Yalıtım Dergisi 49. Sayı (Temmuz-Ağustos 2004)

portre/röportaj mı verdim ve kabul ettim. Fakat ayrılma isteğimi Alarko'da İzzet Garih'e nasıl söyleyecektim?.. İzzet Bey çok iyi insandır. Durumu açıklayınca anlayışla karşıladı ve ne zaman ihtiyacın olursa veya zor durumda kalırsan gel, Alarko'da işin hazır diyerek bana destek verdi. Bu güvence beni çok mutlu etti ve ben de gönül rahatlığıyla kolları sıvadım. Pazarlama yapacağız ya; ıslanacaksın, çamura bulanacaksın, bekleyeceksin ve sonunda "görüşemeyeceksin" İş hayatımın 15 yılını verdiğim Sika'da çalışmam 1989 yılının sonlarında başladı. Katalogları, broşürleri arabanın arkasına atıp, şantiyelere doğru yola çıkıyordum. İlk günler randevusuz gittim birkaç şantiyeye. Hiç unutmam, Kemer'deyim;bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor ... Antalya'nın kışı. Girdim şantiyeye, "Proje müdürüyle görüşeceğim" dedim. Randevun var mı? Yok. "Sekretere git" dediler. Arabamı şantiyenin en uzak köşesine park ettirdiler. Pazarlama yapacağız ya; ıslanacaksın, çamura bulanacaksın, bekleyeceksin ve sonunda "görüşemeyeceksin." Şok oldum. Motivasyon sıfır. Yanlış karar verdiğimi düşünmeye başl~­ dım. Şantiyecilik zamanımda ziyarete gelenleri geri döndürmemeye çalışır, ayakta da olsa beş dakikamı ayırır, görüşürdüm. Dünya tekerlek misali; bugün üsttesin, yarın altta. Zaman ne gösterir bilinmez diye düşünmüşümdür hep. Öyle de oldu. Yıllar geçti, altı sene sonra o proje müdürüyle bir şantiyede karşılaştık. Malzeme ihtiyacı vardı, benden bilgi almak istedi. Unutmamıştım yapılanı. O gün yaşadıklarımı, neler hissettiğimi anlattım. Hatırlamadı bile. Satış pazarlamadaki arkadaşlarımızın sıkça karşılaştıkları ve karşılaşacakları durumdu bu... Pazarlamada ürüne önce kendinizin 3 8 YALITIM • AGUSTOS2004 inanması gerekiyor. Kendin inanıyorsan ürünü pazarlaman kolaylaşıyor. Önemli olanın, sistem detaylarıyla birlikte ürünü satabilmek olduğunu düşünüyorum.Yani teknik pazarlama. Toplu, sistem detaylarıyla birlikte bir ürün pazarlayabiliyorsanız, şantiye şefiyle ve proje müdürüyle ortak dili konuşabiliyorsanız başarılı olabiliyorsunuz; yoksa sizi tencere pazarlayan bir adamdan farklı görmüyorlar. Yapı kimyasalları ve yalıtım sektöründe bu işi yapacak arkadaşların malzemeyi bilmelerinin yanında kesinlikle sistem detaylarını da çok iyi bilmeleri gerekiyor. Burada başarılı olacak kişinin bir inşaat mühendisi veya mimar olmasının avantajı da unutulmamalı. "OneMan Show" yapmak zorundaydım Zamanla işe alıştım. Antalya'da "One Man Show" yapmak zorundaydım. Her şeyi benim yapmam gerekiyordu. Büroda bir sekreter vardı ve dışarıda sadece ben koşturuyordum. "Bayilikler oluştur", "Pazarla", "Tanıt", "Çözüm üret", "Sistem detayları çiz", "Öner", "Kabul ettir", "Sat" ve "Tahsilatını yap" ... İlk seneler sistem satışları yerine su problemlerini çözmekle uğraştım. Hatta ilk problem Turtel Sorgun Tatil Köyü'nün Teknik Müdürü Yaşar Bey'den geldi. "Gel, şantiye zamanında şişirdiğiniz havuzun problemlerini çöz" dedi. Havuz camlarından ve duvarlarından diskoya sular giriyormuş. Çözdük tabii ki... Yapılan iyilikler,verilen destekler hiçbir zaman unutulmuyor Antalya'nın sıcağı malum, turizm sektörüne hizmet verdiği için de işleri hep acil. Havuzda problem var, haydi oradasın. Sen kravatlı, kumaş pantolonlu, insanlar mayolu... Tezat oluşturuyor tabii ki. Benim işe başlamamdan üç dört ay sonra Haluk Bey Sika'dan ayrıldı ve yerine şimdiki genel müdürümüz Murat Belen geçti. Antalya'da olduğum sürece çok desteğini gördüm Murat Bey'in. Sık sık ziyarete gelir, güç birliği oluştururduk. Bu arada eşim de Sika'da göreve başladı. Dorukhan, dördüncü sınıfın sonlarına geldiğinde Murat Bey, "Sizi artık İstanbul'da görmek istiyorum, Antalya Bölgeyi oturttun, İstanbul'da birlikte daha güzel işler yapacağız. Oğlun da daha iyi şartlarda eğitim alır" dedi. Teknik servis müdürü olarak İstanbul'da göreve başladım. Bir sene sonra pazarlama müdürü, daha sonra da satış ve pazarlama müdürlüğüne getirildim. Şu anda oğlumun Alman Lisesi'nde okuyor olması, seneler önce Murat Bey'in haklı olduğunun işareti. "İstanbul O'nun için çok daha iyi şartlar sunacak" demişti. Eşi Betül Hanım da okul seçiminde bize destek olmuş, tecrübelerini aktarmıştı. Yapılan iyilikler,verilen destekler unutulmuyor hiçbir zaman... "Havuza çakıyla mı giriyorsunuz?"Ya da "Martılar PVCmembran yer mi?.." İstanbul bambaşka, mega şehir. Hiç durmak yok. Yeni ürünler, yeni sistemler, bayilikler, uygulamacılar, eğitimler, seminerler ve fuarlar derken zaman su gibi akıyor. Birçok şey yaşanıyor; kimi unutuluyor, kimisi akıllardan çıkmıyor. Unutamadığım, hatırladığımda gülümsediğim şeyler var. MeselaAlmanya'da 1999 yılında Sika Trocal'de uygulayıcı bayilerimizle birlikte PVC Membran eğitimi alıyorduk. Teorik olarak bilgilendirildikten sonra uygulama alanlarını görmeye gittik. Olimpik bir havuzda PVC Membran uygulanmıştı. Sadece membrandı, hiçbir yerinde seramik ve yalıtım yoktu. Bizden bir arkadaş meraklı bir ilgiyle, "İyi güzel de bu membran çakıyla çok kolay kesilir" diye bir yorum yapmıştı. Almanlar

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=