Yalıtım Dergisi 74. Sayı (Eylül-Ekim 2008)

portre/ röportaj sonra rafa konulabilecek veya ihraç edilebilecekürünler üretmek istiyordum. Almanya'daikamet eden bir arkadaşımla bir çok konu üzerine proje üzerine araştırmalar yaptık. Almanya,Türkiye için büyük bir pazardı. Bu projelerden birisi de medikal sektörle ilgili malzeme üretimiydi. İşe, uzun süre yatakta yatmak zorunda kalan hastalar için süngerden özel bir yatak imal ederek başladık ve Almanya'yaihraç ettik. Uzun süreli yatan hastaların, sırtlarında yara açılmasını önleyen ve pompa kullanılarak şişirilen havalı yatakların bir alternatifiydi. Sultanahmet'te küçük bir atölye tutmuştum. Ufak da bir makinemiz vardı. İki işçiyle yatakları stoklayıp Almanya'ya gönderiyordum. Almanya'daki arkadaşım da orada bir ofis kurmuştu. Firmaya da medikal çağrışımları olan Sanimed ismini vermiştik." Doktorlar yataklarımızı Almanya'danithal ederek kullanıyorlardı "Altı ay sonra siparişler yavaş yavaş 6 o YALITIM •EYLÜL/ EKiM 2008 artmaya başlamıştı. Almanya'da adımızı duyuruyorduk ve bir pazar elde etmiştik. Bu gelişmelerin ardından daha ucuz bir model daha çıkardık. Bu model de pazarımızı oldukça genişletti. Yaşlılar da artık bu yataktan kullanıyorlardı. İşlerin gelişmesiyle mevcut, ilkel kesim makinesi ihtiyacımızı karşılamamaya başlamıştı. Ben de Almanya'dan bilgisayarlı bir kesim makinesi aldım. Makineyi kurduktan sonra bir sene içinde model sayımız 24'e çıktı. Sefaköy'de daha büyük bir fabrikaya taşındık. Yatakları artık Avrupa'nın bir çok ülkesine de ihraç ediyorduk. Türkiye'de satılmayan bu yataklara Türk doktorlar da ilgi gösteriyorlardı. Yurtdışında gördükleri yatakları Türkiye'de üretip, ihraç ettiğimize doktorları inandırmakta zorluk çekiyorduk; Almanya'dan ithal ederek bu yatakları kullanıyorlardı." Milyonlarcasünger satıyorduk "Seksenlerin sonunda neredeyse yılda elli bin yatak ihraç eder hale gelmiştik. Bir anlamda fikir de sattığımız için kar marjımız oldukça yüksekti. Bu da hızla yatırım yapmamızı ve makine parkımızı büyütmemizi sağladı. Türkiye'de iç pazara yönelik neler yapabileceğimizi düşünüyorduk. Dünyada, çeşitli süngerleri teker teker ya da kompozit olarak dönüştürme işi yeni yeni gelişiyordu. Bu işi yapmaya karar verdik. Mobilya sektörünü uygun gördük ve o sektöre sünger vermeye başladık. Mobilya firmaları süngeri plaka olarak alıp, ağaç testeresiyle keserek kullanıyorlardı. Dolayısıyla koltuk, kanape gibi mobilyaların hiçbiri diğerine şekil olarak pek benzemiyordu. Hepsi farklıydı. Biz ise süngeri paket olarak sunuyorduk. Mobilyacının işi de kolaylaşıyor ve hızlanıyordu. Bu iş de kısa sürede rağbet gördü. Sefaköy'deki tesiste günde dokuz on kamyon sünger satmaya başladık. Sonra hazır, doğrudan tüketiciye satılan ayakkabı boyalan üreten firmalardan, boya kutularında bulunan sünger talebi gelmeye başladı. 150 bin parçayla başlayan siparişler beş sene sonra yıllık 33 milyon parçaya ulaştı. Bütün Türkiye bizden ayakkabı boyası süngeri almaya başlamıştı. Yavaş yavaş yatak imalatından foam converting işlerine geçişimiz ve ardından farklı sektörlere ürün sunmamız neticesinde bayağı büyümüştük. Sünger üretimine hiç girmedik. O işi büyük sünger fabrikalarına bıraktık. Foam converting anlamında Türkiye'nin ilk ve en ileri düzeyde olan firmasıyız." Kime satacağımızı bilmeden piramitsüngerkesmeye başladık "90'lı yılların ilk yansında sık sık Almanya'ya gidip geliyordum. Oradaki akustik mühendisi bir Türk arkadaşla sohbetimiz esnasında, Almanya'da o sıralar çok yapılan yol bariyerlerinin içinde piramit şeklinde kesilmiş süngerlerin de kullanıldığını öğrenmiştim. Türkiye'ye geldiğimde, kime

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=