',1 sparta'ya 25 kilometre uzaklıkta bulunan Atabey'de 1950 yılında doğmuşum. O dönemde ilçede genelde gül yetiştirilir ve tütün tarımı yapılırdı. Halıcılık da kentin geçim kaynaklarından birisiydi. Ailem de genelde bu tip işlerle geçimini sağlardı. Gül yetiştirmek, toplamak kolaydı da tütün oldukça uğraştırırdı. Tütün 12 ayı kapsayan bir ilgi ister, zordur; hepsi tek tek el emeği göz nuru gerektirir... Martta fideler ekilir, diğer yılın şubat ayında ancak elinizden çıkarabilirsiniz. 12 aylık döngünün sulaması, kurutması, toplaması bütün süreçleri meşakkatlidir. 7'den 70'e tüm ailenin katkısı gerekir. Fakat bu emeğe karşılık maddi getirisi çok azdır. Hatırlıyorum da 196l'de çok verimli bir yıl geçirmiştik fakat yine de maddi beklentiler karşılanmamıştı. Zor bir iş olmasına rağmen o günün koşullarıyla devam edilirdi. Babam 60'lı yıllarda tarımdan başka biraz da halıcılıkla uğraşmıştı. Denizli'nin köylerinde tezgahlar kurup, kurdurup halı dokutturmuştu. Halıları da Isparta'da satardı. Benim de çocukluğum bu tip uğraşlarla geçti. Hem okul döneminde hem yaz tatillerinde aileme katkı sağlıyordum ... " "İlk ve orta öğrenimimi Atabey'de tamamladıktan sonra lise öğrenimime Isparta'da devam ettim. Atabey'e yarım saat mesafede olmasına rağmen Isparta'da ev tutmuştum ve hafta içi günlerde orada kalıyordum. Hafta sonları ise eve gidiyordum. Liseye kadar olan başarılı öğrencilik hayatım ve sınıf birinciliklerim, lisede sınıfta kalmadan geçmeye dönüşmüştü. Biraz düşüş yaşamıştım. Ama yine de haziran döneminde mezun olan dört kişiden birisiydim. Okul bittikten sonra 1969 yılında Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi İnşaat Bölümü'ne başladım. Dersler akşamdı. Bölümü isteyerek seçmiştim. Çocukluğumdan beri hedefim mühendis olmaktı. Özel bir okuldu fakat ben üçüncü sınıftayken devlet okulu olmuştu. Okul açılmadan birkaç hafta önce, eylül ayının bir cumartesi günü ilk defa Ankara'ya gelmiştim ve pazartesi Yalıtım Kolektif Şti. isimli bir firmada işe başlamıştım. Gece okuduğum için gündüz çalışmam ve aileme yük olmamam, kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu. Bu firmaya girmeme babamın, Arısoy Kolektif isimli firmada inşaat mühendisi olarak çalışan bir arkadaşı yardımcı olmuştu. Yalıtım Kolektifde bu firmanın yan kuruluşuydu. Yalıtım kavramını da ilk orada telaffuz etmeye başlamıştım. Şantiyelerde altı ay kadar çalıştım. İşçilerin puantajlannı tutuyordum. 1970'in ortalarına doğru Arısoy firmasına geçmiştim. Şirketin tabanından başlayıp hemen hemen tüm departmanlarında çalışmak arzusundaydım. Ambar memurluğu yaptım, malzemeleri kontrol ettim, çetele tuttum, şantiye şef yardımcılığı yaptım. Yıldıztepe'de, Gölbaşı'ndaki şantiyelerde bulundum. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın bir inşaatında şantiye şef yardımcısı olarak çalışırken, beton döküleceği için sınava girememiş ve bir yıl beklemek zorunda kalmıştım ... " Üniversite hayatı yaşayabilen gençlere imrenerek bakıyorum "Hem okulu hem işi birlikte yürütüyordum. O denge gerçekten zordu. Müthiş bir enerji gösteriyordum. O enerjiyi şimdi gösteremem. Sabahın beşinde kalkıyor, işe gidiyor, akşam da okula yetişip gece yarısına kadar dersleri takip ediyordum.Gece yansı eve dönüp sabahın köründe aynı sisteme, performansımı düşürmeden ayak uydurmak zorunda kalıyordum. Hayata kendimi hazırlama yönünde büyük kazanımlarım oluyordu. Okul arkadaşlarım kolon ya da kirişe boş gözlerle bakarken ben onlan uygulamalı olarak görüyordum. Büyük bir avantaj da sağlıyordu bana. Fakat tabii bir üniversite ya da kampus hayatı yaşayabildim diyemem. Bu tip şeylerden de yoksun kaldık. Şimdilerde üniversite kampuslarının tadını çıkaran öğrencilere imrenerek bakıyorum ... " Belki de başarının anahtarı her kademede çalışmış olmak "Muhafız Alayı'nın şantiyesini bir buçuk yılda bitirdik. 1973 yılında başka bir firmadan Ankara'daki Efes Pilsen fabrikasının inşaatında şantiye şefliği yapmak üzere bir teklifi geldi ve orada işe başladım. Temmuz 1974'de iş tamamlandığında altımaaş ikramiye vermişlerdi. Şaşırmıştım, prim almaya alışkın değildim. Hep çalışmış ama omzum bile sıvanmamıştı. Duygulanmıştım. O tavır bana "vermeyi"de öğretmişti. Okul henüz bitmemişti. Son seneye giriyordum. Bitirme projeleri vardı. Ve aldığım o altı aylık prim beni ekonomik olarak rahatlattığından son sınıfta çalışmamaya karar vermiştim. Okula ağırlık vermeye başlayacaktım. 1975 yılının haziran ayında da okul bitti. Her kademede çalışmış olmam belki de başarının anahtarı idi..." İlkel uygulamalar muhteşem çözümlerolarak sunuluyordu "Yalıtım Kolektif firmasının uzmanlık alanı, adından da anlaşılacağı YALITIM •TEMMUZ/ AGUSTOS2007 6 5
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=