portre/ röportaj Şimdi düşünüyorum da haklıymış; bugün motosikletbeni de ürkütüyor." Karaköy'de çalışma fırsatını kaçırdım "Fakültenin son senelerinde, Bedrettin Dalan'ın belediye başkanı olduğu dönemde, Karaköy'de yıkımlar başlamıştı. Bizim yazıhane de sanıyorum yıkılan ilk yerdi. Orası yıkıldığında yazıhaneyi de Küçükköy'deki imalathaneye taşıdık. Fabrikanın içinde olmak yönetim için de avantajlıydı. O zamandan beri de buradayız. Dolayısıyla ben hiç Karaköy'de çalışmadım. Bunu da büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Karaköyve Eminönü bölgesigerçekten bir okul. Karaköy'de sektörün pratiği çok süratli bir şekilde öğrenilebiliyordu. Çok yönlü, kıvrak düşünme şekilleri geliştirilebiliyordu. Maalesefo fırsatı kaçırdım. Keşke orada bir iki sene çalışabilseydim ... " "1989'da okul bittikten yedi sekiz ay sonra askere gittim. lsparta'da kısa dönem olarak sekiz ay eğitim çavuşluğu yaptım. Askerlik sonrasında da bir ara dalış merakı başladı bende. Bir kursa yazıldık. Yetişkin dalgıç brövesi aldım. Kurstan sonra dalışlara başladım. Üç sene boyunca yüzlerce dalış yaptım. Haftasonları Saroz ve İbrice'ye giderdik. O arkadaş grubumla hala toplanır ve o günleri anarız. Kendi malzemelerim de var. Birisi güzel bir havada 'Hadi dalışa gidelim' dediğinde pek kaçırmıyorum ve gidiyorum. Haftasonları pek boş durmayız. Eşim de benim gibi aktiftir..." Çalışanlar bana nasıl hitap edeceklerini şaşırmışlardı "1990'da Emülzer'de iş hayatıma başladım. Emülzer'de çalışanlar aile gibidir. Aramızda pek resmiyet yoktur. Babama 'Bedri Ağabey' derler. Ben ise işe başladığımda 23 yaşında bir gençtim. 'Patronun oğlu' olarak 5 8 YALITIM• MART/ NiSAN 2007 işe başlamıştım. 'Bedrettin Bey' denilmeyen bir ortamda, çalışanlar bana ne diyeceklerini şaşırmışlardı. 'Özcan' deseler olmuyor; 'Özcan Bey' deseler, bey sıfatını hak edecek kadar yaşlı görmüyorlar. Ben de işe kravatlı ve ceketli gelmeye başladım. Böylecepersonel gözünde 'Bey' sıfatını hak etmiş oldum. Onlar da rahat ettiler. Yaş ilerledikten sonra da zaten bir sorun kalmadı. Şimdi ise fuar ve özel günler haricinde kravat takmıyor ve ceket giymiyorum." Kararları birlikte alırız "Ağabeyim Karaköy'deki ofisimizi yönetiyor ve ayrıca hortum ile kelepçe satışı yapıyordu. Dalan döneminde orası yıkılınca ağabeyim Coşkun Özman da Küçükköy kadrosuna katıldı. Ardından ortağımız Hüseyin Bey'in oğlu Ercan Şen de aramıza katıldı. Böylece üçümüz bir araya geldik. 1994'te genel müdür oldum. Aramızdan birisinin müdür olması gerekiyordu. Genel müdür ben oldum fakat bizim şirkette genel müdürlük çok resmi bir pozisyon değildir. Kararları hep birlikte alırız. Huzurlu bir ortamımız var. Ağabeyim asfalt satışlarıyla ilgileniyor. Personel ve araçlardan da o sorumlu. Ben en başta imalatla ilgilendiğim için hala o görevi sürdürüyorum. Yeni ürün geliştirmeyi seviyorum. Reklam ve tanıtımla da ilgileniyorum. Ercan Bey de muhasebe ve finansın bütün sorumluluğunu üstlenmiş durumda." Pansiyon işletme hayalimvar "Patron oğlu olarak işe başlamasaydım zannediyorum yine başarılı işler yapardım. Aynı eğitimi aldığım arkadaşlarım başarılı oldular, iyi pozisyonlar elde ettiler. Aynı eğitimi aldığıma göre ben de bir şeyler yapardım. Belki ticaret yapardım belki de bir turizm acentesinde çalışabilirdim. İki lisan bilmem turizm sektöründe bana ciddi avantaj sağlardı. Ama bu işin gecesi gündüzü pek olmadığından, sonraki yıllarda daha sabit bir iş olan otel işletmeciliği yapabilirdim. Şimdi bile emekli olduktan sonra batı bölgelerinde bir pansiyon işletme hayalim var. Sekiz-on odalı, sandalına kendimin bakacağı, masalarını kendimin boyayacağı bir iş olabilir. Veya Beyoğlu'nda küçük bir meyhane... Böyle bir şey aklımın uzak bir köşesinde duruyor. Mezeler, arkadaşlar, dalgıç takımı, yalıtım camiasından dostlar..."
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=