Yalıtım Dergisi 70. Sayı (Ocak-Şubat 2008)

bilimsel önlemlerine başvurulmasının iktisatlı olmayacağı anlamına gelmektedir. Adı geçen yönetmelik ayrıca tekil yapı öğeleri için de duvar, pencere, döşeme gibi aşılmaması gereken ısıl geçirimlilik katsayısı değerleri belirlemiştir. Yalnız bu değerler binanın temel oturma alanına, büyüklüğüne göre değişim göstermektedir. Diğer yandan Batı ülkelerindeki son alışmaların daha ok "örnek erke artırım evleri" üzerinde yoğunlaştığı da görülmektedir. Bu "örnek ev" tasarımlarında erke tüketimi 20 kWh/m2 sınırlarına yakın düzeylere indirilmiş bulunmaktadır. Bu anlamda, yaygın konut tasarımında dahi yıllık yağyakıt tüketimi yaklaşık 10 lt/m2 olarak hedeflenmiş gözükmektedir [2] [5]. Orta - Batı Avrupa ile Türkiye'deki iklim koşulları ısı tüketimi bakımından yaklaşık eşdeğer düzeyde görülebilir. Çünkü Avrupa'nın bu bölgelerinde kış koşulları Türkiye'dekine denk bir sıcaklık düşüşü göstermese de yıl içinde daha uzun süre etkili olmaktadır. Bu durumda, Türkiye'de ısı artırımı amacına yönelik olarak "örnek ev" tasarımlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Kullandığı erkenin %60'ını dışarıdan alan bir ülke konumundaki Türkiye [l) için benzer çalışmaların yapılması gün geçtikçe bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. 3. ISIL KÖPRÜOLGUSUNA YAKIN BAKIŞ ISO 6946/2 değişik ısıl özellikteki gereçlerden oluşturulan yapı öğelerinin yan yana getirilmesiyleortaya çıkan ısıl köprü olgularını altı temel biçimlendirme (görüntü 3) ile tanıtmaktadır [l]. Buna göre "c" ile "f" görüntülerinden birisi, yalıtım dıştan uygulanmak koşuluyla ısıl köprü etkisine karşı çözüm getirmiş gibi görünse de özdeş yalıtım gerecinden eşit kalınlıkta uygulanan ısı yalıtım tabakası, yalnız ısıl köprü üzerinde değil, bütün yüzeyde ısıl akım yoğunluğunu belli nicelikte azaltmış ol7 4 YAUTIM • OCAK / ŞUBAT 2008 ~~~ (a) (b) (c) ~~ (c!) (e) (f) Görüntü 3: 1S0 694ij2'ye göre ısıl köprülerin (ortada) altı temel gösterimi;inceyatay dilimleryetersiz, yanlış ısı yalıtım uygulamalarını anlatmaktadır. maktadır. Oysa buradaki ısıl köprü örneğine benzer uygulamalarda, daha çok ısı yitimine geçit oluşturan, ısıl iletkenlik katsayısı yüksek, ortadaki donatılı betondan yapılmış kolonun, daha etkili bir ısı yalıtımıyla ısı yitiminin diğer yüzeylerle eşit düzeye indirilmesi gerekmektedir. Görüntüdeki "a" ile "d" örnekleri ise ülke koşullarında çok sık yapılan yanlışlıklardandır (görüntü 1). Bu örneklerde olduğu gibi ısı yalıtımı ya tümüyle tasarlanmamış olmakta ya da yalnız delikli tuğla duvar arasına, anlaşılması güç bir gerekçe ile (görüntü 1) uygulanmaktadır. Oysa delikli tuğla duvarın donatılı beton taşıyıcı öğelere göre daha yüksek ısıl iletkenlik direncine sahip olduğu ortadadır. Şu halde ısı yalıtımı önlemlerinin öncelikle dış kabuk içerisinde %40'a varan ısı iletim yüzeyi ile donatılı beton öğeler üzerinde, özellikle de etkili bir ısı toplama (depolama) sağlayabilmek için dış yüzey üzerinden uygulanması gerekmektedir. Isıl köprüler aracılığı ile gerçekleşen ısı yitiminin önlenmesi için uygulanan diğer bir yöntem de daha iletken taşıyıcı yapı öğelerinin ya tümüyle iç oylumda bırakılması ya da dış uzantılarının daha az iletken gereç çeşitlerinden yapılması olarak nitelendirilebilir. Buna göre taşıyıcı yapı öğeleri cam, tuğla gibi gereçlerle çevrilen yapı kabuğunun içerisinde kalır. Dolayısıyla da dışarıyla bir ilişkisi olmadığından ısı yitimine köprü oluşturamadığı gibi ısı birikimi için işlev de üstlenmiş olur. Daha ilginç olanı ise ikinci çözümdür. Çünkü uzantısı kaçınılmaz olan yapı öğelerinin (balkon, cumba vs) ısı yalıtımı çok güç yapılabilmektedir. Yapılanlar da kısa sürede bozulmaktadır. Bu durumda bu öğelerin uzantılarının, biraz da güvenlik payı ile içeriden başlamak üzere daha az iletken gereçlerden yapılmasını kaynaklar [3] bir çözüm olarak önermektedir. Bir örnek vermek gerekirse, donatılı beton döşeme uzantısının yeğni (hafit) betondan (görüntü 4) yapılması söylenebilir. Yapım uygulamaları sırasında ortaya çıkabilecek ısıl köprülerin, daha değişik, karmaşık biçimlendirilmeleri de söz konusu olmakla birlikte, temel özellikleri göz önünde bulundurularak, sözü edilen iki çeşitte tanıtılıp incelenmesi sorunun anlaşılmasında kolaylık sağlamaktadır. Bu çizgiden ilerleyerek, sorunun anlatımını biraz daha derinleştirmek gerekmektedir. Bu bağlamda, ısıl köprü sorunları doğurduğu sonuçlar açısından ele alınırsa, yapılan gözlemleri şöyle sıralamak olanaklıdır İç yüzey sıcaklığı düşmekte, Çiylenim oluşmakta, Küflenme (mantar) ortaya çıkmakta, Boşluklar su ile dolmakta, yapı öğesi daha iletken bir özellik kazanmakta, Kolayçözülür tuzlar dışarı taşınmakta, Öğe yüzeyinde tozlanma

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=