Yalıtım Dergisi 60. Sayı (Mayıs-Haziran 2006)

Köken olarak Balıkesir Gönenli'yiz. Babamın memuriyeti dolayısıyla 1958 yılında Ankara'da doğmuşum. Cumhuriyetin başkenti Ankara'nın resmi yüzünün yanında kendine has bir sevimliliği vardır; içinde yaşamayanlar sevmez. Aydın, çağdaş, ahlaklı ve cumhuriyet ilkelerine bağlı olmak ailemizin temel prensipleriydi. Rahat bir çocukluk geçirdim; anne ve babamın, iki kız kardeşimle beni sağlıklı bir şekilde büyütmek ve iyi birer eğitim almamızı sağlamaktan başka kaygıları yoktu. Bunda da oldukça başarılı oldular. Bize bu güzellikleri sunan, topluma faydalı ve üretken bireyler olmamızı sağlayan sevgili babamı malesef 2005 aralık ayında kaybettik; "insan" olmayı ondan öğrenmiştim ... Hüseyin Bilmaç anne ve babasıyla Dördüncü sınıfa kadar sınıfın en başarılı öğrencisiydim. Vefat eden öğretmenimizin yerine gelen yeni öğretmen, geldiği gün matematik dersinden sınav yapmış ve benim dışımdaki tüm öğrenciler sıfır almıştı. Öğretmenin de dikkatini çekmiş olacak ki okul çıkışında kendisini evimize götürmemi istemişti. Eve geldiğimizde öğretmen anneme, sınavdan sadece benim bir aldığımı anlatmıştı. Beni parlak bir geleceğin beklediğini fakat bunun için öncelikle matematiği öğrenmem gerektiğini söylemişti. Bir almama alışık olmayan annem şok olmuştu. Utançtan kıpkırmızı kesilmiştim. Öğretmen gittikten sonra evde bir papara kopmuş, babamdan da epey bir azar işitmiştim. Sonra varımız yoğumuz matematik oldu. İlkokulu da birincilikle bitirmiştim. Ortaokul birinci sınıfta, elimde takdirnameyle o öğretmenimi okulda ziyarete gittiğimde, gözleri dolu dolu o günkü öğrencilerine benim gelecekte çok başarılı bir insan olacağımı söylemişti. Öğretmenim Mustafa Büyüktaşkın'ın verdiği itici güçle ortaokul ve lise yıllarımda matematik, fizik ve kimyaya çok ağırlık verdim ve başarılı oldum. Milliyet Gazetesi'ninmüzik yarışmasında derece almıştık O yıllarda fazla çalışmaktan hobilere vakit ayıramadığımı görmüş ve gitar çalmaya heveslenmiştim. Babam da başarılı bir öğrenci olduğum için bana gitar almıştı. Ahmet Kanneci'nin gitar kurslarına gitmeye başlamıştım. Klasik gitar öğreniyordum. Delikanlılığa geçiş sürecinde klasik gitar çalmak bana çok çarpıcı gelmedi. Günün modasıyla Türk Hafif Müziği tarzında parçalara merak sardım. Ankara Başkent Deneme Lisesi'nde okul orkestrasıyla Milliyet Gazetesi'nin liselerarası hafif batı müziği yarışmasına katılıp derece de almıştık. Deep Purple'dan Smoke on the Water, Barış Manço'dan Kol Düğmeleri, Aşık Veysel'den de Uzun İnce Bir Yoldayım parçalarını çalmışbk. Adanabüyükbir sürpriz olmuştu Üniversite sınavına girdiğim zaman çok enteresan bir sürprizle karşılaştım. Mühendis olmayı planlıyordum. Tercihlerim mühendislik okullarıydı fakat bir iki tane de işletme okulu yazmıştım. Sıralamayı karıştırmam nedeniyle, hedefim sadece mühendislik fakülteleriyken, çok yüksek bir puanla Çukurova Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne girdim. Ankara veya İstanbul'da okumayı beklerken bana çok yabancı bir şehir olan Adana büyük bir sürpriz olmuştu. İşletme Fakültesi yeni kurulmuştu. Adana'ya yabancı olmam ve içimdeki mühendislik arzusuyla üçüncü sınıfa geçtiğimde tekrar üniversite sınavına girdim ve Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü kazandım. Çukurova Üniversitesi'nden de ön lisans diplomamı aldım. Bu, yıllar sonra işletme yüksek lisansı yaparken bazı derslerden muaf tutulmam dolayısıyla çok işime yaradı. Modern fen eğitimi aldığım lise yıllarında kimya laboratuarında çalışmayı çok severdim. Kimya mühendisliğini seçmemin sebeplerinden birisi de kimyager olan eniştemdi. O'nun o günkü koşullarda çok rahat çalıştığını, iyi para kazandığını ve iyi koşullarda yaşadığını görünce gençlik aklıyla kimya mühendisi olmaya karar vermiştim. Yanımdaki arkadaşım vurularak ölmüştü 1970'li yılların sonuna doğru siyasi ortam oldukça gerilmişti. Öğrenciler, askere uğurlanır gibi okullarına gönderiliyordu. Akşam eve dönememe riski vardı. Adana'da da böyle kötü anılarım var. Üçüncü sınıfta okulu bırakmama sebep olan bir olay yaşadım; büyük bir grup anfiyi basarak ortada hiçbir sebep yokken silahla herkesi taramıştı. Yanımdaki arkadaşım da vurularak ölmüştü. O arkadaşın, sıranın altında, göz göze bakarken ölmesi beni şoka soktu. YAUTIM • HAZiRAN2006 5 3

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=