portre/ röportaj rika açıldıktan sonra faaliyetlerinbir noktadan değil, birkaç noktadan yürütülme ihtiyacı ortaya çıktığından organizasyonda değişikliklere gidildi. Altı sene kadar Geliştirme Başkan Yardımcısı olarak çalıştım. Bu görevim proje yönetimi, ürün geliştirme, maliyet düşürme, verimlilik artırma, tedarik zinciri yönetimi ve enformasyon sistemleri ile ilgili geliştirmeleri kapsıyordu. 2001 yılında Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı oldum. O günden bugüne de bu görevi yürütüyorum. Bu göreve geldiğimde, ürünleri, süreçleri ve satış şartlarını biliyordum, tek bilmediğim ise müşteri ilişkileriydi. Ama bu konulara olan yatkınlığım sayesinde bu sorunu da aşarken çok zorlanmadım. 33 yıldır Şişecam'da çalışıyorum. Düzcam Grubu'nda benden kıdemli tek bir arkadaş daha var. Trakya Cam'da ise en kıdemli benim." Şahap Bey başta olmak üzere birçok değerli kişiyle çalıştım "Geriye dönüp baktığımda Şişecam bünyesinde çok değerli kişilerle çalıştığımı görüyorum. Bu insanların başında da Şişecam'ın 25 yıl genel müdürlüğünü yapan Şahap Kocatopçu gelir. Oğlu Mehmet, Galatasaray Lisesi'nde sınıf arkadaşımdı. Öğrenciyken sık sık evlerine giderdim. 1962 yılında tanıştığımız gün, beni kapıda karşılamıştı. Şahap Bey, çocuk olmamıza rağmen bize saygılı davranır, bizleri ciddiye alırdı. Bu özelliği beni çok etkilemişti. Sanayi Bakanlığı da yapmış, yurtdışında iyi bir eğitim görmüş, yüksek mevkideki bir insandan saygı görmek beni çok etkilemişti. Parayı ön planda tutmaz, mütevazı şartlarda yaşardı. Hazımsızlığı yoktu. Rahmetli Vehbi Koç, kendisine Koç Holding'in CEO'luğunu Şişecam'dan aldığı maaşın kat kat üstünde bir maaşla teklif etmiş, o ise kabul etmemişti. Şahap Kocatopçu, Şişecam ile özdeşleşmiş bir isimdi. Bunun zedelen5 o YALITIM • MAYIS/ HAZiRAN2008 mesine de izin vermemişti. Hala ziyaretlerine giderim ve ondan hala bir şeyler kapmaya çalışırım. Şişecam'da genellikle özverili, işine sahip kişiler çalışır. Eski amirlerim Hulusi Saykut ve Erol Ergün'ü sevgi ile anıyorum..." Kırk yaşında saçlarım döküldü "Yaptığım her işin dört dörtlük olmasını isterim. Babam, bizi hep başarılı olmaya endekslerdi. Bu bilinçaltıma o kadar yerleşmiş ki, bana ne verilirse hepsinin altından kalkmam gerektiğini düşünüyordum. Bu nedenle iş hayatımda inanılmaz yükler aldım. Fakat bir tarih geldi ki o yüklerin altında ezildim. 'Yapamıyorum' diyemedim.Depresyona girdim, uyku düzenim bozuldu ve sonunda kırk yaşındayken 1987 yılında saçlarım döküldü. Gittiğim dermatolog, içimde bir yangın olduğunu ve yangını söndürmem gerektiğini söylemişti. Sıkıntılarımın saçlanma vurmasını iyi bir şey olarak yorumlamıştı. Farklı sorunlarla da karşılaşabilirmişim. Sonrasında psikologa gitmiştim. Psikoloğa şikayetim, beni çok rahatsız edici olan olaylara karşı tepki veremememdi. Bu özelliğim belki de çocukluktan kaynaklanıyordu. Kavga ederek büyüseydim, böyle bir alışkanlığım olsaydı, daha az hassas ve biraz vurdum duymaz olabilseydim belki bu kadar kendimi sıkmayacaktım. Ama bunun bedelini saçlarımı vererek ödedim. Şimdi ise bu konularda biraz daha netim. Ondan sonra bu kadar işi kaldıramadığımı söyledim ve sorumluluk alanım daraltıldı. İşim de azaldı. Bu kadar basitmiş. Ama o zamana kadar başarısızlığa uğrama ve mahcup olma endişesiyle yaşamış ve kendimi bunaltmışım ... " En radikal kararlarım, evlenmek ve çocuk sahibi olmaktı "Hayatımda aldığım en radikal kararlardan birisi evlenmek, diğeri de çocuk sahibi olmaktı diyebilirim.Bunu pişmanlık anlamında söylemiyorum. Dünyada milyonlarca örneğe baktığımda, oldukça riskli kararlar olduğunu görüyorum. Eşim İTÜ Meteoroloji mezunu. Okulda tanışmıştık. Türkiye'ye döndükten sonra 1975'te NCR'da programcı olarak çalışmaya
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=