Yalıtım Dergisi 50. Sayı (Eylül-Ekim 2004)

portre/röportaj oktor Yüksek Mimar Ye- D ner Çakı, 1936 yılının "30 Ağustos" gibi anlamlı bir tarihinde, babasının görevli bulunduğu Kars'taki askeri doğumevinde doğmuş ... Balkan Savaşı'nda, Çanakkale'de, Irak cephesinde savaşan, Kutül Amare'de İngilizlere esir düşüp Hindistan'daki Bellary üsera karargahında iki yıl kalan, Sakarya Meydan Savaşı'nda, Büyük Taarruz'da, İzmir'in düşman işgalinden kurtarılmasında ve Kürt Sait İsyanı'nın bastırılmasında önemli görevler alan babası gibi subay olmayı arzulayan Çakı, ilkokuldaki yaz tatillerinin bir kısmını da babasının alay komutanı olduğu garnizonlarda geçirmiş ve küçük yaşta ata binmiş, silah kullanmış ... Şemsipaşa' da, askeri doktor olan dedesi Çakır Osman Bey ve babasının dünyaya geldiği evleri ise Dolmabahçe Sarayı ile karşı karşıyaymış. Kabataş ve Beşiktaş vapur iskeleleri arasındaki panoramayı seyrederek büyüyen Yener Çakı, bütün sahil çocukları gibi yüzmeyi, Kız Kulesi'nde balık tutmayı, yelken, kürek ve motor kullanmayı da o yıllarda öğrenmiş. Çocukluğunda Kız Kulesi hizasına kadar açılıp akıntıya karşı kulaç atan Çakı, bu kadar "alternatif" eğlencenin içinde çok başarılı bir öğrencilik dönemi de geçirmiş. Hikayenin geri kalanını ise Çakı'nın ağzından dinleyelim... iftihar listesine geçmek benim için olağandı İlkokulu, evimizeen yakın okul olan Ayazma İlkokulu'nda okudum. Öğretmenim Kemal Bey'in "Aktif Metot" ya da "Öğrenmeyi Öğrenmek" adını verdiği kendine has bir eğitim sistemi vardı; "Öğretmenin verdiği dersi değil, vereceği dersi çalışacaksınız" derdi. Birinci sınıftan itibaren bizi bu metoda alıştırdı. Ben bu sistemi çok sevdim, benimsedim ve tahsil hayabm boyunca kesintisiz uyguladım. Sınıfa daima öğretmenin vereceği dersi okumuş, çalışmış olarak girdim. Eğitim yılının sonunda, okul tatil olunca bir üst sınıfın kitaplarını alır, yaz tatili boyunca okur, ansiklopediler karıştırır, önemli kısımların albnı çizer, kenar notları çıkartırdım. Bu metot, okul başlayınca sorduğum sorulardan öğretmenlerimin hemen dikkatlerini çekmemeve bütün derslerden tam not almama neden olurdu. İftihar listesine geçmek benim için olağandı; övünmeye, kutlanmaya değer herhangi bir yanı yoktu... Basit çizim işlerinden küçük harçlıklar kazanmaya başladım Sadece eğitim hayatımda değil iş hayatımda da hiçbir zaman kendim dışında hiç kimseyle yarışmadım; daha doğrusu yarışmak gereği hissetmedim. Ortaokulu Paşakapısı Ortaokulu'nda, liseyi Haydarpaşa Lisesi'nde okudum. Her iki okulda da eğitim mükemmeldi. Gerçekten dört dörtlük hocalarımız vardı. Ayrıca sosyal aktiviteler ve sportif faaliyetler teşvik ediliyordu. Öğrenci kulüpleri de çok faaldi.Ben de resim, edebiyat,tiyatro ve klasik batı müziği faaliyetleYALITIM • EKiM 2004 4 7

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=