portre/ röportaj On haftada bin sayfalık kitap bitiriliyordu "Okulda ise farklı zorluklar yaşadım ...Amerika'da lise eğitimi hafif olmasına rağmen üniversitede ağır bir eğitim veriyorlar. Öğrenciler üniversiteye yetersiz bilgi düzeyi ile geliyorlar. Bunun yanında konuşma, kendini ifade etme, ilişki kurma yetenekleri ise bizimle kıyaslanamayacak derecede iyi. İTÜ'den çok iyi bir öğrenci olarak mezun olmuş ve bir yıl asistan olarak çalışmıştım. Stanford'da, en kolay geçebileceğim ders olarak istatistiği seçmiştim. Fakat gördüm ki Türkiye'de aldığım eğitim, çok alt düzeydeymiş. Yüksek lisans eğitiminde on haftada bin sayfalık kitap bitiriliyordu. Yapabilirsen yaptın, yapamazsan gözünün yaşına bakmıyor, eliyorlardı. Türkiye'de saatler süren sınavlar orada 45 dakikada bitiriliyordu. Zamanın çok önemli olduğunu orada anladım. İlk on hafta benim için müthiş bir kültür şokuydu. Sohbet esnasında danışman hocama, 'Bu sistem öğrencinin bilgi seviyesini göstermiyor' diye bir eleştiri getirmiştim. O da zaten ihtiyaçlarının eleme olduğunu söylemiş ve 'Stanford'u bitiren adam belli bir potansiyele sahip olan adamdır. Herkes bilir ki bu yükü kaldırabilen birisinin başka yükleri de kaldırabilme ihtimali yüksektir. Bizim amacımız bu' karşılığını vermişti. Keşke doktoramı tamamlasaydım "Amerika'da doktora yapabilecek şekilde bütün dersleri almıştım. Fakat Türkiye'ye döndüm. O zamanlar gelecekte Türkiye'de özel üniversitelerin kurulabileceğini, dolayısıyla döndükten sonra emekliliğimde rahatlıkla üniversitelerde hocalık yapabileceğimi düşünmemiştim. Şimdi ise keşke doktora yapsaydım diyorum. Ama yine de emekli olduktan sonra üniversitelerde ders vermeyi düşünüyorum. Dağarcığımdakileri paylaşmayı Zorlandık; ve çok şey öğrendik "1975 yılında mühendis olarak Şişecam'da çalışmaya başladım. 1978 yılında Trakya Cam'ın Lüleburgaz fabrikasının kuruluşuyla proje mühendisi olarak Trakya Cam'a geçtim. Eşim ve çocuğum da daha sonra Lüleburgaz'a geldiler. Bu yatırım Türkiye'nin ekonomik olarak çok sıkıntılı bir döneminde yapılmıştı. Tüp gaz bile zor bulunurdu. Motorin yokluğundan fabrikada bir ay beton dökülememişti. Sıkıntılı dönemler yaşanmıştı. Bu fabrikayla dünyadaki en gelişmiş düzcam üretim teknolojisi Türkiye'ye getiriliyordu. Yüz milyondolarlık bir yatırımdı. Şişecam'ın böyle bir seviyorum." Trakya 'daki fabrikada ilk yıllar ... 48 YALITIM• MAYIS/ HAZiRAN2008 ortamda bu yatırımı yapmış olması çok anlamlıdır. 1978 yılında Trakya'da hiçbir sanayi kuruluşu yoktu, her taraf tarlaydı. Sanat okulundan mezun olan çocukların tamamı ya lokantalarda ya da tarlalarda çalışıyorlardı. Yatırım yapılırken, olmaz denilen şeylerin oldurulabildiğini gördüm. Tecrübesiz bir mühendis olarak böyle büyük bir yatırımda yer almak bana büyük tecrübeler kazandırdı. Ortamda başka tecrübeli kimse olmadığından, yapmamam gereken birçok görevi de yapmak zorunda kaldım. Çok zorlandım ama çok şey de öğrendim." 15 yıl aynı pozisyonda görev yaptım "Trakya Cam'da çalışmaya başladıktan bir yıl sonra Proje Planlama Müdürü oldum. 1980 yılında fabrika üretime geçtiği zaman Üretim Planlama ve Kontrol Müdürlüğü'ne terfi ettirildim. On sene sonra işletme bana bağlandı, İşletmeler Müdürü oldum. 1994 yılında iki kademe birden terfi ettirilerek Düzcam Grubu Geliştirme Başkan Yardımcısı oldum. 15 yıl müdür pozisyonunda çalışmıştım ama bu sürenin sonunda iki kademe birden atlamıştım. Mersin'de ikinci fab-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=