Yalıtım Dergisi 81. Sayı (Kasım-Aralık 2009)

rapor Daha önceki bölümde de görüldüğü gibi, her ürün grubunda kurulu kapasitenin yüzde 55-65'i üretime dönüşmektedir. Bu da maliyet/kalite optimizasyonuna engel olmaktadır. • Özellikle plastik esaslı yalıtım ürünleri ile sürme esaslı ürünlerin hammadde ve yardımcı katkı maddeleri büyük ölçüde ithalatla sağlanmaktadır. Yani sektör hammadde temini açısından dışa bağımlıdır. Ayrıca, ülkemizdeki isletmeler sanayi elektriğini ve doğalgazı çok yüksek fiyatlarla temin etmektedir. Yani girdilerin yaklaşık yüzde 65-70'i yurt dışı kaynaklardan sağlanmaktadır. Bu durum maliyetleri artırmakta ve küresel rekabet şansını azaltmaktadır. • Sektördeki yatırımlar bilinçsiz ve plansız olarak yapılmaktadır. Pazar etütlerine ve piyasa dengelerine dayanmayan, mevcut kapasiteleri dikkate almayan projeler, yatırımlarda finansman kaybına neden olmakta ve işletmeleri baştan kaybetmeye mahkum etmektedir. Kullanılmayan kapasiteler birim maliyetlerini artırmaktadır. Devlet denetimlerinin yetersizliği, yanlış yatırım stratejileri, yurt içi kredilerin maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı yurt dışı kredilere yönelim sektörde clarboğaz yaratmaktadır. • Ara elemanların yetersiz olması ve nitelikli işgücünün düşüklüğü, işgücünün kullanılmasında sıkıntılar ortaya çıkarmakta, işgücü verimliliğini azaltmaktadır. • Sektördeki yatırımlar, bölge ve 3 8 YALITIM • KASIM/ ARALIK2009 yatının büyüklüğü göz önüne alınmadan desteklenmekte, teşvik ve desteklerin yetersizliği finansman clarboğazına neden olmaktadır. Tesislerin tamamına yakın bir kısmı Marmara, Ege ve İç Anaclolu'cla toplanmıştır. Doğu, Güney Doğu ve Karadeniz bölgelerinde çok düşük bir kurulu kapasite mevcuttur. • Sektörde genel olarak katma değeri düşük ürünler üretilmektedir. Ar-Ge çalışmaları yetersizdir. Envantere konu olan birçok firmanın Ar-Ge bölümü yoktur. Olanlarda ela elemanlar başka bölümlerde çalıştırılmaktadır. Firmaların cirosundan Ar-Ge'ye ayrılan miktar oldukça düşüktür (ortalama yüzde 0,4 civarında). • Denetimsiz ithalatın sebep okluğu, düşük kaliteli, ısı iletkenlik katsayısı yüksek ve düşük kalınlıklı ürünler haksız rekabet yaratmaktadır. İhracata ilişkin sorunlar ise aşağıdaki şekilde özetlenebilir: • Üretici ve ihracatçı firmaların pek çoğu firma odaklı bir ihracat politikasından yoksundur. Ülkelere, ürünlere ve rakiplere yönelik ayrıntılı pazarlama taktikleri çıkarılamadığından, yıldan yıla ülke grupları ağırlığı değişmektedir. Çözüm ortaklıkları ve stratejik pazarlama işbirlikleri ortaya konulamamaktadır. • Üretilen yalıtım malzemeleri genellikle büyük hacimli (havaleli) ürünler olduğundan ihracatta navlun bedellerini artırmaktadır. Dolayısıyla CIF maliyetler yükselmektedir. Sırf bu nedenle pek çok yalıtım ürünün tek başına ihracatı söz konusu olamamakta, ancak ağır yüklerin üzerinde kalan boş hacimleri değerlendirerek ihracat yapılabilmektedir. • Sektörün ürün ihracatı düşük seviyededir. Değer olarak tüm üretimin ancak yüzde 10-12'si kadardır. Benzer şekilde ithalat da düşüktür. Sektör büyük çapta iç pazarı hedeflemiş durumdadır. Ancak, önümüzdeki yıllarda iç pazar (inşaat sektörü) daralacağından ihracat önem kazanacaktır. • İhracatın analizi yapıldığında yüksek katma değerli ürünlerin sayısı mevcut ürün sayısının yüzde l0'unu aşmamaktadır. Ar-Ge yapan firma sayısının azhğı, bu yapısal özelliğin ancak uzun vadede değişebileceğini göstermektedir. Dolayısıyla öncelikle yeni ürünler ve inovatif ürünler için çalışmalar hızlandırılmalıdır. • Sektördeki firmaların önemli bir bölümü ihracatta devlet destek ve teşviklerinden yararlanamamaktadır. Bu durumu değiştirmek, yeni teşvik sistemine bölge ve yatırım büyüklüğü esas alınarak önlemler getirmekle mümkündür. • Ürünlerin tanıtılması, reklam ve kampanyalar ile ilgili tüketici ve gruplarının etkilenmesi, fuarlara katılım, imaj ve marka çalışmalarının teşviki sektörde yetersiz olup, araştırmanın ilgili bölümünde bu konular ayrıntılı olarak verilmiştir. Yalıtım Sektörü Envanter Araştırması'nın devamı gelecek sayılarımızda yayınlanacaktır ...

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=