Yalıtım Dergisi 65. Sayı (Mart-Nisan 2007)

globalanaliz ALPER DOĞRUER İnş. Y. Müh. (MBA) Mardav Satış Müdürü Yaratıcılık ve Yaratıcı ProblemÇözme Yaratıcılık, tanım olarak kişilerin yeni ve faydalı fikirleri, çözümleri ve eserleri üretebilmeleri olarak ifade edilebilir.Nierenberg (1982), bilginin yapı, düzen ve ilişki olarak ortaya konabilecek olan üç temel elemandan oluştuğunu söylemekte ve yaratıcılığımızı geliştirmek için problem çözme süreçlerinde bu üç elemanın hangilerini ihmal ettiğimizi ve hangilerine bağlı kaldığımızı tespit etmemiz gerektiğini söylemektedir.Herrmann (1990) ise beynimizin kendine has dili, algıla• ması, değerleri ve yetenekleri olan dört ayrı bölümden (mantıksal ana· !iz, planlı organizasyon, sezgisel ve duygusal) oluştuğunu ve yaratıcılığın bu kadranlardaki ağırlık dağılımına bağlı olarak ortaya çıktığını söylemektedir. Bununla birlikte yaratıcı eylemlerin içinde yaşandığı bağlam, sosyal ve tarihi çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini öngören akımlar da mevcuttur (Ford, 2000). Benzer görüşler, yaratıcılığın kültürel göre• !iliğini vurgulayan Herbig ve Jacobs (1996) tarafından da ortaya konmuş· tur. Yaratıcı problem çözme ise problem çözme sürecinde olanlara, amaçlara erişme, zorlukları aşma ve performansı artırma yolunda yardım· cı olacak metodolojik çerçevedir (Isaksen, Dorval ve Treffinger, 1994). Yaratıcı problem çözmenin yaratıcı çözümlere ulaşma aşamasında izlenen aşamaları bir teknik olarak ortaya koyduğu söylenebilir.Makalede yaratıcı problem çözme tekniği çeşitli yönleriyle incelenecek ar6 6 YAUTIM • MART/ NiSAN2007 dından ise önerilen ve öngörülen tekniklerin kültürel olarak göreliliği tartışılacaktır. Yaratıcı Problem Çözmenin Tarihçesi Yaklaşık elli sene önce problemlerin yaratıcı yollardan çözülmesine ilişkin bir model Osborn tarafından or· taya konmuştur (Hillis ve Puccio, 1999). Yıllar içerisinde yaratıcı problem çözmenin üç ana dönemden geçtiği söylenebilir (Isaksen ve Dor· val, 1994). İlk ana dönem Alex Osborn'un çalışmaları ile başlamıştır. O dönemde Osborn önerdiği modelin bir formül olmadığını yalnızca yara• tıcı problem çözmenin aşamalarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmak için genel bir çerçeve oluşturmaya çalıştığını söylemiştir (Osborn, 1953). İlk dönemde üç aşama tanımlanmış olup akabinde yapılan çalışmalar ile (Parnes, 1967; Parnes, Noller ve Biondi, 1977; Parnes, 1981) üç aşamalı model beş aşamaya (doğru bulma, problem bulma, fikir bulma, çözüm bulma, kabul bulma) çıkmıştır. Bahsi geçen ilk dönem, oldukça tanınmış olan Osborn-Parnes yaratıcı problem çözme modeliyle sonuçlanmıştır. Bu yaklaşımı kullanan eğitim programları geliştirilmiş olup, akım oldukça yaygınlaşmıştır. Yaratıcılığın öğretilebilirliği araştırılmalar ile doğrulansa da her kişi için tek bir yöntem uygun olmamaktadır ve metodun kişiler arasında etkinliği ve kabulü farklılık göstermektedir (Isaksen ve Dorval, 1994). Yaratıcı problem çözme sürecının doğrusal olmadığı ve bir formül olmadığı söylenmesine rağmen, model ortaya bi• ribirini izleyen aşamalar olarak konmuştur. İlk aşama sonucunda kişilerin "yara• tıcı problem çözme"yi öğrenirken ve kullanırken farklı tepkiler gösterdikleri ortaya çıkmıştır ve bu yüzden ikinci dönem yöntemin öğrenilmesi ve kullanımındaki kişisel farklılıklar üzerinde odaklanmıştır. Bu dönem• de gruplarda yaratıcı problem çözme esnasındaki sosyal roller (tanık, idareci, grup üyesi) detaylı olarak incelenmiştir (Treffinger, Isaksen ve Firestien, 1982). Karmaşa bulma adlı altıncı bir aşama kişilerin karakter• !erini, durumları ve uygulama esna• sındaki sahiplenme düzeylerini gözönüne alma amacıyla ilave edilmiş• tir. Model içindeki yaratıcı ve eleştirel düşünme seviyeleri arasındaki denge gözetilmeye çalışılmıştır. Doğru bulma evresi izlenimlerin, duyguların ve görüşlerin de dahil edilmesi için veri toplama evresi olarak yeniden adlandırılmıştır. Esnekliği artır• mak ve problem çözmenin nasıl cereyan ettiğini daha iyi izah edebil· mek için 6 evre üç ana bileşen halin• de organize edilmiştir, bunlar problemin anlaşılması, fikir üretimi ve eylem için planlamadır (Treffinger ve Isaksen, 1992). Bu dönem sonucun• da yaratıcı problem çözmenin etkin kullanımındaki rollerin daha iyi an· laşılması sağlanmış ve tekniğin daha dengeli kullanımı mümkün olmuştur. Süreç esnek olarak tanımlanmasına ve üç ana öğeye bölünmesine

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=