Yalıtım Dergisi 7. Sayı (Temmuz-Ağustos 1997)

bilimsel makale C02 Tax SAVE (Specifie Actions for Enrergy Efficiency). (Enerji Tasarrufu Programı ve Yönetmelikleri: C02 Emisyon Vergisi) (Enerji Etkinlikleri İçin Özel Çabalar). Söz konusu yönetmelik ve programlar belgelenmiş, Avrupa Birliği ülkelerine kendi koşullarına uyarlanarak uygulanması şartıyla, direktif olarak gönderilmiştir. ALTERNER, THERMIE, JOULE ve SAVE programlarının içeriği, C02 emisyon vergisi dışında özel girişimleri de ilgilendirmektedir (3). Aslında, ısı ihtiyacının tespit edilmesi iki bakımdan gereklidir. Birincisi; mevcut, enerji kaynaklarının korunabilmesi ve hava kirliliği ö:-/emleri, yapılardaki enerji ihtiyacının gerçekten enerji tasarrufu sağlayacak ve hava kirliliğini önleyecek şekilde ısıtılmalarının planlanabilmesi için planlayıcıların eline bir hedef değer verilmesi istenmektedir. İkinci olarak, anılan uygulama için, birinciye göre daha kesin bir fiziksel yönteme ihtiyaç vardır. Bu konuda, binada gerekli yalıtımın yapılması durumunda elde edilecek enerji kaybı ve/veya kazancını hesaplayan birçok yaklaşım vardır. Sayın Prof. Hans WERNER'in hazırlamış olduğu ENERBED Bilgisayar Programı bunlardan sadece bir tanesidir (4). Bu program, eski ve yeni yapılarda, ısıtma ve sıcak su için yakıt tüketimi, yapı ve tesisatın ısı yalıtım yönünden zayıf kısımları ve hava kirletici atıklar konusunda ayrıntılı bilgi/veri vermeyi amaçlamaktadır. Söz konusu program sadece tercüme edilmeyip, İzocam teknik personelince ülkemiz şartlarına uyarlanmış32 tır. Bu amaçla, meteorolojik veriler, yapı malzemeleri, ısıtma verileri, sıcak su verileri gibi diğer gerekli bilgiler de programa ilave edilmiştir. Böylece bir binanın her yönüyle işlenerek sonuçların alınabilmesi amacıyla ısı yalıtımsız ve yalıtımlı durumlar için gerekli olan tüm veriler girilerek program çalıştırılmakta ve bu bilgilerden hareketle alınan ısı yalıtımın önlemleri sonucu, yapının yalıtımsız ve yalıtımlı durumları kıyaslanarak, ısı yalıtımı sonucu sağlanan yakıt tasarrufu ve hava kirletici atıklardaki azalma gösterilmektedir (4). Hava kirliliği sadece ülkemizin bir sorunu değildir, evrensel bir boyutu vardır. Fosil yakıtların giderek daha fazla tüketilmesi sonucu doğanın kendisini temizleyebileceğinden çok daha fazla kirlilik atmosfere yayılmaktadır. Buna paralel olarak, maalesef yanma ürünü olarak atmosfere yayıylan C02'nin doğal temizlenmesi görevini üstlenmiş olan yeşil alanlar hızla daralmakta ve her geçen gündünya atmosferindeki C02 miktarı artmaktadır. Katı, sıvı ve gaz yakıtların yanması sonucu, yakacağın türüne ve yanma prosesine bağlı olarak çeşitli miktarlarda değişen, azot oksitler, karbon monoksitler, hidrokarbonlar, klor, halojenli bileşikler, polisiklik organik maddeler ile partikül halinde katı maddeler atmosfere yayılmaktadır. Bunlar insan sağlığına, doğal hayata ve dolayısıyla ulusal ekonomiye çeşitli olumsuz etkilerde bulunmakta ve ekolojik dengenin bozulmasına neden olmaktadır (5). Ülkemizde hava kirliliği üzerine yapılan bilimsel çalışmaların büyük bir çoğunluğu termik santraller ile endüstriyel tesislerin bacalarından ve taşıtların egzoslarından çıkan gazlar üzerinedir. Doğal olarak bunların önemini kimse inkar etmemektedir. Konuya ışık tutması bakımından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 1993 verilerine göre enerji tüketiminin sektöre! dağılımları Tablo 1' de verilmiştir. Sektörler TüketilenEnerji (%) Konutlar 36 Endüstri 34 Ulaştırma 21.4 Tarım 5 Diğer 3.6 Tablo 1. Enerji Tüketiminin Sektöre! Dağılımları (5). Yine aynı kuruluşun verilerine göre, ülkemizde tüketilen yakıtın 9 32'sinin ısıtma amacı ile tüketildiği görülmekteir. Bu şaşırtıcı tablonun yanı sıra, ısıtma için tüketilen yakıtın endüstri ve ulaştırmada olduğu gibi tüm yıl boyunca değil de sadece kış aylarında tükekildiğini (Aralık, Ocak ve Şubat aylarında % 65) ortaya koymaktadır. Endüstriyel tesislere sahip olmayan ve trafiği yoğun olmayan Tokat, Kastamonu, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Düzce ve Elazığ gibi kentlerimizde hava kirliliğini tamamen ısıtma amaçlı yakıt t.üketiminden kaynaklanmaktadır. Yapılarımızda ısı yalıtımına gereken önemin verilmeyişi, ısınma için sarfedilen yakıt miktarını arttırmaktadır. Ayrıca, kaliteli yakacakların pahalılığı, ekonomik gücü zayıf olan halkımızın ucuz fakat çevreyi daha fazla kirleten linyitlere doğru yönelmesine neden olmaktadır. Ülkemizdeki linyitlerin tümüne yakın bir kısmının; (Devamı sayfa 34'de)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=