik hane halklarının yurt dışındaki tüketiminde ise yüzde 7.5 artış yaşandı.

Bütün bu verileri inşaat sektöründeki çeyrekler bazında büyümeyi Şekil 2?de görebiliriz.

Şekil 2 dikkatlice incelendiğinde; 2001 yılındaki krizin ardından inşaat sektörünün de üke ekonomisi ile birlikte paralel olarak altı yıl boyunca sürekli büyüdüğünü görmekteyiz. En son 2006 yılında yıl toplamında yüzde 18.5 büyüdükten sonra 2007 yılı itibari ile büyüme oranı önce yüzde 5.7'ye daha sonra 2008 yılında ise eksi yüzde 8.1'e gerilemiştir. Benzer dönemde dünyada da aynı kriz başlamış yani 2007 yılı itibari yavaşlama işaretleri gelmiş ama pek çok insan buna inanmadığı gibi bir takım datalar kamuoyunda gizlenerek en son 15 Eylül 2008 yılında Lehman Brothers'ın batışı ile her şey açığa çıkmıştır.

Åžu an ise krizin resmi baÅŸlangıcı sayılan 15 Eylül 2008 yılının üzerinden kabaca 1 yıl geçti. Bu dönemde inÅŸaat sektörü sırası ile 2008-4 dönem, 2009-1dönem-2009-2 dönem olmak üzere yüzde  eksi 14, yüzde eksi 18.9,  yüzde 21.0 küçülerek rekor kırdı.

 

2010 Beklentilerim

Krizin dibi bulduğunu ve bundan sonraki dönemde bir toparlanma olacağını düşünüyorum. Bu konudaki genel teoriler "Ne kadar sürede düşüyorsan o kadar sürede geri çıkarsın" şeklinde özetlenebilir. Bu durumda krizin 2007 yılı başı itibari ile aslında başladığı, 2008 yılı eylül ayında kesinleştiği ve hala sürdüğü gözönüne alındığında çıkışın ve eskisi gibi olmanın da en azından iki sene daha alacağı aşikardır. Ama bu süre zarfında da görece bir iyileşme olacağını beklemek yanlış olmaz. Dolayısı ile 2010 yılının da zor geçeceğini şimdiden kabullenmek doğru olacaktır.

GSYH ile inÅŸaat sektörü büyümelerini aynı grafik üzerinde gösteren Åžekil 3'ü incelediÄŸimizde Türkiye ekonomisinin büyüme hızının 2005 yılı itibari ile yavaÅŸlamaya baÅŸladığını açıkca görebiliriz. Yani 2004 yılında yüzde 9.4 ile tepe noktasına ulaÅŸan büyüme hızı sonraki dönemlerde 2005 yılında yüzde 8.4, 2006 yılında yüzde 6.9, 2007 yılında yüzde 4.7 ve 2008 yılında yüzde 0.9, bugün için 2009 yılının ilk altı ayında ise yüzde eksi 10.9 olmuÅŸtur. 

Bu noktadan krizin bir dip yaparak yukarı doğru dönüşünün olmasını bekliyorum. Piyasadan gelen işaretler de bu yönde görünüyor. Son dönemde sıkça krizin "W" şeklinde, yani çift dip yapacağı söylentileri, hükümetlerin aldığı önlemler ve düşen faiz oranları ile şu an için engellenmiş olarak görünüyor. Fakat önümüzdeki dönemde enflasyonist baskının artacağı kesinlikle bekleniyor. Fakat bütün bu olanlara rağmen gene grafikte gördüğünüz gibi inşaat sektörü Türkiye GSYH oranları küçülürken hep daha fazla küçülme, büyürken de hep daha fazla büyüme şeklinde tepkiler vermiştir. Yani genel ekonomi dataları biraz iyiye gittiği takdirde inşaat sektöründe bunu çok daha olumlu olarak görebileceğiz. Ayrıca Türkiye ekonomisi bir büyüme yaşayacaksa bu gene öncelikle inşaat sektörü ile olacatır.

 

Y. İnş. Müh. Alper Doğruer / Mardav Satış ve Kanal Geliştirme Direktörü
 


R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Su Yalıtımı Deprem Güvenliği İlişkisi

Yapılarımızı suyun zararlı etkilerine karşı koruyan uygulamalar su yalıtımının en basit ifadesidir. Diğer taraftan hem basit olması hem de daha anlaşı...
21 Kasım 2024

Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini Sürdürüyor

Chemical Research'te yayınlanan araştırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor....
22 AÄŸustos 2024

Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel Güvencedir

Güvenli yapılar oluşturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem ilişkisi önemlidir. Su yalıtımı her şeyden önce yapısal bütünlüğü sağlamada ...
20 Mayıs 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.