Yalıtım Dergisi 74. Sayı (Eylül-Ekim 2008)

portre/ röportaj Yıldırım Ulkat yelkenli teknesinde ... olmak zorunda kaldık. Bu da çok zor bir iş. Bilmeden girdiğimiz işlerde çok da debelendik. İlk olmak aynı zamanda sıkıntılı olmak anlamına geliyor. Pozisyonumuz gereği hep ilklere girmek zorunda kalıyoruz. Prosonic de Türkiye için bir ilkti. Önemli ödüller almasına rağmen Türkiye'de henüz bu sistemler çok talep edilen ürünler değil. Fakat zaman içerisinde satış açısından önemli gelişimler gösterecek. Firex'deki başarının benzerini yaşayacağımızı tahmin ediyorum. Firex de ilk zamanlarında Türkiye için yeni bir üründü. Şimdi ise talebi karşılamakta zorlanıyoruz, stoksuz üretim yapıyoruz. Bir takım hat üretimleri konusunda kendimizi geliştirmek istiyoruz. Bunlardan bir tanesi inşaat sektöründeki yalıtım malzemeleri. Bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Otomotiv sektörüne yönelik de Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor." Kapısı açık bir patronum "Odamın kapısı açık otururum. Özellikle fabrika ortamında bu enteresan bir değer yaratıyor. Kapının açık olması işçinin, çalışanın patrona kendisini daha yakın hissetmesini sağlıyor. Çalışma arkadaşlarımla iletişim halinde olmayı seviyorum. O anlamda arkadaş-patron veya ağabey-patron olduğumu hissediyorum. Bağıran çağıran, çok kolay kızan sert bir patron değilim. Analitik düşünmeye çalışırım. Arkadaşlarıma da bunu tavsiye ederim. Çalışanlarımın gelişimlerine de çok önem veririm. Hem kişisel 64 YALITIM• EYLÜL/ EKiM 2008 Eşi Gül Ulkat ile... tecrübelerimi aktarma yoluyla hem de seminer veya kurslara göndermek yoluyla gelişimlerini sürdürmelerine olanak sağlıyorum." Hızlı karar veririm "İyi taraflarımdan birisinin de çok hızlı karar vermem olduğunu düşünüyorum. Küçük yaşlarda eğitimini tamamlamış, genç yaşta iş hayatına girmiş birisi olarak hızlı karar vermek de öğrendiğim şeyler arasında. Ayrıca uzak görüşlü olmam da iş hayatında çok faydalı oluyor. İş hayatında uzağı görememek kayıpları da beraberinde getirir." "Patronluk yalnız bir iş ... Karar alırken şirketimdeki çalışanlarıma da danışıyorum. Sanayici olarak güvendiğin insanlara danışıyorsunuz, sektörünüzde insanlara danışıyorsunuz fakat sonuçta kendiniz karar vermek zorunda kalıyorsunuz. Ben de bugüne kadar kararlarımı kendim verdim." Seramonilerden hoşlanmam "Çok yoğun değil ama hızlı çalışırım. Buna çalışma arkadaşlarım da alıştılar. Uzun uzun ya da eveleyip geveleyip anlatılmasından rahatsız olurum. Karşımdaki adamın üç beş kelimede derdini anlatması lazım. Seramonilerden çok hoşlanmam." Türkiye'ningüvenilirlikseviyesi düşük "Türkiye'de sanayicilerin en büyük sıkıntısı, ülkenin güvenilirlik seviyeÇocuklarıyla ... sinin düşük olması. Yurtdışıyla iş yaptığımız zamanlarda bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Türkiye'ye pek güvenmiyorlar. Son dönemde iş hayatının önüne tamamen politika geçtiği için güvenilmez pozisyonumuz giderek artmaya devam ediyor. Öncelikle güvenilir bir hale gelmemiz lazım. Onun için herkesin Türkiye'yi güvenilir hale getirme konusunda kafa yorması gerekiyor." Yelkenli tekne yarışmadığım, hız yapmadığım tek yer "Büyük bir deniz tutkum var. Oldum olası denizi severim. Hobi olarak yelkencilikle uğraşmaya, hayatım en yoğun dönemlerini atlattıktan sonra, 1996 yılında başladım. Küçük bir tekne almıştım. Üç seneye yakın bir zamanım eğitimlerle geçti. Pek çok şeyi erken yaşlarda yaptım, yarışçı bir ruhum vardı. Okulu erken bitirdim, erken yaşta evlendim, çocuğum oldu, iş hayatında bazı başarılar kazandım. Hep bir acelem vardı. Yelkenli tekne, benim yarışmadığını, hız yapmadığım tek yer diyebilirim. Yelkencilikte saatten çok takvim konuşulur. Sakin, tıngır mıngır günlerce seyredersin. Sükünet vardır ama bir canlılık ve bir enerji de gerektirir. Yarı emeklilik zamanlarımda da çocuklara yelkenli teknelerde eğitimenlik yapmayı istiyorum. Çocuklarla da seyir yapmayı çok seviyorum. Gelecekte beni en çok tatmin edecek işlerden birisi bu olur. Henüz dünya turu atmadım. Fakat Akdeniz ve Ege'de uzun sayılabilecek seyirler yaptım.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=