E-Dergi Oku 
ROKA YALITIM
BOSTİK

Yaratıcılık ve Yaratıcı Problem Çözme

KONUK YAZAR
65. Sayı (Mart-Nisan 2007)

ALPER DOĞRUERİnş. Y. Müh. (MBA) Mardav Satış Müdürü Yaratıcılık, tanım olarak kişilerin yeni ve faydalı fikirleri, çözümleri ve eserleri üretebilmeleri olarak ifade edilebilir.
Nierenberg (1982), bilginin yapı, düzen ve ilişki olarak ortaya konabilecek olan üç temel elemandan oluştuğunu söylemekte ve yaratıcılığımızı geliştirmek için problem çözme süreçlerinde bu üç elemanın hangilerini ihmal ettiğimizi ve hangilerine bağlı kaldığımızı tespit etmemiz gerektiğini söylemektedir. Herrmann (1990) ise beynimizin kendine has dili, algılaması, değerleri ve yetenekleri olan dört ayrı bölümden (mantıksal analiz, planlı organizasyon, sezgisel ve duygusal) oluştuğunu ve yaratıcılığın bu kadranlardaki ağırlık dağılımına bağlı olarak ortaya çıktığını söylemektedir.

Bununla birlikte yaratıcı eylemlerin içinde yaşandığı bağlam, sosyal ve tarihi çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini öngören akımlar da mevcuttur (Ford, 2000). Benzer görüşler, yaratıcılığın kültürel göreliliğini vurgulayan Herbig ve Jacobs (1996) tarafından da ortaya konmuştur.  Yaratıcı problem çözme ise problem çözme sürecinde olanlara, amaçlara erişme, zorlukları aşma ve performansı artırma yolunda yardımcı olacak metodolojik çerçevedir (Isaksen, Dorval ve Treffinger, 1994). Yaratıcı problem çözmenin yaratıcı çözümlere ulaşma aşamasında izlenen aşamaları bir teknik olarak ortaya koyduğu söylenebilir. Makalede yaratıcı problem çözme tekniği çeşitli yönleriyle incelenecek ardından ise önerilen ve öngörülen tekniklerin kültürel olarak göreliliği tartışılacaktır.

Yaratıcı Problem Çözmenin Tarihçesi

Yaklaşık elli sene önce problemlerin yaratıcı yollardan çözülmesine ilişkin bir model Osborn tarafından ortaya konmuştur (Hillis ve Puccio, 1999). Yıllar içerisinde yaratıcı problem çözmenin üç ana dönemden geçtiği söylenebilir (Isaksen ve Dorval, 1994). İlk ana dönem Alex Osborn’un çalışmaları ile başlamıştır. O dönemde Osborn önerdiği modelin bir formül olmadığını yalnızca yaratıcı problem çözmenin aşamalarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmak için genel bir çerçeve oluşturmaya çalıştığını söylemiştir (Osborn, 1953). İlk dönemde üç aşama tanımlanmış olup akabinde yapılan çalışmalar ile (Parnes, 1967; Parnes, Noller ve Biondi, 1977; Parnes, 1981) üç aşamalı model beş aşamaya (doğru bulma, problem bulma, fikir bulma, çözüm bulma, kabul bulma) çıkmıştır.

Bahsi geçen ilk dönem, oldukça tanınmış olan Osborn-Parnes yaratıcı problem çözme modeliyle sonuçlanmıştır. Bu yaklaşımı kullanan eğitim programları geliştirilmiş olup, akım oldukça yaygınlaşmıştır. Yaratıcılığın öğretilebilirliği araştırılmalar ile doğrulansa da her kişi için tek bir yöntem uygun olmamaktadır ve metodun kişiler arasında etkinliği ve kabulü farklılık göstermektedir (Isaksen ve Dorval, 1994). Yaratıcı problem çözme sürecinin doğrusal olmadığı ve bir formül olmadığı söylenmesine rağmen, model ortaya biribirini izleyen aşamalar olarak konmuştur.

İlk aşama sonucunda kişilerin ‘yaratıcı problem çözme’yi öğrenirken ve kullanırken farklı tepkiler gösterdikleri ortaya çıkmıştır ve bu yüzden ikinci dönem yöntemin öğrenilmesi ve kullanımındaki kişisel farklılıklar üzerinde odaklanmıştır. Bu dönemde gruplarda yaratıcı problem çözme esnasındaki sosyal roller (tanık, idareci, grup üyesi) detaylı olarak incelenmiştir (Treffinger, Isaksen ve Firestien, 1982). Karmaşa bulma adlı altıncı bir aşama kişilerin karakterlerini, durumları ve uygulama esnasındaki sahiplenme düzeylerini gözönüne alma amacıyla ilave edilmiştir. Model içindeki yaratıcı ve eleştirel düşünme seviyeleri arasındaki denge gözetilmeye çalışılmıştır. Doğru bulma evresi izlenimlerin, duyguların ve görüşlerin de dahil edilmesi için veri toplama evresi olarak yeniden adlandırılmıştır. Esnekliği artırmak ve problem çözmenin nasıl cereyan ettiğini daha iyi izah edebilmek için 6 evre üç ana bileşen halinde organize edilmiştir, bunlar problemin anlaşılması, fikir üretimi ve eylem için planlamadır (Treffinger ve Isaksen, 1992). Bu dönem sonucunda yaratıcı problem çözmenin etkin kullanımındaki rollerin daha iyi anlaşılması sağlanmış ve tekniğin daha dengeli kullanımı mümkün olmuştur. Süreç esnek olarak tanımlanmasına ve üç ana öğeye bölünmesine rağmen tanımı, görsel olarak ortaya konuşu ve uygulaması doğrusal yapısını korumuş ve tariflenen aşamaların sıra ile uygulanması niteliği değişmemiştir.

Önceki iki dönemde önemli gelişmeler olmakla birlikte varılan noktada model, kişilerin süreci kullanımını tam olarak izah etmekten hala uzaktır. Bu konuda Fobes (1996) da yaratıcı ve eleştirel düşüncenin ayrı düşünülmesi sonucunda yaratıcı problem çözümünün adımlardan oluşan bir süreç olarak görüldüğünü söylemektedir. Bunun yerine yaratıcı problem çözümü yeteneklerinin adımlar yerine sadece araçlar olarak görülmesini önermekte ve içinde bulunulan durum ve çevresel faktörlerin hangi aracın kullanılacağı yolunda belirleyici olacağını söylemektedir. Hillis ve Puccio (1999) da yaratıcı problem çözmenin zaman içerisinde tarif edici bir yaklaşımdan çıkarak tanımlayıcı bir yaklaşıma büründüğünü ve şu anda eldeki sorunun yapısına göre, sürecin herhangi bir noktasından girmenin mümkün olduğunu ve sürecin metabilişsel bir form aldığını ortaya koymaktadırlar. Metabilişsel kavramı, ‘bilişsel süreç hakkında bilgi’ ve ‘bilişsel sürecin regülasyonu’ olarak tanımlanmakta olup, bu yaklaşımın yaratıcı sorun çözmede her geçen gün daha baskın hale geldiğini söylemektedirler (Hillis ve Puccio, 1999).

Sonuç olarak üçüncü dönemde üç ana bileşen birbirinden ayrılmakta ve istenen sonuçların, kişilerin özellikleri ve bağlama özgün durumsal  öğelerin nasıl etkileştiği üzerinde durulmaktadır. Bu dönemin yaratıcı problem çözümünde gelişmeler ile ilgili yeni fırsatlar ve zorluklar ortaya koyacağı beklenmektedir (Isaksen ve Dorval, 1994).

Yaratıcı Sorun Çözme Teknikleri

Yaratıcı sorun çözme hakkında Osborn’un ana yapısını oluşturduğu metodolojiyi benimseyen birçok teknik mevcuttur. Temelde yaratıcı çözümlere ulaşılmasında doğrusal olmayan yanal (lateral) düşünme yaklaşımlarına gereksinim olduğu düşünülmektedir (Cornish, 1994). Edward De Bono (1970) bu konu üzerinde yazmış olduğu kitabı ‘Yanal düşünme’ ile konunun çerçevesini ortaya koymuştur. Bono (1970) kitabında iki çeşit düşünme yöntemi olduğunu ve bunların dikey ve yanal yöntemler olduğunu söylemektedir. Çoğu kişinin dikey olarak düşünmek konusunda eğilimli olduğu ve eğitim sisteminin insanları bu şekilde düşünmeye ittiğini söylemektedir. Bono’ya göre dikey düşünme yanlış olanı eleme yöntemi ile ilerler. Bu yöntem faydalı olmak ile birlikte tek yöntem değildir ve neyin yanlış olduğu yerine neyin mümkün olabileceğinin tetikleyen yanal düşünce de yeni ve uygulanabilir düşünce üretiminde kullanılabilir. Yaratıcı sorun çözmenin birçok aşamasında bu yaklaşımın faydalı ve gerekli olacağı ortadadır. Bono, kararın ertelenmesi, baskın  fikirlerin belirlenmesi, beyin fırtınası, analojiler kullanımı, giriş noktasının değiştirilmesi, rastgele fikir tetikleme, ‘hayır’ yerine ‘muhtemel’ kelimesi kullanımı (po vs no) gibi teknikler önermektedir. Bu tekniklerin herbiri Osborn’un yaratıcı sorun çözme çerçevesini oluşturan aşamalarda kullanılma imkanına sahiptirler.

Higgins ise kitabında farklı metotlar önermektedir (Cornish, 1994). Thomas Edison’un kullandığı bir yöntem ‘sorun üzerine uyumaktır’, diğer bir teknik zamanlama açısından son tarihler (deadline) belirlemektir. Bu kişi üzerinde baskı yaratır ve yaratıcılığı artırır. ‘Napoleon Tekniği’ olarak adlandırılan bir yöntemde ise kişi kendini başkasının yerine koymaktadır. Japonya’dan alınan bir teknikte ise düşüncelerin bir merkez çevresinde filizlenmesi öngörülmektedir. Yine Delphi metodu günümüzde de nitel karar verme ve kestirme süreçlerinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Walt Disney’in 1920’lerde kullandığı ve günümüzde de beyin fırtınası süreçlerinin belli aşamalarında kullanılan bir yöntem, grup üyelerinin görüşlerinin ufak kağıtlara yazılıp tahtaya asılması, böylece fikirler arasında yaratıcı bağlantılar kurulmasına imkan tanınmasıdır.

Gardner (1999) ise yaratıcı sorun çözmede kullanılan tekniklere fikir üretimi için beyin fırtınası, zorlanmış çağrışım, soyutlama merdivenini örnek vermekte, bu teknikler ile ortaya çıkan fikirlerin değerlendirmesi aşaması için ise gruplama, sıralama gibi teknikleri göstermektedir.

Sonuç olarak yaratıcı sorun çözmede kullanılan birçok teknik mevcuttur. Makalenin takibeden başlığı altında tüm bu tekniklerin özünü teşkil eden ana perspektifler ortaya konulmaktadır.

YARATICI PROBLEM ÇÖZÜMÜ ÜZERİNE PERSPEKTİFLER

Yaratıcı problem çözümü sürecini farklı perspektiflerden değerlendirmek mümkündür. Sürecin bir dualite ve dinamik bir denge içerdiği  söylenebilir, ayrıca sürecin tek işlevli olmadığı ve hayatın farklı alanlarında ve farklı disiplinlerde olumlu sonuçlar verebileceği  söylenebilir.


‘Yaratıcı Problem Çözümü’ndeki Dualite

Kirton (1976) adaptif ve buluşcu olarak iki ana ‘sorun çözme yaratıcılığı’nın mevcut olduğunu söylemektedir. Adaptif olan yaratıcılık işleri daha iyi yapmaya ve belirli bir çerçeve içerisinde çalışmaya yönelik iken, buluşcu yaratıcılık işleri farklı yapma ve statükonun değişmesine yöneliktir. Bu iki yaklaşım tayfın iki ucunda yer almaktadır ve uygulamada yöneticiler bu uçların birleşimini kullanmaktadırlar. Burada belirleyici olan hangi tarafın ağırlık taşıdığıdır.  Fobes (1996) da çoğu zaman karar verme aşamasında yaratıcı düşünce ile eleştirel düşüncenin bir arada kullanıldığını ortaya koymaktadır.

Benzer bir dualite Gardner (1999) tarafından da ortaya konulmaktadır. Gardner’a göre yaratıcı sorun çözme yakınsak ve ıraksak iki yaklaşımın dinamik dengesi sonucunda gerçekleşmektedir. Iraksak düşünce  açık uçlu soru veya görevlere birçok muhtemel tepki, fikir ve seçenek üretmektir. Iraksak düşünme dört ana prensip ile yönlenmektedir; bunlar geciktirilmiş yargı, nicelik için çabalama, sıradışılığa açıklık ve kombinasyonları aramak olarak ortaya konulmaktadır (Gardner, 1999). Iraksak düşünme bir yetenektir ve birçok araştırmacı tarafından yaratıcılıkta önemli bir yeri olduğu düşünülmektedir. Bir başka deyişle mevcut paradigmadan sıyrılmak ve yeni ufukları aramak yaratıcı fikirler bulmanın öncülüdür (Sternburg ve Lubart, 1991).

Yakınsak düşünce analitik bir süreç sonunda tek bir noktaya farklı açılardan varılmasıdır. Çoğu zaman yaratıcı sorun çözme tekniği beyin fırtınası ile eş düşünülmektedir. Ancak yakınsak düşünce ile tamamlanmadığı sürece herhangi bir beyin fırtınasından faydalı ve uygulanabilir çözümler elde etme olanağı yoktur.

Buluşçu yaratıcılık ve ıraksak düşünce, yaratıcı sorun çözme sürecinin ‘fikir üretimi’ safhasında baskın olurken, adaptif yaratıcılık ve yakınsak düşünme ise ‘problemin anlaşılması’ ve ‘eylem için planlama’ öğelerinde baskındır.  Altı aşama arasında yaklaşımın baskınlığı ıraksak ve yakınsaklık arasında sürekli değişmektedir. Karmaşa bulma aşamasında ıraksak düşünce tüm fırsat ve tehditlerin aranmasını sağlamakta, yakınsak düşünce ise kişilerin eforlarını anahtar fırsat ve tehditler üzerinde yoğunlaştırmalarını sağlamaktadır. Veri bulma safhasında ıraksak düşünce durumun çok yönlü analizini teşvik ederken, yakınsak düşünce durumun tam bir resmini ortaya koyacak verilerin organize edilmesini sağlamaktadır. Sorun bulma safhasında ıraksak düşünce birçok farklı sorun tanımı ortaya konulmasını sağlarken, yakınsak düşünce sorunun çözümüne yönelik belirgin yollar üzerinde yoğunlaşılmasını mümkün kılar. Fikir bulma aşamasında daha önce de belirtildiği gibi ıraksak düşünce baskın, yakınsak düşünce ise beklemededir. Çözüm bulma aşamasında iki yaklaşım da sırayla devreye girerler. Son olarak anlaşma bulma aşamasında ıraksak düşünce birçok farklı uyum stratejisi öneririken, yakınsama bunları mantık süzgecinden geçirir ve sorunun çözümüne yönelik olarak atılacak adımları sıralar.

Netice olarak yaratıcı sorun çözme iki farklı ve uç düşünce tarzının dinamik bir denge içerisinde yeni, farklı ama uygulanabilir ve gerçekçi çıktılar üretmesidir. ‘Yaratıcılık hakkındaki en yaygın yanlış anlamalardan biri, yeni fikirleri hayal etmenin bu sürecin en önemli kısmı olduğudur. Aslında ortaya birçok fikir çıkmasını sağlayan birçok teknik mevcuttur. Yaratıcılığın güç kısmı, sadece yeni olan değil aynı zamanda değeri olan fikirlere ulaşmaktır’ (Fobes, 1996).

Yaratıcı Problem Çözümü’nün Farklı Alanlarda Kullanımı

Yaratıcı problem çözümü’ndeki ‘problem’ ifadesi, içinde iyileştirme için imkan  içeren herhangi bir durumu ifade etme yönünde değerlendirilirse, hayatın her alanında (kişisel, toplumsal, idari, finansal, teknik, sanatsal) yaratıcı problem çözme için imkanlar olduğu ortaya çıkar (Fobes, 1996). Bunlar arasında işletmecilik özel bir öneme sahiptir. Olaya iş dünyası ve işletmeci perspektifinden bakıldığında, yaratıcılığa sahip olmayan bir firmanın ‘öngörülebilir’ olma tehdidi ile karşı karşıya kalacağı kesindir (Herbig ve Jacobs, 1996: 63). Yaratıcı çözümlere ulaşmak için birçok yol mevcuttur ve hiçbir yolun bir diğerinden daha iyi olma zorunluluğu yoktur ve yöneticiler çoğu zaman kendilerini en rahat hissettikleri yaratıcı stili tercih ederler (Herbig ve Jacobs, 1996).

Hillis ve Puccio (1999) yaptıkları çalışmada on yıllık bir döneme ait bir literatür taraması yapmış ve yaratıcı sorun çözme metodunun farklı disiplinlerde ne sıklıkla kullanıldığını araştırmışlardır. Bunu yaparken ‘yaratıcı sorun çözme’ ile ilgili makaleleri çok farklı disiplinlere ait makale veri tabanlarında taramış ve sonuç olarak 1985-1995 yılları arasında konudan bahseden 588 adet makaleye rastlamış ve bunların 301 tanesinin Osborn geleneğinde bir sorun çözümü ile ilgili olduğunu tespit etmişlerdir. Yapılan sıralama sonucunda yaratıcı sorun çözmenin sanat, temel bilimler, iş idaresi gibi birçok farklı alanda kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Araştırma sonuçlarında işletmecilik ve iş idaresi, psikoloji ve eğitimin ardından konuya atıfta bulunan en çok makaleye sahip alandır. Bu da işletmecilik alanında yaratıcı sorun çözmeye olan ilginin potansiyelini ortaya koymaktadır.

YARATICI SORUN ÇÖZMEDE KÜLTÜREL GÖRELİLİK

Hofstede (1994), bir örgütün faaliyet gösterdiği çevrenin örgütteki yönetsel süreçleri etkilediğini ortaya koymaktadır. Yaratıcı sorun çözmenin de örgüt bağlamında kullanımının örgütün bulunduğu çevreden etkilenmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple öncelikle örgütsel bir çerçevede yaratıcı faaliyetlerin nasıl yeşertilebileceği, idare edilebileceği incelenecek ve örgüt içindeki liderlerin yaratıcı sorun çözme boyutunda başarılarının bağlı olduğu etkenler değerlendirilecektir. Ardından  yaratıcı sorun çözmede kültürel göreliliğin mevcudiyeti  tartışılacak ve Türkiye özelinde yorumlar ortaya konacaktır.

Örgütsel Çevrede Yaratıcı Sorun Çözümünü Etkileyen Faktörler

Sweetman (1997) bir yönetici tarafından örgütte yaratıcı ortam yaratılmasında sezgisel yaklaşımların ve mantık yerine metaforik bakış açısının baskın olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Sezgisel yaklaşıma yatkınlık ve metaforik düşünce yeteneği, kültürel çevre tarafından önemli ölçüde değişkenlik göstermektedir. Amabile (1998) ise yöneticilerin yaratıcılığa dair üç ana öğeyi (ekspertiz, yaratıcı düşünme yetenekleri ve motivasyon) örgüt içerisinde etkileyebileceklerini ancak bunlardan ilk ikisinde erişilebilecek iyileşmenin kolay olmadığını, ancak üçüncü öğe olan motivasyondaki iyileşmenin erişilebilir ve sonuçlarının da pozitif olduğunu söylemektedir. Motivasyondaki değişim ise örgütün ortamındaki bazı faktörlerin yönlendirilmesi ile mümkün olmaktadır. Yöneticilerin teşvik edebileceği ya da manipüle edebileceği bu faktörler, doğru kişileri doğru görevlere saldırtma, özgürlük tanıma, kaynak ayırma, doğru zaman hedefleri koyma, doğru takım tasarımı, doğru süpervizyon olarak ortaya konulmaktadır (Amabile, 1998: 81-84). Bu faktörler arasında yer alan özgürlük tanıma, doğru süpervizyon ve zaman boyutunun da kültürel değişkenliği malumdur.

Ford (2000), yönetsel karar verme süreçlerinde yaratıcılığın yöneticide nihayetlenmediğini, bunun yerine yönetici, kararın uygulandığı alan (domain) ve bu alandaki paydaşların (stakeholders) etkileşimi sonucu ortaya çıktığını öne sürmektedir. Yine yaratıcılığın çoğu zaman  belirsizliği teşvik ettiği ve bunun da örgütteki kişilerin rahatsız ve güvensiz hissetmelerini sağlayabileceğini söylemektedir (Ford, 2000). Bilindiği üzere bu belirsizliğe karşı olan tavır da kültürel çevreden önemli ölçüde etkilenmektedir. Ayrıca örgütsel çevrede ‘güven’ olgusunun ve ‘esnek düşünme süreçleri’ne bakışın da yaratıcılığa açıklıkta belirleyici olduğu Ford’un araştırma sonuçlarında yeralmaktadır.

İçinde Bulunulan Kültürel Çevre ve Yaratıcı Sorun Çözme

Herbig ve Jacobs (1996) ABD ve Japonya’daki yaratıcı problem çözme stillerini karşılaştırdıkları makalelerinde, yaratıcılığın hem problem bulma hem de problem çözme aşamalarını içerdiğini ve dolayısıyla birçok farklı kabiliyeti gerektirdiğini vurgulamış ve bunları tartışmaya açıklık, belirsizliğe tolerans, yüksek seviyede bir özdisiplin, çevreye ve başkalarına karşı duygusal hassasiyet ve düzensizliği kabul olarak ortaya koymuş ve bu boyutlarda iki farklı kültürü incelemişlerdir.

Batılı anlamda yaratıcılık, kişisel özgürlüğe dayalı yenilikçi fikirler tarafından yönlendirilmektedir ve yeni fikir ve ürünlerin ortaya çıkarılmasını beklemektedir (Herbig ve Jacobs, 1996: 66). Japon anlayışında ise yaratıcılık herhangi bir mevcut fikirin uygulamaya geçirilmesi olarak anlaşılmaktadır. Japon kültüründe yer alan kooperasyon ve uyum radikal fikirlerin doğması için uygun bir ortam oluşturmamaktadır. Gerçekten de düşünüldüğü takdirde temel bilimlerde Japonya’nın çok başarılı olmamasına karşın, bu bilimlerin sonuçlarını uygulamaya dökmekte inanılmaz yetkin olduğu ortadadır. Makalenin önceki kısımlarında değinilen Herrmann (1990) zihinsel kadranlarından, mantıksal-analitik ve de planlı-organize kadranları batılı düşünce yapısına uymaktadır.

Japonya’da ise yaratıcılık tepkisel, eklektik ve pratik bir yapıda algılanmaktadır. Herrmann (1990) zihinsel kadranlarında, birincil olarak sezgisel, ikincil olarak duygusal-kişilerarası’nın baskın olduğu görülmektedir. Japonya’da yaratıcılık yeni bir fikir ortaya koymaktan çok ekip ortamında armoniyi yakalamak ve bu şekilde uygulamaya ve iyileştirmeye dönük sonuçlar üretmek olarak algılanmaktadır. Budizmin de etkisiyle Japonlar ‘gri’’nin varlığını kabulenebilmekte ve farklı kişilerin görüşlerinin birleşimi ile bir çeşit füzyonu yakalamaktadır (Herbig ve Jacobs, 1996 : 67). Japonlar Kirton (1976) tarafından ifade edilen adaptif ve buluşcu yaratıcılık tarzlarından, adaptif olanı benimsemekte ve fikirlerin ya da ürünlerin pratiğe dönük uygulaması ve iyileştirmesine odaklanmaktadır. Amerikalılar ise bireysel bir temeli olan buluşçu yaratıcılığa odaklanmaktadır.

TÜRK KÜLTÜREL ORTAMI VE YARATICI SORUN ÇÖZME

Makale boyunca yaratıcılık süreci, farklı yaratıcılık tipleri, yaratıcılığın dual yapısı ve çeşitli çevresel ve kültürel özelliklerin yaratıcı sorun çözme sürecini nasıl etkilediği incelenmiştir. Türk toplumunu bu açılardan değerlendirdiğimizde elde ettiğimiz sonuçlar aşağıdaki paragraflarda özetlenmektedir.

Türk Toplumunu Yaratıcı Dualite Ekseninde Konumlaması

Kirton (1976) tarafından ortaya konulan iki tip sorun çözme yaratıcılığında, Türk toplumu eksen üzerinde adaptif yaratıcılığa daha yakın durmaktadır. Yine Gardner (1999) tarafından yaratıcı problem çözme sürecinin iki ucu olarak görülen yakınsak ve ıraksak düşünme konusunda Türk toplumu yakınsak düşünmeye daha uygun bir yapıdadır. Iraksak düşünmenin gerektirdiği geciktirilmiş yargı ve sıradışılığa açıklık Türk toplumunun çok benimsediği özelliklerden değildir. Ancak yakınsak düşüncenin de ön şartı olan analitik düşüncenin de toplumumuzda yerleşmesi gerekmektedir. Bir diğer yorum olarak da ıraksaklığı zayıf bir yaratıcı sorun çözme sürecinin, yakınsaklık baskınlığında ‘miyop’luk tehlikesi ile karşı karşıya olmasıdır.

Yaratıcı Sorun Çözmede Etkili Çevresel/Kültürel Faktörler ve Türk Toplumu

Sweetman (1997) tarafından örgütte yaratıcı ortam yaratılmasında sezgisel yaklaşımların ve metaforik bakış açılarının destekleyici rol oynadığı savunulmaktadır. Türk toplumunda da sezgisel ve metaforik yaklaşımlar benimsenmektedir ve bu diğer faktörlerden bağımsız düşünüldüğünde örgütsel yaratıcılık için pozitif bir başlangıçtır. Amabile (1998) yöneticilerin yaratıcılık ile ilgili motive edici davranışlara odaklanmalarını önermektedir; ancak Türk toplumunda bu davranışlardan bazılarının uygulanmasında güçlükler yaşanacağı düşünülmektedir. Özellikle ‘özgürlük tanıma’ ve ‘doğru süpervizyon’ konularında Türk toplumundaki güç mesafesinin uzaklığı sebebiyle güçlükler yaşanacaktır. Ford (2000) tarafından dikkat çekilen bir nokta ise yaratıcılığın belirsizliği anahtarlaması ve bunun da örgütteki kişilerde rahatsızlık ve güvensizlik yaratmasıdır. Türk toplumunda belirsizlikten kaçınma güçlü bir özelliktir ve bu da örgüt içi yaratıcılık önünde bir engel oluşturmaktadır.

Türk toplumu ile Japon toplumu arasında çeşitli paralellikler mevcuttur. Herrmann (1990) modelinde Japonya’nın yer aldığı kadranlar olan sezgisel ve duygusal-kişilerarası kadranları Türk toplumu için de (belki sırası değişerek) uygundur. Yine Türk toplumunda da bireysellikten çok kollektivist bir yapı mevcuttur ve bu da Türk toplumunun yaratıcı dualite ekseninde yeraldığı adaptif yaratıcılık ile uyumludur.

SONUÇ

Makalede öncelikle yaratıcılığın ve yaratıcı problem çözme sürecinin yapısı ve tarihçesi incelenmiş olup bu konudaki tekniklere de değinilmiştir. İzleyen bölümlerde yaratıcı sorun çözme konusundaki çeşitli perspektifler incelenmiş ve sürecin dual yapısına dikkat çekilmiştir. Daha sonra örgütsel ve kültürel çevrede yaratıcı problem çözmeyi etkileyen faktörler incelenmiş ve bunlar ışığında Türk toplumunda yaratıcı sorun çözme değerlendirilmiştir. Netice olarak Türk toplumunun yaratıcı sürecine yakınsak ağırlıklı olarak yaklaştığı, sezgisel ve metaforik algılama yeteneğinin de uygun bir ortam teşkil ettiği belirlenmektedir. Ancak Türk toplumundaki uzak güç mesafesi, yöneticilerin yaratıcı sorun çözme sürecinde ‘özgürlük tanıma’ ve ‘doğru süpervizyon’’da zorlanacağını çağrıştırmaktadır (bu gerçekte de yaşanmaktadır). Türk toplumunun belirsizlikten kaçınma eğilimi de sürece ilave bir zorluk getirmektedir. Japon toplumu örneği ve Türk toplumuna benzerlikleri dikkate alındığında, buluşcu bir yaratıcılıktan çok adaptif bir yaratıcılığın uygun olacağı söylenebilir. Yeni fikir ve ürünlerden çok mevcut fikir ve ürünlerin pratiğe dönük veya iyileştirme amaçlı uygulaması Türk yaratıcı sorun çözme süreçlerinde uygun yaklaşım olacaktır. Ancak yukarıda da dikkat çekilen yakınsama ve belirsizlikten kaçınma eğilimi kontrol edilemeze süreçte tıkanma, miyopluk, düşünme sürecinde yerinde sayma (ve hatta geriye gitme) yaşanabilir.  

KAYNAKÇA

Amabile, T.M. 1998. How to Kill Creativity. Harvard Business Review, 76: 76-88.



Bono, E. 1970. Lateral Thinking. New York: Harper & Row Publishers.



Cornish, E. 1994. Finding Creative Solutions. Futurist, 28: 53-54.



Fobes, R. 1996. Creative Problem Solving. Futurist, January: 19-23.



Ford, C.M. 2000. Creative Developments in Creativity Theory. Academy of Management Review, April: 6-9.



Ford, C.M. 2000. Factors Influencing Creativity in the Domain of Managerial Decision Making. Journal of Management, July: 14-42.



Gardner, K.A., 1999. The Dynamic Balance: Divergence and Convergence. Center for Studies in Creativity, http://www.buffalostate.edu/~creatcnt/readingroom/ 1grnderdybal~2.htm  



Herbig, P. ve Jacobs, L. 1996. Creative Problem Solving in the USA and Japan. International Marketing Review, 13: 63-71.



Herrmann, N. 1990. The Creative Brain. Lake Lure, NC: Brain Books.



Hillis, P.M., Puccio, G.J. 1999. A Literature Analysis of the Interdisciplinary Applications of Creative Problem Solving. Center for Studies in Creativity, http://www.buffalostate.edu/~creatcnt/readingroom/hillis-article.html



Hofstede, G. 1994. Management Scientists Are Human. Management Science, 40: 4-13.



Isaksen, S.G. ve Dorval, K.B. 1994. Changing Views of Creative Problem Solving. ICN Newsletter, 3: 1-3.



Isaksen, S.G., Dorval, K.B., ve Treffinger, D.J. 1994. Creative Approaches to Problem Solving. Dubuque, Iowa: Kendall Hunt Publishing Company.



Kirton, M. 1976. Adaptors and Innovators Description and Measure. Journal of Applied Psychology, 61: 622-629.



Nierenberg, G. 1982. The Art of Creative Thinking. New York: Simon & Schuster.



Osborn, A.F. 1953. Applied Imagination. New York: Charles Scribner’s Sons.



Parnes, S.J. 1967. Creative Behavior Guidebook. New York: Scribners.



Parnes, S.J. 1981. The Magic of Your Mind. Buffalo, NY: Creative Education Foundation.



Parnes, S.J., Noller, R.B. ve Biondi, A.M. 1977. Guide to Creative Action. New York: Charles Scribners Son.



Sternberg, R.J. ve Lubart, T.I. 1991. An Investment Theory of Creativity and Its Development. Human Development, 34, 1-31.



Sweetman, K.J. 1997. Cultivating Creativity. Harvard Business Review, 75: 10-13.



Treffinger, D.J. ve Isaksen, S.G. 1992. Creative Problem Solving. Sarasota, FL: Center for Creative Learning.



Treffinger, D.J., Isaksen, S.G. ve Firestien, R.L. 1982. Handbook of Creative Learning. Sarasota, FL: Center for Creative Learning.


 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini Sürdürüyor

Chemical Research'te yayınlanan araştırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor....
22 Ağustos 2024

Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel Güvencedir

Güvenli yapılar oluşturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem ilişkisi önemlidir. Su yalıtımı her şeyden önce yapısal bütünlüğü sağlamada ...
20 Mayıs 2024

Ülkemizde Deprem Gerçeği ve Güvenli Yapılar

Binalar tasarım aşamasından itibaren, kullanım amacına uygun, can ve mal güvenliğini koruyacak şekilde, bulunduğu iklim ve doğa şartlarında güvenli ve...
11 Mart 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.