portre/röportaj likteyiz; bir oğlumuz var, Dorukhan ... Alman Lisesi son sınıf öğrencisi. Bu sene aile olarak sınav heyecanı yaşıyoruz. Umarım başarılı olacağı bir bölüm kazanır ve mesleğini ömrü boyunca severek yapar. Komutanım Göle neresi?.. Üniversite bittikten sonra askerlik için hemen müracaat ettim. Yurtdışında çalışmak istiyordum. Askerliğimi yaparak gönül rahatlığıyla gitmeliydim.Tuzla Piyade Okulu'nda 172. dönemde dört aylık eğitimin ardından yaptığımız kura çekiminde şansıma Göle çıktı. "247. Piyade Alayı Göle" yazıyordu kağıtta. "Komuta• nım neresi biliyor musunuz" dedim. "Benim geldiğim yer, merak etme güzeldir, Kars'ın bir ilçesi" dedi. Bende koptu ipler; bir gün kendime gelemedim. Hedefim dereceye gir• mek ve istediğim yer tercihini kullanmak, yani İstanbul yakınlarında kalmaktı. Son sınavda bir terslik yaşadım ve ortalamam düştü. Kuraya kaldım. Sağ olsun eşim "Evleniriz ve kalacak yer varsa ben de seninle gelirim" dedi. Evlendik, ardından alay komutanına "Eşimi getirmek istiyorum, lojman durumu müsait mi?" diye bir telgraf çektim. Cesarete bakın; asteğmensiniz ve alay komutanına telgraf çekiyorsunuz. Anlayışlı, iyi bir insanmış ki komutandan "Lojman durumu müsait, eşinizi getirebilirsiniz" cevabı geldi. Biz de önemli birkaç parça eşyamızla atladık trene. İki gece üç gün süren yolculuktan sonra gece yarısı Kars Garı'na indik. O gece otelde kaldık. Ertesi gün de 2,5 saatlik bir minibüs yolculuğuyla Göle'ye vardık. Birlikte "Polyannacılık" oynadık; En büyük fedakarlığı ise esim yaptı Gençlikte insanın cesareti farklı oluyor, her şey toz pembe görünüyor. "Polyannacılık" oynadık birlikte. Zorluk ve imkansızlıklara gözümüzü 3 4 YALITIM• AGUSTOS 2004 Bülent Çolak, Kayak Takımı komutanlığı yaparken... - Kars / Göle 1983 - kapattık. Çok güzel günlerimiz oldu. Doğuyu gezip görmüş olduk böylece. Güzel arkadaşlıklarımız oldu. Dostluklar kurduk. Alışkın olmadığımız hava ve çevre şartlarında yaşadık. Dokuz ay beyaz renkten başka renk görmedik. Fiziksel özelliğim nedeniyle merasim ve karşılama bölüğü komutanlığı ile kayak takımı komutanlığı yaptım. O zamana kadar kayak yapmamıştım. Nasıl yaparım diyecek oldum, Yüzbaşı "Ben sana öğreteceğim, sen de erlere..." dedi. Topladı bölüğü çıkardı tepeye, "Karları kayaklarla ezin" dedi. Tepeye çıkana kadar kan ter içinde kalmıştık, fanilalarla düşe kalka başladık kaymaya.Yirmigün içinde teçhizatlı kayak yapacak hale geldiğimiz gibi alevli çemberlerden geçmeler, yüksekten atlamalar benzeri gösteriler bile yapıyor durumdaydık. İçini tek mumla ısıtabildiğimiz iglolar (kardan kulübe) yapmayı öğrendik. Kurt baltaları ve "hedik" denilen kar ayakkabıları ile tatbikatlara gider, günlerce gelmezdik. Bu arada ben hakiki anlamda askerlik yaparken en büyük fedakarlığı yapan da eşim oldu. İstanbul'u ve işini bırakarak güçlüklere tek başına katlandı ve bana destek oldu. s. Arabistan benim icin ikinci bir okul oldu Askerlik dönüşü, öğrenciyken çalıştığım firmanın Libya ve S. Arabistan' da aldığı işler vardı. "İki ülkeye de yollayabilirizseni, karar ver" dediler. Ben de Suudi Arabistan'ı tercih ettim ve 1983 yılında Cidde'de Saraçoğlu firmasının şantiyelerinde işe başladım. Dört ay çalıştım, oturma izni aldım ve eşimi de getirttim. Cidde'de yaklaşık beş sene çalıştım. 1985 yılında da oğlumuz oldu. 1986 yılında çalıştığım firmadan ayrılıp Adil Salim Mutabaqani Est. şirketinde teknik müdür olarak göreve başladım. Sorumlu olduğum dört şantiye vardı. Tamamladım ve Türkiye'ye döndük. Benim için ikinci bir okul oldu S. Arabistan. Çok zengin bir ülke... Orada her türlü yapı malzemesi ve uygulama detayını gördüm, öğrendim. Bir projede sistem detayları A'dan Z'ye kadar veriliyordu. Projeci, bütün detayları hazırlamış vazi• yette eksiksiz olarak önünüze çıkartıyor ve işe başladığınızda projeye GÜZEL BİR TESADÜF... Bülent Çolak'ın 1984 yılında Suudi Arablstan'ta çalışırken şantiyede çektirdiği bir fotoğrafı; fotoğraf karesine Sika klasörünün glmesi ise güzel bir tesadüf.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=