Yalıtım Dergisi 57. Sayı (Kasım-Aralık 2005)

portre/röportaj neye bakacağını bilmiyor, fayansın rengine bakıp bina satın alınıyor. Statik sistemi nedir, zemin durumu nedir kimsenin dikkat ettiği yok. Bunun için halkı bilgilendirecek bir takım çalışmalar yapılmalı ki seçimini bilinçliyapabilsin. Bilgiliolmayan kişi seçimini bilinçsiz yapar. İş tesadüflere kalır. Yap-satsisteminde binalar gerekli teknik yeterlilikte yapılmıyor. Konutta el değiştirme kolaylaştırılmalı Mortgage sisteminin Avrupa'da bir bütünlüğü var. Türkiye'de ise IMF istediği için bir takım sistem değişikliği yapılıyor. İş rant ekseninde gelişiyor. Son senelerde hem yapı yapılamamasından dolayı bir talep patlaması hem de bankalarda kredi birikimi var. Bu ters bir kanala aktarılıyor. Mortgage'de sabit sistem olması lazım. İnsanlar ödeyemediği zaman zor durumda kalıyorlar. Kolay el değiştirme sistemini de beraberinde getirmek lazım. Bizim için daha önemli bir konu ise aile yapımızın değişmesi. Aileler küçük olarak kuruluyor, bir süre sonra çocuklar oluyor ve ondan sonra aile tekrar küçülüyor. Geriye yine bir karı koca kalıyor. Bu süreçlerde farklı boyutlarda evlere ihtiyaç duyuluyor. Eğer ev değiştirmek kolaylaşırsa, insanların ile7 6 YALITIM• ARALIK 2005 ride dört oda lazım diye başlangıçta büyük ev alıp, sonra ödeyemez hale gelip, üç odalı bir evde tek başına oturması gerekmez. İki kişilik bir ailenin büyük bir evde oturmasının gereği yok. Onun için el değiştirme kolaylaştırılırsa, sistem ve kullanıcılar daha rahat olurlar. Yapılar harabeye dönüşüyor Bankalar kredi veriyorlar. Fakat bu kredilerde yapının kontrolü sağlanmıyor. Hangi kalitede yapıldığını, ne malzeme kullanıldığını soran yok. Bir sürü kusurlu bina yapılmış oluyor. Gerçi yapı denetim firmaları var ama o sistemin de doğru dürüst çalıştığını sanmıyorum. Doğru dürüst çalışsa yapılar biraz düzelirdi. Resmi yapılar bu kontrolün dışında tutuluyor. Halbuki devlet yapılarının da sağlam olduğunu söylemek mümkün değil. Bugünkü şartlarda yapı yapmak çok zor. Çünkü elli sene önce herhangi bir yapının ahşap ya kagir olma kararı verilmesinde çevre önemli bir etkendi. Projenin hangi esaslara göre yapılacağı belliydi. O yapıyı yapacak yetişmiş ustalardı. Şimdi evler hacim olarak çok büyüdü, problemleri de arttı. Malzeme çok çeşitlendi, geleneksel yapı sistemi terk edilip yeni sisteme geçildi, fakat yine sadece görüntü olarak taklit edildi. Kalitesiz malzemeler bilinmeden kullandı. Ve hasarlı binalar meydana çıktı. Devlet yapıları hiçbir zaman yeterli kalitede olamıyor. Bir doktora çalışmasında, on sene süresince kırk devlet dairesinin yapıya ayırdığı paraları ve o paraların nereye kullanıldığını araştırmıştık. Ankara'da 134 tane okulun, on sene süreyle aldığı paralar ve harcadığı yerleri tespit etmiştik. İki senede bir hep aynı yerlere aynı onarımlar yapılmıştı. Yapı bakım bilinci bizde maalesef yok. Onun için yapılar da harabeye dönüşüyor. Yeterli kontrol olmuyor ve sorumsuz kalınıyor. Mesela araba kazası olsa, savcı amme malına zarar verdin diye dava açıyor. Bu bilinçsiz yapılan onarımlardan dolayı mimarlar davalı olsalar ne olurdu acaba?.. Devlet yapılarının daha ciddi kontrol edilmeleri gerekiyor ki örnek olsunlar. Bir zaman önce öyleydi ama şimdilerde bir depremde de devlet yapıları yıkılıyor. Sistem ve malzeme seçiminde yeterli bilgi olmadığı için maalesef çok büyük kayıplar yaşanıyor. Çok değişik hammadde kaynaklarımız var Yapı malzemeleri konusunda çeşitli problemlerle karşı karşıyayız. Teknoloji çok ilerlediği için malzeme üretimi çok çeşitlendi. Sadece rengi veya parasal özelliklerine göre malzeme seçildiğinde büyük yanlışlıklar yapılıyor. Türkiye'de yapı malzemesi üretimi çok geniş ama ne yazık ki dışa bağımlı. Bir yabancı malzeme saplantısı var. Dışarıdan her gelen malzeme muhakkak iyi malzeme olmuyor. Türkiye çok geniş bir ülke ve çok değişik hammadde kaynaklarımız var. O hammaddelerle ilgili çok ciddi araştırmalar yapılmalı. Ara mal alıp imalat yapmak Türkiye'nin zararına oluyor. Birçok malzeme Türkiye'de de üretilebilir. Kendi öz kaynaklarımızı değerlendirmeliyiz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=