Yalıtım Dergisi 80. Sayı (Eylül-Ekim 2009)

-----------------------------------------------~ - portre & röportaj keti arasına girdi. Gelecek on yıl içerisinde de ilk on arasına girmeyi hedefliyoruz. Şirkette bir inovasyon müdürlüğü oluşturuldu." Almanya'da uzun vadeli maliyetler ön planda tutuluyor "Almanya'daki yapı sektörü ile Türk yapı sektörü arasında ciddi farklar görüyorum. Almanya'da bir bina inşa edilirken hep uzun vadeli maliyetler ön planda tutulur. Kısa vadede de maliyetler önemlidir, fakat sadece fiyata bakılarak karar verilmez. Türkiye'de ise kararlar ağırlıkla fiyat odaklı olarak veriliyor. Almanya'daki binaların çok maliyetli binalar olduğu söylenir. Buna rağmen uzun vadeli baktığınızda, Türkiye'deki binaların çok daha maliyetli olduğu oıtaya çıkıyor. Bir binayı, inşa ederken daha düşük maliyetle yapabilirsiniz; fakat ileride binanın işletme ve tadilat giderleri hesaba katılmaz ve buna önem verilmez. Almanya'da bir bina yapılırken o binanın sorunsuzluğu ve enerji tüketimi çok önemli bir faktördür. Ürünler bu faktöre göre seçilir. Türkiye'de ise sistemden kaynaklanan ve kısa vadeli düşüncelerden dolayı daha çok inşa aşamasındaki maliyetler dikkate alınıyor. Ayrıca kullanılan her ürünün bir fonksiyonu olması lazım. Yani kullanımda bir çözüm yaratması gerekiyor. Bir ürünü sadece kullanmış olmak için kullanmak çok yanlış bir şey. Ürünün fonksiyonunu yerine getirmesi için de belirli şartlar ve belirli bir kalite standardı gerekiyor. Türkiye'de bunlara da maalesef çok dikkat etmeyen insanlar ve şirketler mevcut. Türkiye piyasasına bunları anlatmaya çalışıyoruz ve binaların kalitesine katkıda bulunmak istiyoruz. Sonuçta çok tehlikeli bir deprem bölgesinde yaşadığımızı ve bundan dolayı bu sektörde tüm çalışanlara düşen sorumluluğu unutmamak lazım." 5 8 YALITIM • EYLÜL/ EKiM 2009 Alman Sosyal Demokrat Partisi üyesiyim "Almanya'da Sosyal Demokratlar Paıtisi'ne 1987 yılından beri üyeyiın. Üniversite yıllarında belirli pozisyonlarda görev almış ve hatta Hagen'cle yönetim kuruluna seçilmiştim. Bayağı aktif olarak siyasetle ilgilenmiştim. Fakat iş hayatına başladığımdan bu yana pasif üye olarak devam ediyordum. Önümüzdeki günlerde tekrar aktif olarak çalışmayı düşünüyorum. Siyasete girmemdeki amaç, yabancıların ve özellikle Türklerin entegrasyonuna katkıda bulunmaktı. Yabancılara oy hakkı, çifte vatandaşlık gibi konulara odaklanıyorcluk. Büyük hedeflerimiz vardı. Fakat aradan geçen onca seneye rağmen çok ela bir şey değişmediğini görüyorum." Hem Türk hem Alman vatandaşıyun "Hagen bölgesinde, 1990 yılında yeni çıkan yasaya göre Alman vatandaşlığını alan ilk yabancıyım. Hem Alman hem Türk vatandaşı sayılıyorum. İki kültür arasında yaşayan insanlarız. İki kültür arasında bir kişilik oluşturuyorsunuz. Bu tehlikeli ele olabilir. Hiçbir ülkede kendinizi evinizde gibi hissetmeyebiliyorsunuz. Yabancı kalıyorsunuz. Özellikle gençler bu durumdan dolayı sorunlar yaşıyorlar. Kendilerini ortada kalmış gibi hissediyorlar. Ben gençlik yıllarımda siyasetle ele ilgilendiğim ve bu tip konuları kendi aramızda çok tartıştığımız için bu durumun bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Aslında sizi bir yabancı olarak gören insanlara karşı ciddi bir avantajınız olduğunun bilincine vardığınızda, rahatsızlıklarınız sona eriyor. Çok farklı iki kültürü ele yakından tanımak, farklı bakış açılarına sahip olmak oldukça büyük bir avantaj ve üstünlük sağlıyor. Bu durumu iyi kullanabilmek gerekiyor." Standart bir meslek eğitimi yok "Çalışanlardan en çok beklediğim şeyler, işlerini benimsemeleri ve kendilerini geliştirmeleridir. Hiç kimse dört dörtlük olamaz. Birinci günde, kendisinden istenen peıformansı gösteremez. Ama yaptığı işi severek yapması lazım. İşinizi benimsediğiniz ve merak ettiğiniz zaman başarı zaten otomatikman geliyor. Fakat bu olmadığında hem o şahıs hem ele şirket zaman kaybediyor. Diğer taraftan, ahlak, dürüstlük gibi konularda, diğer ülkelerle kıyasladığımızda pek sıkıntı yaşamıyonız. Türk insanın yapısında zaten bu tip özellikler bulunuyor. Türki-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=