Yalıtım Dergisi 54. Sayı (Mayıs-Haziran 2005)

portre/röportaj aş çekeceğim sıkıntıyı karşılamıyordu ve işi kabul etmedim.Bunun üzerine bana TED Koleji'nde okuyan oğluna ders vermemi teklif etti. Saati de beş bin liraydı. Ben de şantiyede çalışmam halinde bana vereceği o seksen bin lirayı birkaç ders yaparak almaya başlamıştım. Halı saha mı işleteceksiniz? .. Fakülteyi bitirdikten sonra arkadaşlarla iki tane meslek dışı projemiz vardı. Bunlardan birisi Bursa'da halı saha işletmeciliği yapmaktı. Bu biraz da bizim sporcu ruhumuzdan kaynaklanıyordu. O zamanlar sadece İstanbul Topkapı'da Dinarsu'nun böyle bir tesisi vardı ve o da zaten reklam amaçlıydı. Bu konuda açıkçası ailelerimizden doğru dürüst destek alamadık. Ailelerimiz, "Okudunuz, mühendis oldunuz, şimdi halı saha mı işleteceksiniz" diye karşı çıkmıştı. Onlar, doğal olarak mesleğimizde kariyer yapmamızı istiyorlardı. Sermayemiz de yoktu, sermayeyi de ailelerimizden alacaktık. Bir süre sonra gönülsüz de olsa bir miktar yardım ettiler. Mudanya Belediye başkanının oğlu da bizim arkadaşımızdı. Belediyeden yap-işlet-devret modeliyle bir yer istemiştik, projelerimizi bile sunmuştuk. Belediye başkanı Ali Amca da ailelerimizle aynı düşüncede olduğundan bize istediğimiz yeri vermemiş ve projemizi rafa kaldır5 8 YALITIM• HAZiRAN 2005 mıştı. O işi yapmış olsaydık bugün belki farklı yönde bir işletmeci olacaktım. İkinci projem ise restoran işletmeciliğiydi. Ankara'daki öğrencilik hayatımızda yemekleri ya okulun kafeteryasında ya da muhtelif yerlerde yiyorduk. Kebap 49, Tadım Pizza ve Villabizim en çok tercih ettiğimiz yerlerdi. Bu mekanlara benzer bir yer açmak istiyordum. Tabağa, tabağın desenine, üzerindeki firma logosuna kadar bir takım çalışmaları arkadaş grubumla yapıp o projeye de başlayamayınca, ben de en iyisi şantiyecilik yapayım dedim... Farklı il ve şantiyelerdeki yaşam düzeni hoşuma gitmemişti Halı saha ve restoran hevesimiz yarım kalınca bir süre şantiyede çalışarak inşaatın tozunu yutmaya karar verdim. Libya'ya gitme konusunu düşünürken orada işleri olan bir aile dostumuz beni Türkiye'de iş yapan bir arkadaşına göndermiş ve şantiyenin tozunu koklamam için daha küçük ölçekli bir şirkette çalışmamı önermişti. Beni gönderdiği müteahhit olan arkadaşı da bana 450 bin lirayla bir şantiyenin sorumluluğunu teklif etmişti. Görevlendirildiğim şantiye Bergama'daydı. Daha sonra Ankara'daki diğer şantiyelerde görev yapıp Kuşadası'na geçmiştim. Kuşadası benim için oldukça cazip bir yerdi. Şu anda eşim olan nişanlımın ailesi de Kuşadası'nda yaşıyordu. Nişanlım da ODTÜ'de öğrenciydi; yaz süresince onunla beraber daha bol zaman harcama fırsatımız olmuştu. Kooperatif işini teslim ettikten sonra Kuşadası'ndaki işim bit- \\\\~\. \\1!.\\ ~~ \.~~'{o.'{ \\\~'{~~'L~ ~Ç}\\~- rek Bergama'daki şantiyede işin başlamasını bekliyordum; fakat Bergama'daki projenin yıkma izinlerinin çıkması bir yıl sürebilirdi. O süreçte yerleşik olmayan, farklı il ve şantiyelerdeki yaşam düzeninden sıkıldığımı fark etmiş ve pazarlama sektörüne girmeye karar vermiştim. Bunun için ise öncelikle askerliği yapmam gerekiyordu... ikinci gün güneşten kulaklarım acıımıştı Askerliğimi sekiz ay denizci olarak yaptım. Bu dönemi açıkçası, bir an önce bitsin de planlamış olduğum iş hayatına atılayım diye geçirdiğim bir dönem olarak hatırlıyorum... Bursa'dan, 33 günlük eğitim yapacağımız İzmir Poligon'a otomobille dört arkadaş gitmiş ve dördümüz de arka arkaya, elimizde çantalarla Poligon'dan içeriye girmiştik. Arka arkaya olduğumuz için sıra numaralarımız ardışıktı; boylarımız da hemen hemen eşit olduğundan hepimiz aynı takıma düşmüştük ve arka arkaya dizilmiştik. Bu bizim için büyük bir şans olmuştu... İzmir çok sıcaktı, saçlarım da kısa olduğundan ve gün boyu güneş altında yürüdüğümüzden ikinci gün güneşten kulaklarım açılmıştı. Eğitim döneminde, birlik için proje çizmiş, dolayısıyla eğitimlere katılmamıştım; eğitimlere katılmadığım için de yemin töreninin yapılacağı ve ailelerimizin geleceği gün maalesef mutfakta bulaşık yıkamak zorunda kalmıştım. Eğitimden sonra gittiğim Tuzla Deniz Harp Okulu da ülke bütünlüğünü algılama anlamında benim için daha iyi ı~C.\\\'-~\.\. ~~\\\ ()10.ı:\.o. ~k~\.'{()\\\~ \.o.\:ı()- ratuvanndan sorumlu er yapmışlardı. oow, Styrofoam'u Türkiye'ye getirmek üzere caıışmaıara başlamıştı Ben askerliğimi yaparken Dow, Marshall ile bir işbirliğine girmiş ve Styrofoam'u Türkiye'ye getirmek

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=