Toplam Kalite Yönetiminde Yıldızların Rolü
Yönetim olayının insanlığın tarihiyle başlamasına rağmen yönetim düşüncesinin sistematize edilmesi oldukça yenidir. Bu yüzden yönetim, sanatların en eskisi, bilimlerin en yenisi olarak ifade edilmektedir." (Ö. Yeniçeri) Modern yönetim teorilerinin 1900 yıllarda F. W. Taylor tarafından ortaya atılan bilimsel yönetim yaklaşımı ile başladığı genel olarak kabul görmüştür. Bu tarihten sonra çeşitli yönetim yaklaşımları tarih içinde zaman zaman moda olmuş veya başka bir deyişle, yeni bir yönetim teorisi veya yaklaşımı çıkıncaya kadar uygulanmış ve son olarak 1980 yıllardan sonra "Toplam Kalite Yönetimi" yaklaşımı bütün dünyada yer bulmuştur. Modern yönetim yaklaşımları Türkiye'de 1990'lı yıllardan sonra özellikle TÜSİAD ve KALDER'in çalışmalarıyla hız kazanmış ve uygulanma zemini bulmuştur. 1.1 Araştırmanın Amacı Türkiye’de son dönemde faaliyet gösteren firmaların verimliliği ve karlılığı artırmak amacıyla veya bir moda şeklinde veya yabancı firmalar ile yapılan evlilikler sonucunda dış pazara açılan ve o yabancı firma kültürünün bir şekilde transferiyle gerçekleşen veya gerçekleştirilmek istenen Toplam Kalite ve Örgüt Kültürü söyleminin organik yönetim biçimini benimsemiş bir firmada, firma başarı ve verimliliğini artırmak yanında aynı zamanda takım içinde, yıldızları ve bireysel başarıları nasıl etkilediğinin ortaya çıkarılması. 1.2 Araştırmanın Kapsamı Organik yapının, "star" diye adlandırılan çalışanların ve Toplam Kalite Yönetimi (TKY) yaklaşımının özellikleri incelenecek, TKY’nin ne tip bir elemanı tercih ettiği karşılaştırılmalı olarak gösterilecektir. Küçük ölçekli, rekabetin yoğun olduğu, pazardaki değişimlerin çok hızlı yaşandığı ve dolayısıyla bu pazarda tutunabilmek için organik yönetim biçimini benimsemiş bir firmanın durumu ek olarak sunulacaktır. 1.3 Araştırmanın Yöntemi Organik yönetim biçimi, "star" karakteri ve TKY ile ilgili kaynak taraması ve araştırmalar yapılmıştır. Ayrıca organik yapı ve TKY’yi benimsemiş bir firmada çalışanlar ve yöneticiler ile yüz yüze görüşerek konu hakkındaki fikir ve görüşleri alınmıştır. 2 - Örgütsel Yapı 2.1 Örgütsel Yapıyı Belirleyen Faktörler Organizasyon terimi Yunanca organon, yani uzuv kelimesinden gelmektedir. Uzuv, bir bütünün veya canlı bir varlığın yaşamını sürdürebilmek için gereksinim duyduğu ve bir işlev ifa eden parçasıdır. İşletmelerde ise organ veya bir sistemin onu amaçlarına ulaştırmak üzere belirli faaliyetler yapmak üzere kurulmuş bir kısmı veya parçasıdır. Organizasyon ise, organlaştırma, sistemin amacına ulaşmak için çeşitli görevleri yapmak üzere oluşturduğu ve diğer kısımlarla ahenkli bir şekilde iş gören bölümlerinin oluşturulmasıdır. İşletmede organizasyon veya örgütleme yapılırken üretim unsurları olan makine, demirbaş, malzemeler, hammaddeler ve personel amaca uygun bir şekilde tedarik edilirler ve bu üretim etmenleri en fazla faydayı sağlayacakları örgüt kısımlarına tahsis edilirler. Organizasyon yapısı dediğimizde, işlerin gruplandırılması, gruplandırılan bu işleri yapacak kişilerin belirlenmesi ve bunların yetki ve sorumluluklarının açık ve net olarak ortaya konması gerekmektedir. Bu formel organizasyonu karakterize eden başlıca unsurlar şöyle sıralanabilir: ç Organizasyonun basık veya sivri oluşu, yönetim kademe sayısı ç Organizasyonun alt sistemlerinin sayısı, departman ve bölümler ç Denetim alanı ç Emir, komuta, kurmayların otorite dereceleri ç Uzmanlaşma ve iş bölümü derecesi ç Formelleşme derecesi, neyin, nasıl, nerede kim tarafından yapılacağının, önceden belirli yöntem ve usullere bağlanması ç Merkezleşme derecesi (karar verme yetkisinin dağılım durumu) ç Haberleşme şekli ç Organizasyon büyüklüğü ç Yönetim yoğunluğu Bu faktörlere ek olarak bir organizasyonu karakterize eden işletme içi süreçler de vardır. Bunların başında önderlik, performans değerlendirme, haberleşme, karar süreci, bilgi akış sistemi ve motivasyon süreci gelir. Organizasyon yapı ve işleyişine bakıldığında içinde bulunulan durum ve koşulların bu unsurları nasıl etkileyeceği çok önemlidir. Başka bir değişik durum ve koşullara göre, bu unsurlara ve süreçlere verilecek şekil farklı olacaktır. Her yönetim ve organizasyon olayını: ç İşletmenin kendi koşulları ç Kuruluşun çevresel koşul ve unsurlarla ilişkisi ç Kullandığı teknolojinin özellikleri ç Kullandığı personelin sosyokültürel özellikleri ile birlikte ele almak ve sorunlara çözüm aramak gerekir. Araştırma konumuz ile doğrudan ilgili olduğundan aşağıda Burns ve Stalker'in çalışmalarına yer verilmiştir. 2.2 Burns ve Stalker'in Çalışmaları Sistem yaklaşımına da katkıda bulunan ve durumsallık yaklaşımının doğuşuna yol açan psikolog ve sosyolog kişilerdir. Makine ve elektronik sanayiinde faaliyette bulunan 20 işletmeyi incelemişler ve araştırma sırasında yönetici ve büro personeline mülakatlar uygulamışlardır. Teknolojik değişiklikler ve piyasa değişiklikleri bu işletmelerin yönetiminde ne gibi etkiler meydana getirmektedir konusunu incelemişlerdir. Şu halde çevresel faktörlerin işletme yönetimini nasıl etkilediği araştırılmış ve farklı çevresel koşullara sahip bu örgütlerden elde edilen bilgiler ışığında yönetim sistemleri iki temel grupta toplanmıştır. Biri Mekanistik Yönetim Sistemi, diğeri ise Organik Yönetim Sistemidir. Mekanistik yönetim sistemi klasik yönetim sisteminin ilkelerinin özelliklerine uygun, istikrarlı koşullar altında çalışan işletmeler için söz konusu olmaktadır. Mekanistik örgüt yapılarında; ç Görevlerde ihtisaslaşmaya önem verilmiştir. Sorunlar ve görev bütünlüğünü kaybedip, bölümlere ayrılmış, uzmanlaşma özendirilmiştir. ç Her bir fonksiyonel role ilişkin teknik yöntemleri anlatan, yetki ve sorumluluklarını belirleyen tanımlamalar vardır. ç Otorite, kontrol ve haberleşme hiyerarşik bir yapıya sahiptir. ç Aynı sorunla ilgili örgüt üyeleri arasında ve astlar ile üstler arasında haberleşme ve etkileşme dikey yönde cereyan etmektedir. * Faaliyetler ve iş davranışları, üstlerin talimatları ve onlar tarafından alınan kararlarla yönetilir. ç Yerel bilgi (teknik bilgi), deneyim ve ustalıklar; genel kültür, tecrübe ve ustalıklardan daha önemlidir ve örgüt üyelerine daha fazla prestij sağlar. ç Örgüte üyelik koşulu olarak; sorunlara sahip çıkma ve üstlere bağımlılık önem kazanmıştır. ç Yönetici (tepe yönetici); uzmanlaşarak birbirinden ayrılmış gibi görünen ihtisas ve görev yerlerinin bağlantısı ve koordinasyonunu sağlar. ç Örgüt ve hedefleri hakkında tek ve gerçek bilgi sahibi olan mevki, tepe yönetimidir. ç Yönetim karmaşık bir hiyerarşi olarak algılanır; haberler belirli kanallardan süzülerek üst kanallara; emir ve talimatlar da yine ayrı kademelerden geçerek en alt basamaklara kadar iner. Yönetim merkeziyetçi bir nitelik arz etmektedir. Organik Örgüt sistemi, değişen koşullara uygun sistemdir. Bu sistemin bir takım özellikleri aşağıda sıralanmıştır: Organik sistem; ç Bireylerin özel ilgi ve deneyimlerinin, işlerine katkıda bulunabileceğini kabul eden sistemdir. ç Bireyler arası haberleşme ile bireysel işlerde sürekli ayarlamalar yapılır; sık sık yeniden işler tanımlanır. ç Dikey haberleşmeden çok yatay haberleşmeye önem verilir. Farklı düzeylerde iş görenler birbirleri ile haberleşme olanağı bulurlar (çapraz haberleşme). Bu nedenle kişiler arası ilişkiler emir komutadan çok danışma niteliğindedir. ç Haberleşmenin kapsamını emir, rapor verme ve almadan ziyade bilgi alışverişi oluşturur. ç Bireylerin genel olarak sahip oldukları ticari, teknik ve endüstriyel konulardaki bilgi ve uzmanlıkları da önemlidir. Belli bir konudaki ihtisaslaşma yerine genel işletmecilik bilgileri, bunların çevresel değişkenlere ve birbirleriyle olan ilişkilerini kurabilme ve sentez meydana getirebilme önem arz etmektedir. ç Bireyler, işlerini kendilerine sunulan kurallar çerçevesinde değil, tüm örgüt gerçeği ve hedeflerinin göz önünde tutulması bilinciyle yaparlar. ç Tepe yönetimini oluşturan yöneticiler, mutlaka her şeyi en iyi bilen ve bütün kararları almaya tam yetkili kişiler olarak düşünülmezler. Burns ve Stalker ani pazar ve teknolojik değişikliklerle karşılaşan işletmelerde bu tür yönetime karşı bir eğilim olduğunu görmüşlerdir. Sürekli olarak yeni sorunların doğduğu; istikrarın mevcut olmadığı bir sistemde bu tür örgüt yapısı (Organik) en olumlu sonuç veren yapıdır. Çünkü örgütler katı olmamalı ve uzmanlar sürekli ilişkilerde bulunarak (karşılıklı) mevcut planlarını yeni koşullara göre ayarlayabilmelidir. Bu da işletmenin yönetim felsefesini, işlevsel bölümler arasındaki katı sınırların ortadan kaldırılıp ve örgüt şemasında gösterilen haberleşme kanallarının gerektiğinde dikkate alınmaması; yatay, çapraz haberleşmenin desteklenmesi ile gerçekleştirilebilir. Bütün bu anlatılanları aşağıdaki tabloda görebiliriz. 2.3 Organik Yapıda Çalışanların Yeri Yukarıda yazılan özellikler dikkatlice incelendiğinde mekanistik sistem ile organik sistem arasında oluşan farkların, çalışanların nitelik ve özelliklerine de yansıdığını gözlemlemek mümkündür. Organik yapıyı tercih eden firmalar, o firma ile ilgili tüm işlemleri görebileceğin, bir işin bütün detaylarını öğrenebileceğin ve kendi işini yapmak isteyenlerin daha çok tercih edeceği firmalar olurken; mekanistik yapıyla çalışan firmalar, yapılacak işin belli olduğu, bir konuda uzmanlaşılabilecek ve belli bir kariyer imkanı sunan firmalardır. Buradan yola çıkarsak büyük firmalarda çalışmayı tercih edenlerin daha sistemli, kuralları olan, yapılacak işin belirli olduğu, yetki ve sorumluluk alanlarının çizildiği işleri biraz da bu sisteme uygun oldukları için tercih ettiklerini düşünüyoruz. Mekanistik bir firmada çalışmayı tercih edenlerle veya bu tip firmaların ihtiyaç duyacağı tipler ile organik yapıda çalışan firmaların ihtiyaç duyacağı tiplerin de birbirinden farklı olacağı kesin gibi gözüküyor. Kısaca özetlemek gerekirse mekanistik sistemler, daha çok sisteme uyan, itiraz etmeyen, durumu değiştirmeyen insanlara uygun iken; organik sistemler ise her zaman niye diye soran, bulunduğu durumu sürekli değiştirmeye çalışan, belirsiz ve rekabete dayalı bir pazarda gerektiğinde risk alabilecek ve bunun sonucuna katlanabilecek "star" insanlar için uygundur demek mümkün gözükmektedir. Önümüzdeki sayıda üçüncü ve son bölüm olan "TKY, Star ve Görev Adamı" konusunu işleyeceğiz. Ä°lginizi çekebilir... Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini SürdürüyorChemical Research'te yayınlanan araÅŸtırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaÅŸması bekleniyor.... Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel GüvencedirGüvenli yapılar oluÅŸturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem iliÅŸkisi önemlidir. Su yalıtımı her ÅŸeyden önce yapısal bütünlüğü saÄŸlamada ... Ãœlkemizde Deprem GerçeÄŸi ve Güvenli YapılarBinalar tasarım aÅŸamasından itibaren, kullanım amacına uygun, can ve mal güvenliÄŸini koruyacak ÅŸekilde, bulunduÄŸu iklim ve doÄŸa ÅŸartlarında güvenli ve... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.