Eksik Su Yalıtımının Yapılarda Yol Açtığı Sorunlar ve Yalıtım Yaptırırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Bu tahribatlar, henüz inşa edilmemiş binalarda daha baştan, inşa edilmiş binalarda ise henüz ağır tahribatlar ortaya çıkmadan YAPI FİZİĞİ kurallarına uygun tekniklerle önlem alınmalıdır. Tam anlamı ile bir uzmanlık dalı olan SU ve NEM yalıtımı bir sistem dahilinde çözülebilir. Yapının konumunu, bulunduğu yeri, yapının kullanım amacını vb detayları dikkate alan uygun çözümü, doğru seçilen kaliteli malzeme ve işçilik tamamlamalıdır. Burada, yapılardaki eksik veya hiç yapılmamış yalıtımın verdiği zararları incelemeye çalışacağım. Giriş Hareket edebilen bütün canlılar yaşamları süresince akıl ve becerilerinin elverdiği ölçüde kendilerini tabiat etkilerinden koruyabilmek için bir yuva, bir korunak yapmaya çalışmış, bu arayış, mağaraları, ağaç kovuklarını, yuvaları ve toprak damlı evler gibi canlı korunaklarını ortaya çıkarmıştır.Canlıların en akıllı ve beceriklisi olan insan, mağara devrinden günümüze kadar akıl ve becerilerinin gelişimine paralel olarak yaşadığı yeri de, kullanılan malzeme ve biçim bakımından devamlı geliştirmiş ve bu uğraş, YAPI FİZİĞİNİ temel alan Yapı Mühendisliğini doğurmuştur. 1. Yapı malzemelerinde su emme ve geçirimsizlik Su ile ilişki sonucu, su içinde bulunan malzemelerde SU EMME, yüzeysel olarak su ile temasta bulunan malzemelerde de SUGEÇİRİMLİLİK olayı karşımıza çıkar. Su içinde bulunan bir malzemeyi etkileyen faktörler suyun hidrostatik basıncı ile malzeme yapısındaki boşluklardır. Su ile yüzeysel temas eden malzemelerde ise, su, malzeme yapısındaki kılcal kanallarda kapiler basınç etkisi ile hareket etmekte ve su hareketi atmosfer basıncı ile dengelenmektedir. Su emme olayında malzemenin boşluğu çok önemlidir ve malzemelerin su ile ne oranda doyduğunu bize belirten doyma derecesinin % 80'den küçük olması, malzemenin donmaya karşı dayanıklılığını artırır. Malzeme boşlukları içine girmiş bulunan su, donma olayında katı hale geçerek hacimsel genişlemeye uğrayacak, sonuçta malzeme yapısında iç gerilmelere neden olacaktır. Suyu, yapı elemanına iten faktörler sırası ile; ? Yağmur damlasının kinetik enerjisi. ? Kapiler emme kuvveti ? Yerçekimi kuvveti. ? Hava sıcaklığı ve basınç farkları ile ? Hidrostatik basınç farklarıdır. Hava basınç farkları ile hava sıcaklığının artışı atmosferde daha çok su buharı oluşmasına, tersi ise atmosferin su buharı bakımından doygunluğa ulaşmasına neden olur. Hava içerisinde bulunan su buharına, nem denir. Su buharının hacmi hiçbir zaman hava hacminin % 4'ünü aşamaz.Ancak nemin artması ile hava "Nemli Hava", yok olmasına da "Kuru Hava" denir. Havadaki nem oranı "Rölatif nemlilik" (BağılNem) olarak ifade edilir ve rakamsal olarak % mertebesinde gösterilir. Hava sıcaklığındaki artış, havanın içerisinde taşıyabileceği su buharını da artırır. Ancak ani sıcaklık düşüşleri neticesinde,buhara doymuş olan havanın içerisinde bulunan buharın bir kısmı,yoğunlaşarak su haline dönüşür ve yapı malzemesi yüzeyinde yoğuşmalarla birlikte soğuk yüzeyler oluşmasına neden olur. Malzemede meydana gelen yoğuşma, malzeme yüzeyinde gözle görülür halde "Terleme" veya malzeme içinde gizli olarak "kondanzasyon" problemlerine neden olur. 2. Suyun yapı malzemesine verdiği zararlar Malzemeyi etkileyen su; su emme, basınçlı veya kapiler su geçirimlilik ve buhar geçirimlilik olarak üç şekilde karşımıza çıkmaktadır. Yapıda görülen su etkisi yine aynı ilkeler ışığında içinde incelediğimizde üç şekilde karşımıza çıkar. ? Yüzeysel ıslanma ve su emme olaylarının etkili olduğu haller(Düz veya meyilli çatılar,ıslak hacim döşemeler -banyo, mutfak, teras, balkonlar-, tesisat arızaları, genleşme için bırakılan derzler ve doğrama). ? Basınçlı su ve kapilerite olaylarının etkili olduğu haller (Zemin suyu ve yeraltı sularının etkilediği yapı temelleri, bodrum duvar ve döşemeleri, su depoları, barajlar.) ? Yapı elemanını çevreleyen havanın nemi ve hidrotermik olayların etkili olduğu haller. (Duvar ve teraslarda görülen terleme ve buhar geçirimlilik ile yapım sonrası malzeme kurumaları). Sonuçta binalarda şu kusurlar oluşur. ? Su sızıntısının olduğu hallerde beton içindeki suların donması sonucu genleşmesiyle, beton içinde gerilmeler ve yer yer, çatlaklar oluşur. ? içeri giren sular küflenme ve mantarlaşmaya neden olarak içeride yaşayanların sağlığını tehdit eder. ? Betona mukavemet veren demir donatı, korozyona uğrar ve zamanla zayıflayarak binada ciddi hasarlar oluşmasına neden olur. ? Özenle seçilmiş ve döşenmiş seramiklerin oynaması, derz aralarının çatlaması ve dökülmesi ile karşılaşılır. ? Çatı parapetlerinde suyun verdiği tahribat, sıva ve boyaların dökülmesine neden olur. ? Balkon ve saçaklarda zamanla sarkma ve göçmeler oluşur. ? Bina derzlerinde uygun olmayan açıklıklara sebebiyet verir. ? Ahşap doğramalarda zamanla çürüme ve dökülmeler başlar. ? Aldığı nemden dolayı boyaların ve duvar kağıtlarının kabarmasına neden olunur. ? içme suyu depolarında ve havuzlarda suyun sızıntı ile yok olmasına, atık su depolarında ise atık suların çevreye sızarak doğal dengenin bozulmasına sebebiyet verir. ? Temel ve zeminlerden giren su, kapiler etki ile yükselerek duvar, döşeme ve sokl elemanlarının ıslak kalmasına, sonuçta büyük maliyetler getiren tamirat işlemlerine neden olur. ? Büyük maliyetlerle inşa edilen su depolarında suya hakim olunamaz. ? Yapının cephesindeki korunmamış metal elemanların korozif etkiye uğrayarak zamanla çökmesine neden olur. ? Cephelerde yağmur suyuna bağlı kirlenme neticesi içinde yaşadığımız kentlerde büyük boyutlarda cephe kirlilikleri yaşanır. ? Suyun verdiği zararlar neticesi oluşan beton dökülmesinden dolayı, kolon ve kirişlerde zayıflamalar meydana gelir. Bu tahribatlar istenirse yüzlerce maddeler halinde çoğaltılabilir. Ancak olayın ciddiyetini kavramak açısından sanırım yeterli olacaktır.Su yalıtımı inşaat sektörünün olduğu her yerde gündemdeki sorunlardan bir tanesidir. Yalıtım sisteminin, proje aşamasında tasarlanmaması, kullanılan malzemelerin yanlış seçimi ve bunların uygulamalarını tamamlayan şartnamelerin yeterli olmaması ile geliştirilen yeni sistem ve detaylara göre revize edilmemeleri ve uygulayıcıların bilgisizliği başlangıçta bina maliyetinin küçük bir kısmını teşkil eden su yalıtımının daha büyük masraflara yol açmasına sebebiyet vermektedir. 3. Uygulama yerlerine göre malzeme seçiminde dikkat edilmesi gerekli hususlar A. Uygulanacak yere uygun malzeme seçimi yapılmalıdır. Örneğin; ? Teras çatılarda, elastikiyet özelliği olan bitümlü membran, PVC membran veya katmanlar arasında akrilik kanaviçe gibi takviye elemanları kullanılmak kaydı ile sürme esaslı PVC membranlar kullanılmalıdır. Ve üretici firmaların tavsiyelerine uygun detaylar ve çözümler dikkate alınarak uygulama yapılmalıdır. ? Su deposu, atık su deposu, havuz, temel ve bodrum gibi su ile her zaman temasta olacak yerlerde yalıtım uygulanacak ise, suyu seven, osmosic basınçla, beton içerisindeki kapiler boşluklara ilerleyerek yalıtım yapan, hem pozitif, hem de negatif basınçlarda uygulanabilen kimyasal esaslı yalıtım malzemesi kullanılmalıdır. Yine uygulama esnasında üretici veya ithalatçıların teknik spesifikasyonlarını karşılaştırarak en uygun malzeme markası tesbit edilmeli ve önerilen detaylar uygulanmalıdır. ? Eğer metal çatılarda uygulama yapılacak ise bitümlü membran esaslı ve üzeri UV ışınlarına karşı özel mineraller ile kaplı malzemeler seçilmeli ve en az iki kat olarak uygulanmalıdır. ? Düz teras çatılarda bilinen klasik tip su yalıtımları yerine, ters çatı denilen ISI yalıtım tabakasının üstte olduğu sistemler tercih edilerek, su yalıtımını tabiatın olumsuz koşullarına karşı da korumak gereklidir. ? Yapıdaki tüm dilatasyon yerleri elastikiyet özelliği olan dolgu fitilleri, genleşme ve büzüşme özelliği olan özel mastiklerle kapatılmalıdır. ? Binanın hava ile teması olan tüm soğuk yüzeylerinde, küf,rutubet ve mantarlaşmanın önüne geçmek için, kabuk çevresine ISI yalıtım malzemeleri kullanmak gereklidir. Burada da kullanılacak olan ISI yalıtım malzemesinin buhar diffüzüyonuna dirençli, ısı iletkenlik katsayısı 0.06 W/mK değerinin altında ve tüm dünyada ISI YALITIM MALZEMESİ olarak kabul edilen ürünler arasında seçilmelidir. B.Seçilen ve şantiyeye inen yalıtım malzemesinin, teknik değerleri, bağımsız test laboratuvarlarında yapılacak testler neticesinde,olumlu sonuç verir ise malzeme kullanılmalıdır. Mutlaka standart ve şartnamelere uygun malzeme seçilmelidir. Eğer TSE karşılığı var ise belgesi, yok ise Avrupa normlarına uygunluğu kontrol edilmelidir. Üretici veya ithalatçısından mutlaka bağımsız laboratuvarlarda yapılmış test sonuçlarını gösterir belge istenmelidir. C.Her ülkede çeşitli malzemeler vardır. Özellikle ithal ürünlerde, kullanılacak malzemelerin, ülkemizin coğrafi koşullarına uygunluğu araştırmaladır. Yaz-Kış, GeceGündüz sıcaklık farklarının büyük boyutlarda olduğu ülkeler için üretilen PVC veya bitümlü membran esaslı yalıtım malzemelerinin, bulunduğumuz coğrafi bölgede uygulanıp, uygulanamayacağı mutlaka irdelenmelidir. D.Membran şeklinde olan yalıtım malzemelerinin uygulanmasına karar verildiğinde, bu malzemelerinin tabana ve birbirine yapışacak cinsten malzemelerden seçilmesi gerekmektedir. E.Eğer içerisinde bağıl nemi yüksek olan bir tesiste (TÜTÜN,TEKSTİL fabrikaları v.b.) uygulama yapılacak ise, bina içindeki nemin ısı yalıtım malzemesine geçmesini engelleyecek, içerisinde metal folyo içeren membran, yalıtım detaylarına ilave edilmelidir. F.Isı yalıtım ile birlikte su yalıtımı da uygulanıyor ise, sistemin havalandırmalı olarak seçilmesi gerekmektedir. G.Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, Yapı Fiziğini bir bütün alarak, seçilecek detayın aynı zamanda yerine göre su, rutubet,ısı yalıtımlarını da içermesidir. Uygulama yapılacak yere göre malzeme seçimleri ve uygulama teknikleri ve detayları çoğaltılabilir. Üretici ve uygulayıcı firmalardan uygulama yerine göre spesifik çözümler istenebilir. Biz hem İZODER olarak hem de sektörden birisi olarak bu konuda bilgi ve hizmet verebileceğimizi belirtmek istiyorum. Zaten panel kapsamında düzenlenen sergiye katılan yalıtım firmalarından, sanıyorum daha geniş bilgiler alınabilir. 4. Uygulama yapacak olan firma seçimi Hangi malzeme seçilirse seçilsin, üretici veya ithalatçı firmanın öneri ve detaylarına mutlaka uyulmalıdır. Malzeme seçimi, uygulamanın doğru yapılması için tek başına yeterli değildir. Uygulanacak malzemenin seçimi ile birlikte uygulayıcının seçimi de çok önemlidir. Eğer uygulayıcı malzemeyi tanımıyor, bitümlü malzeme için yumuşama ve erime derecelerini bilmeyerek uygulama yapıyor, parapet, köşe, baca kenarı, sıva dipleri gibi yerlerde nasıl uygulama yapacağını bilmez ise veya su deposu havuz gibi yerlerde kimyasal malzeme ile yalıtım yapacaksa ve kullanacağı malzemelerinin kapiler özelliklerini,sertleşme süresini, uygulama zamanını veya betona katılarak uygulanacak bir malzeme kullanacak ise karışım oranı, uygulama zamanı gibi teknik değerlerini, hele hele betonun yapısını bilmez ise yalıtım daha baştan sakat doğar. Bu nedenle, uygulama firması seçilirken, üretici firma ile bayilik ilişkisi olan, işi komple taahhüt edebilen, uygulama konusunda referansları olan, yapı fiziği bilgisine haiz ve sadece yalıtım üzerinde uzmanlaşmış firmalar seçilmeli, eğer bu yapılamıyor ise uygulayıcı hakkında üreticinin kefaleti alınmalıdır. Çok yakınınızda olduğu için örnek vermek istiyorum. Kuşada-sı'nın ilk otellerinden olan 5 yıldızlı bir otelin, tüm yalıtımları daha 1992'de yapılmasına ve kullanılan malzemelerin ülkemizdeki en büyük ve kaliteli üreticilerinden birine ait olmasına rağmen, yanlış ve bilgisizce yapılan uygulamalardan dolayı 1995 yılında terastaki tüm kaplamalar sökülerek, aynı türden malzemelerle, doğru detay ve sağlıklı işçilik ile yeniden uygulama yapıldı. Uygulama firması seçimi üzerinde titizlikle durulmalıdır. Burada uygulamalı yapan firmanın İZO-DER üyesi olmasına da ayrıca dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü İZODER üyelerini konusunda doğru isim yapmış, deneyimli, kaliteye önem veren firmalardan seçmektedir. 5. Sonuç Eskilerin bir deyimi vardır, "SÜR KARAYI, AL PARAYI". Hiç sürülmeyen veya sürülen karalar sonucu ziyan edilen servet hem birey olarak tek tek, hepimizin, hem de makro boyutta ülkemizin cebinden çıkmaktadır. Ülkemizin başka yatırımlarına kaynak olabilecek milli servet, yanlış malzeme ve yanlış uygulama sonucu hebaedilmektedir. Eksik ve hatalı yalıtım uygulamaları konusunda yapılan bir araştırma sonucunda, eksikliğin, % 50 mertebesinde çalışanlardan, % 30 mertebesinde yanlış malzeme ve yanlış detay seçiminden, kalan % 20 ise denetim ve kontrol eksikliğinden kaynaklandığı görülmüştür. Ülkemizde maalesef, her sektörde ve her boyutta bir denetim ve kontrol eksikliği yaşanmaktadır. Su yalıtımı uygulaması keyfe kederdir. Bildiğim kadarı ile bu konuda uygulanması zorunlu bir şartname yoktur. Var olan kamu binalarında uygulanması için çıkarılan Bayındırlık Bakanlığı şartnameleri ise hâlâ çatılarımıza KARA kalmayı önermekte, çağdaş yalıtım tekniklerini içermemektedir. Sırf bu nedenle ülkemizde bir yalıtım malzemesi bolluğu yaşanmakta, Avrupa'nın en kaliteli malları ile birlikte, hiçbir spesifikas-yona uymayan kalitesiz malzemeler dolmakta, Avrupa'da adı sanı bilinmeyen kalitesiz mallar, ülkemiz pazarında satılmakta ve uygulanmakta, ülkemiz, maalesef, malzeme çeşidi konusunda çöplüğü andırmaktadır. Yine üzülerek söylüyorum, bu firmaların bazıları da 2-3 yıl içinde pazardan çekilmekte ve tüketici sorunları ile baş başa kalmaktadır. Yine bir örnek vermek istiyorum, italya ile su yalıtım malzemeleri tüketimimizi kıyasladığımızda 10 kat farklılık görmekteyiz. Yıllık 150 milyon m2 su yalıtım malzemesi üreten italya bunun % 70'ini ülkesinde tüketmekte, yaklaşık 40 milyon m' malzeme üreten Türkiye ise bunun ancak 8 ila 9 milyon nY'sini tüketebilmekte, kalanı ise yurtdışına satmaya çalışmaktadır. Benzer durum ısı yalıtım malzemelerinde de aynıdır. Ülkemizin en büyük ısı yalıtım malzemesi üreticisi, ürünlerinin büyük bir kısmını yurtdışına ihraç etmekte ve hem üreterek, hem de acıdır ki, yurt içine satamadığı için, yurtdışına satarak ülkemize kaynak sağlamaktadır. Halbuki öncelikle ülkemizde yalıtım malzemesi kullanımına ihtiyaç vardır. Yalıtım konusunu tüm AVRUPA ülkelerinin yaptığı gibi devletin desteklemesini sağlar ve yine tüm Avrupa'da olduğu gibi ısı yalıtımında 3 cm veya 4 cm değil, 20-30 cm yalıtım kalınlıkları, su yalıtımında 1-2 mm. değil toplam 9-10 mm, yalıtım kalınlıklarını uygular noktasına geldiğimizde, sadece ISI yalıtımından dolayı sağlanacak tasarrufun 4-5 milyar dolar civarında olduğu hesaplanmaktadır. (Eksik ve hatalı su yalıtımının verdiği hasarlar konusunda bir araştırma olmadığı için ısı yalıtımını örnek verdim ama su yalıtımında da aynı durum söz konusudur).Bu kısır döngüden çıkmak için, devletin; ilgili bakanlıkları, yerel yönetimleri, TSE gibi malzeme ve uygulama şartnamesi oluşturan kurumları ile meslek örgütleri ve üniversiteleri de katarak oluşturacağı bir teknik kurulu harekete geçirerek, çok ciddi ve ivedi ola-rark kısa ve uzun vadeli hedefler saptaması ve bunları bir an evvel uygulamaya geçirmesi gerekmektedir. İlginizi çekebilir... Global Bitümlü Membran Pazarı Büyümesini SürdürüyorChemical Research'te yayınlanan araştırmaya göre bitümlü membran pazarının 2029 yılında 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.... Su Yalıtımı, Depreme Karşı En Basit, En Ekonomik, En Temel GüvencedirGüvenli yapılar oluşturmada ve depreme karşı korunmada su yalıtımı-deprem ilişkisi önemlidir. Su yalıtımı her şeyden önce yapısal bütünlüğü sağlamada ... Ülkemizde Deprem Gerçeği ve Güvenli YapılarBinalar tasarım aşamasından itibaren, kullanım amacına uygun, can ve mal güvenliğini koruyacak şekilde, bulunduğu iklim ve doğa şartlarında güvenli ve... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.