HABERLER 37. Sayı (Temmuz AÄŸustos 2002)

2000 yılı, Ekim ayında yayımlanan 26. sayımızda Ankara’dan baÅŸlıklı yazılarımızdan birinin baÅŸlığı şöyleydi; "TaÅŸyünü Fabrikası Benim Çocukluk Hayalimdi!" Bunu söyleyen gözlerinde düşlerini gerçeÄŸe dönüştürmeye çalışan bir insanın gurur ve baÅŸarısının mutluluÄŸu okunan genç bir giriÅŸimciydi.
Onu ilk önce EPS üreticisi, sonra XPS üreticisi son olarak da cam yünü üreticisi olarak tanıdık.

Tüm bu girişimlerinde beklediği tek bir şey vardı, yürekten söylenmiş birkaç destekleyici söz. Destek sözü duymadığı gibi tam tersine girişimlerinin önemini kavrayamayan kişilerden çok üzücü sözler duydu. Yılmadı, inandıklarını gerçekleştirmek için yolunda yürüdü.

Bunların hepsi büyük maddi kaynaklar gerektiren yatırımlardı. Bir yandan mevcut üretimini sürdürmeye, tesislerinde çalışan emekçileri mağdur etmemeye çalışıyor, bir yandan da yeni kaynaklar bulmaya çalışıyordu.Üstelik ülke üst üste gelen ekonomik krizlerle alt üst oluyordu. Yatırımlar bıçakla kesilir gibi durmuş, döviz her gün binli değerlerle artıyordu. 2000 yılı Kasım ayında başlayan ve henüz tam anlamıyla geçti diyemeyeceğimiz kriz ortamında Ankara’da genç bir adam vardı ve inat ediyordu.  Bu inat kör bir inat değildi. O doğduğu topraklara değer katmak için durmaksızın mücadele ediyordu. O Türkiye’nin her şeyi ithal eden, bu nedenle de sürekli döviz ödeyen bir ülke olmasını değil, doğal kaynaklarını değerlendirerek üreten, kendi yetişmiş iş gücünü kullanan, ürettiği mamul maddeleri dış pazarlarda aranılan bir Türkiye olmasını istiyordu. Onun düşü "Taş Yünü Fabrikasıydı" Onun adı Cazım Özal’dı. Aradan geçen neredeyse tam iki yıl sonra bu sefer düşünü gerçekleştirdiği Taş Yünü Fabrikasını gezdik. Oğlu Emin Özal’dan proses ile ilgili bilgi aldık. Cazım Özal’ı Ukrayna’ya yapılacak sevkıyatı planlarken  bulduk ve yoğun iş akışı içersinde düşten gerçeğe taş yünü yatırımı ile ilgili anlattıklarını dinledik. </I>

‘Özpor bugüne kadar ne söylediyse gerçekleştirdi’

1985 yılında ilk sanayi faaliyetimiz olarak, Ankara’da EPS üretimi için fabrika kuracağımızı  söylediğimizde sektörde bizim neleri başarabileceğimizi kavrayamayan bazı kişiler ‘Hayal kuruyor, yapamaz’ dediler. Oysa ki biz bir fabrika değil, Ankara, Bursa, İzmir ve Kayseri’de tam 4 fabrika kurduk. 1987’de EPS’nin m3’ü diğer firmalarda 78.000 TL iken, biz üretimimizi piyasaya vermememizle birlikte fiyatlar 48.500 TL’ya indi.

Böylece ekonomimize ve yalıtım pazarına büyük yarar sağladık. Bir süre sonra EPS üreticilerinin sayısı 30’a kadar çıktı. Bizde EPS’nin bir üst sınıfı olan XPS üretmeye Ankara Organize Sanayi Bölgesi’nde karar verdiğimiz için EPS üretiminden çekildik ve 1998 yılında Ankara’da yine ilk kez XPS fabrikasını kurduk. Biz bu yatırımımızı açıkladığımızda, yine aynı yıpratıcı tutumla karşılaştık. Bu durumda bizde bir yerine iki hat kurarak Türkiye’nin en büyük üretim kapasitesini sağladık. 1998 yılında XPS fiyatları piyasada 85-90 Dolar iken bizim pazara girmemizle daha sonraki yıllarda 47-50 dolara kadar düşmesini sağladık. Bu gün bu malzemede fiyatlar ile yeniden 85-90 dolar civarına geri dönmüştür.

Artık sıra ısı yalıtımında en üst sınıf olan mineral yünlere gelmişti. Bizi dikkatle (!) takip edenler korosu, her yeni yatırımımızda olduğu gibi yeniden aynı şeyleri söylemeye başladılar. Ama bu sefer krizden de güç alarak iyice ileri gittiler ve 110 Özpor çalışanının ekmeğini kazandığı bir firmanın battığını iddia edebildiler. Özpor yıllardır hiç kimsenin göze alamadığı bu iki ısı yalıtım malzemesini birlikte üretecek 50 milyon dolarlık bir yatırımı gerçekleştirdi ve Türkiye ekonomisine kazandırdı. Bu işi sadece holdingler mi yapar?  İşte tesisimiz ortada; Biz önce düşledik, sonra planladık,şimdi de gerçekleştirdik. Bugüne kadar işimizi her zaman en iyi şekilde yapmaya çalıştık ve yapmaya da devam edeceğiz.

Bizim hedeflerimiz çok büyük. Sayın Kemal Derviş fabrikamızı ziyarete geldiği zaman, 10 milyon dolar  ihracat yapacağımızı söylediğimizde bunun ne kadarının ham maddesini ithal edip işleyeceğimizi sordu. Ona tamamı yerli ham maddeyle hiç ithalat yapmadan üretim yapıp ihraç edeceğimizi anlattık.  İşte biz böyle bir yatırım yaptık.

Bu nedenle Sadece Türkiye’de var olan tekeli kırdığı için bile yalıtım sektörüne kazandırdıkları düşünülürse yalıtım sektörünün artık açık sözlülükle takdirlerini dile getirmelerinin zamanı geldiğini ve bunu hak ettiğimizi düşünüyoruz.

‘Özpor ne hedeflediyse gerçekleştirecektir’

Avrupa’da bile az bulunan son teknoloji ile kurduğumuz taşyünü tesisimiz, saate üç ton kapasiteyle, kaya yünü ısı yalıtım malzemesi üretimine başlayacak duruma geldi. Yılda 25,000 ton üretim yapma kapasitesine sahip yeni tesisimiz de tescilli markamız Rockwool’u Ağustos sonundan itibaren sürekli üretimine geçeceğiz ve Eylülün ilk haftasında pazara vereceğiz. Yıl başında bayi ağımızı da kurmuş olacağız. 2003 yılı için 25 milyon dolar ciro ve 10 milyon dolar ihracat hedeflemekteyiz. Camyününde de kapasitemizi 15.000 ton’a çıkaracağız. Böylece 25.000 ton taşyünü, 15.000 ton camyünü üreterek toplam 40.000 ton üretim yapacağız. Özpor taş yünü pazara çıktığı zaman,  XPS’in, cam yününün, strofor’un özellikle de poliüretanın pazarı yeni ürünümüze kayacak. Çünkü yanmazlığı, sesi yutması ve çevreciliği ile doğru malzeme taş yünüdür. Plastik ürünler ile aralarında önemli farklar vardır.  Cam yünü ve taş yünü tamamen doğal  malzemelerden üretilen artıkları toprakta yok olan, doğal hayata zarar vermeyen ürünlerdir.  Özellikle bir ısı yalıtım malzemesi olarak taş yününün Türkiye pazarına girmesi oldukça gecikti.  İtalya’nın ve Türkiye’nin nüfusu yaklaşık olarak aynı olmasına rağmen, İtalya’da yılda 90 bin ton taş yünü tüketimi varken bu rakam Türkiye’de 18 -20.000 tondur. İşte bu bilinci ülkemizde de oluşturmalıyız. Çünkü malzemenin yanmazlığı ile yangın yalıtımı için, ses yutuculuğu ile ses yalıtımı için kesin çözümler sunar. Malzemenin en önemli özelliklerinden biri de ısı yalıtım malzemesi olarak mükemmel oluşudur.  Plastik Malzemelerle çözemeyeceğiniz her sorunu taş yünüyle çözebilirsiniz. Böylece, bir ürünle üç sorun çözmüş olursunuz.  Ülke kriz üzerine kriz yaşarken biz yatırımımızı gerçekleştirdik. Biz yatırımımıza bu kadar inanmışken tüm krizlerin üstesinden gelirdik. Geldik de zaten. Bu nedenle Özpor’u da bugüne kadar bırakın yıkmayı, yenmeyi kimse eğemedi, bükemedi bile. Özpor dimdik ayaktadır dimdik ayakta kalacaktır.  Bizim arkamızda ne bir holding, ne bir dış sermaye grubu, hiç kimse yoktur.  Özpor bugüne kadar makineye, binaya, arsaya yatırım yaptı. Şimdi ise sıra ihmal ettiği insana yatırıma geldi. Bu nedenle sektörde üretim konusunda çok iyi tanınan değerli insan Mak. Müh. Sinan Bingöl’ü Özpor’a kazandırdık. Şimdi sıra iyi bir satış ve pazarlama ekibi kurarak, bayi ağını oluşturmaktadır.Böylece yeni yıldan itibaren Özpor artık tüm satışlarını bayileri üzerinden yapacaktır. Özpor, geride bıraktığı 17 yılın vermiş olduğu tecrübeyle  ve bir tek senedi protesto olmamasının, bir tek çekinin arkası yazılmamış olmasının verdiği ticari güvenle dünden daha sağlam adımlar atarak, yoluna devam edecektir.




 

---

R E K L A M