Yalıtım Dergisi 80. Sayı (Eylül-Ekim 2009)

"Almanya'nın ortasında, Dortmuncl ve Köln'ün arasında bir kent olan Hagen'cle ikamet ediyorduk. Eskiden çelik sanayiinin merkezi olan bölge, Türk işçilerin en çok çalıştığı bölgelerden birisiydi. Adapte olma konusunda çektiğim sıkıntılar, okula başladıktan yaldaşık iki sene sonra azalmaya başladı. Almanca'yı ela yavaş yavaş söküyorclunı. Okul eğitiminden sonra meslek eğitimi alıyordum. Hem çalışıyor hem okula devam ediyordum. Pratik ile teoriyi birleştirebiliyorduk. İleride işletme eğitimi almak istediğimden, bir temel edinmek için satış, satın alma, muhasebe gibi ofis işlerinde çalışıyordum. Oldukça faydalı bir sistemdi. Bence Türkiye'cleki sorunların temelinde ele bu tip bir mesleki eğitim sisteminin olmaması yatıyor." "Almanya'claki ilk iki sene, lisan probleminin ele etkisiyle zorlanmıştım. Fakat bu problemi çözdükten sonra performansım gün geçtikçe arttı. Genelde iyi bir öğrenciydim. Dersleri, ders saatinde anlamaya çalışırdım. Gayet iyi notlar alırdım. Hatta lise son sınıfta en iyi öğrenci seçilmiştim. O ödül esnasında, Almanya'daki pozitif ayrımcılığı sezmiştim. Böyle bir ödülü, yabancı bir öğrencinin alması Alınanları çok şaşırtmıştı ve aslında farkında olmasalar ela bir ayrımcılık yapıyorlardı. Zaten sokakta, negatif ayrımcılığı ve ırkçılığı çok rahat görebiliyordunuz. Fakat bu tip pozitif ayrımcılığa karşı nasıl bir tavır alacağınızı bilemiyordunuz.'' "Yüksek öğrenimimi Dortmund Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde yaptım. Eğitime 1988 senesinde başladım. Lisede ders notlarım yüksek olduğundan okula kolayca girebilmiştim. Dortmund, Hagen'e yirmi kilometre uzaklıktaydı. Her gün Hagen'den, yani ailemin yanından okula gidip geliyordum. Son sene ele Dortmuncl Üniversitesi'nin İngiltere'cleki iş birliği yaptığı TEMLERİ rrufu Sağlayan Çözümler Plyrnouth Üniversitesi'ncle pazarlama ve uluslararası ticaret konusunda eğitim aldım. Böylece İngilizcemi ele geliştirme fırsatı bulmuştum. İngiltere'cle hiç zorlanmıyordum. Hatta Alman öğrencilerden daha çabuk uyum sağladığımı söyleyebilirim. Ağırlıklı olarak İngiliz arkadaşlarım vardı. Bir Türk olarak beni Almanlardan daha çok severlerdi." İşletme öğrenimi görmek istiyordum "Eğitim hayatımı tamamladıktan sonra 1994 yılında iş hayatına başlaclm1.O dönemde, bir danışmanlık firmasında çalışmak çok popüler bir şeydi. Ben ele özgeçmişimi o tip firmalara gönderiyordum. Fakat öyle bir danışmanlık firmasında çalışma fırsatı bulamamıştım. Bu arada gazete ilanlarını ela takip ediyordum. Bu ilanlardan birisinde Avrupa'nın en büyük inşaat malzemesi pazarlayan firmalarından birisinin ilanına başvurdum. Stajyer-çalışan karışımı bir eleman arıyorlardı. Yeı1i mezun olanları iki seneW<: bir eğitime tabii tutuyorlar ve yönetici pozisyonlar için yetiştiriyorlardı. Bir süre sonra iş görüşmesi için beni davet ettiler. Doğrudan bir pozisyanda göreve başlamaktansa böyle büyük bir şirkete girip eğitim almak, o görevlere alışmak çok ilgimi çekmişti. 1994 yılında o firmada işe başladım. Orada bir buçuk yıl boyunca farklı bölgelerde ve farklı pozisyonlarda hem eğitim hem ele görev aldım. O firma genelde profesyonel müşterilere hizmet veren bir firmaydı. Satışların yaklaşık yüzde 90'ı şirketlere yapılıyordu. Benim görevlerimden birisi ele nihai müşteriye satışların artırılması konusunda bir çalışma yapılmasıydı. Bu müşteri grubunun sayısı Almanya'cla gün geçtikçe artıyordu ve çok önemli bir grup olarak görülüyorlardı. Metraj olarak çok satış yapılamasa ela kar marjı yüksek bir gruptu. Şirketin amacıysa tüm satış cirosunda, nihai müşteri oranını yüzde 30 seviyesine çıkartmaktı. Böyle bir proje yürütüyordum. İki sene Doğu Almanya'da bu çalışmayı sürdürdüm. Sonuçta benim ve şirket açısından gayet güzel ve başarılı bir çalışma olmuştu. Proje tamamlandıktan sonra, beni yine başka bir bölgeye göndermişlerdi. Hem bizim firmayı hem ele sektörü pek bilmediğinden dolayı yeni gelen bölge müdürünün asistanlığını yapaYALITIM •EYLÜL/ EKiM 2009 5 3

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=