Türkiye'de Yalıtım Sorunları ve Çözüm Önerileri

KONUK YAZAR 49. Sayı (Temmuz AÄŸustos 2004)

Dr. Y. Mimar Yener ÇAKImimaryener@izomer.com.tr Yalıtım tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insanlar doğa etkilerinden korunmak için ağaç ya da kaya kovuklarına sığındıkları, etini yemek amacıyla avladıkları hayvanların postlarına-kürklerine bürünmeye başladıkları zaman bir tür yalıtım yaptıklarının, daha doğrusu yalıtım olayını başlattıklarının farkında bile değillerdi.
Giderek konu gelişti, gelişti ve günümüzde en önemli bilim dallarından ve sanayi kollarından biri haline geldi. Halen dünyanın en büyük müesseseleri arasında yalıtım firmaları da yer almaktadır. Ne diyelim... Darısı Türk firmalarının başına...

Yalıtım, yapı ve çevre sağlığı ile sıkı sıkıya ilgili ve son derece kapsamlı, çeşitli ihtisas dalları olan bir bilim dalıdır. Dünyanın her tarafından mühendisler ve de özellikle mimarlar tarafından yönlendirilen bir meslektir.

Yalıtım konusu ile ilgili sektörler başlıca on ana başlık altında toplanabilir:

1.    Su yalıtımı

2.     Isı yalıtımı

3.     Ses-gürültü yalıtımı

4.     Kimyasal ve korozif etkenlere karşı yalıtım

5.    Mekanik sürtünmelere, darbelere, vibratif etkilere karşı yalıtım

6.    Yangın etkilerine karşı yalıtım

7.     Toza ve tozumaya karşı yalıtım

8.     Nemlenme ve küflenmeye karşı yalıtım

9.     İstenmeyen ışığa ve görüntüye karşı yalıtım

10.    Deprem etkilerinden koruyucu sismik yalıtım

Türkiye, bu konuda henüz birçok bakımdan yolun başındaki ülkeler arasında sayılmaktadır; çünkü:

a.Yalıtım sektöründe üretici, ithalatçı, satıcı ve uygulamacı olarak faaliyet gösteren çağdaş niteliklere sahip firmalar henüz kendi aralarında örgütlenememiş, meslek odalarını kuramamış bulunmaktadırlar.

b.Gerek okullarda gerekse medyada yalıtımla ilgili konularda yeterli eğitim ve yayın yoktur.

c. Türkçe'de üretici firmaların reklam niteliğindeki yazıları dışında yalıtımla ilgili hemen hiç yayın yoktur.

d.Yalıtımla ilgili Türk standartları, yasalar ve yönetmelikler çok eskidir; mevcutlar da genellikle dış kaynaklardan aktarıldıkları için Türkiye'nin doğal özelliklerini ve zenginliklerini içermemektedir. Bütün bu olumsuzlukların sonucu     olarak bugüne kadar Türkiye'de yapılmış bulunan binaların çok büyük bir bölümünde belki yüzde     80'inde, belki yüzde 90'ında, belki de daha fazlasında yalıtım önlemleri yanlıştır, yetersizdirya da hiç alınmamıştır.

e.Profesyonel yalıtım müşavirliği birmeslek haline gelmemiş bulunmaktadır.

Bir an için insan sağlığı ile ilgili ilaçların Sağlık Bakanlığı denetiminde olmadığını, her isteyenin ilaç üretebildiğini, satabildiğini, hastaları tedavi hatta ameliyat edebildiğini, bütün bunları yapmak için eğitime, diplomaya gerek hissedilmediğini tasavvur edin. İşte 2004 Türkiyesinde yalıtımla ilgili konuların genel görünümü maalesef bu çarpıcı örnekteki gibidir.

Hiç de iç açıcı olmayan bu karamsar tablonun aydınlanabilmesi ya da ortadan kalkabilmesi için neler yapılması gerektiğini, neler yapılabileceğini gelin birlikte düşünelim.

1.Tek konusu ‘yapı ve çevre sağlığı’olan yeni bir bakanlık kurulmalı ve öncelikle yalıtımla ilgili konuları, Sağlık Bakanlığı'nın tutumuna benzer bir anlayışla ele almalıdır.

2.Bu konuda medyaya büyük görevdüşmektedir; televizyon ve radyo programlarında, yapı sağlığı ile veyalıtımla ilgili konulara geniş çapta ve sürekli olarak yer verilmeli, toplumun aydınlanması ve bilinçlenmesi ilgi çekici, akılda kalıcı, tıpkı rahmetli Barış Manço'nun programları gibieğlendirirken eğitici yayınlarla sağlanmalıdır.

3.İlkokuldan itibaren tedrisat programlarında yapı ve çevre sağlığı konularına yer verilmeli yeni yetişen kuşaklara konu ile ilgili temel bilgiler öğrencilik yıllarında kazandırılmalıdır.

4.Mimar, mühendis, tekniker, usta yetiştiren eğitim müesseselerinde yapı ve çevre sağlığı konularına büyük önem verilmeli,     üniversitelerimizin, akademilerimizin, meslek okullarımızın bu bilim dalları ile ilgili kürsüleri yabancı uzmanlara     açılmalıdır.


Toplum olarak hep birlikte çocuklarımıza-arabalarımıza gösterdiğimiz özeni yapılarımıza, çevremize, içinde yaşadığımız kentlerin sorunlarına da gösterirsek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma amacımız hayal olmaktan çıkar ve kısa zamanda gerçekleşebilir.


 

---

R E K L A M