Yalıtım Dergisi 65. Sayı (Mart-Nisan 2007)

portre/ röportaj gelirdim. Bilgisayarların yeni çıktığı bir dönemdi. Çocukken yaptığım çok sayıdaki adrese mektup gönderiminde kolaylık sağlaması amacıyla 1982'de şirkete bir bilgisayar aldırmıştım. Zarflama işi gözümde tam bir angaryaydı. Bilgisayar işlerimizi kolaylaştıracaktı. Bir bilgisayar neredeyse bir otomobilin yarı fiyatına eşitti. Babam beni kırmadı. 20 megabaytlık bir bilgisayar aldık ve adresleri zarfa elle yapıştırmaktan kurtulduk. Ben fazla ofise gidip gelmediğimden ve ofistekilerin de pek meraklı olmamalarından dolayı maalesef bilgisayarın daha verimli kullanımını sağlayamadık. O bilgisayar iki üç sene süs gibi durmuştu şirkette. On sene öncesine kadar da kullanılmaya devam edildi." Bisikletle Alpleri aştım "Lise dönemimde başlayan ve fakülte yıllarında devameden bir de bisiklet sevdam vardı. Amatör olarak Taçspor, Çengelköy Talimhane ve Anadoluhisarı Bisiklet kulüplerinde bisiklet sporu yaptım. Şehir şehir gezerdim, yarışlara katılırdım. Çok iyi dereceler alamamama rağmen Ege Kupası'nda üçüncülüğüm var. Ayrıca bir iki kere de İstanbul'da derecem oldu. Ama maalesef milli takıma giremedim.Yaztatilinde iki güzel seyahat de yapmıştım. Bir keresinde Venedik'ten bir bisiklet alıp, Viyana'ya kadar gitmiştim. Bir hafta sür5 6 YALITIM •MART/ NiSAN 2007 müştü. Alpleri aşmıştım. Keyifli bir seyahatti. Avrupa'da yollarda bisikletçilere çok saygı duyuyorlar, yardımcı oluyorlar ve yol veriyorlar. Yol ve tabiat da çok müsait tabii ki. Diğer uzun yolculuğumu da çalışma hayatına başladıktan sonra Kastamonu'ya yapmıştım. Yine tek başımaydım. Personelimizin çoğu Kastamonu Cide'dendir. 'Size geliyorum' dediğimde inanmamışlardı. Fenerbahçe'den yola çıktım; Şile, Kefken, Zonguldak üzerinden Cide'ye bir haftalık bir yolculuktan sonra varmıştım. Bir iki gece çadırda, diğer gecelerse pansiyonda kalmıştım. Karadeniz çok hoşuma gitmişti ... " Politika ve futbola ilginiz yoksa pazarlamacı olmamanız gerekiyor! "Üniversitedeyken boş derslerimi değerlendirmek için pazarlamacılık da yapmaya çalışmıştım. Karaköy'deki yazıhanede paslanmaz hortum kelepçesi satan ağabeyimden aldığım malzemeleri okulun civarındaki nalburlara satmaya çalışıyordum. Başlar başlamaz hemen bir Bond çanta edinmiş ve numune ile fiyat listesini içine yerleştirmiştim. Nalburları geziyordum. Fakat bir süre sonra pazarlamacılığın bana göre olmadığını anladım. Futbola hevesli değildim, politikaya da ilgi duymuyordum. Bu iki konu olmayınca esnafla diyalog kurmakta, muhabbet etmekte zorluk çekmiştim. Politikaya ve futbola ilginiz yoksa pazarlamacı olmamanız gerekiyor. Biraz da o yüzden imalatı sevdim. Bisiklete bindiğim ve yarışlara katıldığım dönemler de bisiklet yarışı seyretmeyi sevmezdim. İçinde olmadıktan sonra o heyecanı alamıyorum. Dolayısıyla spor müsabakası seyretme hevesim pek yok. Özellikle futboldan hiçbir keyif alamadım hayatım boyunca..." "Paraşüt maceram da oldu. Samandıra'da THK'nın düzenlediği paraşüt kurslarına katılmıştım. Sekiz günlük bir kurstu. Altı gün yerde yuvarlanmıştık, düşmeyi öğretiyorlardı. Son iki günde uçak havalandı ve hemen sonrasında atladık. Paraşütlerin kumandası yoktu. Şanslılar çayıra, bazıları da su birikintisine düşmüştü. O zamanlar uçaktan atladığınızda Samandıra'da konabileceğiniz yerler vardı. Şimdi oralar konut oldu..." Yazıhaneye motosikletle gelmem babamı sinirlendirmişti "Babam bize çok inisiyatifverir. Sert değildir ama otoriterdir. Kararlarımıza güvenir. Biz de babamızın sözünden pek çıkmayız. Fikrimizisöyleriz, uzun uzun tartışırız ama onun söyledikleri bizim için önceliklidir. Pek asi birisi değilim. Fakat üniversitedeyken kendi arabamı, arkadaşımın bir motosikletiyle birkaç günlüğüne değiştirmem ve Karaköy'e motosikletle gelmem babamı biraz sinirlendirmişti. Korkunç bir tepki göstermişti. Ben de motoru geri vermiştim.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=