Yalıtım Dergisi 62. Sayı (Eylül-Ekim 2006)

portre/ röportaj kuvvetli bir lisede eğitim almanın faydalarını fazlasıyla hissettim. Hiç zorlanmamıştım. Dersler gayet güzel yürüyordu. Fakültedeki fizikve kimya laboratuvarlarında yapılan deneyleri, tecrübeli insanlar gibi çok çabuk bitirebiliyordum. Devamsızlık yapmıyor, tüm derslere giriyor ve okulu bir an önce bitirmek istiyordum. Ön sıralarda otururdum ve çok düzenli not alırdım. Baba eline bakmaktan sıkıldığım için özel ders vermeye de başlamıştım. Kendi yağımla kavrulmak istiyordum. Yabancı dilde eğitim veren okullardaki öğrencilere fizik, kimya ve matematik dersleri veriyordum. Hatta Almanca bilmediğim halde Almanca fen dersi bile vermiştim. Altı, yedi öğrencim vardı ve iyi para kazanıyordum. O dönemde ders verdiğim öğrencilerin bazılarıyla hala görüşürüm. Aramızda yaş farkı da artık kalmadı. .. Beni"sanayicasusu" zannediyorlardı Siyasi nedenlerden dolayı okul oldukça karışıktı. Çok sık boykotlar yapılır, gösteriler düzenlenirdi. Bu tip olaylara karışmadan, eğitimimin disiplinliyürümesini istiyordum. Fa5 2 YALITIM• EKiM 2006 kat yine de boykotlar yüzünden bir senemiz boşa gitmişti. 1976'da mezun olmam gerekirken 1977'de mezun olabilmiştim. Bir sene insan hayatında önemli bir süre. O süreçte gazete ilanıyla başvurduğum bir fir. mada ücret almadan çalışmıştım. Tercüme yapıyordum ve işlerin nasıl yürüdüğünü öğreniyordum. Bu sayede soğutma teknolojisinde epey bilgi edinmiştim. Fakat çalıştığım iş yerinde beni sanayi casusu falan zannediyorlardı nedense... Tezcanlı olduğumdan projeyi hemenbitirmek istiyordum İTÜ'deki boykotlar nedeniyle yüksek lisans eğitimime Boğaziçi Üniversitesi Makine Fakültesi'nde başlamıştım. İTÜ'de iyi bir eğitim aldığımı, Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans yaparken anlamıştım. Orada, başka üniversitelerden, proje bile yapmadan gelen öğrenciler vardı. Biz ise teoriden pratiğe dönük ciddi çalışmalar yaparak gelmiştik yüksek lisans eğitimine. İTÜ'de Su Makineleri dersindeki projeyi hiç unutmam. Tezcanlı olduğum için projeyi hemen bitirmek istiyordum. Her hafta hocaya gider projemi sunardım. Hoca da proje üzerinde bir sürü düzeltme yaparak geri gönderirdi. Bir süre sonra da dayanamayıp pompaları daha yakından tanımam ve kitaplara bağlı kalmamam için beni bir pompa firmasına yönlendirmişti. Sonunda dört dörtlük bir proje çıkarmıştım. Boğaziçi Üniversitesi'nde üçüncü ayıma girerken, İTÜ'deki yüksek lisans eğitimlerinin boykotlardan etkilenmeyeceği garantisini alınca tekrar İTÜ'ye döndüm ve yüksek lisans derslerimi ve tezimi bir senede tamamladım. Üçüncü sömestre de sadece tezimin sözlüsüne girdim. Boğaziçi Üniversitesi'nden de, belki ileride doktora eğitimine gelebilirim düşüncesiyle mazeret dilekçesi yazarak izin almıştım. Teori ile pratik arasında bir boşluk vardı Yüksek lisans eğitiminde derslerimi tamamlayınca, Tokar A.Ş.'de Merkez'de şantiyeden sorumlu mühendis olarak işe başladım. İlk ücretli ve profesyonel işimdi ve askere gidene kadar dokuz ay çalışmıştım. Ofis Kabataş'taydı ve evime yakındı. Bu ilk iş tecrübemde pek sıkıntı yaşadığımı söyleyemem.Fakat bir çok şeyin kağıt üzerinde göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Güzel bir deneyimdi. İş görüşmesi yaptığım rahmetli Sunday Bakırcı, bana bakır kaynağını sormuş ve gümüş kaynağını bildiğim halde cevap verememiştim. Demek ki teori ile pratik arasında bir boşluk vardı. Yine de işe kabul edilmiştim. Bir sürü proje gerçekleştirmiştik. Tesisat projelerinden sorumluydum. Demirdöküm yatırımını takip ediyor ve Seka Taşucu tesisinin havalandırma, iklimlendirme sistemlerinin kontrolünü yapıyordum. Ayda bir şantiye ziyaretleriyle projeye uygun yapılıp yapılmadığını kontrol ediyordum. Kendi açımdan ve şirket açısında başarılı bir dönemdi. Kafadankomandoolursun 1979 yılında yüksek lisans diplomamı alınca askerlik için müracaat ettim. Fiziğim müsait olduğundan Tokar'daki arkadaşlarımın, "Sen kafadan komando olursun" diye takılmaları beni de tedirgin ediyordu açıkçası. Bu konuda, şirketteki aşçımızı örnek gösterirlerdi. Aşçıyla konuştuğumda, askerlik hizmeti bittikten sonra bile, her sene on beş günlük eğitimlere katılmak zorunda olduğunu söylemesi tedirginliğimi daha çok artırmıştı. Askerliğimi komando olarak yapmak ne kadar şerefli bir görev olsa da, ileriki yaşamımı zaman zaman sekteye uğratacak olması kolay benimseyebileceğim bir şey değildi. Bu korkularla Tuzla'da sınava girmiş ve muhtemelen iyi bir sınav notu alarak deniz yedek subay adayı

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=