Yalıtım Dergisi 65. Sayı (Mart-Nisan 2007)

re Chosin Havzası, 1950 yılındaki oldukça soğuk ve sert iklimsel koşullarıyla temsil edilmeye çalışılmış. Ziyaretçiler bu sergi alanına cam kapılardan girerken, sıcaklığın düşüşünü rahatlıkla hissedebiliyorlar. Diğer sergi salonundaki fiziksel koşullar ise Chosin Havzası sergisine tam bir tezat oluşturacak şekilde yüksek sıcaklığa ve nemli bir ortama sahip. Örneğin, Vietnam'ın büyük ormanlarına benzetilmiş ve 1968 yılındaki Khe Sanh kuşatmasını temsil eden salona bir helikopterden geçi- !erek giriliyor ve ziyaretçiler hemen farklı sıcaklık ve nem ile karşılaşıyorlar. Tüm bu farklılıklar oluşurken ziyaretçilerin aklına yalıtım ve konstrüksiyonkonulan pek gelmiyo.r.. Yalıtım Çözümleri Müzenin her bir galerisindeki farklı iklimsel koşulların nasıl elde edildiği konusunda projenin mimarı Charles Cannon şunları söylüyor: "Farklı atmosferler,mekanik sistemler tarafından yaratıldı ve kontrol edildi. Tekil VA V (Değişken Hava Hacimleri)kutulan ile her bir galerideki iklimlendirme sağlandı. Aynca, mekanik sistemin desteklenmesi için ise değişik türde yalıtım malzemeleri, binadaki yerleşimler göz önüne alınarak kullanıldı. Galerilerin zemin altı iç yüzeyleri için (1. Tür) ASTMC 578'e uygun ekstrüde, önceden şekil verilmiş hücreli polistiren özelliklere sahip yalıtım malzemesi kullanıldı. Diğer kısımlarda, alüminyum folyo kaplı rijit ve hücresel poliizosiyanat malzemeler,ASTMC 1289'a uygun olarak tercih edildi. (2. Tür). Buhar geçirgenliğinin 1. Tür'ün kullanıldığı yerlerde 1,1 perms'in üzerine, 2. Tür'ün kullanıldığı yerlerde ise 1,03 perms'in üzerine çıkmaması istenmişti. Sıkıştırma direncinin de 1. Tür için 15 psi'den ve 2. Tür için ise 25 psi'den az olmaması istenmişti. Aynı anda bazı sergilerin iklim şartlan farklı olsa da tüm müze genelinde tarihi eserlerin zarar görmemesi için bağıl nem oranı % 50 RH seviyesinde tutuldu. Bina paha biçilmezve eşsiz eserlerden oluşan bir müze olsa da asıl odaklanılan konu bu eserlerin korunmasıydı. Müzede, helikopterlerden mektuplara kadar tarihi öneme sahip binlerce eser var. Tüm uygulamalardatoplam termal direnç Rl0 seviyesinde. Yangından korunma konusunda ise alev yayılma indeksi 75 veya daha düşük. Duman gelişme indeksi ise 450 veyadaha az seviyede..." Atriyumun çatısı yaklaşık olarak bir akrenin 3'te 2'si kadar cam kullanılarak yapılmış; ki bu kısa bir bina için pek olağan bir uygulama değil. Hava sirkülasyonu çalışırken, ortamın nasıl en ekonomikolarak ısıtılıp soğutululabileceği üzerinde durulmuş. Yaz aylarının yüksek sıcaklıkları düşünülerek, dikmenin üstünden fan kontrollü panjurlar ile hava sirkülasyonu sağlanıyor. Temel Başlıklar Tasarımcıların, eserlerin ömrunu uzatabilecek bir ortam oluşturmak içingöz önüne aldıkları temel başlıklar: Uygun sıcaklık ve bağıl nemi sağlamak İklim kontrolü ile oluşan artan maliyetlerinönüne geçmek Eserlerin üzerinde oluşabilecek ve onlara zarar verebilecek yoğuşmanın önüne geçmek - Rutubet oluşumunu önlemek Dolaylı olarak üzerinde durulan bir problem de ziyaretçilerin minimum rahatsızlık duyarak, sergilenen eserlere odaklanabilmesini sağlamak olmuş. Müzenin kendisinin de bir eser olması dolayısıyla yukarıda anlatılan kaygıların boyutu artıyor. Örneğin müze binası günümüz yalıtım ürünlerine ve sistemlerine uygun olmayan tarihi bir binanın içerisine yapılmış. Aynca, bu tarz binalar tahta ve deri gibi doğal malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. Eğer eserler iklim kontrolü sağlanmış muhafazalar içerisinde sunulmamış olsaydı, tarihi eserleri konforlu bir şekilde saklamak ve bina cephesindeki yoğuşmanın önüne geçmek için (yaklaşık % 55-60 bağıl nem) büyük bir uğraş verilmesi gerekecekti. D Mak. Müh. Önder Balioğlu'nun lnsulation Outlook Dergisi'nden (Aralık 2006) çevirdiği makalenin derlenmiş metnidir. YALITIM• MART/ NiSAN 2007 6 5

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=