Yalıtım Dergisi 77. Sayı (Mart-Nisan 2009)

şandan gelen kullanılmış malzemeyi kullanmak bile önemli bir referans olarak görülüyordu. Bugün ise yurtdışından gelen ürünlerle karşılaştırdığımızda hemen hemen başa baş, hatta daha iyi olan malzemeler üretebiliyoruz." "1969 yılı sonbaharında Yapı Endüstri Merkezi'nin gezici sergisini Anadolu'da dolaştuma görevi bana verilmişti. Çanakkale'clen başlayarak Hatay'a kadar aradaki şehirlerde, uygun salonlarda Türkiye'cle üretilen yapı malzemelerini teşhir ediyorduk. Yonga levhalar üzerine yerleştirilen ürünleri büyük bir gururla ziyarete gelenlere anlatıyorduk. Malzemeler arasında küvet, makine halıları, PVC yer karoları gibi ürünler yer alıyordu. Bugün Yapı Endüstri Merkezi'nin Yapı fuarlarının büyüklüğü ve çeşitliliği göz önüne alınırsa aradaki fark daha iyi anlaşılabilir ... " "1960-70'lerde yalıtım gündemde olmayan bir konuydu. Daha önceki dönemlerde zaten duvarlar en az 40 santimetre genişliğinde tuğlalarla yapıldığı için yalıtım bir sorun değildi. Ne zaman ki arsa değerleri aıttı, 1 metrekarelik alan bile önem kazandı, o zaman betonarme yapıların olanaklarıyla duvarlar inceldi ve yalıtım sorunları başladı. O yıllarda yalıtım kelimesi bile yoktu, tecrit veya izolasyon denilince su yalıtımı akla gelirdi ve sadece rüberoit veya bitümlü karton, kumlu kaıton gibi malzemeler kullanılu·dı..." "İlk yalıtım malzemeleri Türkiye'de 60'lı yılların sonunda İzocam'ın üretime başlaması ve yine yumuşak, hafif ahşap lif levhaların üretilmesiyle ortaya çıktı. O ürünler özellikle ses yalıtımında çok başarılı olmasına rağmen ısı yalıtımında çok başarılı olmadı. Çünkü üzerine sıva yapılamıyordu. Bunu önlemek için sıva tutucular gibi malzemeler geliştirildi. Bunların beraber kullanılması da biıtakım detay ve uygulama zorlukları oıtaya çıkardı." "1970'li yıllara kadar ısı yalıtunı, buna bağlı olarak buhar yalıtımı hesapları bile üniversitelerde pek öğretilemiyordu. Aslında çok basit hesap usulleri olmasına rağmen pek önem verilmediği için derslerde kamı olmuyordu. Ama ne zaman ki ısı yalıtımı, ses yalıtımı ve su yalıtımı gibi konular önem kazandı, oldukça geniş bir şekilde yüksek lisans konuları, doktora konuları olarak işleruneye başlandı, bundan sonra da buna bağlı olarak malzemenin doğru uygulanması ve yararlı hale getirilmesine geçildi..." "Bize kiı·işlerin olduğu bölgelerde yeşillenme oluşması şikayetiyle incelenmek üzere gelen bir bina vardı. .. Gayet güzel görünen, kaliteli bitirme malzemeleriyle yapılmış bir apaıtmandı. Gittik, inceledik ve proje ile karşılaştırdık. Proje ısı yalıtunı yönetmeliği gereği yapılmış. Projeye göre 8,5 santimetrelik bir tuğla duvar, üzerinde 4 santimetı·elik bir poliüretan ısı yalıtımı ve onun üzerinde de sıva var. Bizim ölçümlerimizle karşılaştırdığımızdaysa tuğla ve sıva kalırılıklan ölçümlerimizde görünüyor, ama ısı yalıtımıyla ilgili bir kalınlık yok. Yani projeye uygun imalat yapılmamış. Projede ısı yalıtunı görülüyor ama uygulamada yer verilmemiş. Bunun sonucunda da kirişlerde bir buhar yoğuşması oluşuyor ve bu yoğuşma ela yosunlaşmaya neden oluyor. Demek ki ısı yalıtımıyla ilgili kavramlar, usta ve uygulayıcıların yanında müteahhitlerin de öğrenmesi gereken bir konu ..." 70'1..ERDE AKADEMİK ÇAUŞMALARSEKTÖRÜN ÖNÜNDEYDİ; ŞİMDİYSE SEKTÖR AKADEMİYİ GEÇTİ "Türkiye'de yalıtımla ilgili ilk akademik çalışma buhar konusuyla ilgili 1969 tarihli bir doktora çalışmasıydı. 1980'lerclen itibaren de bu 1970-1973 yıllarında hazırlanan yalıtım konulu tez çalışmalarından ilk örnekler konular yüksek lisans konuları arasında yer almaya başladı. Tabii araştumalar şu anda sektörün gerisinde; 1970'lerdeki durum yok. O zaman akademik seviye konuların bilinmediği bir oıtamda başladığı için piyasanın çok önündeydi. Ama bugünkü endüstriniı1 geldiği durum üniversitelerin ilerisinde... " UYGUIAMACIL\R YALITIM KONUSUNDA EĞİTİI MEi İ "Şu anda hem inşaat sektörünün hem ele malzeme sektörünün çok iyi durumda olduğunu düşünüyorum. Ama bu çok kaliteli olarak üretilen malzemeleri uygun bir şekilde kullanmadıktan sonra, özellil<lemüteahhitler ve inşaat ustaları bunun önemını kavramadıktan sonra, malzemenin çok nitelikli olması pek fazla bir şey ifade etıniyor. Bu konularda yapı üretiıniyle uğraşan ustasından kalfasına kadar her kademeden insanın yalıtım konusundaki bilgilerinin belirli bir seviyede olması gerekir. Bu da eğitimlerle karşılanabilir. Gelişmiş ülkelerde inşaatlarda çalışacak her kişinin muhakkak meslek lisesi mezunu olması gerekiyor. Bizde ise vasıfsız her kişi, kolunun kuvveti yerindeyse inşaat işçisi oluyor. 3-4 sene sonra da usta diye nitelendiriliyor. Bunun böyle olmaması, çalışanların okullarda yetiştirilmesi gerekir. En azından inşaat çalışmalarının durgun olduğu dönemlerde işçilerin 3-4 aylık kurslarla eğitime tabi tutulup seıtifikalandırılması, sertifikasız kişilerin ele çalışmasının engellenmesiyle yapı sektörü istenilen seviyeye gelebilir." al YALITIM• MART/ NiSAN 2009 49

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=