E-Dergi Oku 
ROKA YALITIM
BOSTÄ°K

Biz Yalıtımı İyi Biliriz!..Y.Mim. Çelik ERENGEZGİN ÇA-BA Tasarım Sanat Uygulama Ltd. Şti.

KONUK YAZAR
12. Sayı (Mayıs-Haziran 1998)

Doğrusu toplum olarak yalıtımı iyi biliriz. İşte birkaç kanıt: A Üniversiteleri toplumdan I ?öyle iyi izole ederiz ki sonunda kendi kendine gelin güvey olan, güncel sorunlardan kopmuş, geleceğin sorunlarından bihaber "sırça köşkte fikir üreten" kurumlara dönüşürler. Ne onlar tenezzül edip bizim dertlerimize eğilirler ne de biz alçak gönüllü davranıp onların fikrini sorarız.

2 Siyasi partilerimizi birbirin-""den öyle izole ederiz ki, dünyaya sadece kendi görüş açılarından bakılabileceğini sanmaya başlarlar. Bu yüzden partiler arası görüşmeler daima "sağırlar diyaloguna" dönüşür.

 

3 Biz aile içi yalıtımı da çok iyi biliriz. Evin erkeÄŸi kendi sorunları ile ördüğü bir koza içine girer, evin hamını ise bir baÅŸka kozanın içine... Çocuklar; anne babanın kozalarını delip dışarı çıkacakları,   kelebek olup  onlarla buluÅŸacakları günü bekler dururlar...

 

4 Sanmayın ki gençler yalıtım "etkisi altında değildir... Maalesef çoğunluğu, okullarındaki çarpık eğitim sistemi ve medyanın güdümlediği olaylar istikametinde koşullanmıştır. "Kestirme yollar içeren" garip bir dünya görüşü ile kendilerini adeta gerçeklerden izole etmişlerdir... Bir toplumsal uzlaşmanın, doğru olanda buluşmanın özlemi ile yanıp tutuşuruz. Fakat aramızdaki, bizi birbirimizden ayıran "yalıtım faktörlerini" ve nedenlerini görmezden geliriz...

 

Bu böyle uzar gider!... Peki, toplumsal yalıtımı gayet iyi beceren bir millet olarak "yapıda yalıtım" dediğimizde akla gelen konularda neden başarılı olamıyoruz dersiniz? Bana öyle geliyor ki iki taşı üst üste koymakla bina yaptığımızı sanıyoruz da ondan. Yapının çevresel faktörlerini, yaşam koşullarını hesaba katmadan planlama yapıyoruz da ondan. Bu da bir çeşit "izolasyon" yani "yalıtım" sayılır. Bir başka deyişle "HAYATIN GERÇEKLERİNDEN KENDİMİZİ YALITMAKTAYIZ!.." Ne var ki bu yalıtımın bize faydası yok zararı var!... Şimdi gelelim yapı yalıtımına Su, ısı, ses, yangın yalıtımı... Yani yaşam konforu., Yani önce sıhhat sonra can ve mal sigortamız!.. Bu denli önemli konulara ne kadar az önem verildiğinin hep farkındayız. Önce dam ak-malı ya da bodrumu su basmalıdır ki "su yalıtımı" aklımıza gelsin. Önce boşa giden yakıt parası, yalıtımın on misli değeri bulmalıdır ki uyanıp "ısı yalıtımı" yaptıralım.

 

Önce sinir sistemimiz sonra yavaş yavaş işitme dengemiz bozulmalıdır ki çevremizdeki seslerin aslında gürültü olduğunu fark edip "sesyalıtımı"nı düşünmeye başlayalım. Önce Allah korusun biraz insan ölmelidir ki "yangına karşı önlem almak" aklımıza gelsin. Neden önce bir felaket bekliyoruz? Öncelikle bunun cevabını araştırmalıyız. Toplum bu

 ters koÅŸullanmadan kurtarılma-dıkça dünyanın en iyi malzemeleri ve teknikleri bile bizi kurtarmaya yetmeyecektir. Åžartnamelere konan imalat kalemlerinin "var mı var!.." cinsinden yasak savma deÄŸil, gerçekten yapı fiziÄŸini deÄŸiÅŸtiren çözümler olması, ancak bir toplumsal eÄŸitim ve uzlaÅŸmanın ardından mümkün olabilir. Bilirsiniz; bir iÄŸne deliÄŸi su yalıtımının, bir anahtar deliÄŸi ses yalıtımının, bir ıslaklık ısı yalıtımının canına okumaya yeter... Kim yapacak, kim denetleyecek? Her uygulayıcının başına bir yapı polisi dikecek halimiz yok. Bu iÅŸ ancak yaygın bir eÄŸitim ve bilinçlenme ile çözülebilir. Burada malzemeleri ve uygulama biçimlerini tartışırken sorunun toplumsal bo yutunu gözardı edersek bu tip yazıların da, bu konuda yapılan ve yapılacak olan toplantıların da "bazı kiÅŸisel katkılar!..." dışında hiçbir iÅŸe yaramayacağını üzülerek hatırlatmak istiyorum. Yalıtım önlemleri daima; yapıyı pahalılaÅŸtıran, iÅŸi yokuÅŸa süren iÅŸler sınıfından sayılmıştır. Akıllıca çözümlerin aslında ilave harcama bile gerektirmeyeceÄŸi hep unutulmuÅŸtur. EÄŸer gerçekten ek bir yatırım gerekiyorsa bunun da yapı ömrü ve insan saÄŸlığı açısından elzem olduÄŸu görmezden gelinmiÅŸtir. Bu yüzden yalıtım öneren mimarlar ve malzeme tanıtan firmalar, mal sahibinin gözünde hep "zorla mal satmaya çalışan iÅŸportacı" muamelesi görmektedir. Evet masraf olmasın diye sokaÄŸa çıplak çıkabiliriz. Ama sonuçlarına da katlanırız. Bu yazımın amacı yalıtım konusunda bilimsel bir tebliÄŸ sunmak deÄŸil, konunun yaÅŸamla kesiÅŸtiÄŸi noktalara dikkat çekip;

 

1.      EÄŸitim korumlarını,

2.         Ãœretici firmaları,

3.         MeslektaÅŸlarımız ve

4.         Duyarlı yatırımcıları aktif bir göreve çağırmaktır.

 

Biraz vazifeye biraz da insafa çağrıdır. Herhalde toplum olarak bu bilinçsiz ve duyarsız yaklaşımı hak etmedik... Yıllarca siyah bir şey sürülmüş yüzeyleri suya karşı yalıtılmış sandık. Herhangi bir ısı yalıtım malzemesini hesapsız ve bilinçsiz kullanarak reklamlardaki gibi sıcacık evimiz olacağını düşledik.

 

Gürültünün sadece camdan gelen bir tehlike olduğunu düşündük. Yangının ise yalnız odanın ortasında kağıt tutuşturarak çıkabileceğini zannettik... Bu yanılgıları değiştirecek hiçbir somut girişim ufukta gözükmüyor. Yine kendi aramızda, o da "ilgisi olanlara!" yönelik bilgi alışverişinden öte bir girişim yok. Hatalarımızla baş başayız!... Bu yazının amacı; yalıtım dünyasında olan biteni ve gösterilen iyi niyetli çabaları bir düzene sokma gayretidir. Mümkün olursa bir çatı altına toplama ve etkinlik kazandırma değildir. Katılmanız halinde geçerlik kazanacak ve sonuçlarından birlikte yararlanacağız...

 

Ne yapmalı?

Her araştırmanın ve bir sorunu kurcalamanın ardından sorulması gereken soru "Ne yapmalı?" Ve işte öneriler:

 

1. Teknik düzeydeki toplantı ve bildirilerin "özet sonuçlarının" topluma yansıması için bir sivil platform oluşturulmalıdır.

 

Yalıtım konusunda geleneksel ve çağdaş olanaklarla nasıl önlemler alınabileceği, ne kadar harcama ile işletme giderlerinden ne kadar kâr sağlayacağımız, yapı ve insan sağlığı açısından elde edeceğimiz yararlı sonuçlar vurgulanmalıdır.Doktorlarla işbirliği yapıp, rutubetin ve gürültünün insan sağlığına etkileri saptanmalı, makine mühendisleri ile işbirliği yapıp ısı yalıtımının ısıtma ve soğutma sistemine ve harcanacak enerjiye etkisi ve sonuçları irdelenmeli, itfaiye ile işbirliği yapıp ocak söndüren yangın afetine karşı tedbirlerin yapının neresinden başlayıp neresine kadar götürülmesi gerektiği araştırılmalıdır. Daha da önemlisi "biz zaten bunları biliyoruz" diyen sayın meslekdaşla-rımızın "işgüzarlık!" suçlamalarına aldırmayıp bilmeyenlere bu bilgileri iletmek için özel bir gayret gösterilmelidir. Firmaların ve yatırımcıların konuya verdiği önem oranında bu sivil çabaların "YALITIM ENSTİTÜSÜ" adı altında örgütlü bir çabaya dönüştürülmesi düşünülmelidir.

 

2. Yalıtımın: Okullarda bir "sivil savunma" konusu gibi işlenmesini sağlayacak girişimlerde bulunulmalıdır.

 

Su, ısı ses ve yangın tahribatı özellikle kentsel mekanda süregelen yaşam savaşının adeta gizli silahlarıdır.

Bu savaşta kurşun kullanılmamakta fakat insanlar kitleler halinde hastalanmakta, akıl ve beden sağlıkları bozulmakta ve ihmaller büyüdüğünde ölmektedir. Bizce gerçek "sivil savunma"; sivil hayat boyunca sürdürülecek olan böylesi bir savunmadır. Milli eğitim sistemimiz içinde hayatın gerçek bilgilerini sokmaya çalışırken, bir "yaşam kültürü" olan bu konular neden "ders konusu" olmasın? Çağdaş eğitim çağdaş çözümler demektir. Öğrenciler için onları ömür boyu etkileyecek olan bu konuları öğrenmek hem eğlenceli hem de son derece yararlı olacaktır. Yalıtım dersi, sanırım Brezilya'nın bitki örtüsünden daha işe yarar bilgiler katacaktır hayatımıza.

 

3. Can ve mal emniyetinin sağlanması için asgari şart olan yalıtım tedbirlerinin ülke ekonomisine katkısının parasal değeri hesaplanıp topluma çarpıcı ve anlaşılır bir biçimde açıklanmalıdır.

 

Sadece bir ürünün pazarlaması amacı ile zaman zaman yapılan ekonomik karşılaÅŸtırmaların reklamcılık dünyasındaki etkisi yadsınamaz. Ãœreticilerin ve konunun içinde olan bizlerin çok iyi bildiÄŸi karşılaÅŸtırma tabloları, kamu oyuna ve özellikle kamu sektörü temsilcilerine uygun bir dille açıklanmalı, sorumsuzluÄŸun ülke ekonomisine yansıması tüm boyutları ile ortaya konmalıdır. Bu tabloların özel yatırımcıya da ulaÅŸtırılması ile firmalardan gelen; "yapınızı izole edelim!" talebinin, yatırımcıdan gelen; "yapımı izole et!" ÅŸekline dönüşmesi saÄŸlanmalıdır. Dünya ölçeÄŸinde baÅŸarılı reklam firmalarımızın çok güzel sloganlar üreteceÄŸine, firmayı deÄŸil konuyu tanıtan baÅŸarılı çekimler yapacağına inanıyorum. Bu konuda okullar arası ve halka açık olarak farklı kategorilerde; kompozisyon, slogan ve raklam filmi senaryosu yarışmaları düzenlenebilir. Mimarlık eÄŸitimi veren okullarımızda yalıtım deÄŸerleri en uygun çözüme ulaÅŸmış tasarım yarışmaları açılabilir. KarşılaÅŸtırmalı deÄŸerleri insanların, ülkenin genel harcamalarındaki yalıtım payını irdeleyen bilimsel araÅŸtırmalar teÅŸ-vik edilebilir.   "Trafik öğütleri"

benzeri televizyon ve basın kampanyasının, üç beş büyük firmanın sponsorluğu ile yapımı sağlanıp, YALITIMIN HAYATIMIZDAKİ YERİ vurgulanmalı ve halka anlatılmalıdır. Yalıtım malzemeleri üreten sektörün büyüklüğü yadsınamaz. Birkaçının bir araya gelmesi, sürekli bir medya kampanyası oluşturmaya yeter de artar bile. Alınacak sonuçlar ticari olarak onlara yansıyacağı için bu harcamaya seve seve katılacakları beklenmelidir. Benzeri "öğüt" kc-npanlarının toplum üzerindeki etkisi bu gayretlerin boşuna olmayacağına işarettir. Artık "kendi okur kendi dinler!" kısır döngüsünden kurtulmalıyız. Bu ve benzeri yazılarda dünyanın en güzel çözümlerini üretsek ve bunları en güzel biçimlerde ifade etsek eğer bu sayfaların dışına taşıyamıyor ve topluma mal ede-miyorsak, biz de "sağırlar diyalogu" yapmış oluruz. Kendimizi tatmin eder ama hedefe ulaşamamış oluruz.

 

"Başka nasıl olur ki, makale dediğin; yazmak ve bastırmaktan ibarettir" diyorsanız şöyle bir teklifim var; şimdiden havlu atalım ve herkes kendi köşesine çekilsin... Hiç olmazsa kağıtlar ziyan olmamış olur... Bu düşüncede olmadığınızı biliyor, bunu bir "uyarı şakası" olarak kabul etmenizi bekliyorum.. Bu işin çilesini uzun yıllar çekmiş bir mimar olarak düşüncelerimi dile getirdim. Sorunun gerçek çözümü; sözlerde değil, fiili çözüm üreten çabalarımızda hayat bulacak ve başarı da sizlerin olacaktır. Konuya ilgi duyup söylediklerime kulak verdiğiniz için teşekkür ediyorum, gerçeklerden yalıtılmamış günler ve verimli çalışmalar diliyorum.
 


R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini Sürdürüyor

Chemical Research'te yayınlanan araştırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor....
22 AÄŸustos 2024

Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel Güvencedir

Güvenli yapılar oluşturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem ilişkisi önemlidir. Su yalıtımı her şeyden önce yapısal bütünlüğü sağlamada ...
20 Mayıs 2024

Ülkemizde Deprem Gerçeği ve Güvenli Yapılar

Binalar tasarım aşamasından itibaren, kullanım amacına uygun, can ve mal güvenliğini koruyacak şekilde, bulunduğu iklim ve doğa şartlarında güvenli ve...
11 Mart 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • Ä°klimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.