Yalıtım Dergisi 48. Sayı (Mayıs-Haziran 2004)

teknik düşmemelidir. Başka bir örnek vermek gerekirse 20 oC oda sıcaklığında, oda dış duvarının sıcaklığı 9,3 oC ise tablodan bakıldığında % 50 bağıl nemde yoğuşma başlayacağı görülür. O halde bağıl nemin % 50'nin üstüne çıkmaması gereklidir. HAVA HAREKETİYLE RUTUBETİN BİRLİKTE HAREKET ETMESİ (KONVEKSİYONLA RUTUBETİN YAYILIŞI) Su buharının hava ile birlikte hareketi, çok uzun süre teorik ve pratik olarak ihmal edilmiştir. Her ne kadar bina kabuğundaki derzlerden su ve rüzgar girmemesi için bazı global şartnameler varsa da, bunların ana gayesi ısının hava ile hareket ederek enerji kaybına sebep olmamasıdır. Bu hareket esnasında, su buharının da hava ile birlikte hareket ettiği ve bazı sonuçlar doğurduğu gerçeği, yeni yeni ele alınmaya başlanmıştır. Burada hareket eden su buharı miktarı, prensip olarak buhar difüzyon olayından çok daha fazladır. Özellikle çatılar bu problemle karşı karşıyadır. Ne yazık ki konveksiyonyolu ile hareket eden su miktarını hesaplamak için hesaplama yöntemleri mevcut değildir. Özellikle havanın alçak ve yüksek basınç etkisinde devamlı değişiminin kaçınılmaz olduğu sanayi tesislerinde, yalıtım içerisinde oluşan kondens suyunun düzenli olarak pompayla emilmesi gereklidir. Kuşkusuz tüm olay çok komplike olup hesaplanabilmesiiçin daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Bu gereklilik hem yapılar hem de tesisler için geçerlidir. Yapılarda olay düzenli iç-dış iklim faktörler arasında araştırılırken, tesislerde kesintili çalışmalar ve değişken sıcaklıklar da dikkate alınarak araştırma yapılmalıdır. BİREYSEL SU HAREKETİNİN TOPLU ETKİLERİ Şimdiye kadar binalardaki suyun 44 YALITIM• HAZiRAN 2004 akışkan veya buhar halindeki hareketleri teker teker ele alındı. Pratikte ortaya çıkan hasarların nedeninin sadece bir harekete değil birkaçına bağlı olduğu görülmektedir. Örneğin toprak altı suyunun betona işlemesi, difüzyon yoluyla ilerlemesi, suyun kapiler bir katmana rastlayınca yukarıya çıkması ve yukarıda gözle görülebilecek şekilde ortaya çıkması gibi... Prof. Korsgaard tarafından geliştirilen bir yönteme göre, yalıtımlı soğuk tesisatın yüzeyine difüzyon veya konveksiyon yoluyla çıkabflmiş su, kapiler emici özelliği bulunan fayanslar yardımı ile tekrar dış havaya verilebilmektedir. Bu suyun hareketleri ve etkileri konusunda bilgi sahibi olunca konvansiyonel olmayan çözümler bulunabileceğine güzel bir örnektir. PENCERELERVDEE BİNALARDA YOĞUŞMA Pencerelerde kullanılan her türlü camların dışa bakanlarında yoğuşma meydana gelmesi camın veya pencerenin kalitesi ile ilgili değildir. Yeni Avrupa normu EN 1279, bu hadiseyi şöyle izah etmektedir: Cam üzerinde yoğuşma cam kalitesizliği ifade etmez. Bu bir atmosfer olayıdır ve atmosfer şartlarına bağlı olarak meydana gelir. Eğer havada sis yoksa ve hava açıksa böyle gecelerde çiğ meydana gelebilir. Zira böyle durumlarda toprak, uzaya ışınım suretiyle çok ısı kaybeder ve bu esnada havanın içindeki fazla nem yoğuşur. NEMLENMEYİ AZALTICI ÖNLEMLER Binalarda nemlenmeyi tamamen ortadan kaldırmak pratik olarak mümkün değildir. Ancak azaltıcı tedbirler alınabilir. Bu suretle de binalarda gelebilecek çeşitli hasarlara mani olunabilir a) Ahşap pencereli bir evde hava daima hareket halindedir. Zira pencerenin bina ile birleştiği yerde (pencere fugalarında) sızdırmazlık veya izolasyon yapılmamıştır. Kasa veya kanat doğramalarında yalıtım olmadığı için içerideki sıcak ve rutubetli hava devamlı dışarı doğru hareket eder. Bu şekilde tabii havalandırma gerçekleştiği için içeride nemlenme ihtimali oldukça düşüktür. Fakat anlaşılabileceği gibi böyle bir binada ısıyı iç ortamda tutmak hayli zordur. b) PVC doğramalı pencereler takılmış bir evde, bahsedilen tabii sirkülasyon hemen hemen yok gibidir. Zira zaman içerisinde bozulmayan kasa kanat contaları, birleşim yerlerindeki izolasyonlar herhangi bir hava sirkülasyonuna izin vermezler. Haliyle içeride oluşan nem içeride kalacak ve belli bir noktadan sonra soğuk noktalarda (duvarlar, camlar vb.) nemlenme sorunu başlayacaktır. Binalarda yoğuşmadan kaynaklanan rutubetlenme sorununun ortadan kaldırılması için tüm dünyada kabul gören, dıştan ısı yalıtımı (mantolama) sistemi ile bina dış kabuğunun yalıtım malzemeleri ile kaplanması gerekmektedir. Böylece dış duvarlar gibi, soğuk noktalar olarak tabir edilen bölgelerdeki sıcaklıkların düşmesi engellenmekte ve yoğuşma oluşmamaktadır. Ayrıca Cephe için geliştirilmiş EPS (Expanded polistren), Taşyünü gibi malzemelerle yapılacak olan dıştan ısı yalıtım sistemi, yaşama alanında oluşturulan ısının dışarı kaçmasına engel olacak ve ısıtma ve soğutma için gerekli enerji miktarının düşürülmesini sağlayarak, enerji tasarrufu yapılmasını sağlayacaktır: Dıştan ısı yalıtımı sistemi yukarıdaki avantajlarına ek olarak yapınızın mevcut betonarme konstrüksiyonu üzerini bir kabuk gibi sararak, dış hava şartlarının olumsuz koşullarından etkilenmemesini sağlayacaktır. 11

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=