TürkKültürSistemine ALPER DOĞRUER İnş. Y. Müh. (MBA) Mardav Satış Müdürü En UygunYönetimBiçimi -I Müteahhitm, imarve mühendigsibiteknikinsanlardagnüçalarak yıllarca büyüyenamasondönemde"son kullanıcı" dediğimiz vatandaşın da bilgive ilgisinin artmasıyla hız kazanansektörümüz artık farklı bir safhayageçiyorB. iranlamda "B2B"(EndüstriyePlazar-lndustriMalarket) diyebileceğimiz çalışma şeklinden, "B2C"ye(Tüketici Pazarı-Consumer Market) geçiş sözkonusu.Buda yıllardır kullandığımız pek çok satış, pazarlamaveyönetimtekniklerindeb,izsektörde sözsahibi şirketlerin de kendiniyenilemevegözdengeçirme ihtiyacını beraberindgeetiriyor. Tirkiye gibi gelişmekte ve dünaya entegre olmak üzere olan lkelerde yönetim, yönetim anlayışı ve liderlik kavramları gelişmiş ülkelere oranla çok daha fazla bir önem arz ediyor. Sebebi ise çok açık; büyüyebilmek,daha fazla kazanarak verimli çalışmak ve gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmek için eldeki insan ve diğer kaynakların son derece iyi kullanılması gerekiyor. Yönetim ve liderlik kavramları, içinde bulunulan toplumun kültür, aile yapısı, gelenek ve görenekleriyle son derece yakın alakalı olduğundan ve yersellik ifade ettiğinden, dünyada mevcut durumda kullanılan pek çok yönetim teorisi ve kavramının Türk kültür ve sosyolojik yapısı ile bağlantısı incelenerek en uygun ve en doğru çözüme gitmek gerekmektedir. Aksi halde batıdan veya kendimizce gelişmiş kabul ettiğimiz bir başka ülkeden doğrudan ithal ettiğimiz yönetim ve liderlik sistemleri kendi insanımız tarafından kabul görmemekte, uyum ve uygulama problemleri yaşanmaktadır. Her ülke tabii ki dünyadaki gelişmeleri izleyerek, öncelikle onları anlayıp, inceleyipanaliz ettikten sonra kendi insanı ve kültürüne göre en uygun ve başarılı olabilecek yönetim sisteminiortaya çıkaracaktır. Türk KültürüneUyq~nLider ve YönetimBiçimiOzelllklerl A. SelamiSargut, Amme İdaresinin 4 40 YAUTIM • HAZiRAN2005 Aralık 1999 tarih ve 29 cilt no'lu dergisinde yayınlanan Liderlik Kuramları İçin Bağlamsal Bir Çerçeve: Kültürler Arası Bir Yaklaşım isimli makalesinde, "Uluslararası stratejilere ve bölgesel çatışmalara ilişkin yeni gelişmeler, yönetici ve akademisyenlerin iyimser, düzmece, evrenselci ütopyalardan uzaklaşma olasılığını artırmaktadır. Yıllardan bu yana öğretmen ve araştırmacılar dünyanın her tarafındaki yöneticilere batılı yönetim ve örgüt kuramlarını, büyülü etik becerilerini anlatmaktadırlar. Yönetimve örgüt kuramlarıyla ilgili kesimlerin emik-etik (yerel-evrensel) farklılaşmasını zaman zaman önemsemedikleri görülmektedir. Çok sayıda araştırmacı sanayileşmenin, çağdaşlaşmanın ve serbest pazar ekonomisinin oluşturduğu yadsınamaz sonuçların, tartışılmaz bir evrenselciliğin kurulmasını sağlayacağını varsaymaktadır. Bu çerçevede bütün sanayileşmiş ülkelerin Batılı toplumlar gibi gelişeceğini öneren yakınsama kuramı, evrenselci yaklaşımlara 1970'li yıllara kadar önemli destekler vermiştir. Oysa izleyen yıllarda yakınsama kuramı yapılan araştırmalardan beklenen desteği görememiştir." diyor. Prof. Dr. Emre Kongar ise Küreselleşme ve Kültürel Farklılıklar Çerçevesinde Ulusal Kültür (1997) isimli makalesinde şu ifadelri kullanıyor. "Ekonomik olarak uluslararası sermayenin egemenliği, bir yandan günlük yaşam açısından dünyayı 'bir örnekleştirirken', öte yandan ekonomik verimliliğin, yani üretim verimliliğinin, dünya ekonomisindekien belirleyici ölçüt olarak ortaya çıkmasına yol açmıştır. Böylece gittikçe bütünleşen dünya ekonomisindeki rekabetin belirleyicisonucu üretim verimliliği kavramına bağlanmıştır. Küreselleşme, en küçük bir kültürel farklılığı bile vurgulayarak, elektronik medya aracılığıyla bunu tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunan, ayrıca siyasal açıdan kültürel farklılıkların korunması ilkesini demokratik hak ve özgürlükler alanının ayrılmaz bir parçası olarak gören bir anlayışı yaygınlaştırmaktadır. Küreselleşmenin kültürel ayağının ikinci ayağının sonucu, özellikle tüketici davranışını etkileyerek, dünya çapında kültürel bir örnekliğin önünü açmış olmasıdır. Küreselleşme bir süreç, bir olgudur. İyiliği veya kötülüğü belki tartışılabilir ama kaçınılmazlığı ortadadır." Başlangıçta zıt gibi gözüken yukarıdaki iki paragraf dikkatlice incelendiğinde ilk paragrafta yönetim öğretileri ve liderlik bağlamında küreselleşmenin çok mümkün olmadığının savunulduğu, ikinci paragrafta ise ekonomik olarak sermayenin küreselleşmeye doğru gittiği ve bunun kaçınılmaz olduğu konularına işaret edildiği görülmektedir. Bu iki konu Türki-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=