portre/ röportaj 1976 mediğim ıçın Türkiye'ye geri döndüm. Bu bir yıllık süreç özgüvenimi pekiştirdi ve hayatla mücadelede bana kazanmayı öğretti. Türkiye'ye geri dönerek tekrar üniversite sınavına katıldım ve 1970 yılında o günkü adı Işık Mimarlık, Mühendislik Yüksekokulu olan özel üniversiteyi kazandım. Bir yıl sonraysa devletleştirilerek Yıldız Teknik Üniversitesi'ne bağlandık. Yıllar sonra, bazı nedenlerle babamın istediği de olmuş ve ben 1980-1990'lı yıllarda cumartesileri matbaaya giderek yazıları dizmeyi ve baskı kalıplarını yapmayı (mürettipliği) da öğrenmiştim. 'Saf' tutmadan okuldan mezun olmak istiyordum "Ülkenin ve politik ortamın karışık olduğu dönemlerdi. Bizim okul sağ görüşlü öğrencilerin yoğun olduğu bir okuldu. Sürekli çatışmalar olurdu. Bense 'saf' tutmadan okuldan bir an önce mezun olmak ve hayata atılma derdindeydim.Politik olaylara katılmadığınız sürece iki taraf da sizi kabul ederdi. Her iki tarafa da projelerinde yardım eder, sınavlarda kağıt gösterirdik. Güzel bir öğrencilik dönemim olmuştu. Aynı kafa yapısına sahip olduğumuz Şemi Yengül,Yasef Hara ve Ekin Dağyaran sınıf arkadaşlarımdı. O karışık dönemde okulu dört yıl gibi kısa bir sürede bitirdim ve 1974 yılında mezun oldum. Ardından altı ay yine dayımların yanında Sirkeci'de çalıştım ve sonrasında askere gittim..." 48 YALITIM • KASIM/ ARALIK 2007 Bir yıldız daha taktılar; Teğmen oldum "Askerliğimi, dört aylık istihkam eğiminden sonra yedek subay olarak yaptım. Çektiğim kura sonucunda Gelibolu'da Köprücü Birliği'ne katıldım. Özel bir birlikti. Dördü Trakya'da birisi Doğu Anadolu'daydı. Görevimiz su üstünde tankların geçebileceği köprüler kurmak veya başka çözümler oluşturmaktı. Sürekli tatbikat yapar ve arazide bulunurduk. Farklı deneyimler kazanmıştım. Hiç izin kullanmazdım. İstanbul'a yakındım ve araçların bakım-onarımı için sık sık İstanbul'a gelirdim. Birlikte yüzbaşı bulunmasına rağmen, arazide asteğmen olarak en üst yetkili bendim. Birliğin üçte biri Gelibolu'dayken, üçte ikisi tatbikatların yapılacağı arazide bulunuyordu. Yüzbaşı Gelibolu'da kalıyor, ben de arazide tatbikatın başında duruyordum. Arazide 80-90 kişilik bir ekibimiz,bir o kadar da araç ve iş makinemiz vardı. Tüm sorumluluk bendeydi. 90 kişinin karnını doyurmak, emniyetini sağlamak, eğitimlerini yaptırmak tüm günümü alıyordu. Sürekli tatbikat yapıyorduk. Terhis olmama 12 gün kala o günlerde gündemi yoğun olarak meşgul eden Hora Gemisi problemi çıkmıştı. Yunanistan petrol aramak için 12 mil problemini gündeme getirmiş ve Ege'de petrol aramaya başlamıştı. Türkiye de karşı bir atak yaparak Hora Gemisi ile petrol yataklarını arıyordu. Ortam gerilmişti. Savaş riski vardı ve terhisler iptal edilmişti. Bizi de, bir yıldız takarak teğmen rütbesine yükselttiler. İki ay da teğmen olarak görev aldım ve sonuçta 18 ay askerlik yaptım. Zor, fa. kat bir o kadar da eğlenceli ve keyifli bir askerlik dönemiydi..." Kitaplar okudukça, yalıtımın yalnızca bir çizgi olmadığını anladım "1974 yılının eylül ayında terhis oldum ve iş aramaya başladım. Öğrenim gördüğüm alanda çalışmak istiyordum. O sırada bir tanıdığımız olan Eli Aji, Levent'teki Deva İlaç Fabrikası'nın büyültme inşaatını yapıyordu. İnşaatın kabası bitmiş, ince işler başlamıştı. Orada şantiye şefi olarak işe başladım. Emanet usulü yapılan bir projeydi. Hem işçilerin puantajını tutmak hem de işlerin metrajlarını çok iyi bir şekilde hesaplamak zorundaydık. Bu ilk profesyonel işim sekiz ay sürdü. BTM ile de orada tanıştım. O zamanlar Cam Elyaf firması tarafından üretiliyordu. Benden önce çatının su yalıtımı anlaşması yapılmıştı ve sırası gelince de onlarla çalışmaya başlamıştık. Yaptıkları işler çok ilgimiçekiyordu. Üniversitede su yalıtımını bize tek çizgi, ısı yalıtımını da iki çizgi ile gösterirlerdi. O şantiyede ısı ve su yalıtımını öğrendim. Cam Elyaf'ın yalıtımla ilgili kitaplarından çok yararlanmıştım. Bu kitapları okudukça yalıtımın bize üniversitede gösterildiği gibi yalnızca bir çizgi olmadığını anladım. Merakım daha da artmıştı. Artık şantiyede yapılan hataları bulup çıkartmaya başlamıştım. Bu ilgim Cam Elyaf'ın üst kademelerine kadar gitmiş ve ilgilerini çekmişti. Şantiyedeki işler sona ererken Cam Elyaftan Cihangir Dönmez, kendileriyle çalışmak isteyip istemeyeceğimi sormuştu. Planı beni işe alıp, belli bir süre ilgilenip sonrasında işten ayrılıp kendi işini kurmaktı. Sonrasında da ayrıldı zaten. Başta tereddüt etmiştim. Yalıtım pek popüler değildi. Fakat diğer taraftan da inşaat mühendisi olarak şantiyelerde çalışırsam da İstanbul dışına çıkmam gerekecekti. Ya Anadolu ya da yurtdışına gidecektim; veya yalıtım yapacaktım. Bir yol ayrımındaydım. Sonunda teklifi kabul ettim ve 1 Mart 1977'de Cam Elyaf fir. masında gerçek anlamda profesyonel hayata başladım. Uygulamalardansorumlu rahmetli Engin Kutlukan'a yardımcı oluyordum. O zaman pamuklu kanaviçeler, bitümlü karton-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=