bilimsel tur. Nüfus artışı ve teknolojinin enerji bağımlı olarak gelişerek hayatımıza girmesi bu enerji ihtiyaçlarının artmasına katkıda bulunmaktadır. Ülkemizdekienerji tüketimi yönüyle bakıldığında bina ve özellikle konut sektörünün önemli bir payı olduğu görülür. 1970-1998 yılları arasındaki nihai enerji tüketiminin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde; konutlarda ve sanayide kullanılan enerji; toplam enerji tüketiminin ortalama %70-75'i mertebesindedir. Dolayısıyla bu sektörlerde enerji verimliliğine öncelikli olarak önem verilmelive gerekli düzenlemeler yapılarak hayata geçirilmelidir. Konutlarda tüketilen enerjinin yaklaşık %80'lik bölümü ısıtma amaçlı kullanılmaktadır[2]. Başta konutlarda olmak üzere binalarda; kaybedilen enerjinin büyüklüğü, ısıtma amacı ile tüketilen enerji miktarını belirlediğinden, enerji tasarrufu sağlamak için ısıtmanın istendiği dönemde binalarda ısı kaybı azaltılması gerekir. Binalarda ısıtma enerjisi korunumunda etkin yollardan biri de kuşkusuz binalarda ısı yalıtım ve nem kontrol sistemlerinin bilinçli olarak uygulanmasıdır. Aynca, ülkemizde yaşanan deprem ve bu felaketle yüz yüze olmamız gerçeği, inşaat ve bina sektörünün güvenlik ve sağlık açısından yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmış, insanların güvenli, kaliteli, sağlıklı binalarda yaşatılmasının zorunlu olduğu gerçeğinin vurgulanmasına yol açarak yalıtım bilincinin de gelişmesini sağlamıştır. Gerek istenilen düzeyde uygulanamayan Yapı Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeliği, gerekse TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı yalıtım kullanımının artmasına yol açmıştır. Ancak, enerji denetimi ve sürdürülebilir enerjiyi sağlamada en büyük katkı araştırıcıların, yalıtım sektöründe çalışanların ve bina kullanıcılarının binalarda yalıtımı geliştirme yolunda harcayaca7 o YALITIM• NiSAN 2006 ğı çabalarla mümkün olabilir. Yalıtım, binalarda konfor koşullarının sağlanması için harcanacak enerjinin rasyonel kullanımını sağlamada önemli etkenlerden birisidir. Binalarda ısı yalıtımı ve nem kontrolü uygulamaları, kullanıcı sağlığının yanı sıra yapı sağlığının da korunması, ısıl konfor koşullarının gerçekleştirilmesi için gereklidir. İstenilen, bu etkenleri birbirinden bağımsız olarak değil, bir bütün olarak düşünmek ve bina yalıtımı konusunda optimum çözüme ulaşabilmektir. Çok katmanlı yapı elemanlarında kullanılan farklı malzemelerin, farklı nem geçirgenlik özelliklerine sahip olmaları nedeni ile taşınan nemin bazı katmanlardan hızlı bir şekilde geçerken, bazı nem geçirgenlik direnci yüksek katmanların önünde birikmesi söz konusu olabilmektedir. Bundan başka, dış duvar katmanlarında, olağan şartlardaki nemin dışında, çevre şartlarının etkisi ile veya tasarım ve uygulama hatalarından ötürü, buharın suya dönüşmesi, yani "yoğuşma" da meydana gelebilmektedir. Bunun sonucunda ise dış kabuğun kendisinden beklenilen performansı yerine getirememesi söz konusudur. Bina kabuğu ısı yalıtım değerinin istenilen düzeyde sağlanmasında nem kontrolü de zaman zaman zorunlu olmaktadır. Yapı malzemelerinin gözenekleri ve boşluklarını dolduran "kuru" hava, malzemenin ısıl direncine olumlu katkıda bulunmaktadır. Gözeneklerdeki havanın nem oranının artması veya hal değiştiren buharın suya dönüşmesi sonucu, bu bölgelerde meydana gelen ısı akış debisi artmaktadır. Suyun ısı geçirme özelliğinin kuru havaya göre 25 kat daha fazla olması bu olgunun meydana gelmesinde en önemli etmen olarak ortaya çıkmaktadır [83]. iSi YALITIM SİSTEMLERİNDEN BEKLENEN ÖZELLİKLER Isı yalıtım sistemlerinin seçiminde, Güneş ışınımı, hava sıcaklığı, nemlilik, rüzgar gibi dış çevreye ilişkin parametreler ile Yalıtılacak binanın bulunduğu yer, binanın konumu, yönü, formu, bina kabuğunun ısı geçişine ilişkin fiziksel özellikleri, diğer malzeme ve sistemler ile uyum gibi parametreler ele alınmalıdır[3]. Yapıda yalıtım için kullanılacak sistemleri her yönü ile iyi tanımak ve bu sistemlerin uygulama özelliklerini iyi bilmek, kullanım esnasında karşılaşılacak sorunları azaltmaktadır. Isı yalıtım malzemeleri olarak adlandırılan yapı malzemelerinde, kullanımlarına ilişkin bir takım özellikleri bulunması gerekir. Ancak bu özelliklerin tümünün bir malzemede bulunması da mümkün değildir. Bu nedenle, içinde bulunulan koşullara göre ısı yalıtım sistemleri optimum çözümleri gerçekleştirmelidir. Isı yalıtım malzemelerindenbeklenen performans istekleri tablo l'de verilmektedir[3]. Strüktürel İşlevsellik Binalarda özellikle yatay ya da az eğimli yapı elemanlarının oluşturulmasında yeterli basınç dayanımına sahip ısı yalıtım sistemlerine ihtiyaç vardır. Mukavemetin yetersiz olduğu durumlarda, sistemin basınç mukavemetini artırmaya yönelik önlemler alınabilir veya yayılı ve noktasal yüklerin ısı yalıtım malzemesini ezmesine karşı belli kalınlıkta rijit katmanların (koruyucu şap gibi) yapılmasına gidilebilir. Bazı hallerde bu iki uygulamanın bir arada yapılması gerekebilir. Düşey yapı elemanlarında ısı yalıtım malzemelerinin kullanılmasında bu anlamda önlemlere genelde gerek yoktur[4]. Genleşmeye karşı dayanıklılık ve özellikle eğilmeden kaynaklanan çekilme gerilmelerinin karşılanabilmesi için ısı yalıtım malzemesininyeterlibir çekme mukavemetinesahip olması gereklidir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=