zans Araştırmaları Merkezi'nde Anadolu Hıristiyan Yapılan Kataloğu üzerine çalıştım. Merkezin müthiş bir kitaplığı vardı. Profesörlük kitabını da yazmaya çalıştığım bir dönem olduğu için bu kitaplıktan ve başka kitaplıklardan da oldukça faydalanmıştım. Bizans ve İslam Mimarlığı konusunda iyi kitapların hepsi elimin altındaydı. Profesörlük tezimi o kitaplıkla hazırladım. Yurda döndükten sonra 1965'te "Anadolu Türk Mimarisinin Kaynak Sorunları" adlı tezimi tamamladım ve profesör unvanını aldım. 1965'de Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi'nin (ICOMOS)Türkiye kolunun kurulması için çalışmalara başladım. İtalyan profesörler benim ön ayak olmamı istiyorlardı. Bu ICOMOS'u kurdum, sonra devlet sahip çıktı. Ben 1975'e kadar başkan olarak Türkiye'yi temsil ettim. O vesileyle yurtdışında çok bulundum. O sırada Kalenderhane Camisi kazısı ve restorasyonunda ortak kazı başkanı ve restoratör olarak çalıştım. Finansmanını Harvard Üniversitesi'nin karşıladığı önemli bir projeydi. Sağcı olmadığım kesindi; fakat komünistde değildim 197 4'te Mimarlık Fakültesi'nin dekanlığına getirildim ve üç sene bu görevde kaldım. Dekanlığım sırasında çok huzursuz ve tehlikeli bir ortam ile ciddi bir politik baskı vardı. Mimarlık Fakültesi solcu bir okul olarak biliniyordu. Öğrencilerle aramın çok iyi olması nedeniyle beni de komünist zannediyorlardı. Sağcı olmadığım kesindi; fakat komünist de değildim. Zaten ömrümde hiçbir ideolojiyiizlemedim.Sadece dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ediyordum. Karanlık günlerdi. Okul işgal ediliyor,adamlar öldürülüyor ve polis baskınları oluyordu. Korkudan başka asistanların evlerinde kaldığım, kıyafet değiştirdiğim bile oluyordu. Dekanlık görevim biterken Amerika'ya çağırdılar. Ben de yeniden Kalenderhane Monografisi üzerinde çalışmak için Dumbarton Oaks'a gittim. 1979'a kadar Amerika'da kaldım ve kitap yazdım. Olağanüstü bir çalışma ortamıydı. Şanslı bir dönemimdi. O sırada beni Ağa Han Mimarlık Ödül yürütme komitesine aldılar ve dört buçuk yıl onlarla çalıştım. Zengin bir organizasyondu. 1980'de M.I.T.kurulan İslam Mimarisi Kürsüsü'nün ilk profesörü oldum. O vesileyle dünyanın bir çok ülkesini dolaşma imkanı buldum. Kısacası 1965-1985 yılları dünyanın önemli üniversiteleri, düşünürleri, sanatçıları ve ülkeleriyle tanıştığım; özellikle İslam ülkelerini görmek fırsatını bulduğum uzun bir dönem oldu. Ağa Han Ödülü'nde 1983 yılına kadar aktif olarak çalıştım. Fakat eşimin kanserden bir gözünü kaybetmesi ve 1999 yılındaki vefatına kadar olan yaşamımız sancılı olmuştu. Birçok ülkede bulundum. Ben de Türkler gibi gittiğim yere kolay adapte olurum. Öncelikle dil öğrenmeye çalışırım. Almanca ve Fransızcayı çocukken evde kendi kendime öğrenmiştim. Babam Fransızca biliyordu ve evde bir sürü Fransızca kitap bulunuyordu. Doçentlik sınavına Fransızca'dan girmiştim. İtalyancayı İtalya'da doçentlik tezimi hazırlarken öğrenmiştim. İngilizceyi ise tam olarak Amerika'da kavradım. Orada hem İngilizce ders veriyor hem İngilizce öğreniyordum. Kendi kendimi yetiştirmek zorundaydım Mimarlık Tarihi ve Rölöve Kürsüsü Başkanlığı, Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Kürsüsü Başkanlığı yaptım. 1983'te YÖK Yasası çıktıktan sonra mimarlık tarihi ayrı bir kürsü oldu. Ben de Restorasyon Anabilim Dalı Başkanlığı görevini devraldım. Mimarlık tarihçisi olmama rağmen restorasyonu sadece daha rahat olmak için seçtim. Göreve başladığım yıllarda mimarlık tarihi ve restorasyon pek dikkate alınmazdı. Mimarlık tarihi konusunda Türkiye'deki ilk YALITIM • ARALIK 2006 5 7
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=