portre/röportaj yor, uzman müesseselerle fiyat rekabetine girişebiliyor. İhale sistemimizdeki eksik ve yanlışlar nedeniyle de bu hiç olmaması gereken durum devlet tarafından adeta teşvik ediliyor. Toplum tamamen ticari amaçlı, teknik gerçeklerle ilgisi bulunmayan, yanıltıcı reklamların etkisi altında kalıyor; neyle neyi mukayese etmesi gerektiğini bilemiyor,en üstün kaliteyi en ucuza temin edebileceğini zannediyor ve genellikle yanlış seçim yapıyor. Bu durum yapı ve çevre sağlığı açısından son derece sakıncalı. İyi yalıtılmamış ya da yanlış yalıtılmış yapılar bu nedenle giderek çoğalıyor. Bugünlerde, çağdaş düzeydeki dost yalıtım firmalarının sahipleri ile zaman zaman yaptığımız sohbetlerde benim önayak olmam istenen bir dernek çatısı altında birleşme ve sektöre çeki düzen verme düşüncesi gündeme gelmiş bulunuyor. Yeni bir derneğin kuruluş çalışmaları içerisindeyiz Kanaatimce her kuşak, kendisinden sonra gelen kuşaklara kendi bulduğundan daha iyi, daha sağlıklı, daha yaşanılır bir dünya bırakmak için elinden geleni yapmalıdır. Bu düşünceyle şimdiye kadar mesleki çalışmalarım paralelinde Türk Akustik Derneği ve ÇATIDER'in kuruluşunda yer aldım. Halen her iki dernek de kendi alanlarında olumlu faaliyetlerini sürdürüyor. 1995'ten bu yana "Yapı ve Çevre Sağlığı" başlığıyla yazılarım yayımlanıyor ve okuyucularımdan çok sayıda mesaj alıyorum. Bugünlerde de meslektaş ve okurlarımın önerisi ve teşvikiyle yeni bir derneğin kuruluş çalışmaları içerisindeyiz. Bu derneğin faaliyet göstereceği alanları şu şekilde özetleyebilirim:Toplum ile genel ve yerel yönetim birimlerinin yapı ve çevre sağlığı konularında bilgilendirilmesive bilinçlendirilmesi için sistemli ve programlı faaliyet göstermek, yayın54 YALITIM• EKiM 2004 !ar yapmak, basılı ve görüntülü medyada konu ile ilgili yayınların yer almasını sağlamak. Mimar, mühendis, tekniker, usta yetiştiren bütün eğitim müesseselerinde yapı ve çevre sağlığı ile ilgili konuların çağdaş düzeyde öğretilmesini ve kürsülerin, laboratuvarların, kitaplıkların, arşivlerin, bilgi bankalarının açılmasını sağlamak.Konu ile ilgilibilimsel araştırmaları, yayınları desteklemek ve ödüllendirmek. Yapı ve çevre sağlığı konularında ihtisas yapmak isteyen üniversite öğrencilerine ve mezunlarına yurtiçinde ve yurtdışında burslar temin etmek suretiyle uzman sayısının çoğalmasını sağlamak. Yapı ve çevre sağlığı ile ilgili konularda standartların, yasaların, yönetmeliklerin yayınlanmasına, teşvik ve denetim birimlerinin kurulmasına yardımcı olmak. Aynı konuda yurtdışında faaliyette bulunan vakıf, dernek, kamu kuruluşları ve özel müesseselerle işbirliği yapmak. Derneğin konusu ile ilgili eğitim müesseseleri, kurslar, laboratuvarlar açmak; seminer, panel, konferans, gezil, fuar ve sergiler düzenlemek. Yapı ve çevre sağlığı ile ilgili konularda derneklerin, vakıfların, meslek odalarının kurulmasına yardımcı olmak. Derneğin konusuyla ilgilive amaçlarına yönelik iktisadi teşekküller kurmak, üretim tesisleri açmak ya da bu tür müesseselere ortak olmak. Derneğe gelir sağlayıcı her tür ticari faaliyette bulunmak; bu amaçla kitap, dergi, gazete, broşür, vs. yayınlamak, reklam ve promosyon faaliyetlerinde bulunma; proje, uygulama ve müşavirlik hizmetleri vermek... Depremsorununaöncelikle ve elbirliğiyle eğilmemiz gerekiyor Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Televizyonda uyarı görevini yapan jeolog ve jeofizikçiler "Deprem öldürmez; bina ve yapılar öldürür" diyor ve de topu mimarlara, inşaat mühendislerine atıyorlar. Yapılması gerekenin depremden etkilenmeyen yapı sistemlerini devreye sokmak olduğunu vurguluyor ve çözümler üretmemizi istiyorlar. Son derece haklılar, "Deprem riski" sorununa bizim meslek grubumuzun öncelikle ve de elbirliğiyle eğilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu konuda Japonya ve Amerika Birleşik Devletleriörnek alınmalı ve de bu ülkelerin teknik uzmanlarının danışmanlık hizmetlerinden yararlanılmalıdır. Depreme dayanıklı bina demek öncelikle kütle ağırlığı olabildiğince az, hafif ve sünek (rijit olmayan, salınabilen) bina demektir. Betonarme tekniğine tam anlamıyla uygun nitelikte uygulanması halinde mükemmel bir sistemdir; fakat ağırdır ve yeterince sünek değildir. 1950'li yıllardan bu yana geri plana itilmiş bulunan çelikve ahşap konstrüksiyon esaslı inşaat sistemleri gündeme getirilmeli, ön plana çıkartılmalı ve teşvik edilmelidir. Çatı, duvar, döşeme gibi taşıyıcı sistem dışında kalan yapı elemanları, sıvalar, şaplar, duvarlar, çatı-cephe ve zemin kaplamaları mümkün olduğu kadar hafif malzemelerle oluşturulmalıdır. Ve de en önemlisi yalıtıma gerekli önem verilmelidir; özellikle toprak seviyesinin altında kalan yapı kısımları sülfatlı, korozif yeraltı suları ile bitki köklerinin bozucu, çürütücü etkilerinden HDPE ve sodyum bentonit esaslı yalıtım malzemeleri ile çok iyi korunmalıdır. Yeni betonarme inşaatlar için ilk ve acil önlem olarak, birinci derecede riskli bölgelerdeki binaların yüksekliği, asansöre ve yangın merdivenine gerek bulunmayandörtkatla sınırlandınlmalıdır. Projelendirme aşamasında en önemli görev mimara düşüyor Yaklaşık olarak yüzölçümünün % 90'ı ve nüfusunun %92'si deprem
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=