Yalıtım Dergisi 57. Sayı (Kasım-Aralık 2005)

röportaj !ayısıyla iptali için hukuki girişimlerde bulunmaya karar verdik. Eğer bu tür yatırımlar bu şekliyle gerçekleştirilirse dava açmak zorunda kalacağız. Kimiçevrelerce sorun sadece bir mimari proje ve modern teknoloji tartışmasına indirgendi. Söz konusu kuleler dünya kültür mirası İstanbul'un siluetini etkileyebilecek bir noktaya yapılacak. İtiraz nedenlerimizden birisi de bu kulelerin kültürel bir saldırı niteliği taşıyor olması. Despotik bir yönetimin taşıdığı simgeler İstanbul'a taşınacak. Bu durum kültürel nedenlerle de kabul edilemez. Ayrıca bu bölge yeşil bir alan niteliğinde ve çevrenin soluklanma alanı. Başka nedenlerimiz de var; planın dengesini bozan, altyapıya yük getiren, ulaşımı alt üst eden unsurlar gibi bir sürü sonuçlara neden olacağı için karşı olduğumuz bir yatırım. Üçüncü köprü tartışmaları bu kulelerle birlikte yeniden gündeme getirildi. Üçüncü köprü aslında bölgedeki gökdelenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için yapılacak ... Toplum farklı kompartımanlara yerleştlrlllyor Son dönemdeki çalışma alanlarımızdan birisi de kentsel dönüşüm planları. İstanbul geçmişte sağlıksız bir yapılaşma gösterdi. Anadolu'dan göçe dayalı bir kentleşme yaşadık. Bunun nedeni, İstanbul ve Marmara'ya yapılan hatalı yatırımlardı. İstanbul Nazım Planı'nın öngörüsü olan doğudan batıya kıyı yönündeki büyüme istenilen şekilde gerçekleşmedi. Yanlış yatırım kararları ve karayolu taşımacılığına indirgenmiş ulaşım anlayışı nedeniyle göçe dayalı kontrolsüz bir büyüme oldu. İstanbul maalesef kuzeye doğru ve sağlıksız bir büyüme gösterdi. Kaçak ve denetimsiz bir yapılaşma oldu. Bunların yarattığı sorunların giderilmesi ve depreme karşı da hazırlanması gerekiyor. Ancak gündeme gelen kentsel dönüşüm planları bu dönüşümü sağlıklı bir şekilde gerçekleştirememek6 6 YALITIM• ARALIK2005 tedir. Bu projeler kapsamında genellikle ayrıcalıklı kesimlere pazarlanan ve kentle ilişkisi zayıf yerleşim bölgeleri yaratılıyor. Toplum artık farklı kompartımanlara yerleştiriliyor. Prestij konutları adı altında ayrıcalıklı kesimler belli yerlere yerleştiriliyor. İnsanların birbirinden koptuğu ve farklı sosyal tabakaların arasında uçurumların olduğu bir yaşam tarzı öngörülmüş oluyor. Bunların da kabul edilebilir olmadığını görüyoruz. Bu süreç organize edilirken kamu aslında düzenleyici, planlayıcı ve yönlendirici hüviyetinden tamamen vazgeçmiş durumda gözüküyor. Kamu, bu alanlarda yatırım yapmak isteyen kuruluşların önünü açmak için çalışan bir kurum haline gelmiş. Toplumsal bir örgütlenme öngörüsü yok. Sosyalbir depremeneden olunabilir Mortgage Yasası da bugünkü tartışılan haliyle yasalaşırsa çok ciddi sorunlar yaratacak. Bunlardan bir tanesi enflasyon karşısında, finans veren kuruluşların korunma istemesi. Bu durum tüketici açısından büyük bir risk taşıyor. Çünkü ülkemizde ekonomi belli aralıklarla krize giriyor. Tüketici, alacağı kredilerde sorun yaşayacak. Yine bu süreç içerisinde kredi veren kuruluşların kendi yatırımlarını garanti altına almaları söz konusu. Ama tüketicinin garantisi yok gibidir. Ekspertizlik raporları tek taraflı. Kredi veren kuruluş tarafından yaptırılmaktadır. Sürecin sağlıklı ele alınması gerekiyor. Ulusal kaynakların ve bir dayanışma ilişkisinin ön görüsü temelinde bu kredilendirme sisteminin tüketicinin de lehine değerlendirilmesi ve ele alınması gerekiyor. Kent öngörüsü boyutu da var. Sosyal ilişkilere zarar veren bir sürece doğru yöneldiğimizi görüyoruz. Bunun yaratacağı sorunlar var. Kentsel dönüşüm projeleriyle İstanbul'u depreme karşı hazırlayabiliriz.Ancak bir sosyal depreme de neden olabiliriz. Bir sosyal proje öngörüsü altında tüm bu kentsel dönüşüm projelerinin yeniden ele alınması acil bir önem arz ediyor... 11

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=