portre/röportaj İşin en kötü tarafı herkes kaçmış sınıfta sadece ben kalmıştım ... Öğretmen, anlayışlı bir insan olduğundan benim de çıkmama izin vermişti. İşin ilginç tarafı, arkadaşlarım parmaklıkların arasından kaçak olarak ve tehlikeli bir şekilde çıkmışlar, ben ise öğretmen izniyle okulun ana kapısından elimi kolumu sallayarak ayrılmıştım. Arkadaşlarımdan kopmamak icin ikinci sınıfı tekrar okudum Üniversite öğrenimimi kesinlikle ODTÜ'de yapmak istiyordum. Hemen hemen bütün mühendislik fakültelerini yazmıştım; sonunda inşaat mühendisliği tuttu. Amcamın oğlu da benden iki yıl önce ODTÜ'yegirmişti. Böylece ilk dönemlerde, ortamı çok iyi bilen, benim de çok iyi ilişkilerde olduğum bir yakınımın rehberliğinde pek sıkıntı çekmemiştim. İlk defa kendime bir düzen kurarak yaşayacaktım. İlk etapta yurtlara giremedim ama hedefim yurtlarda kalmaktı. Okulun yurtlarında kalarak o okul içinde eğitim almak gerçekten zevkliydi. Yaklaşık dört yıl kadar yurtta kaldım. Okulu ise altı buçuk yılda bitirdim. Bunun bir yılı İngilizce hazırlıktı. ODTÜ'yü zaten kayıp5 6 YALITIM• HAZiRAN 2005 sız bitirmek çok kolay bir şey değil. Bir dersi vermeden onun paraleli olan bir sonraki derse geçemiyorsunuz. Benimki biraz da yaşamla alakalıydı; sporu ve arkadaşlarla paylaşarak yaşamayı seviyordum. Arkadaşlarımın bir çoğu birinci sınıfı tekrar okumak zorunda kalmıştı. Ben de onlardan kopmamak için ikinci sınıfta bir tekrar yapmıştım; dolayısıyla hep beraber aynı sınıftan devam edebilmiştik. Arkadaş grubumla bir cok bilgiyi paylaşarak ürettik; takım olduk ... ODTÜ'desistem, belli bir grubun başarılı, belli bir grubun ise başarısız olması esasına göre kurulmuş; dolayısıyla biraz bencillik gelişiyor. Sizin başarılı olabilmenizin kriterlerinden en önemlisi bir başka arkadaşınızın başarısız olması. Mesela ders notlarını kimse birbirine vermek istemez. Fakat biz özellikle üçüncü sınıftan sonra beş altı kişilik arkadaş grubumla bir çok bilgiyi paylaşarak ürettik; takım olduk. Arkadaşlarımızdan birisinin dayısının inşaat ofisi vardı. O ofis, mesai bitiminden sonra bir çok akşam bizim çalışma mekanımız olurdu. Dört beş kişi oraya gider ve herkes uzman olduğu konuda arkadaşlarına yardım ederdi. Benim uzman olduğum konu ise dinamik ve zemin mekaniğiydi. Bu sayede hem kendi konumuzda uzmanlaşır hem de zorlandığımız konuları arkadaşların yardımıyla daha kolay kavrayabilirdik. inşaat mühendisliği konusunda pek bir bilgi sahibi olamadık galiba ... Mezun olmak üzereyken bir yaz tatilinde, Anadolu Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği ikinci sınıfta okuyan ve bütünlemeye kalmış bir öğrenciye ders konusunda yardım etmem istenmişti; merdiven çözümünde zorlanıyordu. Biz ise ODTÜ'de merdiven ile ilgili bir ders almamıştık. Moralim bozuldu; içimden "Yahu bunlar merdiven çözüyor, biz neredeyse mezun olacağız, bu konuda hiçbir şey bilmiyoruz" demiştim. Çocuktan kitaplarını istedim, beş dakika zorlandığı soruya baktım, sonra çözümünü inceledimve sonunda konuyu kavradım ve anlattım. O gün, "Biz bu okulda inşaat mühendisliği konusunda pek bir bilgi sahibi olamadık galiba" diye düşünmüştüm. Sonradan işin aslını, mezun olurken dekanın ağzından duydum; dekan, "Biz size burada inşaat mühendisliğini öğretmedik. Bir problemle karşılaştığınızda hangi kaynaklara başvurarak o problemi nasıl çözebileceğinizi düşünme yollarını öğrettik" demişti. Son sınıftayken bir çok dersi verdiğim için şantiyede saha kontrolü yapabilecek bir pozisyondaydım ve bir iş görüşmesi yapmıştım. Bir depo inşaatının kontrolörlüğünü yürütecektim. İş sahibi aylık ne istediğimi sordu. Yeni mühendisler 200 bin lira civarında maaş alıyorlardı. Ben de 150 bin lira istediğimi söyledim. İşin sahibi istediğim ücreti yüksek buldu: "Sana ancak 80 bin lira veririm" dedi. Öğrencilik hayatı da güzel ve artık sonundayım. Şantiye ise okula oldukça uzaktı. Açıkçası alacağım ma-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=