söyleşi avantaj mıdır, dezavantaj mıdır bilmiyorum; ama ben çok büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Yapılan her işte en azında fikren ve manen beni desteklerdi. O bakımdan şanslı olduğumu söyleyebilirim. Onun için zaten hızlı bir şekilde bü· yüyebildik.Yoksa O destek olmasaydı belki Adana'nın dışına çıkamamış olurduk. YALITIM: Adana'nın dışına çıkmış olmaktan memnun görünüyorsunuz; bu açılım size ve firmaya neler kazandırdı? ORHANÖZGÜR: Adana'nın dışına çıkmanın, değişik yerlerde iş yapmanın çok büyük avantajlarını gördüm ve yaşadım. Örneğin sadece İstanbul'da da iş yapmak istemezdim. O zaman da Anadolu'dan uzak olmuş ve oraları tanımamış olurduk. Adana'nın, Ege'nin, İstanbul'un iş hayatında kendisine has çok farklı özellikleri var. İstanbul'daki rekabet çok yoğun. Ege'de ise ticari prensipler daha oturmuş durumda. Ege'de ekonomi her sezon hareketli. O bakımdan iş hacmi İstanbul kadar olmasa bile daha düzenli, rahat ve kolay. Adana'da daha çok Doğu ve Güney• doğu Anadolu Bölgesi'ne hitap ediyoruz. Oralar biraz daha muhafazakar ve senenin her döneminde işler aynı seviyede olmuyor, özellikle kış aylan biraz sakin geçiyor. YALITIM: Sizin için Adana ne ifade ediyor; İstanbul ne ifade ediyor? ORHANÖZGÜR: Her ikisini de seviyorum ama herhalde Adana'yı daha fazla... YALITIM: Türkiye'de sanayici ve yatırımcı olmanın zorlukları nelerdir; ne gibi sıkıntılar çekiyorsunuz? ORHANÖZGÜR: Her işin kendine göre kolaylık ve zorlukları var. Kolay ve basit bir iş yok. Sanayiciliğin, 3 8 YALITIM• HAZiRAN2004 özellikle Türkiye'de bazı zor tarafları var. En zor tarafı ülkemizin alt yapısının yeterli olmayışı; bu çok önemlidir. Şu anda yine fazla bir problem yok; ama 1980'li yıllara kadar telefonla bile doğru düzgün konuşamazdık. Sürekli döviz sıkıntısı yaşayan bir ülkeydik. Hammadde ihtiyacımızı temin edecek döviz bula• mazdık. Bugünlerde o tip sorunlar kalmadı, şu anda hızlı ve yüksek enflasyon var ama o da yavaştan kont• rol altına alınıyor. Son yirmi beş se• nemizi yüksek enflasyonla geçirdik. Bu büyük bir dezavantaj oldu. Tica• rette, işler kötü giderse veya sermayemiz küçülürse çok kolay küçülebilirsiniz,ama sanayicilikteo kadar çabuk küçülemiyorsunuz. İşler sakinleştiği veya azaldığı zaman üretimi anında kısamıyorsunuz; veya üretimi çok kolay artıramıyorsunuz. En büyük güçlükleri bunlar... Kazanılanın sürekli içeride kalması lazım. En azından şirketin mevcut işini devam ettirebilmesi için kazanılan kaynakların içeride kalması gerekiyordu. Biz de öyle yaptık, zaten öyle olmasaydı bugüne kadar bu şekilde büyüyerek gelemezdik. YALITIM: Hem sermaye yıpranıyor hem de insan yıpranıyor. .. ORHANÖZGÜR: Sanayicilik Türkiye'de gerçekten kolay değil. Ama işinizi bilerek yapar, yakından takip ederseniz bir şekilde işinizi geliştire· bilirsiniz. Türkiye'deki şartlar çok değişken ve çok yıpratıcı. Yakın za• manda iki tane büyük kriz yaşadık. İkisinin de sebepleri birbirine benziyordu. 2001 yılındaki krizden önce yetkililerimiz doların temmuz ayına kadar çıpaya bağlandığını, ciddi bir oynama olmayacağını ve herkesin hesabını kitabını buna göre yapabileceğini söylüyordu. 2001 yılının şu• bat ayında dolar 680 bin liradan bir milyon yüz bin liraya çıktı. Sermaye yarıya indi. Kredi kullanan firmaların yükümlülükleri ikiye katlandı, işler durdu. Belirsizlik döneminde insanlar iş yapmak istemediler. Onlar da haklı. İş adamları alımlarını erteledi. Biz de iş adamları olarak bir şekilde üretim yapmak zorundayız, İŞ· ler sakinleşti diye hemen frene basıp üretimi durduramıyoruz. Onun sıkıntıları yaşandı. O sıkıntılar ancak 2002 yılından sonra yavaş yavaş gideriliyor derken geçen senenin şu• bat ayında da Irak sorunu çıktı. O tekrar aşağı yukarı bir buçuk ay bizim işlerimizi durdurdu. İnsanın planını ve programını aksatıyor, onun sonucunda da insan da yıpranıyor, firma da yıpranıyor; sermaye ise erozyona uğruyor. YALITIM: Türkiye'de ve dünyanın çeşitli bölgelerinde çatı ve cephe kaplaması olarak milyonlarcametre• kare sizin ürünleriniz kullanıldı. Dolayısıyla ürünlerinizle gündelik hayatta da çok sık karşılaşıyorsunuz• dur ... ORHANÖZGÜR: 1956 yılından beri milyonlarca metrekare çatı ve cephe bizim kaplama malzemelerimizle kaplandı. Nereye gidersem gideyim benim en çok dikkatimi çeken şey çatılardır. "Ne gibi çatı örtüsü kullanmışlar, niçin o malzemeyikullan• mışlar?" gibi soruların cevaplarını ararım. Atermit de dünyanın her ye• rinde çok yaygın kullanılan bir çatı örtüsü. Geçen gün televizyonda Filistin'de patlayan bir bombayla ilgili haber gösteriliyordu. Orada çatılarda bizim ürünlerimiz olduğunu tahmin ettiğim malzemeleri gördüm. Bu bana büyük mutluluk ve onur veriyor. Bizim malzeme veya bizim ürünlerimiz olması önemli değil; bizim ürünlerimiz olmasa da o malzemeyi gördüğümde mutlu oluyorum. Örneğin Atatürk Havaalanı'nın iç hatlar olarak kullanılan binasının cephesinde rakibimizin bir ürünü var. Ön ve arka cephesi asbestli çi· mento levha ile kaplıdır. Sirkeci Gar Binası'nın çatısı da zamanında Tür-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=