Yalıtım Dergisi 55. Sayı (Temmuz-Ağustos 2005)

portre/röportaj edindim ve yapı malzemelerini daha yakından tanımaya başladım. Bilgi ve tecrübem o kadar arttı ki Kaleterasit'e geldiğimde seminerleri kendim vermeye başlamıştım. Üniversitede teknik bir eğitim almadım fakat yaşayarak yapı malzemesi ve yapı fiziği hakkında çok şey öğrendim. Eskiden köfteci dükkanlarında, kahve köşelerinde seminerler veriyorduk. Şimdilerde ise beş yıldızlı otellerde, bilgisayar destekli eğitimler veriyoruz. Bu da Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin güzel bir örneği ... Proje yarım kaldı Kaleterasit'in ticaret müdürüyken Ankara Yapı Fuarı'nda bir panele dinleyici olarak katılmıştım. O paneldeki bir sohbet esnasında dönemin bakanlarından rahmetli Adnan Kahveci, evine aldığı seramikleri döşeyen ustanın çok yetersiz olduğunu ve çok yüksek fiyat talep ettiğini söyleyerek bir şikayetini dile getirmişti. Bundan yola çıkarak da bazı mesleklere yönelik olarak eğitici kısa filmleri televizyonda vermeyi planladığını anlatmıştı. Ben de Çanakkale Seramik'te bu işi yıllardır yaptığımızı ve her sene yüzlerce adam yetiştirdiğimizi fakat bu adamların sonradan kaybolduğunu ve devlet desteği olursa çok daha iyi bir verim alacağımızı söylemiştim. Konuyla yakından ilgilenen Kahveci bana daha sonra müsteşarını yollamıştı ve biz de fayans veya hazır sıva uygulama filmlerimizi müsteşarla paylaşmıştık. Güzel bir atılım olmuştu. Bu filmler televizyonda gösterilmeye başlandığı sırada Adnan Kahveci vefat etmiş ve proje yarım kalmıştı. Kale Grubu'nda 32 yıllık çalışma hayatının ardından bir buçuk sene de Aden-İspo'da çalıştım. Kaleterasit'teki genel müdürüm Selim Eğinlioğlu'nun emekliliğinden sonra oğlu genel müdür olmuştu. Oğlu ise elinden tutup okula götürdüğüm bir ço6 6 YALITIM• AGU5T05 2005 cuktu. O'na "Genel Müdür" demek içimden gelmedi. O sırada Adnan Namyeter Aden-İspo firmasını kurmuştu ve kendisine yardım etmemi istiyordu. Ben de kabul ettim ve bir buçuk yıl orada genel müdür yardımcılığı yaptım. Bu süre zarfında Aden-İspo'yu bütün Türkiye tanıdı. Kale Grubu'nda o kadar tanınan bilinen bir insan haline gelmiştim ki insanlar Aden-İspo'yu da Demirkan Barlas dolayısıyla tanımıştı. Kale Grubu'ndaki çalışma hayatımda bütün medya, üniversite camiası, reklam dünyası, seramik ve boya sektörleri beni tanır hale gelmişti. Yılda ortalama 10-15bin boyacıya seminerveriyorum 1993 yılında Aden-İspo'da çalışırken eğitim ve fuar faaliyetlerini yürütmem konusunda Betek'ten bir teklif aldım. Eğitime önem vermeleri benim için önemli bir olaydı. Tek isteğim ise işte devamlılıktı; oğlumun iyi bir eğitim almasını ve eğitiminin yarım kalmamasını istiyordum. Bu talebimi Betek Yönetim Kurulu Başkanı rahmetli Celal Akpınar ve Genel Müdür Tayfun Küçükoğlu'na ilettiğimde, onlar da bana güvence vermişti. Betek imajının yaratılmasında önemli bir payım olduğuna inanıyorum. Betek, 1988 senesinde "Beton Teknolojisi" adı altında kurulan ve ilk ürünleri yalıtım malzemeleri ile beton katkıları olan bir firmaydı. 1993 yılında barajların durması ve yalıtım malzemeleri pazarının küçülmesi Betek'i bir arayış içine sokmuş ve yalıtıma en yakın sektör olan boya sektörüne girilmiş. Betek'in sahibi rahmetli Celal Bey'i bu konuda, evini boyayan bir boyacı olan Osman Şen yönlendirmiş; Şen, "Bu kadar güzel Sutut yapıyorsunuz, neden boya da üretmiyorsunuz?.." diye sorduğunda rahmetli Celal Bey'in kafasında bir ışık yanmış. Gitmiş Almanya'da Caparol ile Know-how anlaşması yapmış ve boya üretimine başlamış. Caparol yaklaşık elli yıldır Almanya'da yalıtım malzemesi de üreten bir firma. Türkiye'de ısı yalıtımı bilinci gelişince biz de yerimizi alalım dedik ve 2003 yılında Capatect Dalmaçyalı'yı üretmeye başladık. Dalmaçyalı da 2003 yılında Yılın Isı Yalıtımı Ürünü ödülünü aldı ve hızla pazar payını genişletiyor. Yılda ortalama 10-15 bin boyacıya seminer veriyorum. Her yıl ortalama 15 fuara katılıyoruz. Her birinde de bilfiil başında duruyorum. Geçen sene Betek'te eğitim verdiğim insan sayısı 95 bin kişiye ulaşmıştı. Bu sene de yüz bini geçeceğiz zannediyorum. Akıl almaz keyif aldığım şeyler oluyor; yolda yürürken birisi geliyor "Hocam ben sizin seminerinize katıldım" diyor ya da trafikte giderken önüme koca bir tır geçiyor ve inen adam, "Hocam ben senin talebenim. boyacıyım" diyor. Bunlar beni oldukça keyiflendiren olaylar. Eğitimlerde hayat ve felsefe derside veriyorum Ben boyacılara eğitimlerde yalnız boyayı anlatmıyorum, hayat ve felsefe dersi de veriyorum. Derslerde iyiliği, sevgiyi ve hoşgörüyü anlatıyorum. Ahi evranları, Mevlanaları anlatmaya çalışıyorum ve hoşgörülı.. olmalarını, peşin hüküm vermemelerini, mesleklerine saygılı olmaları gerektiğini tavsiye ediyorum. Her mesleğin kutsal olduğunu anlatıyorum. Benim çocukluğumda ve gençliğimde her meslek kutsaldı. Bugün baz meslekleri küçümsemeye başladılar Boyacılarla dost olmaya çalışıyoru!T' boyayı niçin incelttiklerini, boya} nasıl yapmaları gerektiğini anlatt ğımda otuz-kırk yıllık boyacıların b le gelip nasıl elimi öpmek istediklef'- ni görüyorum, "Biz bunca yıldır b mesleği öğrenmemişiz, senden çoşey öğrendik" deyip sonsuz say•

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=