Yalıtım Dergisi 55. Sayı (Temmuz-Ağustos 2005)

portre/röportaj onu unutmam. Arada dostluğum devam eder, bir iş bitti mi onu kesip atmam. Herkesle dostum... Hiç kimseyi kendi hırsım için bir şey yapmaya zorlamam Hayatım boyunca çok hırslı değildim; hedefim hep iyi yaşamaktı. Bunda da başarılı olduğumu düşünüyorum. Çok güzel bir ailem oldu ama orada başarısız oldum. İsterdim ki ölünceye kadar eşimle birlikte yaşayayım. Ama bir nokta geldi ki, demek ki benim de hatalarım vardı, devam etmedi. Hayatta neyi istediysem fazlasıyla elde ettim. Oğlumun mastırını bitirmesi; Betek'te en üst seviyede iş görmek ya da Kale Grubu'nda uzun yıllar çalışmış olmak benim için akıl almaz bir keyif. Hayatımdaki hedeflere hep adım adım yürüdüm. Hayata olumlu yönleriyle bakıp mutlu yaşadım. En büyük arzum da yatalak olmadan, yataklara düşmeden sağlıklı bir ölüm sahibi olmak. Torun görmek gibi bir hırsım yok. Hiç kimseyi kendi hırsım için istemediği bir şeye zorlamak istemem. Oğluma da aynı şeyi söylüyorum; "Yalnız yaşamak istiyorsan yaşa. Ben de yalnız yaşıyorum. Senin de evlenip bir hayal kırıklığı yaşamanı istemiyorum, eğer mutlu olacaksan evlen; böyle mutlu olacaksan böyle devam et" diyorum. İnşaat sektöründe çalışmak isterse oğlum için de başkaları için de hep şunu söylüyorum, "Eğer bir insan işini doğru yaparsa, hangi işi yaparsa yapsın para kazanıyor" Türkiye'de bir işi yaparken o mesleğin sahibi olmak zorunluluğu yok. Türkiye sonsuz bir hürriyete sahip bir memleket. Her insan her işi istediği yerde yapabilme gücüne sahip. Bu bence Türkiye'nin demokratik ülke olduğunun en güzel örneği. Bir adam iyi köfte yapıyor ve insanlar da şehir dışından o köfteyi yemeye oraya geliyorlarsabu çok önemli bir şey. 68 YALITIM• AGUSTOS2005 Hipodroma giderim Senede iki ya da üç kere muhakkak hipodroma gidiyorum. At yarışı oynamak için değil de atları seyretmek zevk veriyor bana. Atların hırsla koşması, çevrenin yemyeşil olması, para hırsıyla avaz avaz bağıran adamların heyecanları bana çok ilginç geliyor. Sadece Veli Efendi Hipodromu'na gidiyorum. Orada sandviçimi, pastamı alıyorum ya da bir biramı veya kahvemi içiyorum. Benim için Açık Hava Tiyatrosu'nda müzik dinlemek de büyük bir keyiftir. Fotoğraf çekmek de çok büyük zevklerimden birisi. Yüz binlerce fotoğraf çekmişimdir. Fotoğrafı da keyif için çekiyorum. Beğendiğim şeyleri tespit etmekten müthiş keyif alıyorum. Yapılan hatalar ve başarılar bana yol gösteriyor Seramiği çok seviyorum. Bütün büyük seramik sergilerini izlemişimdir. Çanakkale Seramik'te Mustafa Tunçalp'le beraber çalışmış olmamın vermiş olduğu artılarla o camianın içinde de bir sürü dostum var. Türkiye'deki bütün şehir müzelerini gezdim. Resimde genel bir izleyiciyim; dostlarım var. Mesela Devrim Erbil, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nuri İyem'in resimlerinin veya Haluk Tezonaran, Tankut Öktem, Erdinç Bakla ve Jale Yılmabaşar'ın seramiklerinin ayrı bir yeri vardır bende. İlhan Koman'ın eserlerini de yakından takip ederim. Çocukluğumda Teksas ve Tommiks yerine ekonomi kitapları okurdum. Hala da ekonomiyle ilgili şeyler okurum. Her ay ekonomi dergilerini düzenli olarak takip ederim. Başarılı insanların hayatlarını anlatan kitaplar da ilgimi çekiyor. Mesela Sakıp Sabancı'nın, Vehbi Koç'un, Selçuk Yaşar'ın ya da İbrahim Bodur'un yaşadıklarından çok şeyler öğreniyorum. Onları okuyarak ne yapmam gerektiğini idrak edebiliyorum. Yapılan hatalar ve başarılar bana yol gösteriyor. Rahat ve hür ortamlarda başarı da kendiliğinden geliyor; ısmarlama iş olmaz ... İyi bir yöneticinin öncelikle hoşgörülü ve bilgili olması lazım. İşini seven adam çalışırken yorulmaz, sabahlara kadar çalışsa bile yorgunluk nedir bilmez. Hoşgörü bütün hataları örter. Yöneticiler çalışanlarına imkan vermeliler. İmkan verme hoşgörüsüne sahip değilsen, yanında adam yetişmez. İş adamları, çalışan personele yetki vermeli. Betek'i tercih etmemdeki en büyük nedenlerden birisi de bu oldu. Özgür bir ortamda çalışıyorum. Görev aldığım departmanda her türlü özgürlüğe sahibim. Betek'te işe başlarken Celal Bey ve Genel Müdür Tayfun Küçükoğlu bana "Ne istersen yap, neyi anlatmak istiyorsan anlat, biz karışmıyoruz" demişlerdi. Ben de şirketi kendi işim kendi evim gibi benimsedim. Hiçbir iş yerinde benim odam gibi bir çalışma alanı bulamazsınız. Böyle rahat ve hür ortamlarda başarı da kendiliğinden geliyor. Mesela Van Gogh deli bir insandı; Michelangelo kendi kendine çalışan bir insandı, hürdüler. Sanatçılar hür ve rahat olabildikleri mekanlarda iyi ürün ortaya koyabilirler. Ismarlama iş olmaz... Bir kere daha hayata gelsem mimarlığı tercih ederdim Bir kere daha hayata gelsem mimarlığı tercih ederdim. Üniversite yıllarında Mimar Sinan Üniversitesi'nden bir çok kız arkadaşım olmu, tu. Mimarlığı çok severdim, sergiler dolaşırdım. Mimarlıkta okuyan arkadaşlarım!:. birlikte çok zaman geçirir ve mima yapılardan büyük zevk alırdım. B mimarda bendeki kadar mimari k tap ya da doküman bulamazsınız Evimde Dünya Mimarlık Tarihi isiw li büyük bir ansiklopedi var ve s. sık bu kitabı okurum... il

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=