Yalıtım Dergisi 51. Sayı (Kasım-Aralık 2004)

portre/röportaj Mehmet Konuralp, Nişantaşı'nda 1939 senesinde doğmuş; çocukluk ve gençlik yılları ise anneannesinin babası Özdemiroğlu Servet Paşa 'nın Göztepe'deki köşkünde, yani kendi deyimiyle "cennette" geçmiş ... 19. yüzyılın sonlarında Avrupa 'dan esinti banliyö yaşamının moda olduğu ve Haydarpaşa-"Erenkeuy" şimendifer hattının kurulduğu zamanlarda Servet Paşa tarafından mütevazı bir yazlık olarak inşa ettirilen köşk, 1907'de ise o dönemin ünlü mimarı Alexandros Novocosmos ile ortağı Kizyakidis 'e tadil ettirilmiş. ''Köklü" bir aileden gelen Konuralp 'in anne tarafı bir tara/tan Kafkasya ve Yemen Fatihi Özdemiroğlu Osman Paşa ya (Acemler Adı Yaman derlermiş, şimdiki Adıyaman şehrinin adı buradan geliyor) diğer taraftan da Irak Beylerbeyi "Gözlüklü" Reşit Paşa ya dayanıyor. Silistre müdafaasını yapan büyük dedesi ôzdemiroğlıt Mehmet Rıfat Paşa ve Reşit Paşa da Fransa Academie St. Cyre mezunu. Konuralp'in babasının ailesi ise Konuralp Gazi'nin torunu Kahraman Salih 'ten, yani Mora 'dan geliyor. Dedesi Mehmet Salih Bey ise Yıldız Sarayı 'nın başhekimiymiş. Babası ise dünyanın en tanınmış plastik cerrahlarından birisi olarak yirminci yüzyılın neredeyse tümünü kapsayan meslek hayatında sayısız ilklere imza atan Prof Dr. Halit Ziya Konuralp ... Şu anda da yüz yaşında olan Halit Ziya Konuralp Türkiye'de dişçilik, eczacılık gibi fakülteleri kurmuş, doku bankasını başlatmış ve 99 yaşına kadar da ameliyatlara devam edebilmiş. Üsküdar Musiki Cemiyeti'nin kurucularından da olan babası ve annesi sayesinde gençlik yıllarında tıp, hukuk ve sanat alanında Cemil Topuzlu, Mim Kemal, Mazhar Osman, Sefahattin Pınar, Emin Ongan gibi bir çok önemli şahsiyetle tanışma fırsatı bulan Mehmet Konuralp 'e bir de Irak Beylerbeyi Reşit Paşa ya Abdülmecit tarafından armağan edilen Sakal-ı Şerif intikal etmiş ... şovenizm Türklye'yl batırdı İlkokulu Şişli Terakki İlkokulu'nda okudum. Arkasından babamın isteğiyle İngiliz Erkek Lisesi'ne başladım ve 1958 yılında da bu okulu bitirdim. Daha sonraki yıllarda İngiltere'ye gittiğim zaman İngiliz Erkek Lisesi'nin dünya çapında bir kültür verdiğini anladım. Şu anda maalesef Çağlayan'daki trafik adasının tamamı bizim futbol sahamızdı, nizami ölçülerdeydi. Her çarşamba günü nizami futbol öğreniyorduk o sahada. Sonradan bu liseyi de yok ettiler; Anadolu liseleri falan kuruldu. Şovenizm Türkiye'yi batırdı. Okulda çok da yaramazlıklarımız olurdu. Eğitim Bakanlığı kararıyla bir sınıfın tamamına disiplin cezasıyla tart verilmesini ilk ve son kez biz yaşamıştık. Nedeni de ölçüsünü fazla kaçırdığımız pis bir kokuyu kendi sınıfımıza atmamız ve kokunun tüm okula yayılıp okulun içinde durulamayacak hale gelmesi, ardından da okulun bir gün tatil edilmesiydi. sonunculuktan "c:arpışarak" kurtulurdum Çok başarılı bir öğrenci değildim. Zaman zaman sonunculuktan çarpışarak kurtulmuşumdur. Lisedeki başarı, kişinin yaşamındaki ilgi duyduğu alanda da başarılı ya da başarısız olacağı anlamına gelmiyor. Lise disiplini, insanın severek ya da bilinçli olarak adapte olacağı disipline pek uymuyor. Edebiyatta daha başarılıydım. Ama aynı zamanda jeoloji okuyorsun, botanik okuyorsun, cebir okuyorsun. Merak ettiğin, bildiğin ve sevdiğin tarafta belki yüz üzerinden doksan alırken öbür tarafta belki yüz üzerinden beş alıyorsun. Dolayısıyla lise hayatındaki başarıda her şeyi yarım beceriyorsun fakat hiçbir şeyin tam becerisine haiz olamıyorsun. Onun için pek tutturamadım. Ama sınıfta da hiç kalmadım. Mtmarlık, detayave etrafındakilere ligiduymakla çok alakalı bir şey ... Karikatür ve resimler çiziyordum. YALITIM• ARALIK 2004 4 9

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=