Yalıtım Dergisi 48. Sayı (Mayıs-Haziran 2004)

söyleşi balajı gibi ürünlerin hepsi birbirinin içinden çıktı. Şu anda ise çeşidi artırmaktan çok mevcutları büyütmeyi amaçlıyoruz. YALITIM: Türk sanayiine neler kazandırdınız, gerçekleştirdiğiniz "ilk"ler... ORHANÖZGÜR: Türkiye'nin en büyük çatı malzemesiüreticisiyiz.Türkiye'nin ilk lifli çimento tesisini biz kurduk; ilk sandviç paneli, enjeksiyonlu polistrenden bina yalıtım malzemesini, ilk EPS bardağı biz ürettik; çatı örtü malzemesi ailesine kazandırdığımız oluklu ve renkli çatı örtüleri gibi ürünlerimiz de var. YALITIM: Bir sanayici olarak Türkiye'de o günlerden bugünlere neler değişti? ORHANÖZGÜR: İlk iş hayatına başladığım yıllarda o günün Türkiye'sinin şartları bugünden çok farklıydı. Kapasiteler çok küçüktü. Yatırım olanakları bugünkü gibi değildi. O yıllarda bu kadar fazla rekabet yoktu, enflasyonda bu kadar yüksek değildi. Satış yapmak çok daha kolay3 6 YALITIM • HAZiRAN2004 dı. İş anlayışı da çok farklıydı. Bu kadar vahşi değildi diyebilirim... İnsanlar birbirlerine daha fazla saygılıydı. Herkes birbirinin kazanmasını isterdi. Rekabet koşulları ağırlaşınca yırtıcı olmadan yerinizi muhafaza etmek pek mümkün olmamaya başladı. Firmanın kurulduğu günden bugünlere çok şeyler değişti. O gün ne olduğunu bilmediğimiz, düşlemediğimiz şeyleri yaşıyoruz, kullanıyoruz. O günün koşullarında o şekilde iş yapıyorduk, şimdi ise bugünün koşullarında iş yapıyoruz. Mesela haberleşme... Seyahat imkanı çok kolaylaştı ve hızlandı. Mesela geçen gün Kazakistan'da bir işimiz vardı ve bir günde gittik ve geri döndük. Uzun bir mesafe olmasına rağmen gidip işimizi kolayca görüp geldik. Telefonun başında saatlerce bekliyor olsak, Kazakistan'a direk uçuş olmasa ve bir Avrupa ülkesine gidip aktarma yapmak zorunda olsak belki o esnada yaşadığımız sıkıntılardan işimizi iptal edebilirdik. YALITIM: Bir aile şirketi olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir? ORHANÖZGÜR: Aile şirketi olmanın avantajı da var, dezavantajı da var ... Aile fertleri arasında uyum varsa aile şirketi çok faydalı oluyor. Fakat aile fertleri arasında herhangi bir şekilde işle ilgili veya iş dışında rekabet varsa tabii ki hoş bir şey değil; bu işe de intikal ediyor.Aile şirketlerinin bir diğer avantajı da kararların çabuk alınabilmesi. Çok ortaklı bir şirkette herhangi bir şey düşünmek, ortak yöneticilereanlatmak ve kabul ettirmek çok zaman alır. Biz, her ne kadar aile şirketi olsak da bizimTürkiye ölçülerinegöre "profesyonel" diyebileceğimiz bir yönetimimiz var. Şirketimizin yönetim kurulunda aile fertlerinin dışında profesyonel yönetici olarak çalıştığımız arkadaşlarımız bulunuyor. Kararları yönetim kurulundaki diğer arkadaşlarımızla tartışarak alıyoruz, ama yine de kararları çabuk alabiliyoruz. Bir çok aile şirketinde olduğu gibi işin başında yönetimde yalnız aile fertlerinin olduğu şirketler değildir şirketlerimiz. Hatta yönetim kurulumuzda aile fertlerinin sayısından daha fazla profesyonel yönetici var. Benim sahip olduğum her türlü yetkiye sahipler. Yani benim yetkim ne kadarsa onların da o kadar yetkisi var. Hepimizin yetkileri eşit seviyede.Bu şekilde işimizi yürütebiliyoruz. Oğullarım Emin Özgür ve Levent Özgür'ün iş tercihleri kendiliklerinden oluştu. Ben de onlarla birlikte çalışmayı istiyordum; ama onları yönlendirmedim, kendi istekleriylegeldiler ve severek çalışıyorlar. YALITIM: Babadan oğula gelişen firmalarda zincirin bir parçası oluyorsunuz. İş hayatına başladığınızda babanızdan nasıl bir destek gördünüz? ORHANÖZGÜR: Benim en büyük avantajlarımdan birisi babamın beni yapmak istediğim işler konusunda hep serbest bırakmasıydı. Müdahale etmezdi, "ne yapıyorsun, nasıl yapıyorsun" gibi sorular sormazdı. Bu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=